03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OktayAkbaVın "BirDeSimit Ağacı Olaydı"adlı yenikitabı yayımlandı Dünle bugünün tanıklıkları Bir de Simit Afeacı Olaydı / Oktay Akbal / Cem Yayınevi / 178 s. / 6000 TL. / CKK KodNo: 022.467 MUZAFFER BUYRUKÇU Öykü, roman, günlük, anı, deneme yazarı Oktay Akbal, okurların yakından tanıdığı ünlü, değerli bir sanatçıdır. Yazarlıkla geçimini sağlayan bir profesyoneldır, ama sanat ve edebiyat ağırlıklı ürünlerini yaratırken tam bir amatördür; bugünlerde yazarlığa başlayan bir hevesli, bir acemi gibi heyecanlıdır, tutkuludur. Ama bu, yıllanmış, ustalaşmış, pek çok yazma tekniğini kullanmış, yeni teknikler bulmuş, artık neyi, nasıl söyleyece|ini bilen bir yazar için yadırganacak bir tutum değildır, tersine, sevınilecek, övünülecek bir içtenlikler yoğunluğudur ve her soylu sanatçıda olması gereken bir özellıktir. Çünkü bir sanatçının hep belli bir düzeyin üstüne çıkan yapıtlar ortaya koyabilmesi, ancak duygu, saflık yüklü Kaynakları; yaratmanın soyluluğunu baştan sonuna kadar korumasına bağlıdır. Kimi yazar, kendi yaşamının kapsadığı alanı çalışma yeri olarak seçer. Yaşamını, içerden, dışardan kuşatan olaylann, durumların bazılarından bir takım kanlı canlı parçalar alarak ya da serüvenindeki çok verimli, çok parlak gördüğü bir dönemin verimlerine eğilerek (eğilirken saptadığı evrensel boyutlardaki gerçekleri yapıtlarının bünyelerine yedirerek) kitlelerin yaşamlarıyla, yaşamlarındaki sorunlarla, yıpratılmış ve yıpratılmamış olgularla iletişim kurmaya çabalar, çabası sonuç verir de bu ediminde başarı kazanırsa (bütün insanlığa seslenmenin gizini yakaladığından) sevinç duyar, yarınlardan sonraki çağlarda yaşayabilme umudunun güzelliğini tadar. Bu, bütün sanatçıların hiç eskimeyen, hiç yaşlanmayan isteğidir. Ve Oktay Akbal da, bu sanat, edebiyat adamı da 'yarınlara kalma' istcğini gerçekleştirmek amacıyla uğraşanların önde gelenlerindendir. Yalnız, Oktay Akbal, bu amacı omuzlarken seçtiği yaratım alanıyla birlikte kendi yeteneğine, kendi sanat gücüne, kendi dünya görüşüne ve kendi ses rengine güvenmektedir. Bir özgünlüğü, bir biçemi vardır Oktay Akbal'ın ve bu 'var'lar en basit yazılarında bile göze çarpar. Ayrıca Oktay Akbal, yapısı, mizacı, nesneleri algılama biçimi yönünden ötekı bireyci, toplumcu yazarlardan ayrılır ve gerçekçi yazarlar gibi toplumsal, sosyal sorunları, o sorunların arasına sıkışan, açmazlara itilen insanı kurcalamaz, insanın düzenini altüst eden dalgalanmalara, kıyametlere, patlamalara sokulmaz (fıkraları hariç) ama aynı bireyin mutsuzluklarla, tedirginliklerle sarartılan hayallerine; yanlışlıklarla, hatalarla; açlığı giderilemeyen tutkularla drama dönüşen çöküşlerine gözlerini diker. Ve gözlerini diktiği noktalarda saptadıklarıyla insanın kangrenli, kanserli yalnızlıklara itilen varlığının önünde arkasında yükselen duvarları yıkar, kişiliğinin özüne girer; bireyin soluduğu, devindiği her an'ı duygusal ve düşünsel planda değerlendirmeye koyulur. Benlikleri çizen konuşmaların, yargıların, anıların, düşlerin, izlenimlerin aralarındaki ilişkileri anlamaya, çö ,^^^^^U| zümlemeye ueraşır. Birliktelikleri ayakta tutan, bozan, dağıtan, parçalayan ve öldüren ruhsal nedenlerin karanlıkiarına dalar, hüzünlerin, yalnızlıkların (en çok hüzünlerle yalnızlıkların)«çevresinde gezinir... Bir aydınlık, bir umut ışığı yakalamaya çalijir, ama bulduğu aydınlık, gri; umut ışığı karamsarlığın, umutsuzluğun uzantısıdır. Bu küçük açıklamadan sonra Cem Yayınevi'nce yayımlanan Bir De Simit Affcacı Olaydı kitabının saytaiarını çevirelim. Oktay Akbal, bu yapıtında beğenaiği, sevdiği, vazgeçemediğı yazarlardan, şairlerden, onların bazı yapıtlarından, sanatlarından (içlerinde Oktay Akbal'la yan yana geziye çıktığımız, çok gerilere, geçmişlere gittiğimiz) anılardan söz eder. Ve bu arada, kişileri yaşama bağlayan ve uzaklaştıran olaylardan örnekler sıralar. Değişik zamanlarda, değişik koşullarda ve ortamlarda bize boyun eğdiren, boyun eğdieimiz, savajtığımız kimi durumlarla o durumların karşıtlarını besleyen kaynaklara, inceliklerin, duyarlıkların ustası bir yazar, bir sanatçı, bir düşünür tavrıyla yaklasır. Ama sadece yaklaşmakla kalmaz, konuları iğne deliğinden iplik geçirir bi bir özenle, bir ciddiyetle, bir sorumluluk bilinciyirdeler... Fikirleri tartışır, sorular sorar, belleklerde kalacak ve yaşamın bütün dönemlerinde kendisinden yararlanılacak nitelikte, ışıklı, aydınlığı bol ve umut yüklü düşünceler üretir. 'Gelecek Diye Diye' adlı denemesinde "Gelecek yarın mıdır? Daha ötesi midir? Nedense gclecekten hep güzel şeyler beklenir. / tnsanoğlunda gelecekten bir jcylcr bcklemek umudu olmasa yaşam denen sey bir değer kazanır mıydı? Ne kadar karanlık, ne kadar umutsuz bir durumda olsak da gelecekten güzel şeyler beklemek bizleri avutur" der. İyi yazar, iyi sanatçı okuru düşündüren, zihnindeki kapalı kapıları açtıran adamdır. Gerçekten de do|duğumuz andan beri yarınların sırtlarına yüklediğimız ve hep ona doğru koştuğumuz; tasarılarımızı, hayallerimizi ilerde vaşama kavuşturacağımıza inandığımız 'gelecek' diye bir sey var mıdır? Varsa 'o şey' nerde, nerede, kişi yaşamının, toplumsal yaşamın, evrensel yaşamın neresinde saklıdır? Ya da açıktaysa, biliniyorsa, hangi koşulların buyruğunda varlığını sürdürür? Evet, dün, bugün, yarın 'gelecek' kavramının yapısındaki katmanlardan bazılarının adı mıdır? Yoksa yaşarkcn zaman içinde aldığımız yolu, dönemleri, yükselıp alçalmaları ve düşmeleri belirleyen bir takvim kolaylığı mıdır, bir takvim aldatmacası mıdır? Bclki de bizler, zamanın olgulara göre, yaşanmışlıklara göre bölünmüşlüğünde değil de dümdüz, varlığı da, yokluğu da tartışmalı olan bir süreçle birlikteyiz. Belki de 'Dün, bugün, yarın' insancıl çıkarlarımızın zorladığı ve o çıkarları düzene sokmaya, korumaya yönelik bir oyundur, bir uydurmadır. E Oktay Akbal, yeni kitabında beğendiğl vazgeçemediği yazarlardan, şairlerden, onların bazı yapıtlarından, sanatlarından, anılardan söz ediyor ların getirdiği heyecanları sergiler. Oktay Akbal, eski bir İstanbulludur ve bu nedenle 1930'ların, 1940'ların bozulmamış İstanbulu'nda kendisinden ve yakınlarından, arkadaşlarından, dostlanndan kalan hazineleri arar; 'Anılar kuşlar gibi konacak dal arar' dizesini yaratan Oktay Rifat'ın uyarısıyla anılarını daldan dala kondurur. Fatih'te, sinemalar, eğlenceler semti Şehzadebaşı'nda, Cağaloğlu'nda, Sait Faikin İstiklal Caddesi'nde, Beyoğlu'nun renkler, coşkular ve cümbüşler merkezi Çiçek Pasajı'nda dolaştınr. Okurlarına dünle bugünün tanıklıklarını, duygusal birikimlerini, farklılıklarını, hangi odakta birleşıp hangi odakta ayrıldıklarını gösterir. Canlandırır ve yaşatır. Ama bugüne göre kişiyi daha az yıpratan, daha az soysuzlaştıran, daha az pisliklere bulayan 'dün'ü sevgiyle, özlemle anlatır ve 'bugün'ün karmaşasından, bugünün rezilliğinden kaçmak ister. Sımsıcak bir kitap Bir De Simit Ağacı Olaydı. Son zamanlarda sinema yönetmenleri hakkında kullanılan bir deyişi Oktay Akbal'ın Bir De Simit Ağacı Olaydı yapıtı için kullanmak istiyorum: Bir De Simit Ağacı Olaydı, Oktay Akbal'ın yazar, sanatçı kişiliğini, yaşam ve insanlara duyduğu yakınlığı yansıtan yapıtlarından biridir. D C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 18 Bana bu soruları sorduran, olasılıkları kıpırdatan denemenin ıçeriği, başka denemelere de sürükledi. Oktay Akbal, anılara, izlenimlere büyük yer verir yapıtlarında; sık sık çocukluğuna, çocuklueunun ilk'lerle, jaşkınlıklarla, kirlenmemiş güzelliklene, içtenliklerle dolu günlerine döner. Ordan İkinci Dünya Savaşı'nın karanlığına sıçrar. "... Derken Alman ordusu Polonya2 ya saldırdı. O güzel ağustosun biz yeni yetişen gençİere verdiği tatlı duygular savaşın sert rüzgânnda birden yitip gitti. / Evet, her duygıılanmayı aşk bilirdik o günlerde... llk yanısın atcsleri yanar sönerdi..." Kendisini sevindiren, bir kuşağı sevindiren, mutlu kılan ve bir bakıştan, bir gülüşten, bir sözcükten üreyen büyüleri; anlamların doğumlarındaki gizleri, rastlantı s A Y F A 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle