17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 TartışmaEditöre Mektup CBT 1460/13 Mart 2015 Devlet adamlarının bedensel, zihinsel sağlık durumları Devlet yöneticilerinde kişilik bozukluklarına tanık olduklarında, geç kalmadan doğru zamanda seslerini yükseltmeliler.. Prof. Coşkun Özdemir A rjantin, Buones Aires’de WFN (World Federation of Neurology)’in düzenlediği uluslararası Nöroloji Kongresinde çok ilginç bir panel izlemiştik (1997). Konu devlet adamlarının sağlık sorunları (disability) ve bunların dünya siyasetindeki etkileri idi. Çoğunluğunu nörolog ve tarihçilerin oluşturduğu bir çalışma grubu ABD cumhurbaşkanlarının sağlık, engellilik, yetersizlik (disabilitiy) durumları konulu bir çalışma gerçekleştirdi ve raporlar, tavsiyeler eleştiri ve yorumlar başlıklı bir kitap yayınladı. Bilim insanlarının böyle bir çalışmaya neden gerek duyduklarını panel açılışında olduğu gibi, kitabın ilk sayfalarında bazı örnekler vererek açıklıyor. “Amerika cumhurbaşkanları tüm dünya için yaşamsal önemdeki acil durumlarda kararlar vermek durumundadır. Yurttaşların beklentisi bu durumlarda elbette başkanın en yetkin ve en doğru kararları alabilmesidir. Çünkü ABD cumhurbaşkanlığı dünyanın en güçlü makamıdır, onun geçici bile olsa yetersizliği (incumbent) bütün dünya için çok olumsuz sonuçlar getirebilir. Daha 1787’de anayasada bu olasılığa karşı önlemler düşünülmüş ve hangi koşullarda cumhurbaşakanı yetki ve görevlerinin başkan yardımcısına devredileceği belirtilmişti. 1881’de Başkan Abram Garfield bir suikast ile yaralanmış görevi yardımcı (vice president) başkan üstlenmişti. 1919 ilk aylarında başkan Wilson, birkaç küçük serebral inme (stroke) geçirdi ve açıkça zihinsel kapasitesi zaafa uğradığı halde Birleşik Devletleri temsil etmeye devam etti. 1919’da bu defa sol hemipleji ile sol tarafında felç oluştu. Amerika ile Almanya arasındaki çok önemli Versay Anlaşması sırasında hâlâ işbaşındadır. Burada sağlıklı bir başkan gibi davranamamış ve Amerika Yeni Milletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam) üyeliği konumunu kaybetmişti. Benzer durumlar Başkan Roosvelt döneminde de yaşandı. Çocuk felci geçirmiş olan Roosvelt bu defa hipertansiyon ve ciddi kalp yetmezliği ile hastadır. 1945’deki Yalta konferansında gereken dirayeti gösterememiş ve savaşın son ayında İngiltere başbakanı Churchill’in Berlin ve Çekoslavakya’yı Ruslardan önce bir askeri operasyonla işgal etme önerisini ret etmesi önemli bir hata olarak kabul edilmişti. 1945’de ölen Roosvelt yerine geçen Harry Truman Sovyetlerle yapılan müzakerelerde sağlıklı bir başkan rolünü oynayabildi. Ancak onu izleyen Eisenhower birden fazla hastalıkla yaşıyordu ve onun genel sekreteri Foster Dulles de kanserden ölünceye kadar görevde kaldı. Eisenhower bizzat 1957’de şunları ya zılı olarak ifade etti: Son üç yılda üç ciddi hastalık geçirdim ve bunlar beni güçsüzlük içinde bırakıyor ve ofisi başkan yardımcısının alabilmesi için özel hazırlıklar yapmamı zorunlu kılıyor. Benzer uyarı ve önlem önerilerini 1965’de Başkan Lyndon Johnson da yapıyor. Böylece 1965’de senatör Birch Bayh’ın gayretleri ile 25 no’lu düzenleme (amendment) için kongrenin onayı alınıyor. NİHAYET KARAR ALINIYOR Jimmy Carter 1994 yılında Amerikan Nöroloji Akademisine bir çağrı yaptı Başkanlık Zaaf ve Yetersizliği (Disability) konusunda çalışma grubu kuruldu. Bizim ünlü bir nörolog olarak yakından tanıdığımız WFN başkanlığı yapan Prof. James Toole ve Prof. Link 50 nörolog ile birlikte tarihçi, politik bilimci, psikiyatrist, psikolog ve gazeteciler ve politika ile yakından ilgilenen çok sayıda delegeyi başkanın sağlık kaynaklı yetersizlik sorununu derinlemesine konuşup tartışmak üzere Atlanta’da Carter Merkezi’ne davet etti. Burada konu detaylı bir şekilde tartışılıyor. İkinci bir konferans Wake Forest de Başkan Gerald R. Ford’un katılımı ile yapılıyor. Burada halkın katılımı (public forum)da sağlanıyor. Son toplantı 1996’da Beyaz Ev (White House) konferans merkezinde gerçekleşti. Burada başlıca 9 tavsiye benimsendi. Doğaldır ki başkanın sağlık, bilinç, mental kapasite, anlayış yetersizliğini saptayıp bildirecek kişinin kim olacağı ciddi ve çetin bir konu olarak ortadadır. Bu üçüncü toplantıdaki tartışmalarda bu konu en büyük ağırlığı taşıyor. Medikal doktorun çok açık bir kimlik sahibi olması ve başkanın özel kişisel doktorunun bu konuda önemli bir rol oynaması gerektiği üzerinde görüş birliğine varılıyor. Ancak özel doktorun (senior phisician) başkanın sağlık ve bilinç durumu ile ilgili 25 numaralı düzenlemenin tayin ettiği ve başkanın sağlık durumu hakkında karar verecek olan komite üyelerine bu konuda bilgi verme ve tavsiyelerde bulunma sorumluluğu taşıması üzerinde de görüş birliği var. Kuşkusuz söz konusu doktor için zor bir görev. Başkanlık özel doktoru hakkında verilen rapor ve tavsiyeleri maddeleri özetliyorum. aynı düzeyde askeri rütbe taşımalı. Ofisi, Beyaz Ev Askeri ofisten ayrı bir kurum olmalı. Çalışma grubu bütün bu görüş ve tavsiyeleri dikkate alan çalışma yaparak bunu kitaplaştırıyor. Bu grup; 25.inci düzenlemenin en ideal kullanım ve işleyişi ancak toplum bunun amacı ve kullanımı hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu zaman gerçekleşecektir yargısını önemle belirtir. Arjantin’deki kongrede çalışma grubu üyelerinin bazılarının katıldığı panelde kitapta yer almayan ve devlet adamlarının sağlık durumu ile ilgili bilgiler de sunuldu. Finlandiya cumhurbaşkanı Kekkonen serebral damar hastalığı ve demans belirtileri gösteriyordu. Bu nedenle bir süre sonra görevden çekildi. Hitler’in bir postansefalitik Parkinson hastası olduğu ellerinin titrediği ve psikopatik bir kişilik sergilediği ileri sürüldü. Mussolini saldırgan ve patolojik kişiliği ile anıldı. Stalin paranoid kuşkular taşıdığı suikast ve komplolardan şüphe ettiği, Gromyko dış işleri bakanının çeşitli hastalıklar geçirirken iş başında olduğu belirtildi. Panel konuşmacısı bilim insanları, devlet yöneticilerinde kişilik bozukluklarına tanık olduklarında, geç kalmadan doğru zamanda seslerini yükseltmeliler uyarısında bulundu.. Bunun kolay olmadığı bazı riskler taşıdığı hatta bazı ülkelerde iyice tehlikeli olabileceği açıktır, bile dediler. Politikacıların zihinsel sağlık içinde olmadıklarını söylemenin kolay olmadığı yadsınamayacak bir gerçektir. Ancak bilim insanları bilim kurumlarından bilim merkezlerinden destek alırlarsa bu cesareti kendilerinde bulabilirler. Ülke bilim insanlarının bu davranışının ülkenin bugünü ve yarını için büyük önem taşıdığı açıktır. Bilim insanlarının ve bilim kurumlarının bütün dünyada güç kazanmasını ve bu güçlerini daha iyi daha barışçı bir dünya için kullanabilmelerini dileriz. Ben bu paneli ilgi ile izledim ve kitabı da merakla okudum. Amerikalı bilim adamlarının, başkan ve yönetimdeki politikacıların sağlık ve zihinsel durumlarını sorgulayan, bunun gerekliliğini vurgulayan girişimlerini önemli ve takdire değer buldum. Ancak 1997’den sonra söz konusu 25 no’lu düzenlemenin nasıl kullanıldığı hakkında bir bilgimiz yok. Ama George Bush, Tanrı tarafından görevlendirildiğini ortaya atarak, halkına Amerikan ordusunu da bu yetki ile Irak işgaline gönderdiğini söylemişti. Bir psikiyatr Justin Frank onu megaloman ve paranoyak olarak nitelendiriyor. Biz Türkiye’de bugünkü “ileri demokrasi”de benzerlerini fazlası ile yaşıyoruz. Biz 25 nolu düzenlemeye benzer bir şeye sahip miyiz bilmiyorum. Olsa bile yazık ki yaşadıklarımız, uygulamayı gerçekleştirecek yüreklere sahip olmadığımızı gösteriyor. DERHAL UYARIDA BULUNUN BAŞKANIN ÖZEL DOKTORU Başkan kendi özel doktorunu tayinde özgür olacak. Başkanlığın ofisine bir kıdemli hekim (Senior Physician) tayin etmesi tavsiye olunur. Bu doktor 25 sayılı düzenlemenin uygulamasını kolaylaştırıcı nitelikte olmalı. Kıdemli hekim, başkanın, Beyaz Evin doktoru ve Beyaz Ev Medikal Unite Doktoru unvanını taşımalı, Başkanın asistanı ya da başkana yardımcı asistan unvanı ya da Kimlikler ve kişilikler: Seçimlerinizi hangisi belirlemeli? Prof. Dr. Mustafa Yıldız Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları; [email protected] B ir insanın siyasal ya da dinsel kimliği çoğunlukla doğduğu ortamla, anne ve babasının dinsel ya da siyasal görüşleriyle ilgilidir. Bireyin anamalcı (kapitalist), toplumcu (sosyalist), halkyönetimci (demokrat), özgürlükçü (liberal), gelenekçi, ulusalcı, solcu, sağcı, dinci ya da ilerici kimlik lerden olması da, genellikle içinde yetiştiği ortamla olan etkileşimleri sonucunda belirlenmektedir. Ahlak, dinden ya da siyasal görüşten bağımsız olarak bir anlayış, tutum ve davranışlar bütünüdür. Birey hangi din ya da siyasal görüşten, hangi budunsal kökenden olursa olsun dürüst, çalışkan, haktanır, saygılı, güvenilir ya da alçakgönüllü olabileceği gibi, tam tersine, yalancı, tembel, haktanımaz, saygısız, hırsız ya da kibirli de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle