Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Casus cenneti İstanbul * Ian Fleming, Graham Greene, John Le Carre'ninkiler gibi bir kitap mı yazmak istiyorsunuz? Bir casusluk romanı için hammadde mi arıyorsunuz? O zaman Barry Rubin'in kitabı sizin için biçilmiş kaftan. ftZGEN ACAR NEW YORK Arşiv Kurdu' Barry Rubin 200 casusun serüvenlerini anlatıyor James Bond türünden olmasa bile ilginç bir casusluk kitabı ya da tilm senaryosu mu yazmak istiyorsunuz? Bir gerçek olaya dayalı herhangi bir konu bulmakta mı zorlanıyorsunuz? O halde daha önce Ortadoğu ile ilgili beş araştırma kitabı yayımlaRARRY RllrilN mış "arşiv kurdu" Barry Rubin'in kitabını mutlaka okuyun. Kitabın sonunda alfabe sırasıyla (Abdullah Lokantası) ile başlayan, 9 sayfalık indekste yer alan ve Türkiye ile ilgili casusluk olaylarına karışmış birkaç yüz kişiden herhangi birini (yazı tura) atarak seçin ve ondan sonra oturup, bu kişi hakkında ciddi bir araştırma yapın, karşınızda mutlaka gerilimli bir konu hazır demektir. Bundan sonrası sizin yazarlık ya da senaristlik yeteneğinize kalıyor demektir. Hatta hatta bu kitaba göre iyi bir casusluk romanı ya da belgeseli için İstanbul'da "Abdullah Lokantası" ya da Ankara'da "Karpiç Lokantası"nda geçen olaylar bile yeterli. Ünlü İngiliz Aktör James Mason'un başrolünü oynadığı, İkinci Dünya Savaşı'nın en önemli casusu Çiçero'nun, Ankara'da akıllara durgunluk veren öyküsünü anlatan "Five Fingers Bes Parmak" adlı film, bu kitapta düzinelerle anlatılan gerçek öykülerden sadece biri... XXIII" adını alacaktır. Ancak yazar Papa'nın İstanbuldaki yasamını anlatırken Alman fiüyükelçisi Von Papen'in eşinin zaman zaman evine giderek temizlik yapması da öykülerden sadece biri. (Bugün arsivlerde tozlanan Türk istihbaratının belgelerinde acaba İstanbulda bir papazın Papalığa yükseliş öyküsü kimbilir nasıl anlatılıyor?) Hitler'in ünlü Propaganda Bakanı Goebbels'i İstanbul'a getiren uçağın öyküsü oldukça ilginç. Özel uçak, havaalamna inmeden önce İstanbul üzerinde, özellikle Türk askeri bölgeleri üzerinde birkaç tur atar. Uçak havaalamna indiğinde, Goebbels'i yalnız Türk protokol görevlileri değil, Türk "cmniyct"i de karsılar. Protokolden önce uçağa yaklaşan "emniyet" yetkilileri "havadan çektiğiniz bu fotoğrafların fılmini hele önce bir verin, ondan sonra uçaktan çıkın" deyip, filmlere el koyar. Goebbels Türkiye'ye niye gelmiştir? Uçağı ile neden ve nerelerin fotoğrafını çekmiştir? Türk istihbaratı bu olayı nasıl algılamış, süratle harekete geçip, havaalamna gitmiş ve doğabilecek her türlü skandalı göze alıp, devlet protokolünün önüne geçmiştir? Bu olayın görgü tanıkları kimdir? İstihbarattakı belgelerde neler yazılıdır? Yaklaşık 50 yıl önce olan bu olayın belgelerıni bir Türk yazar (Türkiye ve dünyaya neden anlatmasın?) Yabancı kaynaklara dayalı olarak Türk emniyetinin başanlarından sık sık söz eden kitabın en önemli eksiği, 17 ülkenin yüzlerce casusuna evsahipliği yapan Türk istihbarat belgelerine ya da o günlerin görgü tanıklarına başvurmamış olmasıdır. Rubin, ev sahibi ülkenin görüşlerini daha çok Türk yazarlarının yayımlanmış anılarından derleyerek bu eksikliği gidermeye çalısmış. Rubin kitabını yazmak için çok araştırmış, yabancı arsivlerde toz yutmuş, 60 kadar görgü tanığı ile konuşmuş. Derlediği en ufak bilgi kırıntısına kitabında yer verince ortaya biraz karışık bir durum çıkmış. Kim kimdi? Hangi olaya bulaşmıjiı? Okuyucuda zaman zaman kitabın önceki sayfalarına yejniden dönme geregini yaratıyor. Kitap, okyrda bir çeşit baş dönmesi yaratıyor. Ancak, belkı de kitabın en önemli özelliğini bu nokta oluşturuyor. Okuyucu, belki bu kadar casus adını ve karıştığı olayları anımsamakta güçlük çekiyor, ama yazar hem Istanbul'un o günkü havasını ve hem de bu kaos içinde en ufak bir bilgi kırıntısı peşinde koşanların çabalarını da aktarmış oluyor. Barry Rubin, "O zaman İstanbul'da kazara kime değersen değ bu kitabın konusu içine girerdin" demeye getirip, Türk istihbaratına övgüsü ne birlikte şu ilginç örneği veriyor: Bir yabancı ajan bir gün sokakta bir başka yabancı casusun peşinde koşarken, Türk "emniyetçi" tarafından durdurulur ve "Arkadaş, senin kim olduğunu biliyoruz. Hiç oiniazsa işe giderken koşma, yürü" diye uyarılır. Kitabın yazılış amacı, galiba biraz da bu... Çünkü dünya Humpery Bogart'ın ve Ingrid Bergman'ın "Kazablanka"sını ya da Lizbon'u 2. Dünya Savaşı'nın casusluk merkezleri olarak anımsıyor. Barry Rubin, bu kıtabıyla "hayır" diyor ve ekliyor "İkinci Dünya Savaşı'nın bilinmeyen casusluk merkezi istanbul'Vlu. Şurası muhakkak ki Barry Rubin, (ikisi İstanbul casusluk öyküleri yazan) Ian Fleming, Graham Greene ve John Le Carre gıbı "gerilim" yaratıp milyonlarca dolar kazanmak için bu kitabı yazmamış, bu yazarların türünde kitap kaleme alacaklara adeta (hammadde) hazırlamış. Artık işin bundan sonrası konu sıkıntısı çeken, araştırmacı yazarların ya da senaristlerin yeteneklerine kalıyor. D S A Y F A 13 ISTAİSBüL INTRIGyES Arnavut kokenli Elyaza Bazna Ankara'daki İngiliz Büyükelçisinin valesidir ve sefirin okuduğu tüm "kripto" iarın gizli telgrafların fotoğraflannı çekip, Almanlara vermektedir. Bu "aşırı mükemmel" belgelere inanmadığı için Hitler'in, kod adı "Çiçero" olan bu casusa ödenmeyi sahte banknotlarla yaptığı çok sonradan anlaşılacaktır. Bu casusluk olayında kârlı çıkan ıse Türk hükümetidir. Çünkü, Çiçero Almanlara olduğu kadar Türk istihbaratına da bu belgclerin kopyasını vermektedir. Böylece, tarafların başkentlerinde pişen yemeklerin kokusunu Ankara, kolaylıkla herkesten önce öğrendiği için Cumhurbaşkanı Ismet İnönü 2. Dünya Savaşı'na gırmemektc direnmektedir. (Bu olay hakkında Hollywood filminden başka Türkiye'de dahı bazı yayımlar yapıldı. Ancak Türk istihbaratında "Çiçero" ile temasta olan Türk isühbaratçılannın anıları ya da belgeleri şimdiye kadar yayımlanmadı. Acaba bu anı ve belgcİerden oluşacak bir kitap nasıl olur?) Yazar,.Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı'nda tarafsız bir ülke olduğunu sık sık ve çeşitli örneklerle vurguluyor. Bu tarafsızılk nedeniyle (tekli, ikili ve üçlü oynayan) casuslar, diplomatlar, sabotörler, gazeteciler istanbul'da ve Ankara'da karargâh kurmakla kalmamışlardı. Ayrıca kontr haber alma çalışmaları, karşı tarafı yanıltma çabaları bu kentlerde yoğunlaşırken Bulgaristan ve Yunanistan ile sınır kenti Edirne ya da Alman ve İtalyan işgalindeki Ege adalarından göçmenlerin kaçırılması için lzmir, Kuşadası ve Bodrum gibi limanlar da sürekli olarak kullanılmıştı. Bir Türk gazetesindc kısa bir süre önce özeti tefrika edilen bu kitabın yazarı Barry Rubin'e göre Türkiye o sıralarda 17 ülkenın casusları, karşı casusları, köstebekleri, sivasal kaçakları ve mülteci kaçıran profcsyonelleri, silah kaçakçılan ve âşıklarıyla doluydu. Kitapta 200 kadar casusun maceraları anlatılıyor. Kitapta, Hitler'in "Türkiye'yi, Almanya'nın yanında savaşa sokma" göreviyle Ankara'ya büyükelçı olarak atadığı eski Şansölye Franz Von Papen'e 24 Şubat 1942'de yapılan suıkastta yer alıyor. Bu suikastın ardındaki Sovyet planlamasının Türk istihbarat örgütlerince ortaya çıkarılması hakkında şimdiye kadar bilinmeyen bazı noktalar da yabancı belge ve tanıklara dayalı olarak anlatılıyor. (Peki Türk belge ve tanıklarının anılarını kim kitap olarak yazıp Amerika'da ve dünyada pazarlayacak? Hangi Türk yazarı ulusal kozasından çıkıp, Perulu ve Mısırlı Nobel kazanmış yazarların ızinden yürüyecek? Acaba Nobel'den önce bu pazara girmek bir başarı olmaz mı? Rubin, savaş sırasında Mussolini'nin İstanbul'a sürgüne gönderilen ve bir Italyan Katolik papazı olan Angelo Giusepepe Roncali'nin öyküsüne sık sık değiniyor. Bu papaz, daha sonra Vatikan'da Papa olacak ve "John James Mason "Beş Parmak"ta Çıçero rolunde. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 16