Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bopges Makao'da mı? Gerhard Köpfün " Borges Yok" adh romanında kahraman bir I Lüzitanist profesörüdür, yani çökmeyi, batmayı, yok olmayı inceleyen fiktif bir bilim dah'nın uzmanı. NEVZAT KAYA ecadence'ı yani "çöküş"ü simgeleyen klasik Avrupa şehri Venedik'tir: Bizansvari tarihi ile bulanık suların ve eski devasa binalann sessizliğinde birçok çözülmeye tanıklık etmiştir... Yüzyıl başında yazdmış bir novellada olduğu gibi: Thomas Mann'ın "Venedik'te Olüm" adlı yapttındaki kahramanın "yok" oluşuna bu işte dekadan bir paradoks'tur muhteşem tablolar eşliğindetanıkoluruz. Decadence kelimesinin anlamı kesinlikle geç antikçağda çökmeye yüz tutmuş Roma ile ilgilidir ve ilk olarak 1734 senesinde bu anlamda Montesquieu'nün "Roma'nın Büyüklüğü ve Çokınesi Hakkındaki Sebepler Üzerine Düşünceler" adlı yapıtında dile gelir. Rousseau ise, Romanın çökiişünü sadece Sezarların sapkınlıklarına ve genel ahlaksızlığa bağlamaz, dönetnin edebiyatının da çökmede hızlandırıcı bir rol oynadığını iddia edip, Terentius, üvidius ve Martialis gibi geç Roma dönemi edebiyatçıkrın isimlerini zikreder. Gerhard Köpfün 1991 yılında yayınlanmış "Borges Yok" adlı romanında kahraman bir Lüzitanist profesörüdür, yani çökmeyi, batmayı, yok olmayı inceleyen riktif bir bilim dalının uzmanı. Lüzitani/m kelimesine yakından bakıldığında batan ve birçok insan ile okyanusun sularına gömülen "I.ıısitania"adlıyolcugemi.sinihatırlarız; kclimenin anlamı daha da derinlemesine araşrırıldığında bu kelimenin Portekiz anlamına geldiği görü lür.Makao ise, Portekiz anlamına da gelen <<Lıısitania"nın son sömürgelerinden biridir; bir nevi hayalet ^ehri andınrrasına kaderineterk edilmiştir: "Parlak devir kesin olarak sona eriyor. Songünüise20Aralık 1999. O zaman Makao yeniden Çin'e ait olacak."(S Gerhard Köpfun 'Borges Yok' romanı ve bir Avrupalı aydının düsleri ve endişeleri Romanın mekânı, kendi Lale devrini anlatmıi}, gelışıminde ini^e geçmiş ve "Çın'in yaglı göbeğinde bir siğildir" (S. 65) denilen, Avıupa tarafından ıınutulınui bir sömurgedir. Romanın dı^ çerçevesi bıından ibareltır. Konıı ile dı$ çerçeve arasında sı D Jorge Luıs Borges kı bir ilişki vardır. Roman tür bakımından pikares romana pek uzak sayılmaz. Romanın kahramam her şeyini kaybetmiş, hiçbir şeye güvenı kalmamı^ birisi olarak daha ilk sat ırlarda karşımıza çıkar; neredeyse bu bir anti kahraman tanımlamahidır. "Havada kar kokusıı vardı, aşkını tükenmiiti, işim alay konusu olmuştu, annem babam ölmüstü, bütun arkadaşlanm bana sırı çevirmişti." (S.9) Nasıl Venedik, ""ITıoınas Mann'ın "Venedik'te Öliim" adlı novellasında Custav Von Aschenbach'ın yok olu^u için ideal bir mekân teşkil ediyorsa, söz konusu bu romanda kahramankeman ilişkisi bu şekilde dile gelmekte: "Denizaşırı ülkelerde Avrupa'nın son kalesi. ölmek üzereyken bir kez daha bakara ve yirmi bir, rulet ve tazı yarışlarıyla kışkırtılan bir yer, bir kent. Aslında anlamsızlaşıncaya kadar değeriniyitirmiş. Yorgun vebitkin. Onunyeribuişte." (S.65) Edebiyat biliıninde doğa ve mekân tasvirlerinin edebi eserlerde yapı taşı görevini üstlendikleri bilinir, çünkü kahramanın ruh halini yansıtırlar. Apokaliptik sahnelerle oldukça bezenmiş olan romanda leitmotiv şeklinde karşımıza bürekli bu ölüm imajı çıkar: " Ve omurgası öyle bir grotesk bir biçimde dönmüştü ki, sanki büyük bir güç onu heleıona dönüştürmek istemişti."(S.75) Kahraman intihar etmek ister, çünkü bütün dünya ona gülmektedir, kendi deyimiyle"alay etmektedir";bunlara neden olan da kendinin ortaya attığı bir tezdir: Shakespeare ile Cervantes'in aynı kişi olduğu veyaBorges gibi birisinin hiçbir zaman olmadığı gibı... Bu arada Gerhard Köpfün yürüttüğü 1948 yılında Almanya'nın Bavyera eyaletinde dünyaya gelen Köph, 1968 ile 1974 yılları arasında Münih'te Alman Dili ve Hdebiyatı eğitimi görmüi, 1974te doktor ünvanını almıştır. 1984te Duisburg Üniversitesi'nde Alman Dili ve Edebıyatı Kürsüsü'nde protesör olarak goreve başlayan yazarın ilk romanı "lnnerfern" 1983'teyayınlanmıştır.Bunu 1985'teyayınlanan "Die Strecke" ve 1987'de yayınlanan "Die Erbengemeinschaft" adlı ronıanlan izlemiştir. Bu üç roman Köpfün "Thulsem Trilojisi'ni oluşturmu^tur. Burada kurmaca bir şehir olan Thulsern vasıtası ile Alman toplumu ^iddetle ele^tirilmiştir. 1991 "Borges Yok", 1992'de"Piraneesi'ninDüşü", 1993'tedeHemingway'i konu alan "I Ieming\vay'in Bavulu" adlı romanları yayınlanmıştır. Avustralya, Yeııi Zelanda vc Endonezya'ya okunıa gezileıi yapan Köpf, 1989 yılında tznıir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Ede biyaıı Ana Bilim Dalı'nın konuğu olarak bu kente gelmi^ ve eserlerinden oı ncklcr sunmustuı. Yazar, ayrıca Indeborg Bachmann ödülü sahıbidir. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I1 7 9 S AY !• A 4