24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Son Araştırmalardan nin binde biri yüksekliğindeki yuvarlak bir yükselti üzerine yerleştirilen 0,036 mm büyüklüğünde bir plakayla denemişler. Bu mikro peyzaj 80 nanometre kalınlığındaki kamuflaj zarıyla kaplanmış. Kırmızı ışıkla gerçekleştirilen deneyler sırasında mini obje gerçekten de görünmez hale gelmiş. CBT 1489/2 Ekim 2015 Michigan Üniversitesi bilim insanları bilinen tüm hayvan, bitki, mantar ve mikrop türlerinin bir soyağacını oluşturdu. Dev soyağacıyla ilk kez bugüne kadar bilimsel bir isim alan tüm türlerin soyları ve akrabalıkları 3,5 milyar yıl geriye gidilerek takip edilebiliyor. “Open Tree of Life” (“Yaşamın Açık Ağacı”) ilkel arkebakterilerden insana kadar tüm canlıları içeriyor ve http:// opentreeoflife.org/ adresinde tüm kullanıcılara erişilebilir durumda. Türler arasındaki akrabalık ilişkilerinin daha iyi anlaşılması örneğin yeni ilaçların geliştirilmesinde, daha verimli tarım veya AIDS, Ebola ve grip gibi hastalıkların kökeni ve dağılımını öğrenmek için önem taşımakta. Cody Hinchliff ve Stephen Smith ile çalışan ekibin hazırladığı soyağacı sadece akrabalık ilişkilerini göstermekle kalmayıp, çok sayıda boşluğu da gözler önüne seriyor. Bu boşlukların doldurulabilmesi için de soyağacı İnternette herkese erişilebilir durumda. Bakteriden, insana tüm canlıları içeren dev soyağacı İlk omurgalılar karaya çıktıklarında, bacakları yüzgeçten evrildikleri için bedenlerinden dikey değil yatay olarak uzanıyordu. Bu yüzden de timsahlardakine benzer kıvrık bacaklarla hantal yürüyorlardı. Fakat Nijer’de bulunan fosiller bazı istisnaların da bulunduğunu gösteriyor. Paleontologlar burada bugüne dek bilinmeyen Pareiasaurid’e ait çok sayıda iskelet buldu. Bu ilkel sürüngen gurubuna o dönemin en büyük ve en ağır kara hayvan “Düzgün” bacaklı ilkel sürüngen Zar inceliğindeki bir kamuflaj malzemesi küçük objeleri tamamen görünmez kılıyor. Yöntemin işlemesi için kamuflaj malzemesinin ince bir cilt tabakası gibi objeyi sarması gerekiyor. Ayrıca gizleme zarının optik özellikleri de her objeye uygun tasarlanıyor. Yeni kamuflaj yöntemi küçük objeleri tamamen görünmez kılıyor ları dahildi. 260 milyon yıllık kemikleri ayrıntılı bir şekilde inceleyen Brown Üniversitesi araştırmacısı Morgan Turner, ön bacakların farklı bir anatomiye sahip olduğunu fark etmiş. Çünkü kemikler ve eklemler Bunostegos akokanensis olarak isimlendirilen bu hayvanın bedenden aşağı dikey olarak uzanan bacaklara sahip olduğunu gösteriyor. Otçul olduğu sanılan Bunostegos aşağı yukarı bir inek büyüklüğündeydi. Paleontologlar bu ilkel sürüngenin düzgün bacaklarına zorlu yaşam alanı nedeniyle kavuştuğunu tahmin ediyor. Çünkü 260 milyon yıl önce o bölge kurak bir çöldü ve bitkili sulak alanlar birbirinden mesafeliydi. Bunostegos bu yüzden açlığını ve susuzluğunu gidermek için uzun mesafeleri aşmak zorundaydı. NASA’nın “New Horizons” sondasıyla alınan görüntüler Plüton’un Mars kadar karmaşık arazi yapısına sahip olduğunu gösterdi. Fotoğraflarda dallı budaklı vadiler, girintili ve çıkıntılı bölgeler ve meteorit çarpmalarından geriye kalan kraterler seçiliyor. Hatta dağlardan, geniş ovalara akmış gibi görünen donmuş azot nehirleri de. Ayrıca donmuş su veya donmuş azot birikimleriyle oluşan dağlar da var. En şaşırtıcısı da kum tepeleri olmuş. Çünkü eğer bunlar da dünyamızdaki gibi rüzgarlarla oluştuysa, Plüton bir zamanlar daha yoğun bir atmosfere sahip olmuş olmalı. Plüton’daki atmosfer basıncı günümüzde, dünyamızdakine kıyasla yaklaşık 100.000 misli düşük. Amerikalı jeofizikçi William McKinnon ise belki de bizim henüz bilmediğimiz bir süreç devam ediyordur diyor. Diğer bir sürpriz de Plüton’un atmosferik sis perdesi oldu. Anlaşıldığı üzere sis perdesi bilinenden çok daha fazla tabakaya sahip. “New Horizons” sondasının Plüton’un 12.500 km. yakınından uçmasından bu yana iki ay geçti. Sonda şu sıralar dünyamızdan 5 milyar kilometre ve Plüton’dan ise 69 milyon kilometre uzaklıkta. Plüton şaşırttı larında yaşayan çocuklarda daha fazla lösemi görüldüğünü ortaya koymuştu. Ancak buna hangi mekanizmanın neden olduğu halen bilinmiyor. 2009’da bir araştırma da elektrik hatlarının ineklerdeki manyetik alan algısını bozduğunu göstermişti. Elektrik hatları ayrıca uyku hormonu melatonin salgısı üzerinde de etkili. Gece salgılanan bu hormon gündüz ve gece ritmi üzerinde önemli bir rol oynuyor. Bağışıklık sistemini de güçlendiren bu hormonun kanserden koruduğu da tahmin ediliyor. Duisburg Üniversitesi’nde Hynek Burda ile çalışan ekip melatonin hipotezini mercek altına alarak yüksek gerilim hatlarının buzağıların melatonin seviyesini etkileyip etkilemediğini ve eğer etkiliyorsa hangi zamanlarda etkilediğini araştırmış. Otuz günlük buzağılar 35 gün boyu Yüksek gerilim hatları düşük frekanslı elektromanyetik alanlar yaratır ve hattın etrafındaki havayı elektrikle yükleyebilirler. 1960’lı ve 70’li yıllarda gerçekleştirilen araştırmalar bu tür elektrik hatlarının yakın Elektrik hatları, uyku hormonu üzerinde etkili 5060 Hz ve 0,4 mikrotesla gücünde bir elektronik manyetik alanın etkisinde bırakılmış. Deney yaz ve kış mevsiminde tekrarlanmış. Tükürük örneklerindeki melatonin seviyesi ölçüldüğünde, elektromanyetik alanın etkisinde kalanlarda daha az uyku hormonu tespit edilmiş. İlginç bir şekilde bu etki sadece kış aylarında ortaya çıkmış. Hatta yaz aylarında bu etkinin tersine döndüğü fark edilmiş. Fakat uzmanlar kaş aylarındaki olumsuz etkinin, yaz aylarındaki olumlu etkiden çok daha yüksek olduğunu da vurguluyorlar. (Scientific Reports). Kısa bir süre açıklanan Amerikan Atmosfer ve Okyanus Dairesi’nin (NOAA) sonuçlarına göre 2015 yazı, beklenenden ortalama olarak 0,85 derece daha sıcak geçmiş. Buna göre 2015 yazı, geçen yılki Yaz aylarında rekor sıcaklık Antibakteriyel sabun bakterileri öldürmüyor! Sabundaki antibakteriyel etkinin daha fazla olmadığı anlaşıldı. Birçok katı ve sıvı sabunda bulunan triklosan maddesi normal yoğunluktaki bakteri sayısını azaltmıyor. Seoul Üniversitesi’nde MinSuk ve ekibi bu sonuca çok sayıda deneyle ulaştı (Journal of Antimicrobial Chemotherapy). Deneyler sırasında 20 bakteri kökü yirmi saniye kadar yüzde 0,3 oranında triklosan içeren bir sabun çözeltisine bırakılmış. Bu oranlar aşağı yukarı el yıkama süresine ve AB ve diğer birçok ülkede izin verilen triklosan miktarına eşittir. Triklosan içerikli çözelti ne 22 derecede ne de 40 derecede triklosan içermeyen sabun çözeltisinden daha iyi sonuç vermemiş. Söz konusu kimyasal madde etkisini ancak dokuz saat sonra gösteriyor. Diğer bir deneyde katılımcılar ellerini triklosanlı ve triklosansız sabunla yıkamışlar, iki durumda da bakteri sayısı aşağı yukarı eşit miktarda azalmış. Bilim insanları yüzde 0,45 ila yüzde 2,0 oranda triklosan içeren çözeltilerin bakterileri karşı etkili olduğunu ancak bu oranda triklosana artık birçok ülkede izin verilmediğini söylüyor. Triklosan öte yandan sağlığa da zararlı. 2014’te Amerikalılar fare deneylerinde triklosanın karaciğer kanserini tetikleyebileceğini göstermişti. Birçok dezenfeksiyon ve temizlik malzemesinde, kozmetik ürünlerde ve bazı özel giysilerde bulunan triklosan çevreye de zararlı. Yosunlar için de zehirli, bu kimyasalın bir indirgeme maddesi balıkların bedenlerine işliyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden Xiang Zhang tarafından geliştirilen yöntemde, kamuflaj malzemesi ışığı objenin etrafında döndürmek yerine ışığın objeden yansıtılma biçimini değiştiriyor. Bu amaçta gizleme malzemesinin üzerinde ışığı soğuran ve yeniden yansıtan minik altın antenler bulunuyor. Işığın ne şekilde geri yansıtılacağı antenlerin biçimlerine ve büyüklüklerine göre değişiyor. Araştırmacılar yeni yöntemi milimetre
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle