22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GELECEKBİLİM Gelecek 200 bin yıl içinde uygarlığın kesintiye uğramaması durumunda evrim insanlarda şu on temel değişikliğe yol açacak: • İnsan teknoloji yardımı ile kendi kendini geliştirecek • Kafatası hacmi değişecek • Ayak parmaklarının sayısı azalacak • Dişler küçülecek • Beyindeki bağlantılar çoğalacak • Saç miktarı azalacak • Boylar uzayacak • Kaslar körelecek • Bağışıklık sistemi zayıflayacak • Etnik farklılıklar ortadan kalkacak İNSANIN EVRİMİ DEVAM EDİYOR: İnsan 200 Bin Yıl Sonra Neye Benzeyecek? nın savunduğu “küçük kafatası” tahmini, insan kafatası hacminin üst sınıra dayandığını ve insanların daha büyük kafatasına sahip olmalarının imkânsız olduğunu iddia eder. Bunun nedeni normal doğumda annenin fizyolojisinin daha büyük bir kafanın geçişine izin vermemesidir. Bu nedenle pek çok bilim insanı daha büyük bir kafanın doğumu imkansızlaştıracağına inanıyor. Daha büyük bir kafa anneye zarar verecek daha da kötüsü ölümüne yol açabilecektir. Bu açıdan kafa boyutlarının aynı kalması, hatta zaman içinde küçülmesi kaçınılmazdır. Ancak bu görüş sezaryen uygulamasını göz ardı ediyor. Günümüzde doğacak bebeğin kafası normalden büyükse zaten sezaryen ile doğurtuluyor. Kimileri sezaryen ameliyatlarının doğal doğumlardan daha tehlikesiz olduğunu düşünse de, bu uygulamanın ancak hastane ortamlarında yapılabilmesi çok önemli bir engel oluşturuyor. Büyük kafataslı insanlar, sezaryen koşullarını yaratamadıkları anda yok olmaya mahkumdur. NEREYE GİDİYORUZ? Scientific American dergisi evrilmekte olan insanların gelecekte neye benzeyeceğini dünyanın önde gelen bilim insanlarına sordu. Bazı ilginç yanıtlar şöyle: Ray Kurzweil, gelecek bilimci ve Google’da mühendislik birimi yöneticisi Parkinson hastaları ve işitme engelliler şimdiden beyinlerine yerleştirilen implant’lardan yarar sağlıyor. 2030’lu yıllara gelindiğinde bu uygulama yaygınlaşacak. Bilgisayarlar o kadar küçülecek ki kılcal damarlardan girilip kolayca beynimize yerleştirilecek. Uygulamalardan biri, bugün akıllı telefonumuzun zekâsını bulut’ta genişlettiğimiz gibi, neokorteksi (beynimizin düşünme bölgesi) bulut’ta genişletmek olacak. İnsan ırkının zamanla fiziksel olarak zayıf düşmesine yol açabilecek iki önemli neden söz konusudur. Birincisi kas geliştirici işlerde teknolojiye giderek daha fazla bağımlılık kazanmamızdır –özellikle makinelere. Her nesil giderek daha az miktarda fiziksel güç harcadığı için vücudumuzun zayıflaması kaçınılmazdır. Kasların körelmesinin ikinci olası nedeni biraz daha çarpıcıdır. Uzayda yaşam kurma çabalarından sonuç alındığı takdirde günlük işlerde fiziksel güce neredeyse hiç ihtiyaç duyulmayabilir. Galaksiler arası yolculuklarda insanların kas kütlesinin büyük bir kısmını yitirmesi büyük bir olasılıktır. Dünyaya dönen astronotların kas kütlelerinin büyük bir kısmını yitirmiş olduklarını biliyoruz. Gelecek nesillerin bu sorunu göz ardı etmemeleri ve buna çözüm getirmeleri gerekir. Aksi takdirde tekerlekli sandalyeye bağımlı bir yaşam sürebilirler. KÖRELEN KASLAR bir düşünün. Zaman içinde vücudunuzun bu desteklere bağımlı hale geldiğini, destekler olmadan düzen kuramadığını tahmin edebilirsiniz. Hormonları yaratan süreçlerin hayatta kalma konusundaki rolleri giderek azalır, çünkü nasılsa dış destekle hormonlar düzenlenmektedir. Binlerce yıl sonra insanlar öyle bir noktaya erişirler ki, hormonlar organik olarak vücudun içinde üretilmez. Bu örneği biraz daha genişletebiliriz: İnsan vücudu hayatta kalmak için tümüyle dışarıdan gelen desteklere muhtaç hale gelebilir. Dolayısıyla vücudun iç fonksiyonlarının büyük bir kısmı işlevsiz kalır. Bu durumda ilaçlar tüm mikroplarla başa çıkabildiğine göre güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacınız kalmaz. S heffield Üniversitesi’nde son yapılan bir araştırma insanlarda evrimin kesinlikle devam ettiğini ve bu olgunun artık sorgulanmasının gereksiz olduğunu ortaya koyuyor. Aslında HardyWeinberg Denge Kuralı’na göre evrim mekanizmalarından en az biri genetik popülasyon içinde etkili olduğu sürece, evrimsel değişiklik matematiksel bir gerekliliktir. Bu mekanizmalar mutasyon, rastgele olmayan çiftleşme (cinsel seçilimi de kapsar), gen akışı, genetik sürüklenme veya doğal seçilimdir. Bunların ilk dördünün devam ettiği açıkça görülüyor. Sheffield çalışmasının da kanıtladığı gibi doğal seçilim de etkisini sürdürüyor. Ancak bu noktada olaya başka bilinmeyenler de ilave oluyor: Evrim devam ettiğine göre insanlar gelecekte neye benzeyecek? Gelecekteki evrimsel değişiklikler hakkında tahminde bulunmak teknik açıdan doğru olmasa da (çünkü evrimin bir hedefi yoktur; gelecekte ne gibi koşullara maruz kalacağımızı, hangi ortamlarda yaşayacağımızı kesin olarak bilemeyiz), bugünkü gidişata bakarak yakın gelecekte neler olacağı hakkında akıllı bir tahminde bulunabiliriz: Yohannes HaileSelassie, Cleveland Doğa Tarihi S.Jay Olshansky, Müzesi’nde paleoantropolog Evrim ara vermeden devam eden bir süreçtir. Dolayısıyla insanlar Dünya’daki tüm diğer yaşambiçimleri gibi evriliyor ve evrilmeye de devam edecektir. Ancak kimse bir gün yok olacağı gerçeği dışında, insanın ne olacağını bilemez. Evrimin kendi iç dinamikleri vardır ve kimse bu konuda kesin bir tahminde bulunamaz. CBT 1434/10/12 Eylül 2014 Kafatası hacmi ile ilgili tahminler başlıca iki düşünce akımına dayanır. Çok sayıda bilim insanı DAHA BÜYÜK/DAHA KÜÇÜK KAFATASI önemli engeldir. Bir çocuk ne kadar sağlıklı beslenirse, o kadar sağlıklı gelişir ve boyu uzar. Yiyecek sıkıntısı yaşanmadığı sürece boyların uzaması devam edecek. Bunun sınırını evrim belirleyecek. CBT 1434/11/ 12 Eylül 2014 İnsanlar zaman içinde teknolojiden yararlanarak kendi üzerlerinde evrimi zorlayacakları bir noktaya gelebilirler. Bu gerçek anlamda kendi kendini ıslah etme anlamına geleceği gibi, biyonik organlar veya gen seçilimi yoluyla da olabilir. Örneğin anne baba adayları doğacak çocuklarının özelliklerini doğumdan önce seçebilirler. Eğer bu uygulamaya izin verilirse özellikle gen seçilimi “tasarım bebekleri” alanında bir patlamaya yol açabilir. Bu bebeklerde istenmeyen özellikler ve hastalıklı genler temizlenmiştir. Yaygınlaştığı takdirde bu uygulama olumsuz insan özelliklerini ortadan kaldırabilir. TEKNOLOJİ YARDIMI İLE KENDİ KENDİNİ GELİŞTİRME İnsanlar iki ayağı üzerinde yürümeye başlamadan önce ayak parmakları, aynı el parmakları gibi kavrama yeteneğine sahipti. Tırmanma, kavrama eylemleri yerine yürüme alışkanlığını kazandığımız andan itibaren ayak parmakları yavaş yavaş bugünkü bo yutlarına indi. Bugün en küçük dalı bile kavrama yeteneğine sahip değiliz. Dolayısıyla beşinci en küçük parmağın giderek küçülmesi bu sürecin bir habercisidir. Bu arada diğer parmaklar, özellikle de büyüğüyalnızca denge ve yürümeyi sağlar. Küçük parmak bugün işe yaramıyor ve bu parmağı olmadan insanlar hiçbir sıkıntı yaşamıyor. Bugün küçük parmak – ayakkabıların içinde sıkışıklık yaratmak, yolumuzun üzerindeki nesnelere çarpmak gibi yalnızca sorun yaratıyor. Dolayısıyla insanların zaman içinde dört ayak parmağının kalacağını söyleyebiliriz. Kaldı ki hayvanlar da evrim sonucu bazı parmaklarını yitirmişlerdir. AYAK PARMAĞI SAYISINDA AZALMA Illinois Üniversitesi’nde biyodemograf Gelecekte fizyolojik evrimin en belirgin itici gücü, bazı özellikleri ortaya çıkartmak için insanın genlere müdahalesi olacaktır. Yapmamamız gereken ilk şey evrimin sırtımıza yüklediği yüklerden kurtulmak olmalıdır. Büyük bir olasılıkla ilk hedefimiz yaşlılığa bağlı hastalıklar ve bozukluklar olacaktır. Hayatta kalmak için insanların ilaçlara bağımlılığı arttıkça, insanların bağışıklık sistemlerinin yavaş yavaş zayıflayacağını öngörebiliriz. Bunu açıklamanın en iyi yolu hormonlarla ilgili örnektir. Gelecekte ilaç destekleri yardımıyla hormonlarınızı düzenlediğinizi ZAYIFLAYAN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ Çok kültürlülük modern toplumlarının özüdür. Kültürlerin birbiriyle iç içe geçmesi sürdükçe insanların tek bir etnik gruba evrilmesi şaşırtıcı olmaz. Irkların birbiriyle karışması yaygınlaştıkça insanlar etnik özelliklerinin ana hatlarını yitirirler. Ve dünyanın farklı kısımlarının özelliklerini taşımaya başlarlar. Bunun tek bir faydası olabilir: Irkçılık artık ayrıştırıcı bir unsur olmaktan çıkar. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynaklar: http://bit.ly/1tvFckD http://bit.ly/Z88IQM http://bit.ly/1cGUIfp http://bit.ly/1w9Kf8z ETNİK FARKLILIKLARIN SONU Sarah Tishkoff, Pennsylvania Üniversitesi’nden popülasyon genetikçisi 10.000 yıl içinde veya sonrasında küresel popülasyonda farklılıkların azalacağını umuyorum. Yeni bir insan türünün ortaya çıkacağını sanmıyorum, çünkü kültürümüz genlerimizden daha hızlı evriliyor. AŞK, SEKS VE EVLİLİĞİN GELECEĞİ ÜZERİNE SENARYOLAR Evlilik ve bağlılık konusunda genel eğilim, bireysellik, rol dağılımında farklılık ve evliliklerde eşit haklara yönelik bir yol izliyorsa evlilikler gelecekte nasıl olacak? Robert Sawyer isimli Kanadalı bilim kurgu yazarı, Neanderthal Parallax isimli üçlemesinde ilginç bir olasılığı gündeme getirir. Herkes biseksüeldir ve hem dişi hem de erkek eşlere sahiptir. Batı kültürünün evrim süreci çerçevesinde evliliklerin çok farklı şekillere evrileceğini söylemek mümkün. Kültürler birbiri ile karıştıkça ve farklı uygulamaların yeni versiyonlarını yarattıkça evlilikler giderek daha da farklı şekillere bürünecek. Batı öngörüler şöyle: • Bir görüşe göre hızlı tempolu, sürekli değişiklik ihtiyacının körüklendiği ve “anıyaşama felsefesinin” benimsendiği günümüzde, ilişkilerin giderek kısa vadeli ve yüzeysel olması kaçınılmaz olabilir. • Teknolojinin ayrıca eskiden olduğu gibi gelecekte de evlilik ve seksi etkileyeceği düşünülüyor. Yakın gelecekte teknolojinin tuhaf ve bugün varolmayan türde ilişkilere zemin hazırlaması bekleniyor. Örneğin bilim kurgu yazarları insanmakine bileşiminden oluşan bireyler arasında romantik bir ilişkinin nasıl bir yol izleyeceği konusunda kurgusal tahminlerde bulunmaktalar. • Başka bir senaryoya göre “gerçekte” varolan evliliklerin yerini sanal eşlerle kurulan evlilikler alabilir. Robotlarla yapılan evlilikler veya cinsel ilişkiler de bu çerçevede dikkate alınabilir. • Evliliklerde çiftler üreme ve ebeveyn olma yükümlülüklerinden kurtulabilir. Aldous Huxley’in Brave New World isimli bilim kurgu romanında, aile, kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat, din ve felsefe artık yoktur. Ayrıca salt zevki önüne gelenle seks yapmada ve uyuşturucu kullanımında bulan toplum hazcı (hedonistik) bir topluma dönüşmüştür. • Biyoteknoloji sayesinde insanlar cinsiyetlerini istedikleri zaman değiştirebilirler. Dolayısıyla eşler farklı zamanlarda erkek veya dişi olabilirler. Ursula LeGuin’in The Left Hand of Darkness kitabı bu dönüşümleri anlatmakta. • Biyoteknoloji ayrıca insanın kendi kendisini klonlamasına da olanak sağlayabilir. Kendinizin karşı cinsiyette bir kopyasını çıkartıp, kendinizle evlenebilirsiniz. • Ray Kurzweil’in de öngördüğü gibi gelecekte zihnimizi bir bilgisayara yükleyebildiğimiz zaman farklı bedenlere artık ihtiyaç kalmaz; farklı zihinler bilinçli bir birleşme ile tek vücut olabilirler. Böyle bir senaryoda bilinçli zihinlerimiz ileri teknolojilerle sonsuza dek desteklendiği zaman evlilikler ebedi olabilir. Kaynak: Seeing the Future Through New EyesCynthia Wagner dişlerimizin giderek küçüleceğini söyleyebiliriz. İnsanlarda dişler bugüne dek evrimi boyunca küçülme eğilimi gösterdi. Fosil kayıtlarına göre son 100 bin yıl içinde dişlerin yarı yarıya küçüldüğü ve buna bağlı olarak çenenin de küçülmüş olduğu görülüyor. Bu gidişatın devam etmesi çok büyük bir olasılık. internet çağında bu zihinsel tuhaflığın önem kazanması normaldir. Bir şeyi hatırlamaya çalışırken beyin “o şeyin” nerede olduğunu hatırlar –internette, google’da, wikipedia’da vb. Teknoloji geliştikçe beyinler verimliliği en üst düzeye çıkartmak için gerekli uyumu gösterecektir. lerde vücutlarının kılsız olması yönünde bir sosyal baskı bulunmadığı için, bu süreç daha uzun sürebilir. UZAYAN BOYLAR KÜÇÜK DİŞLER En yakın zamanda beklenen değişiklik akıl dişlerinin yok olmasıdır. Bu dişler bugün modern insanlarda işe yaramıyor. Ve bazı etnik gruplarda bu dişler hiç çıkmıyor. Bunun dışında Teknoloji şimdiden belleğin çalışma şeklini değiştirmiş bulunuyor. Maksimum verimliliği yakalamaya çalışan insan beyni, tipik olarak bilginin kendisini değil, bilginin depolanmış olduğu yeri hatırlar. Bir kitabın nereye konulmuş olduğunu hatırlamak, kitabın içindekileri hatırlamaktan daha kolaydır. Ve BEYİNDE BAĞLANTI BOLLUĞU İlk insanların vücudunu kaplayan tüylerin bugün çoğunu yitirmiş bulunuyoruz. Bu eğilimin zaman içinde devam edeceğini varsayarsak bugün sahip olduğumuz tüylerin de döküleceğini söyleyebiliriz. Özellikle kadınların, vücutlarının belirli bölgelerinde tüy olmadığı zaman cinsel açıdan daha çekici oldukları inancı yaygındır. Dolayısıyla bu tüylerin gelecekte hiç çıkmayacağını söylemek yanlış olmaz. Aynı şey erkekler için de geçerlidir. Ancak erkek VÜCUT TÜYLERİNİN YİTİMİ İnsanlarda boy uzunluğu son iki yüzyıldır hızlı bir şekilde uzuyor. Yalnızca son 150 yılda türümüzün ortalama boyu 10 cm kadar uzadı. Boy uzamasının ardındaki en belirgin itici güç yiyecek bolluğu ve çeşitliliğinden pek çoğumuzun yararlanabilmesidir. Açlık uzun boyun önündeki en GELECEKBİLİM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle