24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Ebola virüslerinin kalıtımları çözüldü tırmalar sırasında septumdaki (iki kanat arasındaki bölme) kıkırdak hücrelerinin kendilerini yenileyebildikleri bilgisinden yararlanılmış. İşte bu nedenle Ivan Martin ve Marcel Jakop yönetimindeki ekip bu hücreleri mercek altına almış. 55 yaşından genç 25 hastanın yedisinin burun septumundan küçük doku örnekleri alınmış. Bu örneklerden kıkırdak hücreleri ayrıştırıldıktan sonra laboratuarda çoğaltılmış. Ve yeni büyüyen kıkırdak hücreleri bir iskelet üzerine yerleştirilerek, 30x40mm büyüklüğünde kıkırdak parçası üretilmiş. Kıkırdak dokusu ameliyatla, aşınan kıkırdağın yerine yerleştirilmiş. İlk sonuçlar gerçekten de çok umut verici, fakat kıkırdak implantının ne kadar dayanacağı henüz bilinmiyor. Bilim insanları bunu kontrol edebilmek için önümüzdeki iki yıl için çok sayıda deneme planlıyorlar. Araştırmacılar ve doktorlar yeni yöntemden çok umutlu. Çünkü kıkırdak aşınması tüm toplumlarda çok yaygın ve çok zahmetli ameliyatlar ve rehabilitasyon yöntemleriyle tedavi edilebiliyor. Dahası daha önceleri burun kanadı tümör yüzünden zarar gören hastalar, septumdan alınan kıkırdak hücreleriyle başarıyla tedavi edilmiş. Bu şekilde hastalar acı verici operasyonlardan kurtulmuşlar (Science Translational Medicine). başa çıkmak zorunda oldukları için yüzmek yerine yürümek zorunda kalmışlar. Zorlu çevre koşulları, normalde gizli kalabilecek, anatomi ve davranış değişikliklerini ortaya çıkarabiliyorlar diyor Standen. “Bu, gelişimin bir tür biçimlenebilirliğidir”. Karada yaşayan balıklar, yüzgeçlerini bedenlerine daha yakın bir şekilde hareket ettirerek ve kafalarını daha fazla yukarı kaldırarak, sudaki hemcinslerine göre daha iyi yürüyorlar. Ayrıca yüzgeçler hareket sırasında daha az kayıyor. Anatomik değişimlerin birçoğu, fosillerden anlaşıldığı gibi kara omurgalıların gelişimlerinde gö Afrika’da yayılmaya devam eden Ebola salgını eskilerden çok daha büyük. Bilim insanları şimdi de salgın sürecindeki virüslerin kalıtımlarında yüzlerce değişim saptadı. Yeni veriler sayesinde daha hızlı test yöntemleri, aşı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilebilir. Uluslararası bir araştırma ekibi şu sıralarda görülen 99 Ebola virüsünün kalıtımını çözdü. Batı Afrika’da kol gezen varyant, daha önceki salgınlarda görülen virüslerden 300 bölgede farklılık gösteriyor (Science). Ayrıca salgın sürecinde ellinin üzerinde mutasyon yaşanmış. Harvard Üniversitesi’nden Pardis Sawbeti ve ekibi, sonuçları yayımladı; verilerin daha hızlı testlerin geliştirilmesinde, yeni aşı ve yeni tedavilerin üretilmesinde yardımcı olmasını bekliyor. Yeni virüs tipinin de eski varyantlara kıyasla daha tehlikeli olup olmadığı anlaşılmamış. İncelenen virüsler Mayıs sonundan Haziran’ın ortasına kadar Sierra Leone’de kaydedilen 78 hastaya ait. Bazı hastalardan tekrar tekrar kan alınmış. Eski salgınlardaki virüsler ve günümüzdekiler arasında toplam 34 mutasyonun bulunduğu ve Batı Afrika’daki salgın sürecinde 55 mutasyonun yaşandığı görülmüş. İlk kez bir salgın sırasında Ebola virüslerinde yaşanan değişimler incelendi. Bu şekilde virüslerin ne şekilde geliştiklerini görebildik diyor araştırmacılar. Mutasyon oranı doğadakinden iki misli fazla. Bir olasılıkla mutasyon geçirmiş virüslerin hayatta kalarak daha iyi çoğalmalarında insanın bağışıklık sisteminin katkısı bulunuyor. Mutasyonun, virüsleri örneğin daha bulaşıcı veya daha tehlikeli hale getirip getirmediği bundan sonra araştırılacak. Bilim insanları mutasyonların ne anlama geldiklerini ancak aylar sonra öğrenebileceklerini sanıyor. İlk hastaya virüs bir hayvandan bulaşmış. Daha sonra ise virüsler insandan insana bulaşmaya devam etmiş. Halihazırdaki virüs kökü ise bir ihtimalle, birkaç on yıl önce orta Afrika’da görülen bir varyanttan gelişmiş. Salgın hem hasta sayısına hem de yayıldığı alana göre bugüne kadarki en büyük salgın. Gine’de başlayan salgın Mart ayında Liberya’ya, Mayıs ayında Sierra Leone’ye ve Temmuz ayında da Nijer’e yayıldı. Hasta sayısı sadece 35 gün içinde ikiye katlandı. munlarını enfeksiyondan beş gün sonra bile iyileştirmiş. ZMapp ilacı güvenli bir şekilde etkili oldu diyor Winnipeg Sağlık Dairesi’nden (Kanada) Gary Kobinger ve ekibi (Nature). Bununla birlikte ZMapp ilacının insanda da etkili olup olmadığı henüz kanıtlanmadı. Araştırma çerçevesinde 18 Rhesus maymunu ZMapp ile tedavi edilmiş. Bazılarında ateş ve yüksek sayıda akyuvar ve düşük trombosit gibi belirtiler görülmesine rağmen tüm maymunlar iyileşmiş. Hatta mukoza kanamaları bile durmuş. Daha önceleri de aynı ilaçla başarılı deneyler yapılmıştı ama tedaviler daha erken başlamıştı. Bilim insanları deneyler sırasında şu sıralar Batı Afrika’da kol gezen virüsün başka bir varyantını kullanmışlar. Fakat hücre kültürleriyle gerçekleştirilen diğer deneylerde de ZMapp güncel virüs tipinin çoğalmasını engellemiş. İlacın insanlar üzerindeki etkisi üzerinde neredeyse hiçbir deneyim yok. Gerçi Amerika’da iki hasta ZMapp ile tedavi edildikten sonra iyileşmiş ama bu gelişme yine de ilacın etkisini kanıtlamıyor. Nitekim bugüne kadarki Ebola hastalarının yarısı bu tür bir terapi görmeden de hayatta kalabilmiş. rülenlerle benziyor. Bu nedenle gözlemlenen davranış değişiklikleri, ilk balıkların yüzgeçleriyle karada yürümeye başladıklarında nelerin yaşandığını göstermiştir diyor Montreal McGill Üniversitesi’nden Hans Larsson: “Son araştırma, uyum yetisinin, büyük evrimsel geçişi kolaylaştırdığını gösteren bilinen ilk örnek.” Yeni bir kıkırdak tedavisi Basel Üniversitesi bilim insanları burundaki kıkırdak hücrelerinin, dizdeki aşınmış kıkırdağın yerini alabileceğini keşfetti. Araş Bilim insanları alışılmışın dışında bir deneyle omurgalıların 400 milyon yıl önce karaya nasıl çıktıklarını “canlandırdı”. Bu amaçta hava soluyan balıklar suyun dışına çıkarılmış. Hayvanların anatomik değişimleri, önemli ölçüde geçiş evresindeki fosil buluntulara benziyor diyor Ottawa Üniversitesi’nde Emily Standen (Nature). Araştırmacılar normalde zamanlarının çoğunu suda geçiren bişir balıklarını (Polypterus) sekiz ay boyu karada tutunca, hayvanların beden yapıları yeni çevre koşullarına uyum sağlamış. Yeni çevre koşulları hayvanların beden yapılarını yeni koşullara uyum sağlamaya zorlamış. Sudaki yaşama karşın, daha büyük bir yerçekimiyle Balıklar karaya nasıl çıktılar ? Her insanın üzerinde görevlerini yerine getiren ve çevreye yayılan 10 bin çeşit bakteri yaşıyor. Ve bu bakteriler, taşınan ev sahipleriyle birlikte yeni eve geliyorlar. Böylece yeni evde de eski evdeki mikroplar yaşamaya başlıyor. Amerikalılar, bakterilerin evden evde farklılık gösterdiğini de söylüyor (Science). Araştırmacılar evlerdeki bakterileri, insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için inceledi. Chicago Üniversitesi’nden Simon Lax ve ekibi, araştırmaya, 10 evi, 7 aileyi, 3 köpeği ve 1 kediyi dahil etmiş. Altı hafta boyunca düzenli olarak kapı kollarından, elektrik düğmelerinden, mutfak zemin Bakteriler, ev sahipleriyle birlikte taşınıyor Dünyanın en eski kası mı? Newfoundland’da bir kas dokusu izini bırakan, 560 milyon yıllık ısırgan hayvan Haootia quadriformis’in kalıntıları bulundu. Böylece günümüzden 541 milyon yıl öncesi yaşanan “Kambriyen patlaması” fikri kısmen de olsa gerçeğe dönüştü. Gerçi o zamanlar çok sayıda yeni türlerin oluşmasıyla yaşam çok fazla bölümlere ayrılmıştı, fakat bu daha çok 635 ila 541 milyon yıl önceki Ediakara çağında başlamıştı. Paleontologlara göre Ediakara devrinin hayvanlarında kabuk, diken veya diş gibi sert beden dokuları neredeyse hiç gelişmemişti. Yumuşak doku sadece çok ender koşullarda izler bıraktığı için de fosil kalıntılar çok azdır. Fakat Oxford, Cambridge ve Newfoundland Üniversitesi bilim insanları bu sefer şanslıydılar. Buldukları 560 milyon yıllık fosil bilinen en eski kas dokusunun izini bırakmış. Haootia quadriformis olarak isimlendirilen bu yabancı tür, medüz ve mercanların bir akrabası olabilir diyor bilim insanları. Dört kollu bedeni simetrikti ve beden biçimi ve kas demetleriyle, Ediakara devrindeki hayvanlardan çok günümüzdeki ısırgan hayvanlara benziyor diyor bilim insanları. Kas demetinin kaya üzerinde bıraktığı izi, Alex Liu, Proceedings of the Royal Society B dergisinde kas dokusu için bir kanıt olarak değerlendiriyor. Bu evrimde çok önemli bir adımdı, çünkü hayvanlara daha iyi hareket sunarak yepyeni olanakların kapısını açmıştı diyor araştırmacı. Eğer bu tahmin gerçekten de doğruysa, söz konusu kalıntı bugüne kadar bilinen en eski kas izi olacak. CBT 1434 6 /12 Eylül 2014 Bilim insanları Ebola’ya karşı büyük bir başarı yakaladı. Deneysel ilaç, hastalığın ilerlemiş evresinde bulunan Rhesus may Deneysel ilaç, Ebola hastası maymunları iyileştirdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle