18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 İki Kitap CBT 1497/ 27 Kasım 2015 İKİ TEMEL YAPIT: ‘Ulus Yıkıcılığı Zamanları’ ve ‘Tayfur Özşen Anısına 70. Yaş Armağanı’ Bayram Ali Eşiyok; [email protected] Ulus Yıkıcılığı Zamanları/Orhan Bursalı/ Cumhuriyet Kitapları/2.Baskı,2012/ss.224. Son 3035 yıldır neoliberal küreselleşme sonucunda ulus devlet ve onun edinimlerine yönelik fütursuzca yapılan saldırılara şahit olduk. Ulus, ulus devlet, ulusalcılık, ulusal kalkınma vs. gibi kavramlar neoliberal küreselleşme ve onun ideologlarının insafsızca saldırılarına maruz kaldı. Oysa küreselleşme ile birlikte artan mikromilliyetçilikler ve bunun sonucunda gündeme gelen ulus devletlerin parçalanması insanlık için büyük yıkımlara neden oldu. Güncel tartışmalarda ve ne yazık çoğu bilimsel çalışmada, genellikle ağaca bakılıp orman görülmez… bu metodolojik kusur nedeniyle çoğu kez olgular ve süreçler tam olarak anlaşılamaz, yanlış sonuçlara ve çözümlemelere gidilir. Orhan Bursalı’nın kaleme aldığı “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” tam da bu noktada önem kazanmakta, metodolojik kusurların yarattığı yanlışlıklara/ eksikliklere düşülmemektedir. Her bir olgu çözümlenirken tekilin arkasındaki dinamikler ustalıkla ortaya konmaktadır. Kısaca, ormanın derinliklerine bakan bir yapıt var karşımızda. Yazar kitap boyunca, bıkıp usanmadan, şu soruların yanıtı aramakta ve çözümlemektedir: Ulus devlet öldü mü? Dünya ekonomisinin tepesinde yer alan, gelişmiş ülkeler artık ulus devlet değil mi? Ulusal çıkarları savunmak neden faşizm olsun? Ulus devletlerin sayısı artıyor mu, azalıyor mu? vb… “Ulus”a ait her şeyin yerle bir edilmeye çalışıldığı bir konjonktürde, “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” panzehir işlevi görmektedir. Kitap birbirinden ilginç bölümlerden oluşmakla birlikte, kanımızca kitabın en ilginç bölümlerini “Ulus ve Ulusal Devlet Üzerine Kıyaslamalar, Saptamalar ve Türkiye”, “Türkiye ve Ulusalcılar Üzerine… Sorular ve Yanıtlarla…”, “Yeni Osmanlılık ve ‘Ulusçulukla Hesaplaşma’ Girişimi”, “Siyasal İslamcılar, Ulus ve Ümmetçilik” ve “Küreselleşen Dünyada Ulusal Sermaye ve Ulusal Burjuvazi Sorunu: Varlar mı Yoklar mı?” bölümleri oluşturmaktadır. “Ulus Yıkıcılığı Zamanları”, neoliberal küreselleşmenin dogmalarına karşı tezler üretmekte çubuğu tersine bükmektedir. Kitaptan aktaralım: “Ulusun yararını savunmayı kötülemenin, ulusalcılığı lanetlemenin, ulus yararını gözetmenin ırkçılık milliyetçilik ve giderek faşistlikle aynı şey olduğunu söylemenin, “ulus” adını ağızını almanın neredeyse yasaklamaya kalkışmanın, ne anlamı ve ortamı ne de maddi koşulları var. Bütün ülkelerin, milletlerini zenginleştirmek için azami yararlarını koruduğu bir dünyada, ulusalcılığa saldırmanın, başka ulusların çıkarlarını azamileştirmekten başka hiçbir anlamı yok…”(s.78). Ekleyelim, neoliberal küreselleşme ulus devlet ve onun payandalarını zaman içerisinde adım adım tasfiye ederken, her türlü sosyal güvenceden yoksun kalan kitlelerin uğradıkları yıkım ve Cumhuriyet’in karşı karşıya kaldığı riskler göz önüne alındığında, Orhan Bursalı’nın yazdıkları daha da anlam ve önem kazanıyor. Türkiye’nin kültür pınarlarından, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de yazdığı her yazı ile düşün dünyamıza katkıda bulunan Doğan Kuban’ın “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” için yaptığı çözümleme çarpıcıdır: “Orhan Bursalı ulusal ve ulusalcı karşıtı olarak tanınan bir yazar grubunun yanıltıcı ve kirletici, ve temel amacı Cumhuriyet Devrimi’ni yıkmayı amaç edinimi düşüncelerini yıkmak için bir yapıt hazırlamış…” (s.13). Bursalı oldukça çetrefilli konuları Türkçeyi kullanmaktaki ustalığı ve dilindeki akıcılığı sayesinde incelikli bir üslupla okuyucuya aktarmakta, kitap boyunca sorulan sorular ve tezler ile okuyucuyu düşünmeye davet etmektedir. Kısaca, dünyada olup bitenleri belli bir kavram silsilesi çerçevesinde anlamak isteyen okuyucu açısından (hangi meslekten olursa olsun), “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” mutlaka okunması gereken, referans bir yapıt özelliği taşıyor. Prof. Dr. Tayfur Özşen Anısına 70.Yaş Armağanı/ YAYED Yayını/2014/ss.784. 6 Aralık 1943 tarihinde Adana’da doğan Tayfur Özşen genç sayılabilecek bir yaşta, 2006 yılının Temmuz ayında bu dünyadan göçtü. Kamu yönetimine hem akademik hem de uygulamada önemli katkılar getiren Özşen kısa sayılabilecek bir zaman kesitinde geride çok sayıda bilimsel eser bıraktı. Aytül Güneşar Demirci, Esra Ergüzeloğlu Kilim ve Esra Dik editörlüğünde hazırlanan ve 784 sayfadan oluşan “Prof. Dr. Tayfur Özşen Anısına 70.Yaş Armağanı” kitabı temel olarak iki bölüm altında kurgulanmış. Yapıtın birinci bölümü “Anılar” dan oluşuyor. Anılar bölümüne 29 yazar katkıda bulunmuş. Türkiye bilim hayatının önemli simalarından Bilsay Kuruç, “Anılar” bölümünde Özşen’i eşsiz güzellikte betimlemektedir: “Film en güzel anında koptu. Buna bir ‘son’ diyemiyoruz. Güzel dost Tayfur’u hep parıldayan, daima yeni ve yaratıcı bir şey üretmek için bakan gözlerle hatırlıyorum…Bir koşucuydu Tayfur. Ama, rekor için, kendi için koşmadığını bilirdiniz. Sizler ve bizim için koşuyordu…”(s.2). Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde “Toplum Kalkınması” nın en güzel örneklerinden “Örnek Köy Projesi” ni başlatan, Bingöl Solhan’nın tüm Kürt köylerini gezerek 65 yaşını doldurmuş muhtaç yaşlıları bizzat tespit eden, burada gördüğü köhnemiş feodal yapıyı akademik yaşamı boyunca üzerinde yoğunlaştığı planlama ve kamu yönetimi ile aşmaya çalışan… Özşen için hazırlanan 70.Yaş Armağan kitabı oldukça zengin içeriği ile alınıp okunması gereken bir yapıt. Çalışmaya bilimsel makaleler ile katkıda bulunan isimler ise şunlar: Sinan Sönmez, Oğuz Oyan, Hüseyin Mualla Yüceol, Oktar Türel, Ozan Zengin, Bilsay KuruçSerdar Şahinkaya, Bayram Ali Eşiyok, Ali SomelCengiz Ekiz, Erdem Yazgı, Haluk Bilgesay, Yahya Can DuraCihan Dura, Esra Ergüzeloğlu KilimYılmaz Kilim, Ruşen Keleş, Turgut Tan, Cevat Geray, Koray Karasu, S.Ulaş Bayraktar, Ali Ekber Doğan, Bediz Yılmaz, Hacı Kurt, Firuz Demir Yaşamış, Birgül Ayman Gürel, Nuray Ertürk Keskin, Esra Dik, Sabrina Kayıkçı, Aytül Güneşer Demirci, İpek Özkal Sayan, Hasan Engin Şenerİsmail Çağrı Doğan, Ahmet Hamdi AydınSibel Gök,Tuğba Yolcu,Tunç Tayanç, Serap Kademli Erkut, Ali Mert Taşcıer,M. Kemal Öktem, Göngör Aydın, Anıl Çeçen, İsmail Bircan, Dursun Gökdağ. gösteriyor. Bilindiği kadar su dolaşımının bulunduğu tabakalarda şimdiden büyük kayıplar söz konusu. Yer altı su rezervlerimizi çok hızlı kullanıyoruz, yenilenmelerine zaman kalmıyor. Bugüne kadar modern yer altı suyunun dünya genelindeki miktarı bilinmiyordu. Gleeson son analizlere göre dünya genelinde yaklaşık olarak 0,35 milyon kilometreküp modern yer altı suyunu bulunduğunu tahmin ediyorlar ki bu tüm yer altı su oranın yüzde 1,5’u kadardır. Bu su miktarı dünyamızın üzerine üç metrelik bir su tabakasıyla kaplayacak miktardadır. Denizlerin, nehirlerin ve göllerin sadece dörtte biri güncel su dolaşımına katkıda bulunurlar. Dörtte üçü genç yer altı sularından besleniyorlar. Araştırmacıların hazırladıkları su haritasında, genç su rezervlerinin dünya genelindeki dağılımının farklı olduğu görülüyor. Beklendiği gibi kuzey Afrika ve Orta Asya gibi çöl bölgelerindeki rezervler az. Avrupa’da ise İspanya ve Akdeniz’deki diğer ülkelerin dışında çok su var. Amazon havzasında, Endonezya, Kuzey ve Orta Amerika’daki dağlık bölgelerde de bol su rezervleri bulunuyor. Araştırmada 1950’li yıllardan bu yana yer altı sularında bulunan radyoaktif trityum hakkında da bilgiler veriliyor. Bilgisayar modellerine göre trityum, iki kilometre derinlikte akan yer altı sularında bulunuyor. Modern yer altı suyunun miktarının bilinmesi son derece önemlidir. Nitekim eski durgun yer altı suyuna kıyasla yenilenebilir bir rezervdir. Ama öte yandan iklim değişiminden veya ekosisteme verilen zararlardan da daha fazla etkileniyor diye uyarıyor uzmanlar. DÜNYANIN “SU HARİTASI” ÇIKARILDI 23 milyon km küp su var Bilim insanları ilk kez dünya genelindeki su rezervlerinin kapsamını ve yaşını tahmin ettiler. Su haritasına göre dünyamızda yaklaşık 23 milyon kilometreküp yeraltı suyu bulunuyor. Ancak bu suyun yüzde altısından daha azı (modern yeraltı suyu) yüzeye göreceli olarak yakın bir yerde ve rezervler yok oluyor. 23 milyon kilometreküplük su dünyamızın üzerine pompalanacak olsaydı yeryüzünü 180 metre yüksekliğinde bir su tabakası kaplardı diyor Victoria Üniversitesi’nden Tom Gleeson. Fakat bu suyun sadece yüzde altısından azı elli yaşından daha genç ve güncel su dolaşımında akıyor. Önemli bir kısmı derin tabakalarda, çoğunluklu gözenekli kayaçlarda bulunuyor ve milyonlarca yıl yaşında. Düzenli olarak 25 ila 100 yıl içinde yenilenen su rezervleri sınırlı ve ayrıca bölgesel olarak farklı dağılım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle