05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hıristiyanlık Başka Uygarlık Yok diyor. Sizce Opus Dei Türkiye'de de kendisine taraftarlar bulmuş mudur? ALTINDAL Opus Dei kurulduğu yıldan beri, Franko rejimiyle içli dışlı olmuş bir örgüttür. Askeri değil sivil bir örgüttür. Sayısız paravan şirketleri vardır. özellikle inşaat ve bankacılık sektöründe çok güçlüdür. Oysa Dei hiç kuşkusuz Türkiye'de de taraftarlar edinmiştir. özellikle 21 Mayıs 1960'dan sonra, Ankara'da ilk temaslarını yaptığı ve bazı seçkin devlet adamlarına, sanatçılara, yazarlara ve bilimadamlarına yanaştığı biliniyor. 12 Eylül'den sonra, Opus Dei Türkiye'de taraftar edinme gayretlerini hızlandırdı. özellikle de i§ çevrelerinde etkili oldu. İnşaatçılık, turizm ve bankacılık sektörlerinden elemanlar devşirmiş olması doğaldır. Çünkü, Anadolu toprakları başta Batı Anadolu bölgesi Katolik alemi için, Kudüs'ten daha kutsal topraklardır. Ve bu toprakların manevi sahibi de gerçekte Katolik Kilisesi'dir. Bu nedenle, Katolik âleminin gözü hiçbir zaman Anadolu'dan uzaklaşmamıştır. Bu ortamda, ycni dünya düzeninin kurulması aşamasında Türkiye'nin ve Türkiye'deki Miislüman çevrelerin ye; ri ve rolü ne olabilir? ALTINDAL Türkiye istese de istemese de, İslam âleminin lideridir. Bu bir. İkincisi Hıristiyanlık, bugünkü Türkiye'nin toprak bütünlüğü içinden ortaya çıkmış bir dindir. Laiklik Türkiye'nin elindeki en önemli ve tek kozudur. Türkiye Batı'ya, kendisinden ithal ettiği Iaiklikle karşı durabilir. Türkiye'de Müslüman çevreler, bu gerçeği anlamalıdır. Yoksa topsuz tüfeksiz kalmaya mahkum, ama gönüllere hoş ge lecek 'cihad' çağrılarıyla, 'şehitlik yeminleriyle' Batı'nın silah sanayisindeki teknolojik üstünlüğüne karşı durulması olası değildir. Kaldı ki Müslümanca bir başkaldırı olsa bile, Türkiye'deki Müslümanlar Nasır'ın, Saddam'ın ve Kaddafi'nin başlarına geldiği gibi, bizzat Müslüman Arap kralları tarafından arkadan hançerlenirler. Bu kesindir. Bu nedenle kanımca duygusal tepkiler le değil, gelişmelere akılcdıkla yaklaşmak gerekmektedir. Ekim ayında İngiltere'de çıkacak olan, "Üç İsa" adlı kitabınız hakkında bize bilgi verir misiniz? İsa ile ilişkili bir kitap yazmak nereden aklınıza geldi? ALTINDAL İsa ile ilgili kitap yazmak, hiçbir yerden aklıma gelmedi. Yıllardır laiklik konusunda yazı, kitap yazıyor, konferanslar veriyorum. Laiklik Hıristiyan âlemine ait bir kurum ve kavram. Dolayısıyla, sisetematik laikliğin tarihi en az Hıristiyanlık tarihiyle eşit. Benim "Üç İsa" adlı kitabımla incelediğim konu budur. İlginç tarafı ise, İlk kez bir Türkün böyle bir kitap yazmış olması ve geliştirdiğim tezin 'özgün' bulunarak, yayımının yapılmasıdır. Doğaldır ki, ilk olmanın sayısız güçlüğüoluyor. Kitap bu yıl, ekim ayında İngiltere'de satışa çıkacak. Şunu da eklemem gerekecek, kitap 'nonfiction' dizisine alınmadı. Tezi 'tartışmalı' bulunduğu için, 'Controversial' kitaplar dizisinde yayımlanacak. Tıpkı Salman Rüştü'nün Şeytan Ayetleri gibi. Ama iki kitap arasında, başkaca ortak yan yok. Rüştü'nün kitabı bir roman benimki ise, bir inceleme. Belki de İsviçreli bir Katolik'in dediği gibi, Salman Rüştü'ye değil de Hıristiyan alemine verilmiş efendice bir yanıt, o kadar. Aydogan Yavaşlının gülmece öyküleri: Herıld Yani Dünyayı topa tutuyor Herıld Yani!.../ Aydogan Yavaşlı / Yılmaz Yayınları ıu>lı M.KADRİSİİMER Aydogan Yavaşlı, gülmece öykülerini "Hayret Bi'şey Yaa! adlı kitabında toplamış ve bu kitap, yaklaşık bir yıl önce Yılmaz Yayınları arasında çıkmıştı. "Herıld Yani!...", Yavaşlı'nın ikinci gülmece kitabı. Bu da aynı yaymevinden çıktı. Yavaşlı, ikinci kitabında da tıpkı "Hayret Bi'şey Yaa!"da olduğu gibi sivri oklarını, öncelikle çok yakından tanıdığı yazın/yayın çevrelerine gönderiyor. "Herdd Yani!.."de toplam on sekiz öykü var. Bunun beş tanesi "sanatımızın her türünü ve her türün sanatçısını topa tutuyor." Öykülerden anladığımız, yazın ve yayın dünyasında sıklıkla görülen çirkinliklerin yazarın dikkatinden kaçmadığı, bunun için de önce kendi d üny asını sorgulaması, yerine göre ise "ti'ye alma"sı... örneğin, "Savrul ki Bu Yer Yerin Değildir" adlı öyküsünde Yavaşlı, dergiciliğe gönül vermiş üç kafadann 70'li yıllardaki devrimciliğinin 80'li yıllarda nerelere savrulduğunu ustalıkla anlatıyor. "Bekleme Odasında" adlı öyküde, 80'li yılların başında ülkemizin yazgısını tek başlarına çizen beş kişi, cennetle cehennem arasındaki kavşakta, bir bekleme odasındadırlar. Haklarında verilecek kararı beklemektedirler. Karara kadar geçen sürede kendi kendilerini sorgularlar, ancak karar şaşırtıcıdır: "Dünyaya sürgün edilecekler. Dünyada, aydın düşünceli, ilerici, demokrat ve her zaman bilimden yana insanlar olacaklar. Tutuklanacaklar, işkence görecekler, ama katiyen yılmayacaklar. Her zaman banşı, insanca yaşamayı savunacaklar." Karardan sonra beşini de sinir krizleri tutar ve "Haksızlık bu, cehenneme gönderin bizi, orası bundan daha iyi!" diye yalvarırlar. Kitabın kapağında da söylenildiği gibi "öykülerinde özel keyif, öykülerinin hem bütününe egemen, hem sözcüklerin seçilişinde gösteriyor kendini. İroni, gerçek bir dil zaferi haline geliyor. Dili hantallaştırmıyor; spot mesajlar Ş 1 İ R Eski Bir Bellekle Yayıncılık / 64 s. Bazen öylesine büyür ki sevinçler pencereyi açarsın bazen o kadar içlenirsin ki birden pencereyi kapatırsın Ve bazen çekip gitmek istersin pencereden dan uzak durup öykülerinin dramatik yapısı içinde veriyor." Gerçekten bu yanıyla Yavaşlı'nın yaptığı 'mizah', kimselerin 'mizah'ına benzemiyor. Her şey, öyküyü sürükleyip götürecek "tip"lerin seçilişinde başlıyor, karşınıza sıcaklığını duyabildiğiniz insanlarçıkıyor. öykülerin dramatik yapısı içinde bu "tip"ler, deyim yerindeyse, tiplerine uygun davranışlar içinde oluyor, dünyayı o noktadan kavradıklarını hemen ele veriyorlar. Bu özellik, gülmece yazınımızda çoğunlukla ıskalanan, üzerindepek durulmayan bir özelliktir kanımca. Bu bakımdan Yavaşlı için "yazdığı türü önemseyen, öncmsediğini üslubuyla, titizliğiyle, dil tadıyla kanıtlayan bir yazar" diyebiliriz. "Herıld Yani!.." için "önce kendini topa tutan bir kitap" dedim. Nedeni şu: Belirli bir düzeyde dil tadı geli^tirmiş bir yazarın kitabına böyle bir ad vermesinin bile anlaşüır bir yani var. Gerçekte Yavaşlı, tıpkı "Hayret Bi'şey Yaa!"da olduğu gibi güzel Türkçemize yabancı kalan kimi insanları kitabının adıyla da "ti'ye" alıyor, onaylamıyor. "Henld Yani" diyerek bir karşı duruşu somutluyor. Güldürü yazınımıza yeni ve kalıcı olduğuna inandığım ilginç boyııtlar getiren Aydogan Yavaşlı'nın üçüncü kitabını merak ediyorum. Adının neolacağını ve bu kez hangi çevreleri topa tutacağını... S A Y F A 11 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 124
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle