26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Ali Akurgal [email protected] 8 EkonomiPolitik CBT 1494/6 Kasım 2015 Neden Yapamıyoruz, Nasıl Yaparız? Bu haftaya, seçmenlerin, “tek başına işbaşına” diyen bir siyasi partiye mecliste çoğunluğu sağlayacak sayıda milletvekili vermesiyle başladık. Seçmen, bu yetkiyi o partiye verirken elbette bir beklenti ile hareket etti. Beklentileri toplayacağınız en üst başlık, kuşkusuz “daha iyi bir yaşam” beklentisi. Daha iyi bir yaşama nasıl ulaşırız? Küresel ekonomi dediğimiz düzen içerisinde ne yazık ki her şey para ile ölçüldüğünden, “daha zengin olarak” yanıtı karşımıza çıkıyor. Ne yaparsak daha zenginleşiriz? Bir cebimizdeki parayı alıp öbür cebimize koyarak, iç ticaretle elbette değil. Bunun tek yolu, yabancının parasını almak. Ama, artık fütuhat ve savaş ganimetlerini hazinemize taşıma devri kapandığına göre, hak edip kazanarak. İşte burada, ihracat, dış ticaret açığı, orta gelir eşiği, orta teknoloji eşiği bir diğerine bağlı nedenler ve sonuçlar olarak karşımıza çıkmakta. Daha fazla ihracat yapmalıyız. Ama aynı üründen daha fazla satmak buna çâre olmuyor. Hem satacak pazar bulamıyorsunuz, hem de kişi başına geliri bu yolla artırmak daha fazla çalışmak daha fazla yorulmak anlamına geliyor. Biraz daha fazla paranız oluyor da, çok yorulduğunuz için daha iyi yaşamış olmuyorsunuz. Buna orta gelir eşiği (tuzağı) diyorlar. Bunu aşmanın yolu, aynı gayretle daha fazla para getiren ürünler üretmek. Bunu da ancak daha ileri teknoloji içeren ürünler üretirseniz başarıyorsunuz. Daha ileri teknolojiye geçemiyorsanız, orta teknoloji tuzağına düşmüş, ya da orta teknoloji eşiğine takılmış oluyorsunuz. Altıncı yıl, işte oradayız. O zaman şu orta teknoloji eşiğini nasıl aşacağımıza bakalım. Aziz Sancar hoca, kendisine Nobel kazandıran çalışmasını getirse, Türkiye’deki yerli ve milli şirketlere dese ki; “ben bir temel yetkinliğe sâhibim. Bir DNA’nın bozulduğu vakit kendisini nasıl tamir edip düzelttiğini gözlemledim, keşfettim, biliyorum. Alın bu temel yetkinliği, kanser denilen, hücrelerin DNA’sının bozulmasıyla ortaya çıkan (ilişki bu kadar yalın değil ama, basite indirgemek için öyle yazdım) hastalığı tedavide, kanserli hücreyi normal hücreye çevirmek için kullanın”. Kanımca bunu yapacak şirket çıkmaz. Yapmaya teşebbüs edecek birkaç şirket çıkabilir, ama hiçbir şirketimizin, “ben bunu şu mevcut ürünümüze (ilacımıza) ya da şu mevcut tedavi sürecimize uygularım” diye ortaya çıkabileceğini beklemiyorum. İşte, halk deyişiyle “film, burada kopuyor”. Bizim değer zincirimizde bu denli üstün bir temel yetkinliği teknolojiye dönüştürecek, onunla ilaç veya tedavi yöntemi ortaya çıkartacak bir şirket yok. Üstelik bu modeli pek tanıdığımızı da söyleyemem. Biz, bu durumlarda, o temel yetkinliği teknolojiye dönüştürmeyi de kendi başlarına üniversiteler yapsın diye bekliyoruz. Bu nedenle de “teknoloji” denilince ha bire teknopark binası yapıp vâdi projeleri peşine düşüyoruz. Halbuki, binaya yatırım yapmak yerine, temel yetkinliği teknolojiye dönüştürecek şirkete yatırım yapsak teknoloji yarışında daha yararlı olacak. Yurt dışında, üniversitelerde, şirketlerde, akademisyen ve pratisyen araştırmacılar, karma biçimde hem araştırma yapmakta, hem de buradan elde edilecek temel yetkinliği (keşfi) teknolojiye dönüştürmek için birlikte çalışmaktalar. Bunların bütçeleri de büyük ölçüde özel şirketlerce karşılanıyor. Bizdeki Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın (SSM) üstlendiği kritik teknolojilerin ortaya çıkartılmasına bütçe ayırma işi ABD’de de var. Bizde SSM’den başka pek kimse yok, ABD’de ise çok. Madem 2023 hedeflerinin tutması tek başına işbaşına gelmeyi gerektiriyordu, seçmen gereğini yaptığına göre şimdi top siyasilerde. Elbette onlar da taaa çocukluktan başlayan gerekli eğitimöğretimi sağlayacak, şirketleri özendirecek, hatta devlet eliyle güdümlü oluşumları kuracak ve bizi orta teknoloji eşiğinin üzerine taşıyacaklardır. Türkiye, Dünya Ekonomisinin Neresinde? Türkiye ekonomisine ilişkin eleştirel olmayan, öznel neoliberal iktisatçılar arasında genel bir iyimserlik hakim. Göreli fiyatlara bakılarak ekonominin yapısı analiz ediliyor ve genellikle iyimser bir tablo pompalanıyor. Gerçekten de öyle mi? Bayram Ali Eşiyok [email protected]> B u sorunun yanıtı için öncellikle ekonominin orta ve uzun dönemde gelişme yönünü belirleyen yapısal parametrelerin gelişimi ve dünya payları incelenmeli. Örneğin, Türkiye imalat sanayinin dünya katma değer payı nasıl seyrediyor? Türkiye’nin ihracatı hangi teknolojilere dayalı? Yatırım ve tasarruf oranları dünyanın neresinde? Türkiye’nin dünya GSYH’sında aldığı pay nedir? vs…Bu makalede bu ve benzeri soruların yanıtı aranıyor. başta olmak üzere, kamunun imalat sanayinden tümüyle çekilmesi ve Gümrük Birliği sonrasında özellikle Çin ve diğer Asya ülkelerinde yaşanan ithalat artışı imalat sanayi katma değer artışının sınırlı kalmasına neden oldu. Kısaca, dünya imalat sanayi katma değerinin ancak %1’ini üretebilen bir ekonomi olsa olsa yarısanayileşmiş, sanayileşmede başarısız kalmış bir ekonomi olarak nitelendirilebilir. Kişi başına GSYH dünya ortalamasının altında 1979 yılında Türkiye’nin kişi ba etmesi nedeniyle daha kapsayacı bir gösterge olarak, GSYH’nın dünya payını inceleyerek başlayalım. Türkiye’nin 1979 yılında %0.90 olan dünya GSYH payı, aradan 35 yıl geçmesine karşın sadece 0.13 puan artmış ve 2014 yılında %1.03 olarak gerçekleşmiş. Türkiye’nin 2014 yılındaki GSYH dünya payı 2011 yılının 0.09 puan altında. Yapısal uyum programları başta olmak üzere, 1990’lı ve izleyen yıllarda giderek artan krizler, üretken sektörlerde düşen sabit yatırımlar, Türkiye’nin GSYH dünya payının yüzde 1 ile sınırlı kalmasına neden oldu ve Türkiye’nin büyümesi giderek sermaye girişlerine bağımlı hale geldi. Dünya GSYH’nın ancak yüzde 1’ini üretebiliyoruz Ekonominin bütününü temsil dünya katma değer payı %1’ler civarında seyrediyor. 2000 yılında söz konusu oran %0.91. Yani 20002013 arasında Türkiye imalat sanayinın dünya katma değer payı yerinde saymış. Ticarete konu olan sektörlerin başında gelen imalat sanayi sabit yatırımlarında gözlenen düşüş Dünya imalat sanayi katma değer payı sadece yüzde 1 Türkiye imalat sanayinin uygulana gelen neoliberal politikalar, Türkiye ekonomisini üretimden kopardı ve dışa (ithalata) bağımlı hale getirdi. 2010 yılında %0.83 dünya ihracat payına karşın, ithalat payı %1.08 oranında gerçekleşmiş. 2014 yılında ihracat payı %0.93’e ithalat payı ise %1.13’e yükselmiş. “İhracata dayalı büyüyen” ve ihracatın fetişleştirildiği bir modelde, Türkiye’nin dünya ihracat payı ithalat payının üzerinde seyretmekte ve artan dış açıklarını gündeme getirmektedir. Türkiye’nin dünya ihracat payı yüzde 1’in altında 1980’lerden günümüze dek şına GSYH değeri dünya kişi başına GSYH’nın %91.67’si iken, 2014 yılında %98.18’ne yükselmiş. Başka bir ifadeyle, Türkiye’de 1979 yılında 2,083 dolar olan kişi başına GSYH değeri, 2014 yılında 10,530 dolara yükselirken, dünya ortalaması 2,272 dolardan 10,725 dolara çıkmış. Kısaca, 1979 yılında Türkiye ile dünya arasındaki kişi başına GSYH farkı 189 dolar iken, 2014 yılında 195 dolara yükselmiş. Son yıllarda 10 bin dolar civarında salınan kişi başına gelir, Türkiye’nin orta gelir tuzağını aşamadığını, uygulanan neoliberal politikaların başarız olduğunu gösteriyor. Türkiye yüksek teknolojide tökezledi: dünya ortalamasının oldukça altında 2000 0.80 0.09 0.91   77.47 4,215 5,441 4.83 24.46 17.77 24.18 20.77 23.87 2010 1.12 0.10 1.11 0.83 1.08 106.91 10,112 9,458 1.93 17.58 13.97 22.34 19.52 22.23 2011 1.07 0.10 1.09 0.82 1.16 102.2 10,584 10,356 1.84 16.52 14.89 22.39 23.56 22.55 2012 1.07 0.10 1.05 0.91 1.13 101.93 10,646 10,444 1.83 2013 1.08  1.06 0.89 1.18 103.44 10,975 10,610 1.88 2014 1.03   0.93 1.13 98.18 10,530 10,725   15.93  20.35   Tablo : Seçilmiş Göstergelerde Türkiye’nin Dünya Payları (%) Gösterge GSYH payı Yüksek teknoloji İhracat payı İmalat sanayi katma değer payı Mal ve hizmet ihracat payı Mal ve hizmet ithalat payı Türkiye KB GSYH/Dünya KB GSYH Türkiye kişi başına GSYH (Carı $) Dünya kişi başına GSYH (Cari $) Türkiye yüksek teknoloji ihracatı/Toplam imalat sanayi ihracatı Dünya yüksek teknoloji ihracatı/Toplam imalat sanayi ihracatı Türkiye tasarruf oranı Dünya tasarruf oranı Türkiye yatırım oranı Dünya yatırım Oranı 1979 0.90     91.67 2,083 2,272   11.84 25.85 14.50 26.69 1990 0.67     65.38 2,791 4,268 1.21 18.21 20.34 24.74 24.55 25.11 16.971 17.05 14.97 22.37 20.13 22.40 14.10 22.29 20.64 22.18 Kaynak ve Notlar: Dünya Bankası veri tabanından hareketle oluşturuldu. Türkiye ve Dünya Kişi Başına GSYH göstergeleri dışındakiler yüzde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle