Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarih FELIX SARTIAUX’DAN KALAN Zeki Arıkan CBT 1489/2 Ekim 2015 19 Türkolog ve Tarihçi: Eski Foça üzerine kitap ve kazılar V. L. Ménage (zeki.arikan78@gmail. com) O s m a n l ı İmparatorluğu, Tanzimat’tan sonra birçok ülkeye Türkiye’de kazı yapma izni verdi. O zamanki Türkiye’de bu dilden anlayan bir tek Osman Hamdi vardı. Eserlerin yurtdışına çıkarılmasına engel olunamayınca 1882 ve 1904 tarihlerinde iki yönetmelik çıkardı. Sonuncusu yakın zamana kadar yürürlükte kaldı. Atatürk’ün Konya’dan İsmet Paşa’ya çektiği telgraf son derece önemlidir. Bu, yeni devletin kültür politikasını belirleyen belgedir. Ama bununla alay edildi, İsmet Paşa’ya hakaret sanıldı. Ne diyordu Atatürk? Ülkemiz hazinelerle doludur, bu hazineleri kendimiz çıkaralım, kendimiz değerlendirelim, yurt dışına öğrenci gönderelim. Kazı izinleri, imparatorluk üzerinde bir nüfuz bölgesi kurmak için kullanılıyor ve ülkeler arasında inanılmaz bir rekabet başlamış bulunuyordu. 1913 yılında Fransız hükümeti Foça’da kazı izni aldığı zaman Marsilya’da tam bir bayram sevinci yaşanmıştı. Çünkü Foça, Türkiye’ye gittikçe yanaşan Almanların etki alanına girmekten kurtarılmıştı! Foça kazı başkanlığına arkeolog ve mühendis Félix Sartiaux (18761944) getirildi. Küçük Asya’da Ölmüş Şehirler başlıklı eseri 1911’de basıldığına göre Anadolu’yu daha önceden tanıyordu (Türkçe çevirisi: Mustafa Rahmi, İzmir, 1931). Sartiaux, önce İstanbul’a giderek Osman Hamdi Bey’i ziyaret etti, sonra Foça’ya geldi ve görevine, daha doğrusu arkeolojik kazılara başladı. Önce Foça’nın bir haritasını yaptı. Kazı izni 1914 yılı için yenilendi. Onun Foça kazılarına başladığı O dönemde, kıyılardaki Rumlar gerginlik ve huzursuzluk içindeydiler. Oysa ülkede Meşrutiyet ilan edilmiş, “ittihadı anasır”ın gerçekleştiği inancı pekişmiş, herkesin ırk, din ve mezhep ayırımı gözetmeksizin yasal güvence altında bulunduğu kabul edilmişti. Eski düzenin devamından yana olanlar bundan memnun değildi. Huzursuzluğun bir başka kaynağı da şu idi. Balkan Savaşıyla birlikte Yunanistan geniş topraklar elde etmiş, Venizelos bu toprakları işlemek için gerekli işgücünü Batı Anadolu’dan sağlamayı düşünmüştü. Mübadele komisyonu kuruldu. Bu zorunlu göç gerginliği arttırdı. Foça’da olaylar çıktı. Alınan sıkı önlemlerle bunun önüne geçildi. Ev ve dükkânlar güvence altına alındı. Gasp edilen eşya geri verildi (Ahenk, 6 Haziran 1330/1914, no.4555). Mübadele, savaşın çıkmasıyla durduruldu. Sartiaux, tercihini Rumlardan yana koydu. Bunu, yazdığı kitap ve broşürlerde dile getirdi. Sartiaux’nun bir özelliği de görevi süresince Foça’nın her köşesinin resmini çekmesiydi. Bu bilinmiyordu. Son yıllarda Sartiaux’nun yeğeni Mme. Janine Ciepko amcasının valizinde bulunan bütün belgeleri, fotoğrafları Foça tarihinin aydınlatılması için tarihçi ve fotografçı Haris Yiakoumis’e teslim etti. Bunlar yepyeni belgelerdi ve şimdiye değin hiçbir yerde yayımlanmamıştı. F Işık Seviyesinin Gürültü Ölçümü izik Bölümü 1996 mezunlarından Dr. Mete Atatüre, Cambridge Üniversitesi’ndeki araştırma grubuyla birlikte ışık seviyesinin gürültü ölçümünü gerçekleştirerek bilim çevrelerinde ses getiren bir buluşa imza attı. Doğal atom yerine yarıiletken nanomateryal kullanıp ışıkla etkileşimi tek bir atomdan 100 kat daha fazla olan bir süper atom elde ederek kuvantum gürültüsünü ortaya çıkardıklarını belirten Dr. Atatüre, tam karanlıkta bile sürekli var olduğu düşünülen temel gürültü seviyesini o karanlığa çok az miktar ışık eklenerek düşürülebileceğini ispat ettiklerini vurguluyor. Bu etkinin var olabildiği deney koşullarında gürültü ölçümünün uzun yıllardır başarılamamasını ise etkinin var olduğu ışık seviyesinin gürültü ölçümü için çok az olmasına bağlayan Dr. Atatüre, konuyla ilgili şu ayrıntıları paylaşıyor: “Işık sinyalindeki gürültüye kuantum gürültüsü denir. Işık şiddeti arttıkça gürültü de artar. Lazer ışığındaki gürültü ile araba farından gelen ışığın gürültüsü birbirinden farklıdır. Hepsinin ortak noktası, tam karanlıkta bile var olan kuantum gürültü seviyesinin altına inememeleridir.” Bilkent Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Boston Üniversitesi’nden doktorasını alan Dr. Atatüre, doktora sonrası çalışmalarını ETH Zürich’te tamamladı. Akademik hayatını Cambridge Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak sürdüren başarılı bilim insanı, Institute of Physics ve Bilim Akademisi üyesi. ciddi olarak Osmanlı kroniklerinin kritik edisyonlarını hazırlayan akadesalihozbaran@hotmail.com misyenlerin de beğenisini kazanmıştı Ménage. smanlı tarihi üstüne çalıYazma eserlerin, çeşitli kopyalaşan önemli akademisyenrıyla karşılaştırılmaya dayalı ve metinlerinden olan dostum Colin lerin yazım tarihlerindeki mekân, dil Heywood’dan aldım haberi: V. L. ve anlatım özellikleri göz önünde tuMénage (Prof. Dr.) Haziran 2015 tularak yapılan incelemelerin ne denli başlarında 95 yaşında yaşamını yitirdikkat, beceri, sezgi ve bilgi gerekmiş. İster istemez 1960’lı ve 1970’li tirdiği düşünüldüğünde, Ménage’ın yıllarda Londra’da tanık olduğum OsNeşri Tarihi ile gösterdiği başarı ve manlı tarihçiliği üstüne yapılan çalışsergilediği eleştiriler gerçekten derin maları ve Ménage’dan yararlandığım anlamlar ifade eder. günleri hatırladım. 1960’lı yıllardan beri süregelen Doktora öğrencisi olduğum yıllartarihçilik, özellikle de Osmanlı tarihi da pek kavrayamadığım veya yeterinüstüne çalışan akademisyenler biliyorce değerlendiremediğim sorunları gölar ki, Ménage adı dile getirildiğinzümün önüne getirdim; ona de akla ilk gelen onun sorduğum bazı sorulara ne Osmanlı tarihinin erken denli ciddiyetle ve özel mesai dönemlerine ait olan ve harcayarak yanıtlar verdiğini 1965 yılında Oxford minnetle anımsadım. Colin’in Üniversitesi yayını olaonun hakkında kadirbilirliklerak çıkan ve yukarıda IJTS için hazırlayıp mükemdeğindiğim Neşri tarimel bir içerikle yansıttığı ve hine ilişkin çalışmasıdır: okumamı sağladığı “A PerNeshri’s History of the sonal Memoir” makalesine V. L. Ménage Ottomans: The Sources daldığımda ise tarihçiliğimin and Development of the o erken safhasında karşılaşText. tığım problemleri düşünerek mesleğiOnun tarihçiliğe ve bilimsel yarmin içinde yeniden dolandım. dımlaşmaya vurduğu damga düşünülTürkolog olarak ve bir o kadar düğünde ise, hemen hatırlanacak bir da tarihçi niteliğiyle 1960’lı yılların başka husus, onun kişisel yarar gözeortalarında tanıdım onu. Doktora tilmeksizin (özgeci) yaptığı çalışmalardanışmanım Vernon J. Parry’de gözdır. Bu yoldaki hizmetlerine en güzel lediğim ve hayran kaldığım tarihin örneklerden bir tanesi ortak editörlük sanat tarafına, Ménage’ın bilimsel ve yaptığı Encyclopedia of Islam’daki eleştirel yanlarını nasıl belirginleştirçalışmalarıdır. Bir diğeri ise, İsrail’in diği günleri yad ettim. Daha doğrusu ünlü tarihçilerinden Uriel Heyd’in ölüMénage’ın el attığı tarihsel konuların müyle yarım kalan Osmanlı ceza hudaha sağlam yere basması için kılı kukuna ilişkin Studies in Old Ottoman kırk yaran bilim niteliğine büründürdüCriminal Law eserini mükemmel bir biğü titizliği hatırladım. Araştırmalarına çimde notlayıp yayına hazırlamasıdır daha fazla tanık oldukça, bu nitelik(Oxford, 1973). lerin çok iyi uygulandığını gözledim. Victor L. Ménage’ın ardından deÖnce bu titizliğini belirtmek için sadeğinilecek, benim de ele aldığım bazı ce bir örnek vereceğim burada; sonra konularda sergilediği adeta süzgeçonun Osmanlı tarihçiliğine nasıl katkıten geçirilmişmakaleler, beğeni ile da bulunduğuna kısaca değineceğim. karşılanacağını düşündüğüm nitelikler Londra Üniversitesi’ne bağlı Schobu kısacık yazıya sığmaz. Sadece, ol of Oriental and African Studies’in Colin Heywood ve Colin Imber’in büçıkardığı Bulleten’in 1980 yılına ait yük bir vefa duygusuyla hazırladıkları bir sayısındaki eleştiri yazısını anımve 1994 yılında ISIS Press (İstanbul) satmak istiyorum: Ménage, dünyaca yayınları arasında çıkan Armağan tanınmış tarihçimiz Halil İnalcık’ın kitabı Studies in Ottoman History in Amerikalı tarihçi Rhoads Murphey Honour of Professor V. L. Ménage ile birlikte hazırladığı Tursun Bey’in adlı eserdeki bilgilendirmenin yararlı Fatih Sultan Mehmed dönemini konu olacağını anımsatmak istiyorum. eden Tarihi Ebu’lFeth adlı eserini ele İngiltere’de Sussex’teki evine almış ve eleştiri yağmuruna tutmuştu. birkaç kez davet edildiğimde ve eşi “Yargımı söylemeliyim ki” demişti Johanna’nın nazik karşılamalarından ve eklemişti: “Bu kitabın gerçekten aldığım keyfi unutmadan, Osmanlı hiçbir yararı yoktur”. Ménage, aynı tarihçiliğine bilim ve titizlik dersi vekonuda, aşağı yukarı aynı zamanda, renler arasında çok önemli biri yeri olİstanbul’da Mertol Tulum’un aynı tarihçi için hazırladığı bir tahlil kitabını duğuna inandığım Victor L. Ménage’ı övmeyi de unutmamıştı. Türkiye’de saygıyla anıyorum. Salih Özbaran