Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
nun gövdesinden başka silahı yok." Bu bağlamda da, istemeden de olsa, karşı takımın oyuncularına zarar verebiliyor. Bu durumda şiddet, oyunun kaçınılmaz bir ögesi oluyor. Oysa "genellikle doğrudan temasın olmadığı sporlarda şiddet ögesinin düzeyi düşiik ya da yok gibi." "Şiddet yok, öyleyse neden tenis?" sorusunu yöneltiyor Büker, hemen ardından da yanıtı geliyor: Tenis bir "statii" göstergesi. Tenis, futbolda olduğu gibi aynı formalarla değil, kesimi, biçimi, bıyeleri değişik giysilerleoynanmasıyla, özel ders alarak öğrenilmesiyle, özel kıılüplerinin olmasıyla ve küçük bir azınlık olduğunu hissettirmesiyle kişiye birözgünlük veriyor. Tenis toplumsal bir statü ürettiği gibi, beton kortların da kendi içinde sınıfsal ayrımları var. Burlar iyi oynayanlar, daha az iyi oynayanlar ve yeni başlayanlar gibi sınıflar. Ancak bu sınıfsal farklılık, oyunculann şiddet kullanmasını hiçbir zaman beraberinde getirmiyor. K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M Spor toplumbilimcilerine göre futbol, boks, hokey gibi sporlarda şiddet var Tenez! Donato Velluti, "Floresansa Tarihi" adh kitabmda, istilacı Fransız şövalyeierinin "Tenez" adında bir oyun oynadıklarını söylüyor. "Tennis" sözcüğünün "tenez"den (tutunuz) geldiği düşünülüyor. Servis atan servisi karşılayana Tenez! diye seslenir. Bu sözcük daha sonra "tennis"e dönüşür. Oyun kurallarını da ilk kez Fransa'da Forbet yazar. Bu kurallar günümüzdeki kurallara oldukça benzer. Kitap 1599'da basılır. Aslında soylular şövalyelerin her an savaşa hazır durumda olmalarını sağlamak için savaş oyıınlannı yeğlerler. özellikJc başlangıçta turnuvalardaki oyunların gerçek savaşlardan pek farkı yoktu. Turnuvaların gözde oyunlarından biri de at üzerinde mızrak döğüşüydü. İki şövalye mızraklarını alarak büyük bir hızla birbirlerine yaklaşırlardı. Birinden biri attan düşerse döğüş yerde sürerdi. Ne zanıana dek? Şövalyelerden biri ölene dek ya da kral oyunu durdurana dek. ölümü göze almaya değerdi doğrusu. Çünkü kazanan şövalyenin çevresini güzel kadınlar alır, onu doyasıya öperlerdi. Ozanlarsa şövalyenin onuruna şiirler yazar, şarkılar bestelerlerdi. Turnuvalardaki oyunların gerçek savaşlardan pek farkı yoktu. Oyunlarda çok kan dökülürdü. 1240'ta Neuss'da düzenlenen bir turnuvada altmış şövalyenin öldüğü söylenir. Giderek turnuvalar yumuşadı. Savaştan çok eğlenceye önem verildi. Şovalyeler de tenis oynama şansına kavuştular. Şiddet mi, hangisini istersiniz? Genellikle doğrudan temasın olmadığı sporlarda şiddet ögesinin düzeyi düşük ya da yok gibi. Tenis maçını izleyen seyirci saatte 190 km. hızla giden topları şaşkınlıkla izliyor, sessizce oturuyor, çünkü tenis oyuncusu izleyiciye katılabileceği bir şiddet sunmuyor. geçirenıez. Örneğin golf ya da tenis oynarken oyunculann parnıaklannın uçlannın bile birbirine değmesi olanaklı değildir. Bu oyunlarda oyuncular topa da dokunamazlar. Topla ilişkiyi golf sopası ya da raket aracılığı ilc kurarlar. Ama tenis oyuncusunun topa raketiyle saatte kaç kilometre hızla vurabileceğini belirleyen bir kural yok. Oyuncu topa öylesine hızlı vurur ki top karşı oyuncuya saatte 190 km. hızla ulaşır. Boris Becker ile Ivan Lendl'ın servis toplarının 263 km. ye ulaştığı söyleniyor. Tenis oyuncusunun elinden gelen şiddet bu. O çelme takamaz, rakip oyuncuyu ittiremez, rakip oyuncunun önüne geçip onu engelleyemez. Calhoun bireysel gücün bir kişi ya da nesneye zarar vermek amacıyla kullanımını şiddet okrak tanımlıyor. Şiddete başvuran oyuncu her zaman düşmanca duygularla dolıı olmayabilir. Gol atmak için rakip oyuncuyu gövdesiyle engellerken onu sakatlamayı düşünmez. Ama S por toplumbilimcileri futbol, boks, hokey gibi sporların şiddet öğesine çok iyi olanaklar sağladığını vurguluyorlar. Bu sporlar doğalan gereği şiddet öğesine olanak sağlıyorlar. Alan tutma, alan kapatma söz konusu olduğunda oyuncular kurallar izin versin ya da vermesin kıyasıya birbirlerıne giriyorlar. Çünkü oyuncunun ne olıırsa olsun alanı savunması gerekiyor, tıpkı savaşta olduğu gibi. Futbol oyuncusunun gövdesinden başka silahı yok. Oyuncu dilediğinde gövdesini kullanıyor. Kimi oyunlarda ise oyuncu gövdesini kullanmayı aklından bile oyuncunun sakatlandığı da olur. Düşmanca olsun ya da olmasın şiddetin saldırganlığı getirdiği bir gerçek. Işin kötüsii şiddete başvuran oyuncu izleyiciyi de özendiriyor. lzleyici önce oyuncuyu onaylar. Onay ödül anlamını taşır. Cezalandırılmadığı, tam tersine ödüllendirildiğini anlayan oyuncuyu tutmak oldukça güçtür. CUMHURİYET KİTAP SAYI 130 S A Y F A »