23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiirin politikası Can Yücel "Şairler Grevi"ni bir çıkış olsun diye yaptıklarını belirtiyor. Yücel, "Kitap okuyanın, şiir okuyanın rakaraı düşme ivmesindeyse sen istediğin kadar 'şiir yok beleşe' de... Biz bunu aslında üzerinde herkesin anlaşabileceği bir ortak nokta bulmak için mızrakladık" diyor. Şairler grevinin 6. ayında Can Yücel'le şiirşairdünya üstüne $ ZEKİ COŞKUN ürşairdünya ilişkisine baktığımda "Şiir bir terlemedir" diyordu Can Yücel; "Güneş güneş sözlerle / Ve böyle böylc / Şair eriyip gider". Bu, şairin yaptığı işle, ürünüyle kendini aşacağı, tüketeceği anlamına geliyor. Şiir bir uğraş, bir meslek, bir eylem biçimi onun gözünde. Dolayısıyla politikayı da içinde barındırıyor. Nitel ve nicel yönden şiirin enflasyondan belirgin bir şekilde eckilenmesi, bu yılın başında şiirin politikasına yönelmeyi gerektirmiş olmalı ki Şairler Grevi başlatıldı, "Şiir yok beleşe" dendi, altı aylık yayın boykotu ilan edildı. Boykot biterken bu eylemin öncülerinden, örgütleyicilerinden Can Yücel'le konuştuk. Şiir, politika, müzik ilişkilerini sorduk, çevre hareketine dek uzandık... Şairler Grevi'yle başladık söze. Nereden doğdu, neler hedeflendi, neler yapıldı: Bu grev zaten bir çıkış olsun diye yapıldı. Kitap satılmazsa, şiir okuyanın, kitabın alıcısı, rakamı düşme ivmesindeyse sen istediğin kadar "şiir yok beleşe' de... Biz bunu aslında bir protesto, fakat aynı zatnanda üstünde herkesin anlaşabileceği bir ortak nokta bulmak için mızrakladık. Daha somut çareler düşünülmesi için bu işe soyunuldu. Dağıtım, yayın, dergi meselesinde, mali sorumluluğu ve külfeti alarak aracıları aradan çıkarma girişimi, bu işin bir parçası. Çeşitli kişi ve çevrelerden çıkardığımız kadarıyla belediyelerle anlaşmak mümkün. İstanbul, Ankara, Izmir başta, çeşitli kentlerde şiir standları kurulabilir. Bu, şiirleri aracının dışında satmadır. Kitaplan kendimiz basmaya, dağıtım sistemlerini kurmaya, kasetleri kendimiz yapmaya yönelme... Standların dışında, bu birikimden yararlanarak acaba bir şiir kitabevi kurulabilir mi? Sonra imza günlerinin örgütlenmesi: Şimdi çağırıyorlar gidiyorsun. Üçdört saat oradasın, cebine bir kuruş girdiği yok. Yayınevi kazanıyor, kim organize etmişsc o kazanıyor, sen kalıyorsun gene ortada. Biz kendimiz bu işi örgütleyebilir miyiz? Yaprak dergisiyle anlaştık. Hazirandan itibaren birlikte çıkarıyoruz dergiyi. Bu kadrolarla, Almanya'da Fransa'da, dışarıda kalmış kadroları da toplayıp bir çeşit 2.000'de tıkanmış sürümü 56.000'e fırlatabilir miyiz? Bu sağlanabilirse, ayaklarımızın üstünde dururuz. O zaman kitleyle ilişki ölçüleri de değişeceğine göre şiirde ne gibi yenilikler getirilebilir? Çünkü takdim işi şiir için de önemlidir. Okunduğu zaman şiir başkadır, fısır fısır birbirinizc okuduğunuzda bir başkadır. Hepsi değişebilir. Buralarda neler ya pılabilir, deneyip ortaya koymak lazım. Cemal Süreya, Milliyet Sanat'ta yayımlanan günlüklcrindcn birinde Türkiyc'yi Jokond'a, şairleri dc onun yüzüne çizilen bıyığı silmeye^alışan "uyumu, oyumu, doyumu olmayan birtakım kefereler" olarak nitelediğinizi aktarmıştı. Jokond'u ve kefereliği açar mısınız? Şuradan çıktı bu: Dadaister bir tarihte nedense Jokond'a bela oîdular. Fazla büyük şöhret oluşundan belki de. O akımların temel nüvesi, geleneksel değerlere karşı gelişleriydi. Jokond da geleneksel değerlerin sanatsal planda belli başlı örneklerinden biri olduğu için Dadaist yahut nonconformist akımlarca doğrudan hedef alınması olayı çıktı. Yok işte bıyıklar yaptılar, tersine bastılar, üst üste bindirdiler... Bunların kendilerine göre o akımın mantığı içinde haklı tarafları olabilir. Fakat bu dcvir geçti, Avrupa'da da geçti. Bizdeyse çok geç geldi bu tepkiler. Temeli de gelmediği için belki Jokond'u bılmeden onu deforme etmeye çalıştık. Formu bilmeden deformasyona geçtik. Deformasyonun da kendi yöntemi olması gerekir. Deformasyon, reformasyon gibi bir şeydir. Ana formu bilmezsen onu ne form bozukluğuna götürebilirsin, ne yeniden biçimlendirebilirsin. Bu hatalar oldu. Benim işaret ettiğim aslında o. Biz deformasyondan çok, olanı tüm netliğiyle görme yükümlülüğündeyiz gibi geliyor bana. Türkiye'de deformasyon yöntemine gerek yok, çünkü politik şiirde dikkat edilmesi gereken nokta, şiirin politika olmadığıdır. Şiir politik olabilir, ama politika değildir. Ölçüt de şiir doğrudan doğruya hiçbir şeyi değiştirmez. Hiçbir şiirle bir memleketin politikasını, yaşamını değiştiremezsiniz. Ama bu, "şiir değiştirmez" değildir. Elbette değiştirir. Dili değiştirir, algılama yollarını değiştirir. Dolayısıyla bildiklerimizle bilmediklerimiz arasındaki dengeyi değiştirir. Yaşamaktan ne beklediğimizi, daha iyi anlayarak daha başka neler bekleyebileceğimızı anlatabilir. Daha doğrusu, yaşamın içinde değişen koşullara göre uygun yeni birikimler kurabilecegimizi belirleyebilir şiir. Bu çerçevede görüyorum ben. Ama toplumların öyle dönemleri vardır ki her şey poııtik olabilir. Mesela Ekim Devrimi, üç dört yıl öncesi ve sonrasında her şey politikayla biçimlenmiştir. Bu âdeta toplumların eski düzenden çözülmeleri dönemidir. Bu dönemlerde politik şiir bütün ağırlığıyla patlar. Böyle dönemleri de yadsıdığım yok. Sözlerim, Mayakovski'nin, Nâzım'ın politik ağırlıklı şiirlerini küçümsediğim anlamına gelmiyor. Ama bizim yaşadığımız devirde, değişme temposu düştüğü için burada politik işaretlerden çok, içinde yasadığımız politikayı anlatıcı analize doğru gitme ve dilin içinde bunu oturtma söz konusudur. İş bir nevi algılamada, dilin içinde, yaşamı algılamakta yeni değerler bulmak gerekir. Bunlar elbet çelişkilere; yaşamdan beklediğimizle bulabildiğimiz arasındaki çelişkilere dayanacaktır. Politik göndermeler dahilinde 1980 sonrası yoğunlaşan bir eğilitn de şiirlerin bestelenmesi, müzikleştirilmesi. Ozellikle Yeni Türkü grubu sizin şiirlerinize çalışmalarında önemli bir yer veriyor. Şiirmüzik ilişkisine nasıl bakıyorsunuz? Onlar şunu mu, bunu mu yapalım diye değil; kendilerine uygun bulduklarını seçiyorlar. Bir de ben daha çok caz seviyorum. Bu şiir musikilemesi, armonize Can Yucel: "Yukan yarımküre biriijji kurulursa, düşuk ucret artı pislik kazıflını yiyeceğiz " musikiden başlayan bu akımın fazla bir işe yarayacağı kanısında değilim. Çünkü bu her şeyden önce bir enstrüman meselesidir, eğitim işidir. Sesin ritmi, başka başka şeyler... Tabii zaman zaman böyle birtakım şeyler fırlayacaktır. Tutar, tutmaz mesele onda değil. Şiiri şarkı sözü olarak yazma meselesi, burada tamamen kafanın yatkın geleceği, musikiye, tarzına ağırlık veren bir şiir musiki bileşimini yaratmak için bir arkadaş bulmak lazım. Doğaçlamaemprovizasyon işini musikiyle bütünleştirecek bir ölçü ve bu ölçüyü bilen bir arkadaş bulabilmek gerekir. Pişman olduğum şeylerden biri, iyi musiki bilemeyişim. Yoksa kendim yapardım. Şimdilik böyle bir şey yok. Son olarak müzikten yeşile çevre hareketine gelelim. tlk kitabınız "Yazma"da yer alan 1950'lerde yazdığınız "Suda" jiiri Yeni Türkü topluluğunca "Yeşilmişik" adıyla bestclendi, hatta albüme de adını verdi. Belki bunun da etkisiyle size "Türkiye'nin ilk yeşil şairi" deniyor. Siz yeşil hareketi nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'de zannederim en önemli şeylerden biridir. Dayandığım noktalardan biri şu: Yukan yarımküre bütünlüğü kurulursa, bizim gibi ülkelerin yiyeceği kazığın haddi hesabı yok. Bunların en büyügü düşük ücret artı pislik ölçüsüdür. Yeşil meselesi sadece sokakların pisliği, çöpün artması değil. Bütün dava, Avrupa ülkeleri bu çevre sorununu sonunda idrak ettiler. Bundan kurtulmak için düşük ücrete inzimamen buraya pislik ihraç etmeye kararlılar. Pisliğe dayanılmazsa, uçak denemesine, gürültüye dayanılmaz, karşı durulmazsa, bu çarpık şehirleşme, köy boşalması, bütün bunlar üst üste binerse Türkiye yaşanmaz hale gelir ve süratle geliyor. Derhal cevap verilmesi gerekiyor. Bu dava fantezi filan değil, üzerine gidilmesi gereken ana davalardan biridir. Ama bizde öyle bir sanayi budalalığı var ki solcusunda da var. İşçi artar, parti genişler, hesap bu. Nasıl fabrika açılırsa açılsın. Bu hesap çevreden döner. Tehlike odur. Benim düşündüğüm, dışarıdaki yeşillerle de birlikler kurup Türkiye'de bu işin ağırhğının anlaşılması gerekir. Türbe yeşili olmadıkça yeşilin her türü kabulüm.D CUMHURİYET KİTAP SAYI 19 S A Y F A 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle