25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

me göre masum ve fiyakalı bir isim de bulunur: “ABD Zirai Mahsul Fazlaları Yardımı”. Tezgâh çok açıktır. Ülkeleri yönetmek için petrol, insanları yönetmek için gıda kaynaklarını kontrol etmenin gerekli olduğu tezi çalışmaktadır sanki. Başta Türkiye olmak üzere yardım alan ülkelerde, Amerikan yardımı süttozu ve un torbalarının üzerinde görülen sıkışan eller figürü, adeta okyanus ötesinde bize yardım eden beyaz adam etkisi yapmıştır. Bu ‘beyaz adam etkisi’nin esas adı “Gıda Emperyalizmi”dir. İsim babası da hemşerim ve İzmir Atatürk Lisesi’nden büyüğüm rahmetli Dr. Osman Nuri Koçtürk’tür. Dr. Koçtürk, nerede ise tüm ömrünü bu alanda verdiği eserlere adamıştır. 1966 yılında yayınladığı “Yeni Bilim haberleri 3D yazıcı ile kişiye özel kırık alçısı İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim görevlisi Deniz Karaşahin, 3 boyutlu yazıcı teknolojisi ile üretilen kişiye özel alçı tasarımı ile prestijli Golden A’Design Award ödülüne layık görüldü. Kırık tedavisinde çığır açacak bu tasarım, 3 boyutlu baskı teknolojisi ile ultrasonik teknolojiyi birleştiriyor. Osteoid adı verilen ürün, düşük yoğunluklu ultrason sayesinde iyileşme sürecini % 38 azaltırken, iyileşme hızını % 80 oranında arttırıyor İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesü Endüstriyel Tasarım bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan Karaşahin’in ürettiği ‘Osteoid Medical Cast’ adlı alçı tasarımı, ‘3D baskı formları ve ürün tasarımları’ kategorisinde ödül aldı. Kırık tedavilerinde kullanılmak üzere hazırlanan alçının üzerinde bulunan delikler kişinin yaşadığı kaşıntı ve kötü koku gibi sorunları engelleme amacı taşıyor. Düşük yoğunluklu ultrason teknolojisi (LIPUS) adı verilen teknolojiye de sahip olan alçı bu şekilde kırıkların daha hızlı iyileşmesini sağlıyor. LIPUS cihazını günde 20 dakika takmak yeterli oluyor. Karaşahin, son teknoloji ile üretilen alçıyı 4 ayda tasarladı. Tasarımcı, alçının suyla temas edebildiğine de dikkat çekiyor. Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi” kitabı bugün dahi konusunun temel referansları arasındadır. Bahse konu kitap 2009 yılında Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yeniden basılmıştır. Meraklıları kitaba, odanın internet sayfaları üzerinden de ulaşabilirler. Evet, bir zeytinyağı cenneti olan Türkiye’de, margarin hammaddesi olarak kullanılacak olan Amerikan mısır ve soya fazlalarını sokmak için çalışan lobiler, margarin yağını öven, zeytinyağının ısınınca kanser yaptığını belirten sözde bilim insanları, yerli çeşitlerimizi nerede ise yok etmeye gayret eden tohum hegemonyasının kurulma süreçleri, ülkemizin tarım sektöründe dışa bağımlı hale dönüşmesi, insanlarımızın kobay yerine koyulması, GDO’lu tohumların temiz topraklarımıza ekilme gayretleri… Evet, bu liste uzatılabilir. Ve bu listeye yakın zamanlardaki Dr. Kemal Derviş’in “15 günde 15 yasa” dayatması da eklenebilir. Amaç bellidir; ulusal bağımsızlık, tarımsal üretim ve beslenme ilişkileri arasındaki bütünlüğü dağıtmak. Ve bu gayretlerin arasında ciddi bir kültür endüstrisi faaliyetleri de var ve bu faaliyetlerin tipik simgelerinden biri de bir miktar spekülatif bulunsa da yazı başlığına konu ettiğimiz türkü formundaki ezgi olan “zeytinyağı yiyemem aman…”dır. Konu büyük ihtimalle netleşmiş olmalıdır. Ezginin derleme tarihi ile “ABD Zirai Mahsul Fazlaları Yardımı” başlangıç tarihleri birebir örtüşmektedir. Burada, ezgiyi derleyen ve notaya alan Muzaffer Sarısözen ustaya herhangi bir serzenişte bulunulmamaktadır. O dönemin devlet aygıtı, tıpkı bugünküler gibi bütünüyle Amerikan emperyalizmine boyun eğmiş idiler. Ezginin sözlerinin ilk iki satırı mevzunun bam telidir. Ve “gelin nazlanması” adı altında masumlaştırılamaz. Başta Gemlik ve havalisi olmak üzere Bursa, yani ezginin derlendiği bölge zeytin ve zeytinyağının nerede ise merkezlerinden biridir. Buradan böyle sözler çıkmaz, çıkamaz. Zeytinci kendi ayağına kurşun sıkmaz diye düşünüyorum. Ancak bu ezgi kapsamlı bir zihin yıkama operasyonun parçası olarak tarihteki yerini almıştır. Ezginin kıvraklığı ve kıpırtısı, sözlerin manasını süreç içerisinde örtmüş olabilir. Bağlantıyı biraz spekülatif bulabilirsiniz, ancak dönemin matbuatı iyi gözlendiğinde önemli bir zeytinlik kaybına uğradığımız kolaylıkla tespit edilebilir. Sadece bununla da kalınmamıştır. Basmalar, pazenler ve divitinler de yerlerini sentetik elyaflı, naylon türevi sağlığa zararlı tekstil malzemelerine, pişirme bakır ve çömlek saklama kaplarımız da yerini alüminyum ve naylon, plastik kaplara bırakmıştır. Tozlu gama ışını şaşırttı Astronomlar ilk kez yoğun toz bulutuyla örtülü bir gama ışınını yakından inceledi. Burada ilginç olan nokta, aslında patlamanın bu bölgede yaşanmamış olması gerektiği. Çünkü bu tür patlamaların baş aktörleri olan yoğun kütleli yıldızlar için gerekli temel malzeme bulunmuyor (Nature). Gama ışını patlamaları (GRB: Gamma Ray Bursts) evrendeki en parlak patlamalardır. Birkaç saniye içerisinde bu tür bir patlamayla açığa çıkan enerji, Güneşimizin varlığından bu yana açığa çıkardığı enerjiye eşit. Birkaç saniye süren GRB flaşları, tahminlere göre ömürlerini tamamlayan yoğun kütleli yıldızların muazzam patlamaları sırasında oluşuyor. İki saniyeden daha kısa süren flaşların ise birbirleriyle kaynaşan nötron yıldızlarına ait oldukları sanılıyor. Işın patlamalarını, birkaç hafta kalıcı olan bir korlaşma takip ediyor. Astronomlar bu korlaşmanın, patlamada açığa çıkan malzemenin, çevredeki gazla çarpışması sonucunda meydana geldiğini düşünüyor. Fakat “karanlık flaş” olarak isimlendirilen bazı gama ışını patlamalarında ilginç bir şekilde korlaşma görülmez. Bunun halihazırdaki açıklaması şudur: Toz bulutları, ışını soğurdukları için dünyadan görünmesini engeller. Fakat Japonya Ulusal Astronomi Gözlemevi’nde Bunyo Hatsukade ile çalışan ekip şimdi bir sürprizle karşılaştı. Araştırmacılar Şili’deki Avrupa Güney Gözlemevi’ndeki ALMA radyo teleskopuyla bu tür karanlık flaşın çıkış yeri olan bir galaksiyi buldu. GRB 020819B, 4,3 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunuyor ve göreceli olarak az miktarda moleküler gaz, fakat çok yoğun miktarda toz içermekte. Bu durum bir yerde tozun, korlaşmayı soğurduğunu kanıtlıyor. Fakat düşük yoğunlukta moleküler gaz kafa karıştırıyor. Çünkü gaz olmadan, nihayetinde bir GRB ile patlayan yoğun kütleli yıldızlar gelişemez. “Mesela Samanyolu’muzdaki toz oranı gazın yüzde bir civarında, oysa gözlemlenen galaksilerdeki toz oranı yüzde onun üzerinde. GRB’lerin bu kadar tozlu bir ortamda, bu kadar düşük moleküler gaz oranıyla ortaya çıkabildiklerini düşünmemiştik, bu da bu gama ışını patlamasının, tipik yıldız oluşumu bölgesinden çok farklı olan bir çevrede oluştuğunu gösteriyor.” BİTİRİRKEN 2015 ULUSLARARASI IŞIK YILI yaklaşıyor sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeyi ve çözümler sunmayı, ışık kirliliği ve enerji kaybını önlemeyi amaçlıyor. Kurulmakta olan ulusal ve bölgesel komiteler ve iletişim merkezleri tüm dünyadan uluslararası toplumun katılımını sağlayacaktır. Türkiye’den de aydınlatma kurum ve kuruluşlarının katılması, katkıda bulunması beklenir. Daha fazla bilgi, güncellemeler ve iletişim için UIY’nın resmi internet sitelerine başvurabilirsiniz: http://www.light2015.org/Home.html; www.eps.org/light2015 . Türkçe kaynaklar: http://www.isikkirliligi.org/index.php/isikkirliligiveuluslararasiisikyili http://www.astronomi.org/wpcontent/files/webfiles/ebulten/GOKYUZUSubat2014 Sayi50.pdf http://pldturkiye.com/2015uluslararasiisikyili/ Birleşmiş Milletler (BM) 20 Aralık 2013’de, “kalkınma için bilim ve teknoloji” genel gündeminin bir parçası olarak, 2015 yılını Uluslararası Işık ve Işık temelli Teknolojiler Yılı (UIY) olarak ilan etmişti. Destekleyen 35 ülke arasında Türkiye de var.  UIY’nın ana konu başlıkları şunlardır: a) Işık Bilimi, b) Işık Teknolojisi, c) Doğada Işık, d) Işık ve Kültür. BM, nitelikli yaşam için ışık teknolojilerini desteklemeyi, CBT 1426 9 /18 Temmuz 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle