Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir kücüğün dünyasından 'göc' LL£'UL Şiirleri ve çocuk öykülerinden tanıdığımız Gülsüm Akyüz, çocuklar için kaleme aldığı \İN GÜNLERİ "Ayşenin Günleri" nde, kırsal kesimden göç eden bir ailenin kentin değer yargıları, davranış kalıpları, estetik ölçüleri karşısında bocalayışının ve var olma kavgasının öyküsünü anlatıyor. Elbette bir küçüğün yüreğiyle. TURKEl M1NIBAŞ Gülsüm Akyüz'den bir çocuk romanı: "Ayşenin Günleri" ayseri, Trabzon, Kars ya da Sıyas'tan; İstanbul, Münih, jzmir ya da Berlin'e göçeden Ayşe'ler, Ahmet'ler, Zeynep'ler ve Ali'ler... Hepsinin de nedenleri aynı; İş bulmak, okul, hastahane, elektriğisuyu olan güzel bir ev) İstanbul'un taşı toprağı altm diye başlayan; Almanya, Avusturya, İsveç hatta Avustralya'ya uzanan bu yolculukta ya geride bırakılanlar? Onların umutları, karşılaştıkları sorunlarve hiç bitmeyen özlemleri... Yıllardır şiirlere türkülereromanlara filmlere konu olan göç ve doğurduğu çok boyutlu sorunlara geride kalanların, özellikle de küçük bir kız çocuğunun dünyasından bakmayı hiç denediniz mi? Gülsüm Akyüz ilk romanı olan "Ayşe'nin Günleri" ile. bizi işte böyle tarklı bir pencereden bakmaya çağırıyor. "Ayşenin Günleri" kırsal kesimden göç eden bir ailenin kentin değer yar gıları, davranış kalıpları, estetik ölçüle ri karşısında bocalayışı ve varolma kavgasının dönüşü. Ayşe'nin okula başladığı ilk gün, arkadaşlarının olaylı bakışları... Okumayı söknıekle zorlanışı... Geçim sıkıntısı kapıya dayanınca annesinin Almanya'ya gitmesi üzerine evin sorumluluğunu ablasıyla birlikte üstlenişi... Yırtık çorapların utancı... Almanya'dan gelmesi özlemle beklenen ama bir türlü gelemeyen mektuplar... Tokat'ın Reşadiye ilçesinden gelen küçük Ayşe ile Doğan Kardeş'in çocuk yayınları editörlüğünü yaparken tanışnnşum. 67 ay önceydi. Çocukluğumuzun Ayşeçik filmlerindeki yoksul C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 181 K kız öykülerinin etkisiyle Ayşe'ye biraz önyargılı, biraz da ürkerek yaklaştığımı itiraf etmeliyim. Çoğu yazarımızın çocuk romanı yazmayı acemilik ve/ veya emeklilik döneminin ürünü olarak kabul ettiklerini bildiğimden doğrusu ürkmekte pek de haksız sayılmazdım. "Sevdamız Çiçeklenir Zulada", "Eylül Deyi§leri"nin ozanını, çocuk öyküleri ve aldığı ödülleriyle özellikle de çevreci kedisiyle çocuk yayıncılığı alanında tanımayan yoktu. Ama roman ve de çocuk romanı yazmak öykii yaz maya hiç ıni hiç benzemezdi! Ne var ki, sayfala.r ilerledikçe önyargılarımın izi bile kalmamış, ürküntünün ycrini ise coşku almıştı. llmek ilmek örülen kurgusu, sorunlara yaklaşımındaki duyarlılığı ve ıısta Türkçesi'yle ortada gerçek bir roman vardı. Aslında "Ayşenin Günleri" uzun soluklu bir yaşam öyküsü. İç ve dış göçle keskinleşen kültür çatışması sonucu ortaya çıkan kinılik bunahmının çocuklar üzerindeki etkisini anlatırken; bizleri de annebabaöğretmen olarak kendimizi sorgıılamaya çağınyor. Ço cukların dünyasını misketler, balonlar ve uçurtmalarla sınırlı sayan, "çocuklar anlamaz", "büyüyünce öğrenirsin" diyenlere onların da kendi gelecekleri üzerinde düşünüp söz sahibi olabile ceklerininbir cevabı. Solingen'den Sıvas'a uzanan yangınlar üzerine "Ayşenin Günleri"ni bir kez daha okudıım. Dünün çocukları bugünün yetişkinleriolmuştu. Ama ne var ki, sağlıktaneğitime, hava kirlili ğindengeçim sıkıntısınaişsizliktenaile içi kavgalara kadar bir dizi sorunu ve etkilerini birlikte yaşadığımızı unııt muştuk. "Geleceğin Büyükleri" derken, gün gelip de büyüyeceklerini hiç mi mi aklımıza getirmemiştik. Tokat'tan, Diyarbakır'dan ya da Rize'den adları Ayşe, Hasan ya da lilif bugün öğrenci, ayakkabı boyacısı ya da tamirci. Ya y arın ? Cevabı yine Gülsüm Akyüz'den: "Çocuklar büyüdü Anadolumda gözleribirerıımutçiçeği..." • Ayşenin Günleri / Gülsüm Akyüz/ Yapı Kredi Yaytnlan 102 s. Sinema Ve Ben, Sen, Diğerleri... SUNGUCAPAN Andrzej Wajda bizim kuşak için, vaktiyle Sinematek'te seyretme şansına erdiğimiz "Kanal", "Küllcr ve Elnıaslar", "Lotna" vb. gibi Hlmleriyle vıllar öncesinden gönlümüze taht kurmuş, bir büyük sinemacıdır. Yüzyılımızın küklü değişimlerine kamera uıtmuş, Polonya tarihinin temel sorunlarına oncelik veren, sorumlu, insancıl ve gcrçekçi bir sinema anlayışını sergiletııiş ve Polönya sincmasını tünı dünyaya tanıtmı^ bir "aydın'dır. Hakkında yığınla incelemeler, ya/ılar yazılmış, kitaplar yayınlanmış bu öncmli çağdaş sinefrıa ustası, filmleriyle yıllar yılı derinden etkilediği sınemaseverlerin kar şısına bu kez yazarlığını omekleyen, son derece yararlı bir kitap çıkageliyor: "Sinema ve Ren." Bugün yetmişine mcrdiven dayamış büyük çağdaş sinema ustası (1926 doğumlu), sinemayla dokı dolu geçen, yaklaşık yarım yüzyılı bulan bir "kariyer'den sonra, film, tiyatro oyunu ve televizyon çalışmalarmdaki unca deneyimini, bu kez bir yazar olarak kalem kâğıda dökerek, meraklısı için kuşkusuz son derece yararlı bir ders kitabı niteliğindeki "Sinema ve Ben "i yazmışj. Çeyrek asır öncesinde Rossellini'nin "Açık Şehir Runıa" ya da Rene Clement'ın "Demiryolu Savaşı gibi kimi savaş kat^ıtı başyapıtlarla eş tutan Wajda'nın "Kanal" ya da "Küller ve F.lnıaslaı gibi filmleri, yedinci sanatın dünya lıaritusında yeni yeni varlık göstermeye başlayan bir ülkenin, Polonya'nın sineınasını tanıtıyordu dünyaya. 1980'lerin başında "Mermer Adam" filmi yüzünden askeri cuntayla ters düşerek, tarihscl konusuna karsın gününıüze de keskın eleşüri okları giınderen o güzelim "Danton'unu Fransa'da gerçekleştircbilen Andr/.ej Wajda, "Aşk Yaralarının Günlüğü'yle (1986) Dostoyevski uyarlaması "Kcinniler" (1987) fiilmlerinin arasında yayınladığı bu küçük hacimli ama ünenıli ve değerli kitabında, "yönetmenin kafasından doğan ilk fikirden başlayarak adım adım, aşanıa aşama bir filmin nasıl yapılacağını anlatıyor. Kuşşkusuz meslek erbabınca, okıılkı ve alaylı sinemaseverlerce keyiHe, yararlanarak okunacık nitelikteki "Sinema ve Ben", ünlü yönelmcnin bunca yıllık nıeslek yaşamını, "sıiziilmüş, demlenmiş" nitelikteki iİKinc, anektodlarla hikâye ediyor. Kitabın yapısmı, bir lilmin gerçekle^tirilmesi sırasındaki aşamalara dayanılıı.ın Wajda, işe örıce "yönetmenin kafasıınl.ı doğan fikirle" başlıyor. Tema, diyalog \e senaryo faslından oyuncu seçimine, pn> vanın, belirgin bir çalışma planının gerekliliğinden müziklendirme ve montaj aşamasına kadar, buyük bir sinema ııstasının anı ve deneyimlerinden süzülerek oltışmuş bu kitap, kuşkusuz vazgcçılmez bir işleve sahip meraklısı için. Andr/ej Wajda'nın "Sinema ve Bcn"i, sinema ki taplığımızı gittikçe zenginleştiren AI'A Yayınları'ndan sinemaseverlerc yeni bıı armağan. • Sinema ve Ben / Andrzej Waj da'dan çevircn Füsun Ant, AFA Yaymları/ Sinema dizisi: 22, 158 sayfa, 'reaimli (Ocak 1993) SAYFA 15