Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Selçuk Erezden yeni bir kitap Ağırmesrep Kadınlar 'öykü' denebilir. Bir gazete makalesinin kapladığı yüzölçüme sığdırdan kısa öyküler. Geri kalanlar da öyküye çok yakınlar: Bunlara da 'öykümsüler' denebi • lir" sözlerini söyler. Kı ,'i sa öykü, uzun öykü ko W nusu ben yazarlığa baş ' ladığım yıldan bu yana elli yıl oldu konuşulur durur ama kesin, inandırıcı, bir yana 'pes ettiren' bir sonuca varılamamıştır. Çünkü kahplar, ölçüler o kadar önemli değildir artık, önemli olan anlatılandır, Kitap . gerçekten usta bir güldürü yazarı olduğunu da kanıtlayan Selçuk Erez'in kendi deyimi ile kimi "öykü" ve "öykümsüler"ini biraraya getiriyor. MUZAFFER BUYRUKÇU liklerini yansıtacak durumları yakalar. Sözgelimi "Ağırmesrep Kadınlar" öyküsüne (Acı Çikolata romanında olduğu gibi) bir yemek taritiyle girer. "Temizlenmiş bıldırcınları iyice tuzlayacaksın..."Vebirçaypartisine çağrılı yedi kadının yeme içmelerini, yeme içmeye ilişkin * düşüncelerini, tu• tumlarını, bilgilerini, gövdelerini kalınlaştıran fazla kiloları, o kilolardan kurtulmak için geliştirilen önlemleri, kararları, ileri sürülen önerileri yayar yazının bütününe. Tadları baştacı eden, tadların peşinden koşan ama bir yandan da iştahlarından yakınan bu rate üşümde bir hastanenin bekleme salonundaydım; Selçuk Erez'lc randevum vardı. Ortalıkta, seslerini ve davranışlarını yitirmişcesine robotlar gibi dolaşan beyaz giysili, uzun boylu doktorların hepsi de bellerinden, bacaklarından sakadanmışlardı. Şa^ırdım. 'Selçuk Erez'in burda iş,i ne? O doğumcu değil mi?' Sorunıın doğru yanıtını ararken Selçuk Erez göründıı. Güzlerimiz çar pışınca bevinmedi, gülümsemedi; bivri yüzu asılını^tı birilerine kızmış ya da birileriyleıartışmişgibi. Ben yanılıyordıım aslında, benden hoşlanmadığı için değil, yapısı öyleydi. "Burası hastane mi sakatathane panayırı rnı?" "Sakatathane" dedi Selçuk Erez bir uzaylıgibi. "Peki,scninayağınnasılkırıldı?"dedim. "Ayağım kırılmadı, onlara benzemeye çalışıyorum, sakat taklidi yapiyorum ki bedenleriyle ruhlarındaki aksaklıkları daha kolay tedavi edebileyim" dedi Selçuk Erez ve sol ayağını siirüye sürüye uzaklaştı. Uyandım. Yatmadan önce okudu ğum "Ağırmeşrep Kadınlar"ı aldım iskemleden, kitabın arkasındaki resme baktım. İçinde sayısız fıkra, sayısız alay, sevecenlik ve hoşgörü saklı bir gülümseme kaplamıştı yumuşak bakışlı yüzünü. Ve denk düşfüğü günlerde Göniil Yazar'la birlikte televizyonda izlediğim Selçuk Erez'le düşümde tanışmıştım. " Ağırmeşrep Kadınlar"ın 'sunuş' ya zısında, yazılannın türlerini açıklamak gereğini duyan Selçuk Erez, "Çoğuna D Selçuk Erez anlatılanlardır. Çehov'un ilk öyküleri kısacık metinlerdir ama o kısalığın özünde, insandaki evrensel değerler, Rub halkının karakterinin mizahi parıltıları bergilenmektedir. O. Henry de bir gazete öykücüsüdür ama kendi alanındatektir. Selçuk Erez, "Ağırmeşrep Kadınlar'da (kırkın üstünde 'öykü' ya da 'öykümsü' vardır) geniş bir toplumsal ve bireysel yelpazede dağılan sorunlarla ilgilidir. Kentsel çarpıklıklardan tutun da güncel çarpıklıkların güdümünde devinenlere değinir ama en çok üzerinde durduğu ise varlıklı, entelektüel ve boş inanlara dört ellc sarılarak kendi serüvenlerinin lünellerinde oradan oraya sürüklenen tüccar, işadamı ve sanayicilerin oluşturduğu katmanlardır, orıların her şeye egemen eşleridir, kızlarıdır. Yaşantılarının verimli, kişiliklerini belirginleştiren bazı bölümlerine eğilir, oraları kurcalar, özel kadınlar, bu yağ bağlayıcılar günlerini havadan sudan ^cylerle ve çok çok önemsedikleri giyinı kuşamları düzmekle, aşk ve sevişme tansiyonlarını yükseltme edimlerini düşünmekle ge çirirler."AşıkOlduğunuzunFarkında Mısınız?"da Hale, Tanberk için yanıp tutuştuğunu bir teste verdiği yanıtlardan anlanııştır. Selçuk Erez, gazetelerin, dergilerin hepsinde zaman zaman yayımlanan cinsellik, evlilik gibi temel sorunları içeren testlere güvenenleri ele alır. Ox\lar, bu testlerdeki gerçekleri yaşamlarında uygulamaya koyarlar, doğruluğunu, yanJıijlığıni 'bizzat deneyerek' kanıtlamaya çalışırlar. Medyumlara, falcılara, büyücülere uzanırlar, onlardan 'nıedet' umarlar. Selçuk Erez, bu kişilerin durumlarını gözler önüne sererken pek ciddidir; eleştirmek gibi karikatürize etmek gibi, dalga geçmek gibi, mi/.ahı, ironiyi çelişkilerde, kar şıtlıklarda aramak gibi bir tavrı yoktur ama mizah ve alay bu metinlerin her yanından fışkırmaktadır ki Selçuk Erez, bu satırların arasındaki döşemeyi ustalıklaba^armı^tır. "Eski Bir Yeni Yıl Hikâyesi'nin mekânı Manhattan'dır. (Selçuk Erez ya bu öyküyü yaşadı ya da yaşayan birinden dinledi.) Kahraman, ColumbiaPresbyterian Tıp Merkezi'nde üç hafta önce işe başlayanbirTürktür. Kentin sokaklarında gezinen adam, bir plakçı dükkanında, İkinci Dünya Savaşı'nda kullandmış uçakların motorlarının çıkardığı gürültüleri; 17 yaşında bir kız çıx:uğuna yapılan açık kalp ameliyatı sırasında saptanmı^ sesleri ve bazı ülkelerin milli marşlarını çizgilerinde taşıyan plakları görür ve 1950li yıllarda kendisini katıla katıla güldürenbirolayıanımsar. DünyaGüreş Şampiyonası'nda Suriye Milli Mar^ı çalınırken balkonlarda oturan kimi neşeli seyirciler çiftetelli havasını andıran marşın müziğiyle göbek atıp oynarlar. Bu, yazının yüzde yirmisidir ve geri kalanında sergilenenler çok eikilevicidir. Yolda vüı ürken bazı topluluklarm l'ürkçe konuştuklarını işitir ve onları izler, ama biraz sonra izlediklerinin Türkçe değil de 'halis muhlis' İngilizce konu^tuklarını anlayınca hnyal kırıklığına uğrar, üzülür, yalnızlığı, özlemi artar. Çağrışımlar ve belleğinde oluşan sıçramalarla uzaklardaki Utanbul'a dalar, İstanbul'daki yaşantılarıyla avunmaya kalkı^ır. "Şu anda beni sollavaıı Ford'un ^ofüriine ettiğim kafiyeli ktıfürün Türkçesini anlayan bir kadın bulabilsem bu kadını, altnıış yaşmda olsa bile, bu dünya güzeli hem^ıre kı/ dan otuz üç tanesıne değişmeyeceğimi dü^ünüyorum." Selçuk Erez, anlattıklarının düzenini bozarkaygısıyla mıdıı nedir, duygulara pek dokunmaz, duyarlılclı noktaları e^eleınez aklı, düşüncelerieylemegeçirdiği veonlarınürünleriyle uğraşmayı yeğlediği için. Belki dehaklıdır. Selçuk Erez, espri için espri yapmaz, onlar zaten didiklediği konulann, sorunların yapısında zıplaınaktadırlar. Dili işlektir Selçuk Erez'in. Rahatur, yalındır. Edebiyatın güldürü bölünıüne "Ağırmesrep Kadınlar" kitabıvla katılmıştır. Şimdiye kadar tiddi bir biçinıde ele alınmayan 'yukardakiler'in durumlarına cesarede yaklaşır ve onları ramp ışığına çıkartır. Bu açıdan bakıldığında, beslendiği kaynak yenidir ve mizah anlayışıyla, engin bilgisini kullanma yöntemiyle Haldıın Taner'e yakındır. • Ağırmesrep Kadınlar/ Oykulvr, öykümsüler/ Selçuk lirez/ IMgı Yaymevil 202 s. S AYFA 9 C U M H U R I Y E T KİTAP SA YI 1 9 6