Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir Şehre Gidememek'in yazarı Mario Levi'nin Zeki Coşkun'a yanıtı Türkçeyi savunabilmek... Yazarımız Zeki Coşkun, 8 haziran tarihli 17. sayımızda Mario Levi'nin "Bir Şehre Gidememek" adlı yapıtı üstüne bir değerlendirme yazısı kaleme almıştı. Coşkun yazısında özellikle dil konusunda Levi'ye bazı eleştiriler getirmişti. Bu sayımızda Mario Levi'nin, Zeki Coşkun'un değerlendirmeleri üstüne yazdığı yanıtı yayımlıyoruz. MARİO LEVİ ır kıtabın yayımlanmasıyla bırlıkte kendını kaçınılmaz bir şekılde gosteren yazareleştıren/okur ılışkısı benı hep duşundurmuştur Sakıncah bir oluşum surecının yepyenı, bıraz da beklenmış bir aşaması yaşanır bir yerden sonra Yıllar yılı beslenmış bir seslenışe bir şekılde tepkı gosterecek, kcndınce yanıt ve rebılecek ınsanlarla karşıya kalırsınız Yazdıklarınızın, eğer deyış yerındeyse yepyenı bir anlam kazanması da demektır bu Boylesı bir aşamada gun ışığına çıkışı belkı de seneler almış bir e$er uzerıne olumlu ya da olumsuz bir şeyler yazacak eleştıren/okura, her şeyden önce bir değerbılırlık adına bir teşekkur borçludur yazar Seslenışınıze bir başka ses, nıtelığı ne olursa obun bir karşılık gelmıştır ne de olsa Ne var kı bu aşamada da kımı sorular yazarın peşını bı B rakmaz Işın ıçıne emek, lyınıyet ve en muhımı süre kavramları karışmıştır çunku Yazdıklarınız nasıl, hangı koşullarda okunmuştur* Bir ınsana ne olçude, hangı çehrenız ve goruntulerınızle ulaşabılırsınız' Bir okuma ve olası bir eleştırı adına sıze ayrılmış olan >ure konusunda neler soyleyebılırsıruz' Bu sorular, bir eserın yazıldıktan, yayımlandıkıan sonra da bıtmeyeceğını kanıclar gıbıdır Kesın olan bir şey vardır gene de O da yazılanlar ya da yapılan lar ne olursa olsun, sıze ayrılan surenın, sızın bıraz da kaçınılmaz bir şekılde, soz konusu olan esennıze ayırmış olduğunuz sureden çok daha kısa olduğudur Bir haksızlık mıdır bu? Elbette hayır Ben bu konuda, bir soyleşı esnasında, çok saygı duyduğum bir sınema eleştırmenının, Marcel Martın'ın bana soy ledıklerını anmak ıstıyorum Hatırlayabıldıgını kadarıyla eleştırmenın de eleştırısını yaparken ortaya tıpkı sanatçı gıbı bılgısını, yaşama bırıkımını ve durustluğunu ortaya koyduğunu soyluyordu Martın Eleştırmen bu bağlamda sanatçıyla entelektuel bır dıyaloğa gırebilırdı Meselenın ana fıkrı buydu zaten Bır sanatçı, eleştırmenıyle entelektuel bır dıyaloğa gırnıekten hıçbır zaman çekınmemelıydı Zeki Coşkun'un Cumhuriyet Kitap ekının 17. sayısında kıtabımla ılgılı olarak yazdıklarını okurken en çok bunları duşundum Yazılmaya değer bulunmuş olmaktan bu yuk bır sevınç duydum elbette Bana bu sevınu tattırdığı ıçın Coşkun'a teşekkuru bır borç bılıyorum Ne var kı ışın ıçınde benım yazarlık seruvenımde en duyarlı olduğum noktalardan bırıne, 'dıl' konusuna yanlış, eksık ve ne yalan soyleyeyım pek dc arzulanmayası değınmeler vardı. Mesele yazarlığiın (bu arada ufak bır hatırlatma. Coşkun yazısının bır yerınde adımı tek kıtap yayımlamış ya zarlarla bırlıkte anıyor Oysa kı "Jacques Brel, Bir Yalnız Adam" adlı kıtabım Ahtapot Yayınları'nca 1986 yılında yayımlanmıştı Iddıalı eleştırmenler sanımca boyle yanlışlar yapmamalı) ve yazdıklarımın ıçerığıyle ılgılı de 1000 TARİHİ VESİKA İLE BİR DEVREIŞIK TUTAN ESER KÂZIM KARABEKİR HARBİMİZ ALDINIZ MI? fENİ BASKISI ÇIKTII mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm g e r e k e n kitap... İSTİKLÂL • "Istiklâl Harbimiz "in gerçek yüztinü öğrenmek isteycnlerin mutlaka okuması ğınmelerde kalsaydı hıç çıkarmayacaktım sesımı Ama az once de belırtmeye çalıştığım gıbı dıl sorunsalının çekıcılığıne kayıtsız kalamazdım. Anımsamaya çalışalını oyleyse Coşkun oncelıkle, 'bilmek' ekını yanlış ya da gereksız kullandığımı belınıyor ve buna ornek olarak, "Garip ve açıklanması guç bir duygu bu ve öyle sanıyorum kı zorunlu sürgünlerin doğup büyüdüklcri topraklara dönmek istemelerindeki gibi bir duyguyla kimi bcnzerlikler gösterebiliyor olmalı" Lumlesını verıyordu Sozu edılen ek o yazıda da belırtıldıgı gıbı her şeyden once yeterlılık bıldıren bır ektır Bu durumda bır duygunun uzun suren bır duraksamadan sonrakı yeterlılığı ya da yalnızca yeterlılıkte ulaşabıldığı bellı belırsız sınır vurgulanıyor olabılırdı Burada yeterlılığın nıtelığı de gereğınce tanımlanamıyor ya da aışavurulamıyor olabılırdı Bu durumdaysa Coşkun'un 'bilmek' ekının bıldırdığı yeterlılık kavramın da belkı de alışılagelmışın dışında bır kullanıma yer venldığınden onemlı bır ayrıntının farkına varmış oldu ğunu duşunebılırdık Ama mesele bununla da bıtmıyor; 'bilmek' ekının Coşkun'un bılgısı dışında olduğu anlaşılan bu* başka kullanımı daha var çunku. Soz konusu ek Turkçede yeterlılığın yanı sıra olasılığı da bıldırır çunku Emın olamama durumu bu cumlede, bu ekın kullanımıyla değışık bır anlam kazanıyordu sanımca. Gelelım 'yazmak' ekının kullanımına Sanımca bu aşamada daha derın, daha zengın ıçenklı bır boyutla karşı karşıya kalıyoruz Coşkun bu ekı 'düşünselduyusal' eylem lerde kuilanmamdan rahatsız olmuşa benzıyor, 'yazmak' ekının yalnızca devınım bıldıren eylemlerde kullanılabıleceğını belırtıyor Hıç kuşku yok kı olaya çok genış bır açıdan bakmayı denedığınızde devınımın tanımını yapmakta enıkonu zorlanabılırsınız Boylesı bır zorlanma, sozcuklerın kımı duyguların 'belirten'ı olmakta ne denlı yetersız kalabıleceklerı konusundakı duşuncelerımızı bır kez daha gundeme eetırebılır Bır duşunce alıştırmasını bu kez daha goze alabılırız bu durumda (' yazmak' bugun bırçok bolge ağzında değışık şekıllerde kullanılnraktadır) Dahası meselenın bu aşamasında olası bır tartışmayı yok yere uzatabılır ve sonuçta bırbırımızı tam anlamıyla ikna edemeksızın duşunce ayrılığına duşebılırız. Ama az once de belırtmeye çalıştığım gıbı mesele çok daha derın Çunku bır yerden sonra, kımı kullanımları savunmaktan çok Turçeyı ve bıldığım kadarıyla pek az dılde bulunan olanaklarını savunmak gelıyor ıçımdem Konuya boylesı bır açıdan yaklaştığımdaysa Coşkun'un akademık (') bır tavırla, bır edebıyat metnını bır ortaokul kompozısyonuymuşcasına değerlendırmesı ne yalan soyleyeyım bana oldukça yuzeysel gelıyor Eleştırmenımız Turkçenın anlatım olanaklarını enıkonu zengınleştıren 'eylemsi' olayının varlığını gozardı etcnış gorunuyor. Coşkun gıbı akademısyenğ dılbılgısınden sapmaların bu dıl anarşısıne yol açabıleer le ceğını ıddıa edebıhrler Ama şunu unutmamalı kı bır edebıyat metnı, anlatmak, dıle getırmek ıstedıklen bağlamında, kımı yenı kullanımları da gereksınebılır Bu dılın zengın bır kultur dılı olması ıçın gereklıdır bu tur gırışımler Yazar, dılını seven, dılının olanaklarına guvenen yazar, yerleşmış kuralların da onundedır bu durumda. Bu bağlamda hıç kımse Joyce'u, Queneau'yu ya da Perec'ı bır yol dan sapmayla suçlayamaz Her şey bır yana, bır anlatımın gelıp dayanacağı bır yer vardır sanımıa Bır de ondan sonrası Edebıyatımız ışte en çok bu aşamada, boylesı bır sonranın beraberınde getırcceğı sorgulamalarla daha da ılerı ye gıdebılecek ve dunya edebıyatına kendınce ozgun sesını getırebılecektır Bu yolculukta, bu dılın engın denızınde en çok fırtınalara açık olmamız gerekıyor. Ben bu aşamada ıddıalı yazılarını zevkle okuduğum Coşkun'a Turkçe bılgılerını bır kez daha gozden geçırmesını salık vermeyeceğım Boylesı çok ucuz olur, Coşkun'un duştuğu tuzağa duşmek olur, Coşkun'a bır yerde haksı/. lık etmek ölur Ben kendısını yalnı/ca Turkçenın olanaklarına bıraz daha çok guvenmeye ve bu konuda bıraz daha ıyı nıyetlı olmaya davet edeceğım Yaşadığımız bu topraklarda kullandığımız bu dılı, ustamız olarak bıldıklerımızden oğrendıklerımızı de gozardı etmcksızın, bugunkunden çok daha genış bır anlatım olanağına da kavuşturabıleceğımızı hıç unutmamalıyız Saygıyla D Büyük boy, şömizli, bez ciltli, 1256 sayfa, 52.500 TL GENEL DAĞITIM ve ÖDEMELİ İSTEME ADRESİ: YÜCE YAYINLARI A.Ş. P.K. 7 6 BEYAZIT 3 4 4 9 2 İSTANBUL Tclcfon: (1) 522 75 06527 29 89 t Telefax: (1) 516 39 59 NOT: ödemeli isteklerde 3000 TL'llk posta pulu gönderilmesi zonınludur. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 19 SAYFA 23