17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CBT 1489/2 Ekim 2015 EĞİTİM VE CEHALET DOĞAN KUBAN BOZKURT GÜVENÇ Cahil Yetiştirmek Eğitim, politikası çağdaş eğitim amaçlarından uzaklaşırsa, öğretim yeni bir tür cahil yetiştirir. Bu Türk eğitiminin bugünkü durumunu özetleyen bir gözlemdir. %90’ı okumamış Anadolu halkının yazı yazmakla başlayan ve yurt bilgisi ve Türkçe öğrenmekle devam eden ders programları Arapça Kuran ve Amali Erbaa ile devam eden eski medrese programının yerine geçince ve Avrupa öğretim programları uygulanınca Türk halkı ilkel cehalet ortamını çabucak aşıp çağdaş dünyaya adım attı. 1949’da İTÜ.’den mezun olduğum zaman, çağdaş bir insan olduğumu değerlendirecek kadar bilgili ve bilinçli idim. Fakülte diploması ile Almanya’ya gidip mühendis ve mimarlık yapan mezunlar vardı. Türkiye’de imamhatip okullarını eğitimli, çağdaş din adamı yetiştirmek için açtık. Artık cahil imamlar yerine Hıristiyan rahipler gibi öğretim görmüş çağdaş imamlar hayal ediyorduk. Onlar ulusun oluşmasında ve çağdaşlaşmasında yardımcı olacaklardı. Sonradan ortaçağda kalmalarına yardımcı olan bir konuma düştüler. Osmanlı 500 yıla yakın yakındoğunun hatta İslam dünyasının en güçlü devleti, İslam’ın merkezi, Batıya karşı seddi oldu. Bu uzun yüzyıllar İslam dünyasına ne getirdi? 19. yüzyılda İslam ülkeleri Batı sömürgesi oldular. Osmanlı başkenti İstanbul ve Sakarya’ya kadar Anadolu işgal edildi. Cumhuriyetin başında halkın %90’ı okuma bilmeyen köylüydü. Osmanlı devleti kendi halkını olduğu gibi, bütün Arap Müslümanları da cahil bırakarak yok oldu. Dünya bilim tarihinde Abbasi Rönesansı’nın çevresinde yetişen İslam bilim adamları ve filozoflardan başka hiçbir Müslüman kültür temsilcisi yoktur. Osmanlılar bu kategoride adam yetiştirmediler. Abdülmecit ve Abdülaziz dönemindeki üniversite denemeleri başarısız olmuş, 1896’da çalışmaya başlayan Darülfünun 1916’da kapanmak zorunda kalmıştı. Bağdad’ın Beytel Hikme’sini ve Avrupa’nın 13. yüzyılda açılan üniversitelerini düşününce, Osmanlı öğretimi sadece bir yokluktur. Cumhuriyet öğretimi 1980’e kadar direndi. Sonra çözüldü. Fakat Türkiye varlığını o eğitime borçludur. İnsanı Yaratmak II Bu konuda acele etmişim. Kuban’ın yorumunu alınca ikinciyi yazıyorum. Aydınlanma çağını açan Locke’un, “İnsan eğitimle insan oldu” görüşünden etkilenen Filozof D’Holbach ile yoldaşı Helvetius, 1740’lı yıllarda, “Ruh muh yok her şey eğitim!” sonucuna vardılar, kiliselerin laik okullara dönüştürülmesini önerdiler. Yüzyıl sonra, Marx, Darwin ve Nieztsche, “Sosyal evrim nasıl gerçekleşiyor?” sorusuna çözüm olarak: Geçmişi aktarmakla yetinmeyen, “Akılcı, soran ve sorgulayan, cehalete ve yaygın inançlara karşı bilimsel eğitimi” savundular. Marx üretim ilişkilerini, Darwin bilimi vurgularken, Nietzsche (1871), “Tanrı öldü, insanı yaratmak şimdi bizlere kaldı”; İnsan ve kültür kuramının öncüsü E. B. Tylor, “İnsankültür ilişkileri doğrudan değil, eğitimle kurulur,” diyordu. Hemen aynı yıllarda, Devlet reformundan sonuç alamayan Osmanlı (Tanzimat) yönetimi, kapsamlı bir Maarifi Umumiye [Genel Eğitim] Nizamnamesi hazırladı ama uygulayamadı. “Yarı sömürgeleşen Osmanlı” maliyesi tükenmişti (Tevfik Çavdar). “Osmanlı milletleri,” mezheplere bölünmüş dini cemaatlerdi. İbn Rüşd ile yükselen İslam felsefesi, Batı Rönesansı’nı etkilemiş; ama Gazali’yi ve kendi ortaçağını aşamamıştı. Osmanlı aydını Ziya Gökalp’in İttihat ve Terakki Merkezine sunduğu, “Üç tür okulda üç farklı insan yerine, bir okulda tek tip insan yetiştirme” önerisini, Mustafa Kemal Cumhuriyet Devrimiyle başlattı. Osmanlı milletlerinin bakiyesi olan ahali (halklar), Tevhidi Tedrisat (öğretimin birliği) uygulamasıyla, çağdaş bir millet (laik ulus) olacaktı. İlk üniversitemiz, Cumhuriyetin 10. yılında, Almanya’dan kaçıp ülkemize sığınan hocalarla kuruldu. İkinci Savaş yıllarında yapılan Orta ve Mesleki Öğretim Reformları ile Köy Enstitüleri, Peyami Safa’nın, “Devlet’e karşı bir halkın devrimi” olarak yorumladığı Demokrasi Hareketi ile yavaşladı, gücünü yitirip yozlaştı; laik Cumhuriyet karşıtı bir söyleme dönüştü. 12 Eylül Cuntası’nın desteklediği “Türkİslam Sentezi” ve AKPGülen Cemaatler Ortaklığı, Yeni Türkiye’yi yaratmak söylemiyle, Kurtuluş Savaşı ve Lozan’da kazanılan bağımsızlıği, küresel sermayeye feda/kurban etti. Özelleştirme yoluyla “Küreselleşen Dünya’ya açılıp, iletişim teknolojisinin ürünleriyle oynarken, toplumca yeni kapitalizme teslim olduk. Ülkemiz yolun sonunda, mali iflasın ve yeni bir Düyunu Umumiye’nin eşiğinde. BOP (Büyük Ortadoğu veya Kürdistan) Projesiyle, bu sömürüye alet olanların ard niyetli, dindar ve kindar yandaşları, Cumhuriyeti yanıltıp yıprattılar ama yıkamadılar. Sanırım, 1 Kasım, bir medya savaşı olacak ve Cumhuriyetin zaferi olarak kutlanacaktır. Bu süreçte özgürlükleri savunan Batılı aydınlara güvenmeyelim, güçleri yetmez. “Sığınmak değil, evimizde yaşamak istiyoruz” diyen genci anladılar mı? Küresel Sermaye, Türkiye’nin ne olmasını ne de ölmesini; sadece, İslam Ümmetine model olmamasını ister. Devlet dinleri, Allah korkusuna dayalı (“On Emir” benzeri) bir ahlak eğitimi yaptırmadığı için laik demokrasiye karşıdır (Sinnott–Armstrong). Oysa, yalandolan ve talan düzenine ortak oldukları gerçeğini görmezler. Yerim bitti, bitiyor. Sözü, kaynak kişilere bırakıyorum: Kur’an’ın temel ibadeti namaz değil okumaktır! –Yaşar Nuri Öztürk, profesör. Kesin İnançlı cahiller, görüş değiştirebilir ama anlaşamazlar! –Erik Hoffer, işçi. Bağnazlık (fanatizm) cehaletin göstergesidir! – Jean Barbeau, denemeci yazar. Meraklı okurlara biraz felsefe, Nejat Bozkurt, Kavramların Evrimi. (Say, 2005). Cumhuriyet okuruna, Erdal Atabek, Tehlikeli Cehalet. (Cumhuriyet Kitap, 2009). Güncel bir özet, Mine Söğüt “Bismillah ve İllallah.” (Cumhuriyet, 25 Eylül 2015). Günümüzde eğitim ve öğretim, her şey gibi, dünyayı kontrol eden kapitalizmin hazırladığı programları izlemek zorunda. Fakat onu da yapamıyor. Çünkü Batı dünyasının İslam dünyasının geleceğine ilişkin bir başka programı var: Stratejik amaç 1.5 milyarlık İslam kütlesinin kapitalizmi yaşatacak temel araç olarak cahil ve Batı teknolojisine bağımlı kalmasıdır. Bunu sağlamak için başvurulan yöntem de öğretime dinsel motifleri doldurmak. Yani bir tür modern medrese programı uygulamaktır. Türkiye’de İmamhatip öğrencisinin sayısının yıldırım gibi artması, daha çok mühendis, daha ileri bir teknoloji için değildir. Eğitimi çağdaşlaştırma çabalarını yavaşlatan nedenlerden biri buysa, diğeri İngiliz sömürge sisteminin mirası olan, İslam’da çabucak kızıştırılabilecek mezhep ve tarikat kavgalarıdır. Bugün Türkiye’de Alevilere reva görülen davranışlar ve tarikatçılık, bundan 50 yıl önce yok gibiydi. Doğu Asya’nın kalkınması ile değişen dünya ekonomik dengesinin etkisi de olumsuzdur. Amerika’nın bütün sorunu, 3040 yıl daha Arap petrolünü kontrol etmektir. Bunun en kolay yöntemi de şimdi uygulanan sopa ve havuç sistemidir. Bunun Müslümanları birbirine düşürmesi, modernleşmelerini engellemesi Batıyı ilgilendirmiyor. Sanayisiz cahil bir tüketim ülkesi, iyi bir pazardır. Cumhuriyet öğretimi 1980’den sonra çökertildi. Okul ve öğrenci sayısı arttıkça öğretimin kalitesi düşüyor. BATI TEKNOLOJİSİNE BAĞIMLI BİR İSLAM DÜNYASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle