05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Adalet Ağaoğlu, yeniromanı "Ruh Üşümesi"nianlattı 'Bedenimizden sorumluyuz' MORŞİT BALAMNLILAR Adalet Ağaoğlu, 1987 yılında yayımladığı "Hayır" adlı yapıtından tam üç yıl sonnı yeni romanıyla bir kez daha okurlanyla birlikte. Ağaoğlu yeni romanı, "Ruh Üşümesi'nde erotizmi ana izlek olarak seçiyor. Sahici bir sevişmenin ve sevmenin anlarla mümkün olduğunu belirten Ağaoğlu, "Bu an'ı körelmeden, körleşmeden, kabuk bağlamadan yaşayabilmenin önüne gerilen ne varsa, bütün olanakları kullanarak aşmalıyız" diyor. Saym Adalet Ağaoğlu, "Ruh Üşümesi" kitabınız için "Oda Romanı" dıyorsunuz. Bu, bizde hemen "oda müziği" kavramını çağrıştırıyor. Okuyunca görüyoruz ki yapıtınız sözcüklerle oluşturulmuş Bir oda müziği. Nasıl tasarladınız, nereden yola çıktınız? Cinsel hayat en üstü örtülü hayatımız. Sadece yasaklar, ayıplar nedeniyle değil. Tam karşıtından ötürü de: Uygarfık / cinsel özgürlük ya da çağdaşlık, aşkınhk / özdcnetim, kurulaşma derken cinsellik, uzaklaşma, biçimsellik, tüketentüketici kılıklarına bürünebiliyor. Cinsel hayatın bu kadar üstü örtülmüş konumundan ötürü, Ruh Üsümesi'ne biçim olarak yüksek sesli bir anlatım yolu seçemezdim. Belki başka bir vol seçilebilir, ama ben öyle hissetmedim. Konçertolar, senfoniler veya klasik Türk müziği koroları gibi dışa dönük, tanınan, görkemli tınlamaları olan bir metin oluştur P O R T R E A D A L E T A Ğ A O Ğ L U Ruh Üşümesi/ Adalet Ağaoğlu/İletişirrK^ Yayınları, İst. 1991 / 158 S./15.000 TL. Adalet Ağaoğlu mayı, cinselliğin üstünü küller basmış halinden ötürü, düşünmedim. "Yatak odalarımıza kadar dalan kan ve çürümüşlük kokusunun sevişmeleri doğrayıp pörsüttüğünü" (Yazsonu, I. Basım, S. 185) ve buna içten bir karşı koyuşu yankılandırabileceğim metin, evet, oda müziği tonunda bir metin olmalıydı. Bu nedenle saptamanızda haklısınız tabii. Sizde yaptığı çağrıjım yanlış bir çağrışım değildir. Belirttiğim gibi, Ruh Üjümesi'nin daha derinde ve derinlere doğru uğuldayan bir yapı, bir ses düzeni istediğini hissediyordum. Mesela romanı tasarlarken Hayır'daki zaman zaman elektronik tınlamalan, atonal sesleri burada hiç işitemedim. Bir Düğün Gecesi'nin çok çalgılı melodi örgülerini de... Ayrıca, özellikle söyleyeyim, romanın adı altındaki 'Oda Romanı' belirlemesi, kısa romanuzun öykü yakıştırmasıyla anılan 'novella'yla ilişkili, ona karşılık olsun dive koyduğum bir belirleme değildir. Ama tabii izlek, bu ana izieği besleyen van çıkmalar, ayrıntılar, sözcükler, cümleler, cümle öbekleri ile bunlar arasındaki leitmotifler, uzunkısa sessizlikler düşünülünce (Şimdi beni bir müzikbilir sanacaksınız; nerede, nota okumayı bile bilmiyorum, salt içsesimi izliyorum) 'Oda Romanı'nın, perdeleri çekilmiş yatak odasına bir çağnşımı olursa, ounun da hiçbir sakıncası yok. Hatta buna sevinirim. Çünkü romanım zaten baştan sona çağrışımlarla (da) yüklü değil mi? (Göç Temizliği için de, daha ironik bir yaklaşımla 'anıroman' demiştim. O zaten içiyle dısıvla çağrışım yüklü bir kitaptı: 'Hayatım roman" gibi ya da 'anılan roman yapmak' gibi...) 'Oda Romanı' ayrıca şuna bir çağrı olursa, geri çevirmem, tabii ki geri çevirmem: İnsanın bir odada, tek başına, kendisiyle kendi kaçamaksız içsesiyle baş başa kalarak okuyacağı bir roman. (Fona, yeni bir sesi, CNN'in anında çevirmenlerinin savaş sesini almak kaçınılmaz olsa da! Odada. Yalnız.) Siz erotizmi ana izlek olarak seçip romanı bunun üstüne kurmuşsunuz. Bu, edebiyatımız için yeni bir şey. Türkçede cinselliğin anlatımı için "pornografik", "argo" ya da "tıp dilı" kullanıldığı, dolayısıyla erotizmi anlatmanın çok zor olduğu söylenmistir çesitli yazarlanmızca. Siz bunun altından başanh bir şekilde kalkıyorsunuz. Ne gibi zorluklarla karsılaştınız? İlkin, benim de ötekiler gibi Türkçeyle bu iş olmaz, diyen otosansürümü aşmam gerekiyordu. Bunu aşmak zorundaydım, çünkü Yazsonu'nun o cümlesi oraya yazıldığı günden beri benden kendi romanının böyle, erotik bir anlatımla yazılmasını istiyordu, bunda diretiyordu. Ancak, "Olmaz, diye bir şey yoktur," deyip kendi duvarımı aştığımda, önümde pisliklerle çamurlarla dolu uzun bir yol olduğunu daha somut gördüm. Bütün kötüye kullanımlar, erkek yüklemeler, çeşitli dil ve hayat hastalıklanyla dolu bu yolda kendime adım adım ver açmam gerekiyordu. Başlayınca, cazibesine bile kapıldım, bulmaca çözer gibi sanki, ilerledim... Doğrusu cinsellik deyince, bütün diller az çok erkektir. Cinsel ilişki sadece etkinlikle, 'baştırmayla' 'koymayla' olabilir ve açıklanabilir sanki. İyilik hep 'koyan, sokan' yanda, borukluk, cıvıklık hep 'konulan* tarafta... Ne bileyim, işte ilk aklıma gelen, Fransızcadaki şu çok masum görünüşlü deyim: Le mari bat sa femme et marie sa fîlle. Bu sadece, "Hem yağmur yağıyor, hem güneş var", demek. Ama sonuçta, bir dilin, kocayı karısını dövüp kızıyla evlenmesi gibi 'olumlayıcı' konumda tanımla Adalet Ağaoğlu'nun kırk yılı aşkın bir yazarlık birikimi var. Romana jiirden, çok sayıda radyo ve sahne oyunundan geçerek geldi ama bu, uzun süre yeni bir oyunla uğrasmasını engellememis: Çok UzakFazla Yakın (1989) adlı son oyunu yakında İletisim Yayınları arasında çıkacaktır. Yazarlı|ının kilit taşını oluşturan hayatsanat, hayatedebiyat iliskisı bu oyunda baslı bajına birer kimlik haline gelmiştir. Oynandığında yankılar uyandıran Evcilik Oyunu, Çatıdaki Çatlak, Tombala, Kendini Yazan Şarkı'dan sonra Üç Oyun'una (Bir Kahramanın ölümü, Çıkıj, Kozalar) TDK Tiyatro Ödülü verildi (1974). İlk romanı Ölmeye Yatmak geni$ tartısmalara yol açmijtır. Bu romanını daha önce dergiıerde teki bile yayımlanmamış Yüksek Gerilim (1974) hikayeleri izledi (1975 Sait Faik Hikâye Armağanı). Fikrimin Ince Gülü'nden (roman, 1976) sonra ikinci hikâye kitabı Sessizliğin tlk Sesi (1978) çıktı. 1979'da yayımlanan Bir Düğün Gecesi yine en çok tartısılan romanlarımızdan biri olarak kalmadı, yılın bütün roman ödüllerine değer görüldü. (Sedat Simavi Vakfı Edebiyat ödülü, Orhan Kemalve Madaralı Roman ödülleri). Yankılanmanın cezalan: Fikrimin tnce Gülü 12 F.ylüFün hemen ardından toplatıldı. Bir Düğün Gecesi karanlıkta saldırıya uğradı, ama hayatı olduğu kadar anlttıyı da sorgulamayı, sınamayı seven yazar, sakin sakin yoluna devam etti: Yazsonu (1981) adlı yaratının da serüvenini romanlaştıran kitabından sonra Hadi Gidelim (1982) hikayeleri yayımlandı. Ardından tajrayla metropol arasında gıdip gelen romanı Üç Beş Kişi (1984), 'Türkiye'de hem kadın, hem yazar olmanın' çağnjımlara dayah anlatımı, anıroman Göç Temizliği (1985), edebiyat üstüne bazı deneme ve değinilerini içeren Geçerken (1986) ve ölmeye Yatmak'la Bir Düğün Gecesi'nin üçüncü halkasını oluşturan Hayır (Roman, 1987) geldi. Hayır'ın yankılan, Ağaoğlu'nun uzun yazarlık yıllarının bu noktasında okuruyla yine sağ salim buluştuğunun somut kanıtı olmustur. dığının da kanıtı. Le marı, koca, yerine 'insan' denilebiDr pekâlâ; sözcük nötrleştirilebilir. Şöyle de söylenirdi, eğer dil, feodal döneminde edinmeseydi bu deyimi: İnsan bir eliyle şu yanağını dövüyor, öteki eliyle öteki yanağını okşuyor. Bir örnek daha: Entre le loup et le chien. Bu da, geceyle gündüz arası, gibi bir şey demek. Ama göründüğü kadar basit, göründüğü kadar masum değil: Geceyle gündüz arasında olup biten açısından dişi hiçbir yükleme yok. Doğa olaylan bütünüyle erkek cinse tahsis edilmiş. (Kurt, zaten erkek. Köpek, burada erkek köpektir.) Hay allah, gördünüz mü, kaç ajamalı devrimler, kültürel birikimler yaşamış, kökleri sağlam, demokrasiye hayran bir toplumun dilinde bile neler, neler var böyle. Bana da çok değerli bir okurum işaret etmişti: Almancada, İngilizcede 'kadın yazar' diye ayrı, bağımsız bir sözcük yok mesela. Ben bunu önceleri bakarkörlükle hayra yormuştum. Ne hayrı! Anlaşılıyor ki insanın dişi cinsinden de yazar zuhur edebileceği o hayatların aklına gelmemiş! Kısacası, bir dili yapan, hayattır. Bozan da kuran da. (Almanlar daha sonra author'un ardına bir 'in' ekleyerek authorin sözcüğünü icat edip feministlerinin gazabından kurtulmuşlar!) Dediğim gibi, başka diller de erkek ağırlıklı; ama cinsel hayat, sevişme dili dediniz mi, Türkçe gibisi az bulunur! Erkek dil olma açısından demek istiyorum. Burada artık 'maço dil' demek de az gelir. (Rumlar güzel güzel konuşurken, cinsel küfür savurmak dedin mi, hemen Türkçeye sığınırlar bilirsiniz.) Sevişme eyleminin Batı dillerinde bir ya da birkaç farklı sözcüğü var. Doğrudan eylemin sözcüğü. Erkek ya da kadının cinsel organlarından bağımsız sözcükler C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 5 4 S A Y F A 6 .J"\ J'iei'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle