Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Evin îlyasoğlu müzikle ilgiliyazt ve söyleşüerini kitaplaştırdı. Müziğin kanatlarında Evin îlyasoğlu, kitaba yazdıği giriş yazısında bugüne dek yaptığı yüzlerce söyleşinin radyo mikrofonundan, televizyon kamerasından dergi veya gazete sayfalanndan uçup gittiği kaygısina kapıldığını anlatıyor. Kitaptaki söyleşiler sadece müzikçilerle sınırlı değil müzikle ilgili başka mesleklerden kişiler le de söyleşiler var. Onların sanat dünyasını nasıl zenginleştirdiğini dile getiriyor: "Oistrakh benim ateşli temparamanımı yönlendirdi. Vahşi bir ata dizgin vurdu." diyor. Suna Kan ise çağlar ötesinden bazı besteciler bugünkü yorumları gelip dinlese acaba ne kadar şaşırırlardı sorusuna ilginçyanıtlar veriyor. Hüseyin Sermet belki de Müziğin Kanatları'nın en ilginç karakteri: "Piyanist olmasaydım araba yarışçısı olurdum" başlıklı yazıda "Chopin'i ne kadar zor sevdim, onu hep George Sand'm eteğine sığınmış hastalıklı bir adam olarak düşünmüştüm...Kabahat ne Chopin'in ne de benim. lnsanlar müzik tarihi üstüne kalıplaşmış kavramlar ortaya atıyorlar. Yıllar ydı bu böyledir diye bestecinin özünü saklıyorlar. Yanılan bendim tabii ki." diyor. Ve konser boyunca bir sanatçının kendisiyle barışık olmasına değiniyor: "Çalarken artık müzikle baş başa kalmalısınız. Eve dönerken alışveriş yapmalıyım, buzdolabı bomboş gibi tedirginlikleriniz varsa, icra sı rasında sizi etkileyecektir." Ayşegül Sarıca ise müzikte tek boyutlu olmanın samlar var müziği konuşan: Balkan Naci Islimyeli, Adnan Çoker, Mehmet Gün, kendi resimlerindeki müziği anlatıyorlar. Haluk Tarcan, Judith Uluğ ve Leyla Pamir müziğin eğitimi üstünde durmuşlar. Müzik eleştirisi nedir konulu bir bölümde Faruk Yener, Fi ELİFGOMY vin Îlyasoğlu bugüne dek yaptığı yüzlerce müzik söyleşisini elemiş, televizyon, radyo, dergi ve gazete yayınlarını bir araya getirip bir kitap derlemiş. Kitapta son zamanın ünlü bestecisi ve yorumcuları kadar müziğe ilgi duyan ve başka mesleklerden olan kişilerin de söyleşileri var. İlk bölüm yorumculara ayrılmış: İtzhak Perlman gibi dünyaca ünlü bir kemancı ile başhyor. Ofra I larnoy, Ivo Pogoreliç ve Trevor Pinnock gibi yabancı solistlerin yer aldığı yorumcular içinde son on ydın en ünlü Türk yorumcujarinı bulabiliyorsunuz: Pekineller, İdil Biret, Suna Kan, Ayla Erduran, Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Leyla Gençer, Ayhan Baran, Hüseyin Servet, Verda Erman, Gülşen Tatu ve Ayşegül Sarıca vb, gibi. E Bazı sanatçılarla birkaç kez değişik medyalarda söyleşiler yapılmış. Yazar oııları birtakım anılarla bağlıyor. Örneğin Pekinellerin televizyondaki piyanoda değil çalmak, ellerinin bile görünmesine razı olmadıklarını; Gürer Aykal ile Bilkent'teyapılansöyleşisırasinda TRT'nin ses teknisyeninin uyuya kaldığını; Meral Güneyman'ın stüdyodaki kötü piyanodan nasıl iyi ses çtkartahildiğini anılarla anlatıyor. Genç, miızisyenlere yol gösteren pek(,ok deneyim var yorumcuların soyleşilerinde. Örneğin İdil Biret yorumda nefes alma olaymı anlatıyor: "Nefes siA bir eserin başindan sonuna kadar götüren şeydir. ..Nefes havada alınmaz..Konserden önce iyi nefes alamı yorsanız o konser iyi olmaz...Nefesi kontrol ctmek bir eserin bütün yoruınunıı değiştirir." Öte yandan Gürer Aykal da geny şeflere bir öğüt veriyor: "Şefliği yıkan tek şey vardır: Orkestra önüne çıkıp flash adam rolünü oynamak" diyor Ayla Erduran solistliğin nasıl bir yalnızlık olduğıına değinirken kendi yüce hocalaıını da anlatıyor. S A Y F A 6 yetersizliğini dile getiriyor: "Sade müzik hiçbir zaman yeterli değildir. Genel küJtürlerini geliştirmelüer (genç piyanistler)." "Bir Dönemin Anılan" bölümünde Cevad Memduh Altar, Nusret Kayar, Nilüfer Saygun ve Saadet Ikesus Âltan yer almış. C.M. Altar Cumhuriyet'in ilk günlerinin coşkusunu anlatıyor. Aynı dönemi bir icran olarak yaşamış olan çellist Nusret Kayar da anılarını dile getiriyor. Nilüfer Saygun ise Adnan Saygun ile nasıl tanışıp evlendiğini, o dönemin müzik çevresini anlatıyor. Kitabın üçüncü bölümü "Müziğin Çevresinden" kişilere ayrılmış. Yazar Talat Halman, yurtdışmda tanık olduğu dinleyicisiz Türk icracılarını yakınarak anlatı Evin îlyasoğlu yor. Bir müzik tutkunu olduğunu öğrendiğimiz Mimar Sinan Üniversitesi rektörü Gündüz Gökçe ise keyifle müzik dinlemenin bir sanat olduğunu, her tür müziğin kendi içinde güzellikler taşıdığını dile getiriyor. Psikolojik açıdan tarih boyu müziğin konumunu ele alan özcan Köknel ilginç saptamalar yapıyor. Bir de res liz Ali ve Üner Birkan'm fikirleri yer alıyor. "Tarihten Günümüze" başlığı kitabın dördüncü bölümü, "Itriden Monteverdi'ye" başlıklı bir televizyon programı ile başlamış, Aynalıkavak Kasrı'nda yer alan bir programı anlatıyor. önce Alaaddin Yavaşça'nın er SunaKan Ofra Harnoy İtzhak Perlman CUMHURİYET KİTAP SAYI 150