17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Son Araştırmalardan CBT 1489/2 Ekim 2015 7 Kitap Yazan Jonathan Schneer, Çeviren Ali Cevat Akkoyunlu Yayınlanalı epey oldu ama yine de Ortadoğu’da olan bitenleri ve büyük devletlerin planlamalarını anlamak için “Arapİsrail Çatışmasının Kökenleri”ni anlatan bu kitap epey yardımcı oluyor. KırmızıKedi Yayını. “2 Kasım 1917 tarihinde İngiliz Dış İşleri Bakanı Arthur Balfourun, Baron Walter Rothschilde gönderdiği ünlü mektupta şu ifadelere yer veriliyordu: Majestelerinin hükümeti Yahudi halkı için Filistinde ulusal bir vatan oluşturulmasını olumlu görmekte olup, bu amacın gerçekleşmesi için elindeki tüm imkânları kullanacaktır... Tarihe Balfour Deklarasyonu olarak geçen bu metin, hazırlayanlarının bile öngöremediği bir dizi olayı tetikledi, yeni bir Ortadoğu’ya ve bitmek bilmeyen sorunlara giden yolu açtı. Birinci Dünya Savaşı’nın en karanlık günlerinde hazırlanan Balfour Deklarasyonunun gerisinde İngiliz emperyalizminin bölgedeki çıkarları, Avrupa başkentleri arasında mekik dokuyan diplomatlar, ajanlar, askerler, Araplar ile Siyonistler arasındaki çekişmeler ve pazarlıklar yatmaktadır. Ünlü tarihçi Jonathan Schneer, tartışma yaratan eseri Balfour Deklarasyonunda, bu karanlık günlerin bilinmeyen öyküsünü anlatıyor.” 3D yazıcısından silikon sinir yolu çıktı Balfour Deklarasyonu Minnesota Üniversitesi araştırmacıları 3D baskısıyla sinir yolu üretti. Michael McAlpine ile çalışan ekip, 3D görüntüleme yöntemiyle 3D baskı sistemini birleştirerek biyokimyasal bilgilerle donatılmış, silikon bir sinir yolu ürettiler. Bu sinir yolu karmaşık sinirleri oluşturuyor. Bilim insanları daha önceleri düz sinirler üretmişlerdi. Fakat son araştırmada ilk kez siyatik sinir gibi dallı bir sinirin üretimi mümkün kılındı. İlk aşamada 3D tarayıcı sıyla bir farenin siyatik sinirinin kopyası elde edilmiş. Daha sonra ise özel bir 3D yazıcısıyla, yenilenen sinir yolunu yenilenmesi için uyaran bir komut üretildikten sonra, yeni sinir daha önce kesilmiş uçlara yerleştirilmiş. On ila on iki hafta sonra farenin yürüme yetisi düzelmiş. Tarama ve baskı işlemi sadece bir saat kadar sürüyor. Ancak bedenin yeni sinirler üretebilmesi için birkaç haftalık zaman gerekiyor. yolojik saatin genleri üzerinde de etkili olabileceği bilinenler arasında. Kafeinin insanda da gündüz ve gece ritmini etkileyip etkilemediğini şimdi Colorado Üniversitesi’nden Tina Burke kronobiyolojik bir laboratuvarda beş katılımcıyla araştırdı. Sonuçlara göre loş ışıkta oturanlar (kafein almayanlara kıyasla) ortalama olarak 40 dakika fazla uyanık kalmış. Ve ertesi sabah da daha geç kalkmışlar ki uzmanlar bundan gündüz ve gece ritminin bozulduğu sonucunu çıkarıyor. Kafein grubunda melatonin seviyesi çok daha geç yükselmiş. Bu hormonun salgılanışı normalde iç saatimiz tarafından etkilenir. Avrupa Benim Zeynep Atikkan Gazeteci yazar Zeynep Atikkan’ın “Batı Avrupa’da Sağın Yükselişi”ni konu aldığı bu kitabını da anımsatalım. Geçen yıl Metis’ten yayımlandı. “Atikkan, beş yıl boyunca Avrupa başkentlerinde yeni popülist sağın nasıl ve neden yükselişe geçtiğini anlamak için farklı görüşten kişilerle parti bürolarında, seçim karargâhlarında, üniversite kampüslerinde yüz yüze söyleşiler yaptı. Avrupa’nın aşırı sağcı, radikal sağcı, ya da yenipopülist diye tanımlanan partilerinin liderlerine, çokkültürlülük, göçmen politikaları, Avrupa Birliği’nin geleceği, İslam ve Avrupa gibi konularda sorular yöneltti. Aşırı sağın gelişimini ülke ülke inceleyen Atikkan, özellikle bu yıl yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sağladıkları oy artışından sonra bu partilerin artık marjinal ya da geçici vakalar olarak görülemeyeceğini, Avrupa alanı üzerinde doğrudan söz sahibi haline geldiklerini vurguluyor. Sistemli bir şekilde kültür temelli bir ırkçılığa, göçmen ve özellikle de Müslüman düşmanlığına başvuran bu partiler, öyle görünüyor ki, yıllardır merkezdeki sağ ve sol partilerin yarattığı boşluğa oynuyorlar. Aşırı sağın bu yükselişi, kendi değerlerini başkalarıyla paylaşmak yerine, “Avrupa benim, ya benim gibi olacaksın, ya terkedeceksin” diyerek onları dışlayan güçlü bir zihniyet yarattı. Atikkan’ın kitabı son yıllardaki Avrupa merkezli siyasi gelişmelere kapsayıcı, ayrıntılandırılmış bir ışık düşürüyor. rekoru da önemli ölçüde aşmış oldu. Üstelik sıcaklık rekoru hem karada hem de denizlerde yaşandı. Bu küresel sıcaklık artışından tahminlere göre iklim değişimi ve çok güçlü El Nino’nun kombinasyonu sorumlu. Bu da yükselen su sıcaklığı, değişen hava basıncı motifleri ve yağışlı bölgelerin yer değiştirmiş olması demek. NOAA, El Nino’nun Mart 2016’dan itibaren zayıflamasını bekliyor. Tüm yaz mevsimi gibi Ağustos ayındaki sıcaklıklar da tüm dünyada rekor seviyeye ulaştı. Ağustos’taki ortalama hava sıcaklığı Temmuz ayına kıyasla 0,4 derece daha yüksekti. Küresel ısınma öte yandan kutuplarda da izler bıraktı. Amerikan buz verileri merkezine göre Güney Kutbu’nda üç yıldan bu yana donmuş su seviyesi ilk kez ortalamanın altına düşmüş. Kuzey Kutbu etrafında da bu yaz daha az buz vardı. Erime sezonunun sonunda en az yüzde on beş örtülü olan kısım beş milyon kilometrekarenin altına düşmüş. Yosun, küf mantarı ve sirkesinekleriyle gerçekleştirilen deneyler sonucunda kafeinin bu organizmalarda gün ritmini uzatabileceği anlaşılmıştı. Kafeinin belli koşullarda bi Kahve biyolojik saatimizi değiştiriyor Normal uyku zamanından iki saat kadar önce daha fazla melatonin salgılandığı için kendimizi yorgun hissederiz. Gece ise melatonin indirgenir ve sabah zinde bir şekilde uyanırız. Aydınlık ışıkta oturanlarda gündüz ritmi kafeinsiz 85 dakika, kafeinle ise 105 dakika uzamış. Kafeinin iç saatimiz üzerinde ne şekilde etkidiği hücre kültürü deneyleriyle anlaşılmış. Nilgün Özbaşaran Dede [email protected] Sadık Usta’nın daha önce aynı Kaynak Yayınları’nda Türk Ütopyaları başlıklı ilginç kitabı yayılanmıştı. Şimdi de ülkemizde pek bilinmeyen ilkçağın özgün ütopya ve ilk devlet teorilerini dilimize çevirerek inceliyor. İnsanoğlu, kahramanlık çağından bu yana baskı, sömürü ve eşitsizliğe karşı özgürlük, eşitlik ve kardeşlik düşlemiştir. Acı, sefalet ve ezilmişlikle birlikte ahlak bozulmuş, güven de kalmamıştır. Mutluluk vaat eden yeni bir toplum ve devlet arayışı, çağlar boyu bütün düşün adamlarının uğraşı olmuştur. İlkçağ ütopyaları, genel anlamda devlet teorisinin ilk metinleri olarak da görülebilir. Thomas More, 1516 yılında ütopya kavramını yazın dünyasında ilk kez kullanırken antikçağ edebiyatından da oldukça yararlanmıştır. • Tarihin ilk bilimkurgu romanının 1. yüzyılda Adıyamanlı Lukianos tarafından yazıldığını biliyor musunuz? • Erkeklerin baskı düzenine karşı ayaklanan Atinalı kadınlar, devleti ele geçirince önce hangi yasaları uyguladılar? • İlk eşiklikçi devlet teorisyeninin Kadıköylü hemşehrimiz Phaleas olduğunu biliyor muydunuz? • Miletli Hippodamos’un eşitlikçi şehir planının bugün hâlâ mimarlık derslerinde okutulduğunu duymuş muydunuz? • Anadolu toprakları neden eşitlikçi devlet teorileri konusunda zengin bir coğrafyaydı? • Ütopyaların hep Batı’dan çıktığını iddia edenler ilk ütopyaların Anadolu topraklarında çıktığını neden es geçiyorlar? • Olimpiyat yarışlarını başlatan Sparta’nın eşitlikçi bir devlet düzenine sahip olduğunu ve eşitlikçi uygulamalarıyla binlerce yıl boyunca bütün felsefi düşünceleri etkilediğini biliyor musunuz? • Messeneli bir tanrıtanımaz olan Euhemeros nasıl bir devlet düzeni tasvir etmişti? • Platon’un Atlantis tasvirinin ne kadarı doğru? • Yüzyıllar boyunca ezilenlerin ülküsü haline gelen Güneş Adaları hakkında bilmedikleriniz… İlkçağ Ütopyaları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle