02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kitap lara kavuşurken, ilkel denizlerdeki ekosistemlerde de kökten bir değişim yaşandı. Ancak bu ilkel çokhücrelilerin bu biyolojik mineralizasyondan resif üretmek için yararlandıkları bugüne kadar bilinmiyordu. Araştırmacılar Namibya’daki Rietoog köyü yakınlarında kazılar yaparken tortulun içinde Edikara devrine ait kireçtaşı resifleri buldu. 550 milyon yıllık kalıntılar ilk bakışta bu zamana ait tipik tepe biçiminde mikrop resiflerinden oluşmuş gibi duruyordu. Fakat ayrıntılı incelemeler, aralarında küçük kireç tüpleri üreten Cloudina çokhücrelilerine ait kolonilerin bulunduğu da fark edilmiş, ve bu boru biçimindeki hayvanlar, deniz suyunda çözünen kalsiyumdan ürettikleri çimento benzeri bir maddeden yararlanarak resif üretmişler. Ayrıca hayvanlar bu çimento benzeri maddenin yardımıyla hemcinslerinin üzerlerine ya da kabuklarına da tutunmuşlar. Çimento benzeri salgı zamanlara resifin büyümesini sağlamış. Namibya’da bulunan bu prekambriyen resif yapısının en azından bir kısmı bu yüzden mikroplara değil Cloudina çokhücrelilerine ait diyor Penny ve ekibi. Bu açıdan bakıldığında da bu 550 milyon yıllık biyolojik yapı bugüne kadar bilinen en eski çokhücreli resifi. İlk çokhücrelilerin yaşam dünyası bu yüzden tahmin edilenden daha çeşitli ve ekolojik açıdan da daha karmaşıktı. Mercan gibi günümüz canlılar düşmanlarından daha iyi korunabilmek için resif üretiyor. Anlaşıldığı üzere prekambriyumda da benzer ayıklanma baskısı bulunuyordu. (Science) 0,25 mg’dan fazla alkol bulunan kişide ise etki çok çarpıcı olmuş. Daha az alkol tüketenlere kıyasla gözyaşı filminin hacmi yüzde on oranında azalmış ve gözünün optik görüntü kalitesi düşmüş. Düşük miktarda alkol alan kişiler küçük ışık kaynaklarının yüzde yirmi beşini iyi ayırt edemezken, alkol seviyesi daha yüksek olanlarda bu oran yüzde 42’ye çıkmış. İçilen alkol gözyaşı sıvısında da görülmeye başlandığında, gözyaşı filminin fiziksel ve kimyasal özelliklerini de etkiledi diyor araştırmacılar. Alkol özellikle de filmin yağlı “zarını” bozmakta. Buna bağlı olarak da gözyaşı daha çabuk buharlaşıyor ve inceliyor ve kornea üzerindeki engebeleri o kadar iyi dengeleyemiyor. Bunun sonucunda da ağtabaka görüntüsündeki her ışık kaynağı belirgin bir ışık halesiyle çevreleniyor. Bu etki de trafik tabelasının doğru okunamaması veya bir yayanın çok geç fark edilmesine sebep olabilir diyor Castro. Kısır Döngü Nasıl Kırılabilir? M. Tınaz Titiz Pegem Akademi Yaşadığımız sorunların yüzeysel görüntüleriyle uğraşmaktan çok, ana kaynaklarına köklerine düşünce ve yazı yolculuğu ile tanıdığımız ve bu yöntemle sorunlara çözüm arayışını sistematikleştiren Tınaz Titiz şimdi yine ilginç yeni bir çalışma ile fikir hayatımıza katkıda bulunuyor: Kısır Döngü Nasıl Kırılabilir? Sayın Titiz, sayfaların sol yüzlerini “kolay ve hızlı okuma” metinlerine, karikatür ve özlü saptamalara ayırmış.. Sayfaların sağ yüzleri de biraz daha derinlemesine ama okuması ve kavranması yine hızlı çözümleyici metinlere.. Titiz, kitabın arkasında şu saptamayı yapıyor: “Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülmesinden sonra Cumhuriyet Türkiyesi’nin yüklendiği sorun stokunun günümüze dek geçirdiği değişim, ancak tarih, antropoloji, sosyoloji, ekonomi gibi dalların birlikte inceleyebileceği bir birleşik alandır. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolundaki sorunlarımız ve bu bağlamdaki yanlışlarımız çok sayıda araştımacının ilgisini çekmiş ve kalkınma yolundaki performansımızı sorgulanmıştır. Bu bileşik alanın sorunlarına bütünleşik biçimde değil de, ayrı sorunlar halinde bakıldığında farklı bir resim görünmektedir. Çünkü sorunlar denizindeki her ‘yanlış’tan bir diğerine güçlü ya da zayıf bir nedensellik bağı bulunabilir... Böylece sorunlar yumağını çok sayıdaki uçlarından herhangi birini tutan biri, Şeker rezervi ağaçları su kıtlığına karşı dirençli kılıyor Alkol gözleri bozuyor Nilgün Özbaşaran Dede [email protected] CBT 14267 / 18 Temmuz 2014 İspanyol bilim insanlarının son bir araştırmasına göre alkol, sadece beyni etkileyerek görmeyi etkilemiyor. Araştırmaya katılanlar bol miktarda şarap içtikten sonra gözlerinde ince bir gözyaşı tabakası oluşmuş. Bu da ağtabakadaki görüntünün kalitesini kötüleştiriyor. Bu durum özellikle de sürücünün alacakaranlıkta veya gece karanlığında ışık kaynakları gördüğünde etkili olabilir diyor Jose Juan Castro (Granada Üniversitesi). Sonuçlar bu yüzden kaza istatistikleriyle uyumlu. Alkol tüketimi ve kötü ışık durumları trafik kazalarında önemli bir rol oynuyor diyor araştırmacı. Castro ve ekibinin deneylerine katılan 67 genç yetişkin farklı miktarlarda kırmızı şarap içmiş. Araştırmacılar alkol içiminden ve sonra, katılımcıların gözlerine yuvarlak bir ışık lekesi yansıttıktan sonra, ağtabakaya yansıyan lekenin biçimine göre ışığın, kornea, mercek ve saydam tabakaya giden yolda ne kadar düzensiz kırıldığını belirlemişler. Ayrıca gözyaşı tabakasının hacmini ölçmüş ve katılımcıların büyük ışık kaynağının yakınındaki küçük ışık kaynaklarını ne kadar iyi ayırt edebildiklerini kontrol etmişler. Tüm katılımcılarda alkol tüketimine bağlı olarak en azından bazı ölçüm parametreleri kötüleşti (Journal of Ophthalmology). Soluğunda litrede Tropikal ağaçların kuraklığı ne kadar iyi atlatacakları önemli ölçüde ne kadar çok şeker depoladıklarına bağlı olduğu ortaya çıktı. İklim modelleri, iklim değişiminin yağış motiflerini değiştiğini gösterdi. Birçok çevreci bu durumun dünya genelinde ormanların yok olmasına neden olmasından korkuyorlar. Zürih Üniversitesi’nden Michael O’Brien yönetiminde çalışan uluslararası ekip, on tropikal ağaç türüne ait 1.400 fidanla bir bitki deneyi yaptı. Araştırmacılar bu amaçla bitiklerde depolanan şeker miktarını yapay olarak azaltmış veya çoğaltmışlar. Daha sonra ise fidanlar kuraklığa bırakılmış. Bu şekilde daha fazla karbonhidrat depolayan fidanların, gövdelerindeki su miktarını daha uzun koruyabildikleri ortaya çıkmış. Şeker değerlerinin ölçülmesi sadece iklim değişiminin ormanlar üzerindeki etkisini tahmin etmeye yaramakla da kalmıyor. Tüm ağaçlar kuraklığa karşı aynı şekilde direnç göstermedikleri için gelecekteki ağaçlandırma çalışmalarında, daha fazla karbonhidrat depolayabilen ağaçlar seçile bilir ve böylece ormanlar kurak iklime karşı daha iyi uyum sağlayabilirler diyor araştırmacılar. Bitki dokusunda depolanan nişasta ve çözünebilir şekerin, ağaçları kuraklığa karşı daha dirençli kıldığı aslında uzun zamandır tahmin ediliyordu ama son araştırmayla ilk kez kanıtlanmış oldu. Araştırmacılar sonuçlarını Nature Climate Change dergisinde yayımladılar. kolaylıklaa yakaladığı bir yanlışı “melanetin kaynağı” olarak ele alıp tüm eğriliklerin oradan ürediğini iddia edebilir ve bu iddiası kolay yanlışlanamaz da. Halbuki yumak, iplikçiklerden çok farklı bir şeydir. Örneğin akli bilimler yerine nakli bilimlere ağırlık verilmesi, kaynakların çoğunda “doğurgan bir yanlış” olarak gösterilmektedir. Gerçekten de bilimi rehber olarak almamak temel bir yanlış sayılmalıdır. Bu iki yaklaşım arasındaki önemli fark şuradan kaynaklanıyor: Bu çalışmalar içindeki nedenlerin her biri, düz (horizontal) bir mantık uyarınca değil, döngüsel (circular) bir mantık uyarınca bir “sistem” oluşturuyor ve bu “sistem”e geri kalmışlık deniliyor.” Başlıklar ilginç: Çözülemeyen çözülür, biliyorum ama anlamıyorum, dokunulabilir herşey ışınımdır ya da canlıdır, piramidin esrarı, rekabet gücü mücadelenin kuralı, zor kullanımı, en temel soru, koz nedir, piyon verip at almak, algoritma nedir.... Kitabı edinmek isteyenler, http://www.beyaznokta.org. tr/ veya http://www.pegem. net/ adreslerinden sipariş edebilirler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle