05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ahmed İhsan ve Serveti Fünun Alpay Kabacalı'nın dilini özenle sadeleştirdiği ve çok sayıda açıklama notu eklediği Ahmed İhsan Tokgöz'ün "Matbuat Hatıralanm" adını ta^ıyan anıları, 1870lerden 1914'e kadarki birçok olayın perde gerisini günışığına çıkardığı gibi, dergisinde doğup gelişen edebiyat etkinlikleri üzerine de bilgi veriyor. ORHAN KOLOĞLU Sahibi ve dergisi; düşünce, yazın ve basın yaşamımtzda çıgır açmıştı Mülkiyelilerin pek çoğunıı liberal düşünceli ve son aşamada İttihat ve Terakki destekçisi olduklarını da öğrenmi% bulunuyoruz Ahmed İhsan'ın yanı sıra Mahmud Sadık bunun iyi bir örneği. İttihatçılardönemihakkındaverdiği bilgilerin Abdülhamid dönemi kadar ayrıntılı ulmaması dikkat çekici. "Matbuat Hatıralanm bir gazetccenin not defterinden ibarettir. Ben siyasi rol oynamış adam değilim; bir tarih yaz lli yıl boyunca (18911942) yayın ve düşünce yaşamımızda rol oynamış, olan Ahmed thsan Tokgöz'ün anıları, unutıılduğu yerden çıkarılıp okuyucuya kazandırıldı. 1868de doğan yazar ve yayıncı, çocukluğundan İ914'te Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girişine kadar anımsadıklarını 1931'de iki cilt halinde yayımlamış,tı. Az sayıda basıldığı ve ismi nedeniylc sadece basın dünyasına ışık tuttuğu sanıldığı için andar önemsenmedi, hatta unutuldu. 1930'larda artık ijjlevinı tamamlamış sayılan Ahmed İhsan ve kişiliğiyle özde^leşen dergisi Serveti Fünun, gerçekte toplumumuzun değişme sürecinde çok önemli bir yere sahipti ve pek çok olayın perde gerisini aydınlatıyordu. E Ahmed İhsan öncelikle, Abdülhamid düneminin çok karmaş.ık ve çclişkili yapısını onümüze seriyor. Bir yanda her fikirden urken, toplumun kıpırdatılmaması için sansürden sürgüne kadar her yönteme başvuran bir hükümdarvar. En fazla 20(X) nüsha satan bir dergi yöneticisinin, ülkenin en üstündeki kişiyle bu derece sık ilişkide bulunması aracılar vasıtasıyla da olsarejimin niteliğini gösteriyor. Jurnallere, jurnalcilere iltifat eden ve desteğiyle çıkan, saptadığı çizgiyi hiç aşmayan Serveti Fünun'u bile yasaklattırmaktan çekinmeyen bir "istibdat" rejimi. Bunun hizmetindeki Ahmed Midhat'ları, Malumatcı Tahir'leri ve sansürcülerinin yaptıkları saçmalıkları, aşırıhkları bol örneklerle buluyoruz. Eğer anılar, cumhuriyet döneminde, Abdülhamid rejimine nesnel bakışa izin verilmeyen yıUarda yazılmamış olsaydı sanırım içerik çok daha zengin olabüirdi. örneğin, sultanın emriyle yayımlattırılan resimlerden bahsediC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 8 1 yor, ama Hicaz Demiryolu'na ait yüzlerce resmi unutmıış. Ahmed Midhal Efendi'nin bes, sayfa kaplayan "Parlamentoların tefriki efkardan (fikirlerin bölünmesi) başka bir şeye yaramadıgı"nı savunan yazısına yer vermiş olduğunu da anımsamak istemediği anfaşıhyor (No.268). Sanırım, o dönem düşüniirlerinin pek çoğunda olduğu gıbi "Sen de bir zamanlarparlamentodüşmanlığı yapmıştın" suçlamasına ıığramak için bu yolu seçmiş. Andarda, Abdülhamid döneminin öbür yanını, çağda;;laşma çizgisine ara vermcme kararlılığını ortaya koyan ör neklerde de galiba yine aynı se beple bir kısıtlama var. Dergisi nin 1893 Amerika Şikago Sergisi'ne katılıp altın madalya ıle ödüllendirilmesinde bu desteğin onemlibiryeri vardır. Ayrıca, Sanayii Nefise adı altında Türk basınında ilk kez çıplak kadın resminiıı dergide (hem de birkaç kez) yer almasına rağmen, sansürden ihtar almamış olmasına da işaret etmek gereklidir. Anılar doğaldır ki, yazın dünyamıza büyük bir dinamizm getirmiş olan Edebiyatı Cedide ve onu izleyen Fecri Ati hareketlerinin perde gerisi hakkında da önemli bilgiler içeriyor. Serveti Fünun'da Recaizade Ekrem, Tevfik Fikret, Halid Ziya, Hüseyin Siret, Mehmed Rauf, Ahmet Şuayıp, Sami Paşazade Sezai, Cenab Şehabettin, Faik Ali ve daha birçok genç yazara ait roman, şiir, deneme, düzyazı ilebaşlatılan bu akım, Genç Türklerin dünyaya açılmasında önemli bir ctken olmuştu. Bilimin kidelere ulaştırılmasında popüler nitelikli yazılarıyla Mahmud Sadık, Abdullah Zühdü, Mehmed Cavid gibi imzalar da bu dergi aracılığıyla rol oynamışlardır. Bu sebepledir ki Yüdız'ın hızmetinde kullandığı ve kendisine sadık saydığı dönemin önemini ve gelecekte beklenenleri umutla yansıtmı^tır: "Bundan böyle artık 'yirmi' ile sayılacak yaşam yıllarının onda dokuzu en çok ezici, en çok uygunsuz giinlerle geçen Serveti Fünun'un, her tür savunma ve rahatsız edişlere rağmen, edebiyatı milliyemize ettiği büyük hizmctleri bütün okurlarınca bilinmekte vc şükranla karşılanmaktadır. Serveti Fünun bugün üçüncü gençlik dönemi içinde daha dinç vc daha parlak bir taaliyetle gelişmesini devam ettiriyor. Ve sanıyorum ki, bu suretle gençlikten gcnçliğe geçerek ve hiçhir arızaya uğramaksızın yaşayıp gidecektir." 1941'de derginin ellinci yılı vesilesiyle Halit Ziya Uşaklıgil, AJınıed ihsan ile Serveti Fünun'u ozde^le^tiren yazısında şöyle demektedir: "... daima memleketin lisanı, sanatı, edebiyatı önüne düştünüz; onu çeke çeke tekamül devrelerinden atlatarak hep ileriye doğru götürdünüz. Edebiyatı cedide!.. O ne çetin bir savaşımdı! O, mukadder otan yolunu izledikten sonra onun eki olan Fecri Ati!.. Bütün bu inkilapların önünde meşalc çeken siz oldunuz. Sen ve o... Bugün genc öyle... Yeni kuşakların önünde de, sanatlarına bir yön arayan gençlerin ilerisinde de gene yolu aydınlatan meşale sizin elinizde..." Bugünümüze varışın anlaşılabilmesi için, Ahmed İhsan'ın anıları vazgeçilmez bir bclge niteliğini taşı yor. Ayrıca, gazeteci üslubu kullanıl mış olmasının yanısıra, Alpay Kabacalı'nın orijinalliğini kaybettirmeden kitabı günümüz diline çevirmiş olması da kolay ve zevkle okunmasını sağlıyor. Dikkati çekmem gereken iki noktaya rastladım. 143151. sayfalar arasında, Alımed İhsan'ın Rumi takvime göre verdiği günler var. Aradaki farkı bilmeyen okuyucular bazı olayları Meşrutiyet'inilanındanönceolmuş gibi algılayabilirler, keş,ke yanlarına tazılarında yapıldığı gibi Miladi takvimle günler eklenseydi. Bir de 289. sayfadaki 98 no.lu dipnotunda yanlışlıkla Cebeli Lübnan denmiş, Cebeli Ahdardensegerektîr. • Matbuat Hatıralarım / Ahmed thsan Tokgoz I Yayına Hazırlayan: Alpay Kabacalı I tletifim Yaytnları SAYFA 11 mak cesaretini göstermiyorum ve göstermem" demesini (s.214), ben sadece, 1920'lerin sonlarındaki İttihatçı tasfiyesinin etkisine bağlayamıyorum. Meşrutiyet'in ilanı üzerine başlattığı günlük gazete girişiminin ba^arısızlığı zaten zamanına göre aşırı dengeli bir yayıncı olmasının sonucuydu. Dolayısıyla ne bir Hüseyin Cahit ya da Bahanzade, ne de bir Ali Kcmal ya da Lütfi Fikri olamamıştı. Dönem de.bu derece dengeli yazara iltifat etmiyordu. Bu yüzdendir ki, kendisinin de dergisinin de etkisi giderek azalmıştır. Derginin 20. yıldönümü için Ahmed İhsan'a gönderdiği 20 Temmuz 1910 tarihli mektupta, Recaizade Ekrem ilk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle