Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vargas Llosa'dan bir erotizm klasiği: Üveyanneye övgü Masumlukve seytanlık Üveyanneye övgü / Mario Vargas Llosa / Çeviren: Celal Üster / Can Yayınları, tst. 1992 / 142 s. MUZAFFER BtfYRUKÇU 'Övgü' sevilenlerin yüceltilmesiyle dalkavukların dişli kışilerden çıkar sağlamaları için zaman zaman kullandıkları bir kavram. Çıkar oyunlarının dışında kalan birtakım bireyler övülüyorsa, mutlaka bazı zorlukların üstesinden gelebilmeyi başarmış ve sevümeyi, mutlu olmayı haketmişlerdir. 'Ana'ya övgü, 'baba'ya övgü, 'kardeş/e övgü, 'ordu'ya övgü, 'devlet'e övgü, yafcamımızın armağan deposunda sakladığımız s»eçkin ödüllerden biridir. Bilınen ve alınanlardandır. Ama Üveyanneye övgü duyulmuş, işitilmiş bir şey değildir. Çünkü 'üveyanne' ailedeki bir olumsuzluğu simgelemektedir. Bu nedenle, aile ve toplum düzeninde, sarsıcı yanı güçlü bir olguyu karşı karşıya getirip uzun tartışmalar başlatacak kadar önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca içerdiği gerçeğin her vakit gündemde olması, geçerliliğini hiç •yitirmemesi açısından da önemlidir ve evrenseldir. Gelişmiş, az gelişmiş bütün ülkelerin ortak sorunlarından biridir. Bizde de soğuk bakılan, eleştirilen, ailenin klâsik yapısına aykırı düştüğü için düşmanca tavır takınılan bir sorundur Kocası ölen ya da boşanan kadın, özellikle genç ve ekonomik yönden güçsüz ve çocuklu kadındeğişen konumu ve daha önce sahip olduğu pek çok maddimanevi değeri yitirdiğinden ötürü hem çevresinden gelecek saldırdardan, kınamalardan korunmak hem de cinsellik dahil çeşitli yaşamsal gereksinimlerinin karşılanmasını sağlamak amacıyla beğendiği ya da kendisini beğenen bir erkekle evlenmek zorundadır. Evlenir. Bu evlilik, karşüıklı özverilerle, karştlıklı ödünlerle, hoşgörülü tutumlarla sürdürülse de hiçbir zaman normal ilışkilere dönüştürülemez. Çocuk, çocuklar annelerinin yerine 'üveyanne'yi, babalarının yerine 'üveybaba'yı koyamadıklanndan sürtüşmeler, kavgalar, sert tepkiler sürer gider, birliktelikte çatlaklar, bir turlü doldurulamayan buşluklar oluşur. Annesini, babasını bir yabancıya kaptırdığını, orada kendisini barındıracak koşuüarın gelişemeyeceğini anlayan çocuk, gazetelerde okuduğumuz gibi intihar eder; annesini, babasını öldürür, evden kaçar, karanlık işlere bulaşır. Başka şeyler de olur: Söz gelimi kadın yetişkin kızıru kocasına kaptırır ya da oğul 'üveyanne'yle yatıp kalkmaya başlar. Bu konuya ilişkin sayısız kitap yazilmıştır, yazılmaktadır. Filmler çevril Llosa, duslerı gergeklere, gerceklerı duslere katan sasırtıcı bir edebıyat dehası Mario Vargas Llosa'nın çocukluğu annesiyle Bolivya'da geçti. Babasını onyaşında tanıdı. Kısa bir süre askeri okulda okudu. 19'undayken tayzesine aşık oldu. Kaçıp evlendiler. miştir, çevrilmektedir, oyunlar sahneye konmuştur, konulmaktadır. İşte, herkesin tanıdığı, yazarların da çok çekici ve bereketli bulduğu bu konu, Peru'lu Mario Vargas Llosa'yı da etkilemiş ve ona Üveyanneye Övgü romanınıyazdırmıştır. Kırk yaşındaki çekici, yüreği sevgiyle, iyilikle, eti şehvetle dolu, sevişmeyi, yeni kocasıyla üveyoğlunu mutlu etmeyi düşünen ve düşündüklerini uygulayan Dona Lucrecia, Üveyanneye övgü'nün baş kahramanlarındandır. Pazarlamacı Don Rigeberto ilginç bir tiptir. Büyük ressamların tablolarına tutkundur ve o tablolardaki yaşamlarla, modellerle bütünleşmeyi dü^er. Her gece banyoda saatlerce kalarak 'temizlik ayinleri' yapar, vücudunda en küçük bir kir, bir toz kalmaması için didinir, organlarını tekrar tekrar yıkar. Ona göre sağlıklı, unutulmaz, hazları yoğun bir biçimde üreten sevişme, tertemiz bedenlerin verimi olabilir ancak. Karısının her yanına hayrandır, her yanına aşıktır ama kalçalarının da içinde bulunduğu ve onun 'sağrı' adını verdiği bölüme adamakılk tutkundur. "...Beni en çok onurlandıran, karunın Lucrecia'nın sağnsıdır. özellikle sağrı diyorum. Poposu, kalçası ya da kıçı değil, sağnsı. Çünkü ona ne zaman binsem öyle bir duyguya kapıüyorum ki, kadife donlu, kasları gergin, oynak ve uysal bir kısrağın üstünde gidiyorum sanki. / Gönlümce seyredebilmek için kanma diz çöküp secdeye gelmesini, halıyı öpmesini buyurduğum zaman, o saygıdeğer sağrı en büyüleyici oylumunu alıyor. Her yanküresi kösnül bir cennet; neredeyse ayırt Karıkoca, sevışmenın, «*!e?1fJ*c* bınnışlebaldır b ^ ı ı ı tunlannıtaçlandırarak insanın ı sert sü . , vardddarmda, y degıştıren w . . aklını başından a • •. beyazlık ve •« ı a n bir siyah den bir yankla ^S7 edİndİklerİ birbirinden aykunduğumda kinJiklerini öğrenmek icrprlf»r sert, dudaklanmı değdırdığimde yutnuşak; kucakladığımda uçsuz bucaksız, soğuk gecelerde sımsıcak, başımı koyduğumda dünyanın en rahat yastığı, aşk saldınsı vakti eriştiğinde bir zevk pınarı..." Ama bu hayranlık alanı 'sağrı'yla bitmemekte, gövdenin her yanına yayilmaktadır. "Bu gece sevişmeCUMHURİYET KİTAP S A V I 1 I 2 S A Y F A 4