Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) BİLİM TARİHİ Bugünkü imkânlar Avare’nin zamanında olsaydı sanırım kendine ait bir web sitesi olur, ciroda herkesi sollardı. Avare ve Sahaf Bezginliği Sultanahmet’teki Avare’yi anımsayan var mıdır? Türk Edebiyat Vakfı binasının tam arkasındaki sokağın içinde, bir binanın bodrum katındaydı yeri. 70’li yıllar. Sokak aralarında dolaşan eskicilere kilosunu hurda olarak birkaç liraya ancak satabileceğimiz basılı malzemeleri, özellikle de dergi ve çizgi romanları Avare farklı bir değerlendirmeyle ve iyi para vererek satın alırdı. Ritüel şöyle gerçekleşirdi: Mücap Ofluoğlu’na benzeyen, dişleri eksik, saçları dökülmüş, hiperaktif orta yaşlı Avare (gerçek adını bilmezdik) ufak bir masada otururdu. İlköğretim çağındaki biz çocuklar, topladığımız çizgi romanları, dergileri, kitapları deste halinde önüne koyardık. Avare her birini tek tek inceler ve fiyat biçerdi. Bir parçayı değerlendirmesi birkaç saniyesini alırdı. Fiyatı yükselten özellikler içinde parçanın yıpranmamış olması, eski tarihli olması vb. gelirdi. Değerlendirme sonucu kaç para tuttuysa, Avare masasının üstündeki eski bir defterin arasında tuttuğu banknotlarla ödeme yapar ve “Alan veren yüzelli” gibisinden bir son cümle ile satış işlemini mühürlerdi. Defteri her ne kadar yıpranmış olsa da banknotlar bankadan yeni alınmış, tertemiz, katlanmamış olurdu (o yıllarda ATM cihazı yoktu). Aldığım parayı cebime koymak üzere katlarken onları yıprattığım için mahcubiyet duyardım. Avare belki de 70’li yılların ebay’i, gittigidiyor’u, nadirkitap’ı idi. Çocuk aklımızla kilo ile ancak satılan şeyleri neden böyle yüksek fiyatla aldığını bilmez, soramazdık. Belki bunları çizgi roman meraklılarına (daha yüksek bir fiyata) satıyordu. Belki de kendisi kolleksiyonerdi. Avare daha o yıllarda niteliğin önemine bir vurgunun temsilidir. Onun bu yaklaşımını bugün pek çok sahafta bulmak hala kolay değil. Beyoğlu Belediyesi’nin her yıl düzenlediği Sahaf Festivali’nde en ucuz fiyat bandı olan beş liraya her sene en az birkaç tane imzalı kitap buluyorum. Lütfedip kapak içine baksalar, o kitapları en az elli liraya satabilirler (Hazır yeri gelmişken; bu yıl Sahaflar Festivali ne zaman yapılacak diye interneti ve Beyoğlu Belediyesi’nin web sitesini aşındırırken haber Üsküdar’dan geldi; sahaflar bu yıl 314 Eylül tarihleri arasında Üsküdar’da). Bir kitap nüshasını diğer nüshalarından ayıran (imzalı ve/veya birinci baskı olması gibi) pek çok özellik bulmak mümkün. Yeter ki kitaplar o gözle, Avare’nin yıllar önce yaptığı gibi, değerlendirilebilsin. Bir sayfasının eksik olması, kitabın kenarlarına notlar alınmış olması, kitabın ünlü birine imzalanmış olması vb. Bu liste uzayıp gider. Eksik olan ne? Bu tür unsurların değer artırıcı özellikler olduğunu arz edenin de talep edenin de “keşfetmemiş” olması. Türkiye’de imzalı kitaba değer vermek bile birkaç kolleksiyonerin sahafları “uyandırması” ile benimsendi. Denilebilir ki “zaten satışlar ortada; bir de bu tür unsurlar bularak kitabın fiyatını artırmak cironun iyice düşmesine neden olacaktır”. Oysa sahaflar bilir ki topluca alım yaptıklarında ödedikleri meblağı o çuvalın içindeki kitaplardan beş on tanesini satarak zaten çıkaracaklardır (ve onların alıcısı da bellidir); kalanlar ise kârdır. Dolayısıyla düşecek olan bir türlü gerçekleşmeyen o “teorik” kârdır. Bugünkü imkânlar Avare’nin zamanında olsaydı sanırım kendine ait bir web sitesi olur, ciroda herkesi sollardı. Öte yandan sahafları sürekli dürtüklediğim, onları uyandırmaya çalıştığım için de bana sinir olurdu. Bir öncü matematikçi Mehmet Nadir Mehmet Nadir, Batı’da yayımlanmış bir matematik kitabında araştırmalarına atıf yapılan ilk ve tek Osmanlı matematikçisidir. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com U CBT 1434 12/ 12 Eylül 2014 luslararası matematik literatürü tarihinde üç Maarif Müdürlüğü’ne atanan Mehmet Nadir orada da Osmanlı matematikçisinin adı geçmektedir. Fransa’daki dergiye katkılarda bulunmuştur. İstanbul’a Bunlar, Lineer Cebir konusundaki kitabıy döndüğünde Darüşşafaka’da öğretmenlik yaptıktan la Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa, “Doğuda kullanılan sonra, önce İnas Darülfünunu’nda (Kızlar Üniversicebirsel notasyon” başlıklı yazısıyla Salih Zeki ve “Di tesi) yüksek hesap dersi hocalığına atanmış, sonra da ophant” tipi bazı denklemlerin çözümlerini veren yazı 1919’da Darülfünun’da sayılar teorisi kürsüsünün başılarıyla Mehmet Nadir. Bunlara Almanya’da Erlangen na getirilmiştir. Mehmet Nadir Bey, 1927’deki ölümüÜniversitesi’nde 1919’da matematikte doktora derecesi ne kadar bu görevde bulundu. alan Kerim Erim’i de ekleyebiliriz. Mehmet Nadir’in Fransız matematik dergisine Tevfik Paşa’nın kitabındaki fikirler, daha sonraki gönderdiği çözümler, sayılar teorisinde Diophant tipi araştırma makalelerinde ele alınmamıştır. Salih Zeki denilen denklemlere aittir. Bu çözümlerden ikisi, ChiBey’in makalesi ise çok ilginç cago Üniversitesi profesörlerinden olmakla birlikte bir matematik Eugene Dickson’un 1918’de yatarihi araştırmasıdır. Bu nedenle yınlanan History of the Theory of daha sonra atıf da alan araştırma Numbers (sayılar teorisinin tarihi) makalesi niteliğini taşıyan yazılar adlı ansiklopedik eserinin Diophant Mehmet Nadir’inkilerdir. denklemlerine ayrılan ikinci cildinMehmet Nadir, 1856’da Sakız de, Mehmet Nadir’in adı verilerek adasında fakir bir ailenin çocuğu yayınlanmıştır. Böylece Mehmet olarak dünyaya geldi. İlk ve orta Nadir, Batı’da yayımlanmış bir maöğrenimini Bursa’da askeri okultematik kitabında araştırmalarına da yaptıktan sonra İstanbul’da atıf yapılan ilk Osmanlı Türkü olKuleli Askeri Lisesi’nde ve daha muştur. sonra da Deniz Harp Okulu’nda Öte yandan Mehmet Nadir, okudu. Bu okuldan mezun olyeni bir bölünebilme genel kuralı duktan sonra Divanhane Bahriye geliştirmiştir. Bu yöntem, onun en Meclisi başkanlığında sekreterliçok değer verdiği ve en çok övünğe atandı. Bu görevinin ardından düğü çalışmasıdır. Mehmet Nadir, Deniz Harp Okulu’nda öğretmen ünlü matematikçi Felix Klein’e yardımcısı oldu ve bir yıl sonra da mektup yazarak, önerdiği yöntemin ek görev olarak Darüşşafaka’da Mehmet Nadir gençlik yıllarında daha önceden bilinip bilinmediğini matematik dersi vermeye başladı. sormuş ve Klein de yanıtında, “saGörevleri sırasında izin almadan İngiltere’ye gide vaş dolayısıyla dünyadaki gelişmeleri gereği gibi izleyerek orada matematik bilgisini geliştiren Mehmet Nadir, mediğini, ancak bu yönteme şimdiye kadar rastlamagörevinden izinsiz ayrıldığı için dönüşünde tutuklandı dığını” söyleyerek onu tebrik etmiştir (Mehmet Nadir ve bir yıllık tutukluluğun sonunda askerlikten çıkartıl söz konusu yönteminde, bölme işleminde kalan sayıyı dı. Devlet kurumlarında artık görev alamayan Mehmet bulmak için yeni bir algoritma öneriyordu). Mehmet Nadir, Darülfünun Fünun Fakültesi RiyaNadir özel okullara yöneldi. Mehmet Nadir kısa süreli bir özel okul deneyimin ziyat Şubesi Mecmuası’nda 13 makale yayınlamıştır. Bu den sonra, 1884’te Nümunei Terakki adını verdiği makalelerin birçoğunda sayılar teorisinde anlatılan kokendi özel okulunu açtı. Bu okul kısa zamanda üstün nular açıklanmaktadır. Makalelerinden birinde kendi nitelikli bir eğitim kuruluşu şöhretini kazandı. Başlan bulduğu yeni bölünebilirlik kuralını anlatıyor. Bir diğegıçta yalnız erkekler için ilk ve ortaokul (rüşdiye) bö rinde ise, A. Boutin adında bir Fransız matematikçinin lümleri varken, çok geçmeden kızlar bölümü eklenmiş l’Intermediare des Mathematiciens dergisinde 1897 yılında yayınladığı ve 10 yıldır çözülemeyen bir probleme ve lise (idadi) sınıfları açılmıştır. Mehmet Nadir’in Nümunei Terakki’deki yö 1908 yılında gönderdiği çözümü anlatmaktadır. Mehmet Nadir, Darülfünun’da verdiği derslerden netimi 15 yıl sürmüş ve 1899’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Abdülhamit’e karşı hazırladığı ve kendi yararlanarak, sayılar teorisine giriş niteliğinde bir ders sinin de karıştığı bir darbe girişiminin açığa çıkmasıyla kitabı hazırlamış, fakat yalnız birinci cildini yayınlasona ermiştir. Devletin el koyduğu Nümunei Terakki yabilmiştir. Mehmet Nadir, edebiyat ve eğitim konuOkulu daha sonra bugünkü İstanbul Erkek Lisesi’ne dö larında da çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yayınladı. Shakespeare’den ve başka yabancı yazarların eserlerinnüşmüştür. Saray’a bağlı Aşiret Mektebi’ne müdür olarak ola den ve yazılarından çeviriler de yapmıştır. Yararlanılan kaynaklar: rak atanan Mehmet Nadir, bu görevinde beş yıl kaldı ve Erdal İnönü: Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim bu sırada Fransa’da yayınlanmakta olan l’Intermediaire des Mathematiciens dergisine yazılarını göndermeye Öncüsü, TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu başladı. 1902’de Aşiret Mektebi müdürlüğünden alındı Yayınları, Ankara 1997. ve Halep Maarif Müdürlüğü’ne atandı. Halep’te görev Erdal İnönüOsman Bahadır: Türkiye’de Temel yaptığı beş yıl içinde Fransız dergisine matematik so Bilimlerde İlk Araştırmacılar, Büke Kitapları, İstanbul ruları ve yanıtları gönderiyordu. Halep’ten Trablusgarp 2007.