16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Psikiyatri CBT 1473/12 Haziran 2015 Ciddi ruhsal hastalıklar ve toplumsal sonuçları Ciddi ruhsal hastalıklar bireysel boyutları aşan toplumsal bir sorundur. Tedavi ve bakım sorumlulukları yalnızca ailelere bırakılmamalı. Tedavi, iyileştirim ve bakım hizmetleri bütüncül bir eşgüdümle yürütülmelidir. Prof. Dr. Mustafa Yıldız Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, [email protected] G ün geçmiyor ki ciddi ruhsal hastalığı olan bir bireyin yaşadığı ya da yaşattığı bir sorun duymayalım. Bir bellek tazelemesi yaparsak, bir sanatçının babasını öldürmesi, “şizofreni” tedavisi gördüğü söylenen bir kişinin eşini bıçaklaması ve evine kapanan bir mühendisin önce öğretim üyesi olan anne ve babasını silahla vurması ve arkasından da kendisini vurarak intihar etmiş olması hemen aklımıza gelen olaylardır. Durum göründüğü haliyle bile ürküntü vericidir. Ne yazık ki toplum olarak aslında göründüğünden daha da ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Olayın hastalık, hastalar, aileler ve çevre boyutu olduğu gibi hekimler, hastaneler, toplumsal destekler ve sağlık dizgesi boyutu da var. İşin ciddiyeti her iki boyuttan bakılınca daha iyi anlaşılabilir. da zorla getirilirken bir kısmı da güvenlik güçleri tarafından getirilir. Tedavi gerçekleştikten sonra da hastalar yine ailelerinin yanına, günlük yaşamlarına dönerler. Uzun süre ilaç kullanmak zordur, hastaların düzelme ile hemen ilaçsız bir yaşama geçme istekleri, ilaçların yan etkileri, hasta olma ve ilaç kullanıyor olmanın doğurduğu sıkıntılar gibi nedenlerle genellikle ilaç tedavisi bırakılır ve yeni ataklar yaşanır. Kendisinin zehirleneceğini düşünen bir insanın izini kaybettirmek için otel otel dolaşıp altı ay sonra polisler tarafından bulunarak evine getirildiğini düşünün. Eşinin kendisini aldattığını düşünerek sürekli onu takip eden ve yakaladığını sandığı en kırıntı bir işaretle eşini öldürmeye kalkışan bir yakınınız olduğunu düşünün. Kulağına gelen seslerin “o kişi”yi öldürdükten sonra kendisini pencereden atması gerektiği emrine uyarak davranan ve mesai arkadaşını öldürdükten sonra sakin bir şekilde pencereye gidip uçar tarzda atlayan bir arkadaşınızı düşünün. Annesinin fahişelik yaptığını düşünen ve bu nedenle sürekli güçlerinden yardım istenebilmektedir. O da genellikle geç aşamada. Hastaların tedaviye alınıncaya kadar geçen zaman içinde kendilerine ve çevrelerine zarar verme olasılıkları vardır. Kuşkusuz şiddet ve zarar verici davranışlarla sıradan insanlar arasında da karşılaşılabilmektedir. Ancak tedavi edilmemiş hastalarda şiddet davranışları diğer insanlarla karşılaştırıldığında biraz daha fazladır. Burada önemsenmesi gereken şey, önleyici tek etkin eylemin tedavi olduğudur. Hastaların tedavisiz kalmaması ve gerek duyulduğu anda yanlarında olunması zorunluluğu ortadadır. zorunda değildir. Herhangi bir zamanda parkta, kahvede, iş yerinde, okulda, tapınakta, sokakta, sinemada ya da farklı bir mekânda olabilirler. Oralarda kriz yaşandığında ne yapılacaktır? Çevredeki insanlar bu konularda bilinçli olmadıkları için hastalar ne yazık ki hastalıklarıyla baş başa kalıyor. Bu tür hastalar için 7 gün 24 saat hizmete hazır, hemen haber verilecek ve en kısa zamanda etkili çözüm üretecek bir tedavi takımının olması gerekmez mi? HASTALIK, HASTALAR, AİLELER VE ÇEVRE Ciddi ruhsal hastalıklar genelde erken yaşlarda başlayan, iyileşme ve olağan yaşama dönüşün görece daha az olduğu, sıklıkla alevlenmeler ve krizlerle giden, bireyi, aileyi ve çevreyi zorlayan, yetiyitimine (özürlülük hali) yol açabilen, maliyeti çok yüksek olan hastalıklardır. Bunların başında usyarılımı (şizofreni), daha doğru bir adlandırmayla algı ve düşünce bozukluğu, sanrılı bozukluk (paranoya), algı, düşünce ve duygu bozukluğu (şizoaffektif bozukluk), iki uçlu bozukluk (bipolar bozukluk) ve alkolmadde bağımlılığı gelir. Bunlar temelde beynin düşünüm, algılayım, duygulanım, dürtü ve irade dizgelerindeki bozulmayı yansıtırlar. Bu hastalıklara tutulan insanlardan hastalık dönemlerinde diğer insanlar gibi davranmalarını, onlar gibi düşünmelerini ve yargılamalarını bekleyemeyiz. Hastalık döneminde hastaların gerçekle bağı kopmuştur; onlar yanlış algılama, hesaplama ve düşüncelerle farklı bir dünyanın üyeleriymiş gibi davranırlar. Gerçeklikten kopmaları nedeniyle de tedavi arayışları olmaz, yalnızca onların durumunu fark eden yakınları ya da çevresi tarafından tedavi kurumlarına getirilirler. Ya da getirilemezler. Bu hastalıkları olan bireylerin tedaviye getirilmeleri genellikle gecikmeli olur, hastaların bir kısmı iyice zor durumda kalmış olan yakınları tarafından kandırılarak ya olarak bıçakla onu öldürme tehdidinde bulunan bir arkadaşınız olduğunu düşünün. Yıllardır “kendisinin ibne olduğunu” televizyonlardan yayan kişiler olduklarına inandığı, kahvehanede oturan bir öbek insanı silahla tarayan bir kişiyle karşılaştığınızı düşünün. “Pis tükürdüğü” için basını vuran kişiyi düşünün. Oğlundan yediği yumruklarla üç kez burun ameliyatı olan bir babayı anımsarım. Örnekleri artırabiliriz. Bu tür davranışlar karşısında neler yapılabilir? Hastaların yalnızca hastalığın etkisine girerek davrandığı, ailelerin hiç bilmedikleri ve anlamadıkları bu davranışlar karşısında ne yazık ki çevre de çaresizdir ve yalnızca güvenlik Ruh hekimleri, ciddi ruhsal hastalıklarla ilgili yeterli deneyimleriyle, iyi birer tedavicidirler, tabii ki diğer hastalarla olan yoğunlukları elverirse. Hastane koşulları genellikle yetersizdir ve çoğu zaman alevlenme durumunda olan bir hastayı yatırmak için yer aranmak zorunda kalınmaktadır. Hastane içi koşullar, bu tür hastaların yüksek güvenlikli yerlere gereksinim duymaları nedeniyle genellikle yeterli değildir. Klinikler az personelle çok iş yapmaya çalışmaktalar. Ruh sağlığı ve hastalıkları yataklı ve ayakta tedavi birimlerinde alanında özelleşmiş hemşireler, ruhsal tedaviciler (psikoterapistler), toplumsal çalışmacılar (sosyal hizmet uzmanları) ve donanımlı yardımcı personel genellikle azdır. Hastaların hastane dışında tedavilerini sürdürmeleri gereken toplum ruh sağlığı merkezleri (TRSM) sayı ve nitelik açısından henüz yeterli değildir. Bağımlılığa yönelik yataklı ve ayaktan tedavi olanakları oldukça sınırlıdır. Hem usyarılımı hem de madde bağımlılığı olan çifte tanılı hastalar için özelleşmiş izlenceler (programlar) yoktur. Tedavi görmüş ve düzelmiş olan hastalar için denetimli iş yerleri ya da özürlü kadrosundan işe yerleştirmeler, yok denecek kadar azdır. İşletmeler zorunlu oldukları özürlü çalıştırma koşulu karşısında ya ceza ödemeyi ya da yalnızca bedensel özürlü kişi çalıştırmayı tercih etmektedirler. Bu hastalara sahip çıkan dernekler, vakıflar ya da toplumsal kuruluşlar çok yetersizdir. Aileler bunalım dönemlerinde çaresiz kalmakta, nereye başvuracaklarını bilememekte ve sağlık müdürlükleri, acil servisler ve karakollar arasında mekik dokumaktan yılmış durumdalar. Ciddi bedensel hastalığı olan bireylere yönelik evde tedavi hizmetleri henüz ciddi ruhsal hastalığı olan bireyler için işlememektedir. Ciddi ruhsal hastalığı olan bireyler her zaman evinde yaşamak HEKİMLER, HASTANELER, TOPLUMSAL DESTEKLER VE SAĞLIK DİZGESİ Bu sorunlar evrenseldir ve çözüm için başka ülkeler kendilerine özgü çeşitli yöntemler geliştirdi. Burada uygulaması kolay ve uzun erimde çok iyi sonuçlar verecek bazı önerilerde bulunacağım. Her şeyden önce tedavi hizmetlerinin niteliği, olması gerektiği düzeye çıkarılmalı. Yataklı ve ayaktan tedavi birimlerinin mekansal donanımı en uygun tedavi ortamının sağlanacağı biçimde ölçünlü (standart) hale getirilmeli. Tedavi hizmeti sunanların mesleki bilgi ve becerileri de belli ölçülerde sağlanmalı. Hastane dışı tedavi ve iyileştirim (rehabilitasyon) hizmetleri bütünleştirilmiş halde sunulmalı. Toplum ruh sağlığı merkezleri ile birlikte, çalışanlarının da nicelik ve nitelikleri artırılmalı. Ruh sağlığı hizmetleri ulaşılamayacak yerlerde değil kolayca ulaşılabilecek yerlerde konuşlandırılmalı. Hastaların tedavide kalmalarını sağlayacak girişimler artırılmalı. Yalıtık yaşayan ya da ailelerine yük olan hastalar için onları eğlenti ve uğraş alanlarına çekecek girişimler desteklenmeli. Düzelmiş olan hastaların iş yaşamına katılmalarını sağlamak için onlara özel işe yerleştirme ve işte tutma izlenceleri geliştirilmeli. Hastalık nedeniyle eğitimi aksamış olan bireyler için özürlü eğitimine yönelik izlenceler geliştirilmeli. Bunalım her an yaşanabilir. Belli sayıda olan bir öbek hastanın Yerinde Girişken Tedavi takımları ile 7 gün 24 saat süreyle izlenmesi sağlanmalı. Bağımlılık yapıcı maddelerle savaşım daha etkin bir şekilde yürütülmeli. Doğru bilgilenme için orta öğretimdeki ders izlencelerinde ciddi ruhsal hastalıklarla ilgili eğitime yer verilmelidir. Sonuç olarak: Ciddi ruhsal hastalıklar bireysel boyutları aşan toplumsal bir sorundur. Tedavi ve bakım sorumlulukları yalnızca ailelere bırakılmamalı. Tedavi, iyileştirim ve bakım hizmetleri bütüncül bir eşgüdümle yürütülmelidir. Yapılacak yatırımın maliyeti, hastalıkların doğurduğu sorunlardan kaynaklanan kayıplarla karşılaştırıldığında kuşkusuz çok az kalacaktır. Şiddet ve ölüm haberlerini daha az duymak istiyorsak bu alanda yapılacak yatırımlara öncelik vermeliyiz. NELER YAPILABİLİR?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle