28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yaşarken ve yaşarken Yine de Yaşarken / Vedat Günyol / Cem Yayınevi / 180 s. / 6.000 TL. / CKK Kod No: 022.460 MUZAFFER BUYRUKÇU Vedat Günyol'un içinedeneme mayası konmuş, ant, izlenim ve düşünceleri .ri rında. Quartier Latin'de, Surpik adlı bir Ermeni kadının işlettiği lokantadayız. Bitişik masada Cahit Sıtkı oturııyor. Güle oynaya yiyor içiyoruz. Sonra Cahit aşka gelip sokağa atıyor kendini, polis görevlilerinin önünde şeyini çıkarıp gürül gürül boşaltıyor mesanesinin içeriğini". Şiirleri kadar söyleşileriyle de ünlü Yahya Kemal, çeşitli kişilerin ve kuşakların ilgi odağıdır. Vedat Günyol da o odağa yaklaşır, üstat k o nuşurken gizlice not alır. "Ziya Gökalp, şiiri bir hecearuz mcsclesi haline sokarak bizi yirmi yıl geri götürdü. / Abdülhak Hamid, kılık kıyafetiyle tam bir Avrupalı, zihniyetiyle ise Acem Şarklısıdır. / Şiiri en iyi Verlaine tarif etmiştir. Kuş nasıl ötüyorsa, öyle yazmıştır. / Ekrem Bey müzahrefattır. Anti şairdir. Nesri yoktur. 'Araba Sevdası' baştan başa bozuk Türkçedir." Alberto Moravia'yla yapılan bir konuşmadan alıntıları gözler önüne serer Vedat Günyol. "Burjuvazi, bir tek olumlu kişi çıkarmıştır ortaya: Aydın. Gerceğin araştırılmasında bütün öbür burjuva meslekleri özel çıkara bağlıdır. Oysa aydın, gerçegin derinlerine inmek zorundadır. Inmezse aydın değildir, bayağı bir kişi olarak kalır. / Benim gerçeği açan anahtanm, şu gizcmli ve herkesin 'seks' adıyla bildiği şey olmuştur." "Yine de Yasarken"de korkulara, yalnızlıklara, değer yargılarına, hoşgörüye, emeğe saygıya değinir Vedat Günyol. Imza günlerindeki, panellerdeki coşkuyla, iç ve dış gezilerindeki rastlantıların sevinçleriyle, o gezilerde öğrendikleriyle, kazandıklarıyla mutlu olur. Bilimsel konuları kurcalarken bile kuruluktan, can sıkmaktan kaçınır, yumuşak, renkli, çekici sözcükleri bulur, onları kullanır. Beğendiği kişileri " O güzel insan / güzellikler melçği / nefis / güzeller güzeli / güzelim." sözcükleriyle ödüllendirir. "Yine de Yaşarken"deki yazılara 'günlükler' demiştir Vedat Günyol, ama bilinen günlük türüyle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Daha çok şözlemlerle, izIenimlerle, anılarla, çarpıcı ve öcreticı düşüncelerle; öğütlerle, eleştirilerle, tepkilerle aokunmuş, bünyelerine denemenin mayası serpiştirilmiş yazılardır. D İnsancılık hakkında,"Yunan ve Latin kültürünü en yüksek kültür olarak alan ve orta çağın skolastik düşünüşüne karşı XIV. yüzyılda doğan felsefe, bilim ve sanat görüşü hümanizm, hümanizma. Insanlık sevgisini, insan ululuğunu en yüce amaç ve olgunluk sayan öğreti" diyor Türkçe sözlük. Bunu, yurt ve dünya sorunlarıyla, bireylerin erdemlerini çoğakma, yüceltme, uygarlaştırma savaşımıyla uğraşan ner aklı başında kişi bilir. Bilmeleri gerekir. Bu çok önemli, bugün bile etkisini sürdüren öğretiyi, o öğretiye 'bindikleri dalı kesme pahasına' karşı olanlarla adamlar barışa karşı yıllardan beri didişerek özellikle yöneticiliğe soyunanların beyinlerine yerleştirmeye çalışan, insanımızı çağdışılıktan kurtarmak ve çağın en ileri, en gelişmiş verileriyle donatmak isteyen bir topluluk vardır ülkemizde. Hümanistlerdir bunlar. Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Halikarnas Bahkçısı, Azra Erhat, Vedat Günyol, Ismet Zeki Eyüboğlu ve daha başkalarıdır, ama adlarını saydıklarım bu hareketin en belirginleridir, en sivrilmişleri, en tanınmışlandır. Batı uyearlığının gelişmesinde, onu tanımlayacak yetkin bir karaktere erişmesinde büyük bir rol oynayan 'insancıllığı' Mustafa Kemal Âtatürk'ün kurduğu cumhuriyetin harcına kattığı ilerici ilkelerle bağdaştırma olanaklarını aramışlardır. Köyü, köylüyü, türküleri, halk sanatlarını sevmişlerdir. 'Çağdaş uygarlık düzeyine' yükselme olgusunu, laikliği, kişi ve düşünce özgürlüğünü; sanatın, edebiyatın, bilimin yadsınamaz gücünü savunmuşlardır. Ayrıca Batı'nın kendisine aydınlatıcı olarak seçtiği öğreti kaynaklarının gerçekte Yunanlı değil Anadolulu olduğu, bütün büyük filozoflann Anadolu'da yaşadığı ve felsefelerini burada yaydıkları savını ortaya atmışlardır ve bu savı ortaya attıktan sonra Anadolu'ya, Anadoluluya gönülden baglanmışlar, Anadolu'nun gizli ve açık zenginliklerini dünyaya tanıtmaya başlamışlardır. Yobazlarla, gericilerle, tutucularla, yenilik düşmanlanyla çatışmışlar, onların komplolarıyla hapislere düşmüşlerdir. Horlanmışlardır. Ama yılmamışlardır. İşte bu öğretinin Türkiye'de yayılması için çırpınan lardan biri olan Vedat Günyol, benim de uzun süre yazi yazdığım "Yeni UfukJar" dergisini, bütün zorluklara, engellemelere karşın yirmi beş yıl aksatmadan çıkarmış, pek çok yazarın yetişmesine katkıda bulunmuştur. Önları eleştirmiştir, uyarmıştır, yapıtlarını yayım lamıştır, yol göstermiştir. Onemli düşünürlerin kitaplarını Türkçeye çevirerek düşünce dağarcığımızın çeşitli düşüncelerle dolmasına önayak olmuştur. Olacaktır da. Çalışmaktan vazgeçmeyecektir, nitekim vazgeçmeyeceğini, Cem Yayınevi'nce yayımlanan "Yine de Yaşarken" yapıtına koyduğu adın içeriğiyle belirtmıştir. Vedat Günyol'un "Yine de Yajarken"de topladığı y azıların hepsi de yazarlara, bilinçli aydınlara; karmak arışık sorunlara en uygun çözümü getirmek için savaş verenlere tuttuğu ışıklarla ilgilidir. Kimi sanatçılas A YF A 1 rın edebiyat ve sanat alanında, düşün alanında yarattıkları ürünler, birkaç açıdan ele alınarak değerlendirilmektedir. Kimi devlet adamlarının toplum yaşannmızda bıraktıkları izler, ereklerine varabÛmek için seçtikleri yöntemler, özverileri içtenlikle anlatılmaktadır. Sözgelimi, uyguladığı eğitim sistemiyle, dünya kültürünün, edebiyatının en yetkin örneklerini geniş kapsamlı bir yayın politikasıyla yaşamımıza sokma cesaretini gösteren ve bu atılımıyla cumhuriyet tarihine damgasını vuran Hasan Âli Yücel'in tutumu sergilenmektedir. Hasan Âli YUcel, klasikler hakkında yazdığı yazıda (ki bir manifesto kimliğindedir) şöyle demektedir. "Hümanizma ruhunun ilk anlayış aşaması, insan varhğının en somut biçimdc ifadesi olan sanat yapıtlarının benimsenmesiyle başlar. Sanat dalları içinde edebiyat, bu ifadenin zihin öğeleri en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir ulusun başka ulusların edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi anlayışında yinelemcsi, zekâ ve anlama gücünü o yapıtlar oranında arttırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır." Vedat Günyol, Hasan Âli Yücel'le ilgili görüşlerini şöyle açıklamaktadır. "...bakan olarak, ereği, bir yandan Batı'nın kültür kaynaklarına, bir yandan da Türkiye'nin insan kaynaklarına gitmek, daha kısacası, bir yandan hümanizmaya, bir yandan da karanlıklar içindeki çoğunluğa, yani köylüye gitmek olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, daha başlangıçta, 'yurtta barış, dünyada barış' ilkesiyle hümanist bir anlayıştan yola çıkmıştır." Oktay Rifat'tan, Yahya Kemal'den, Alberto Moravia'dan söz ederken okurları, onların, her zaman merak edilen sanatla yoğrulan, g!zlerle, acılarla, sancılarla yüklü evrenlerinc götürür. Oktay Rifat'ın portresini, "...güzelin güzeli bir insandı. / Derin kültüründen yüzüne yansıyan gönül açıcı gülümsemesi, şiire bulanmış alabildiğine yetkin kişiliği ile" sözcükleriyle çizer, oradan, birlik Vedat Günyol1 un "Yine de Yaşarken"de topladıQı yazıların hepsi de karmakarışık sorunlara en uygun çözumO .getlrmek tuttuCu ışıkla ilgili. CUMHURİYET K İ T A P SAYI 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle