04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kitaplarıyla Behçet Aysan 'Güzel bip gelecek icin' yazdı hep... ZEYNEP ANKARA "yuz yıldır ulkt'mızJe guzel bir gelecek ıçtn/seslere ve kulllere, zmcırlere ve ölümlere/ bütun acılara." azıları Behçet Aysan'ı tanımaz. Bıı memleketin neresinde yaşıyorlarsa, toplumun hangi kıvrımında yuvalandılarsa. Belki de medya dişlerinin arasında öğütmeye değer bulmadığından yeteri kadar tanınmadı... Behçet Aysan Ankaralı bir sanatçı, bilim adamı ve aile babasıdır. 1949da doğdu. Selimiye Askeri Ortaokulu ve Kuldi Askeri Lisesi'nde okudıı. 1968'den sonra Ankarada aralar vererektıpöğrenimiyaptı. Çeşitli dergilerde sjirleri yayımlandı, şiir kitapları elden ele dolaştı. "Sesler ve Küller'le 1984 Yaşar Nabi Nayır; "Eylül"le 1986 Ceyhun Atul Kansu; "Deniz Feneri'yle 1987 Abdi İpekçi Barıs ve Dostluk udüllerini aldı. "gidiyorutn/ bu şehri bu yağmııru/ bu düşleri/ bu aşkı bu kavgayı bu kederi/ sıze bırakarak' Aysan'ın özgün bir ifade ediş tarzı vardır. Dizeles,tirmedebazı sözcükleri alta düşurüp kırık bir ritm sağlar ya da tek sözcüklerin alt alu gelmesinden dizeler oluşturur. "değişen bir şey yok hiç/ ülüın hariç/ aynı gökyüzu aynı keder." Ataol Behramoğlu, onıın şiiri içinşöylediyor: " 1970'lerden sonra yazılan şiirin özgün bir temsilcisi. Kırık, duygulu bir ses tonu. Özgün metaforlar. Genellikle kısa, kesik dizelerle örülü şiirinin bütününü kapsayan ritm ve uyum ögeleri... Konuda 70'li yıllardan günümüze kadar yaşanan toplumsal, bireysel açılardan kesitler... "Küllenmiş" gibi görülen harlı bir yürek çarpıntısı ve "usul" gibi görülen güçlü bir ses." Onunla nerede ve nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum. Ükulun ya da hastanenin koridorlarında mı, bir psikoterapi simpozyumunda mı, edebiyatla Ugili bir panelde mi; yoksa Kumrular'da Sakarya'da mı? Yaşamımda hep varolmuş gibi... Ankara'da artık Behçet yok. Kalbimdeki onun yerini ince bir sızı aldı. Ankara'da artık yok ama her yerde izleri var. Sıhhiye'de Numune Hastanesi'ne giden yollarda, Sakarya'da, Cinnah'ta, Farabi'de, Kavaklıdere'nin arka sokaklarında ve ta B 2 Temmuz 1993günü Sıvas'ta katledilen yazarlarımızdan yada insanlarımızdan biriydi Behçet Aysan. Ardında beşşiirkitabı bıraktı. Tüm acılara ve ölümlere karşı, güzel bir gelecek için yazdı hep... nıdığı bütün insanlarda izleri var, kalıcı. "kıfgınım, saçılmış/ bir nar gibiyim/ sessiz akan bir ırmağım/ geceden/ git dersen giderim/ kal dersen kalırını" Yazdıklarından hemen aklıma gelenler: ü r ü p İnce Bir Tığla, Kül Harmanı, Aşkın da Kole Çağı Vardır, Kıillenen, Sesler ve Küller, Redif Kışla Sokağı, Dört Eflatun Şiir, Zeybekiko, Aşk İçin YediPrelüd.BeyazBir Gemidir ölüm ve (ah o) Kırık Bir Kurşunkalemin Şiiri!.. Bir tek şiir yazmak için dahi bu dünyaya gelmeye değer. Yaşamı, bir tek şiirine bile değerdi. Ne kadar şiiri varsa, o kadar ömür yaşadı. ("odur işim/ küllerde aramak elması.") "çünkü beyaz bir gemidir ölüm/ siyah denizlerin hep/ çağırdığı/ batık bir gemi/ sönmüş yıldızlar gibidir/ yitik adreslere benzer/ ölüm/ yanık otlar gibi/ sen bu şiiri okurken/ ben belki başkabir şehirde/ ülürüm." Gerçek bir aydının üstlenmesi gereken görevlerden biri de her konuda fanatizmin karşısında olmak, bilgi ve içgörüyle ve elbette ki sağduyuyla, bu tür yönehşlerın ınsanlığa getireceği zarar ları çevresine yansıtmaktır. TürkYtınan anlaşmazlığı da bazı gerici ve tutucu çevrelerin fanatik ve tehlikeli bir bakış açısıyla yöneldikleri bir konudur. Bu iki ülkenin aydınları, dostluk temellerini sağlamlaştırmak için politik ya da sanatsal anlamda kalıcı çözümlere ulaştırıcı girişimlerle toplumla ilişki kurmaktadırlar. Aysan da ne yapması gerektiğinin bilincinde bir aydın olarak iki halk arasında sözle köprü olup Deniz Feneri'ni yazmış ve bu kitapla Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülüalmıştır "bir yaşlı kadın kalkar/ sııskun adımlarla yürür/ ter liklerini giyer/ istavro/. çıkarır veya yasin/ okurdu/ kilometrelerce uzakta/ ve aynı anda." Sıvas'ta bir TurkYunan dostu öldürüldu. Bunlar savaş istiyorlar. Sıvas'ta bir şair öldürüldü. Şiir duvarları yumrukladiğında kendini dünyaya vııran/çarpan bir eş, ço cuğuyla buyüyen bir baba öldürüldü. Bunlar kötülük ıstiyorlar. Aşk, ihtiras, ölke, nefret gibi insana dair duygular, bütün tltinyada, bütün inanç/dın gruplarında var. Yalnızca uygar insan oluınsuz duygıılarını donuşturerek yüceltebilir. İnsan, hayvanca yönelişlerden uzak kaldığı ölçude insandır. Cehaletse, bılmeveninsanlaıa daha ko l.ıy sergilenir. Şiddeti makul göstermek için dine sarılmak, kötiılıığe geçerli bir neden bulma yoludur. Aklımda yanlış kalmadıysa, Kur'an'da "bilenlerle bilmeyenler hıç bir olurlar mı?" der. Ani sıçramalardaki geçici yıldi7 yağmurıınu ilerleme sanan bu memlekette ve dünyanın başka bazı yerlerınue de bılmeyenler, bilenlerin canlarını burunlanndan getiriyor. Güçlendiklerini sanarak ve gittikçe büyüyerek. Cehaletle kapital bir araya geldi mi, yeryüzünün en tehlikeli yokedici silahı imal edilmiş demektir... Yine Müslümanlar'ın kutsal kitabının bir yerinde (Kâfirun Süresi, Ayet 6) "Sizin dininiz size, benim dinim bana" der. Bu, "Benden olmayana hayat hakkı tanımam " demekdeğildir. "kozalak yaktım ben de/ sessizlikte/ ömrümün kozalaklarını/ küllere sıvanmış/ bastan başa dolaşıp/ ağrıyan ormanı/ yağmur dindi sevgilim bak din le/ her şey dindi, acıysa dinmenıİ!} hal C U M H U R I Y E T K İ T A P S A Y I 1 9 6 SAYFA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle