02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİKBİLİM Müfit Akyos http://www.ınovasyonheryerde.com/: mufı[email protected] KALKINMA POLİTİKALARI AB proje konularının belirlenmesinde ülke stratejilerimizden ve gerçek gereksinimlerimizden hareketle, bütünsel bir yaklaşım sergilenmesi devletin ilgili kurumlarının işi olsa gerek. Proje yazılır Kalkınmanın “Kurşuni” Çağı 1950’li yıllarda başlayan ve 1970’li yılların ortasına kadar devam edecek olan kalkınmanın “altın çağıgolden age”, 1970’li yılların sonlarında sistemik bir krizle karşı karşıya kalmış, krize karşı 1980’li yıllardan itibaren neoliberal yeniden yapılanma politikaları uygulanmaya konmuştur. Bu bağlamda, 1980’li ve izleyen yılları kalkınmanın kayıp yılları ya da kalkınmanın “kurşuni çağı” olarak nitelendirmek uygundur. B.Ali Eşiyok 1980’li yıllar ile birlikte uygulamaya konan gibi son derece temel sorunlar olmasına karşın, ve sernayenin kârlılığını artırmayı hedefleyen özelleştirme gibi büyük ölçüde ideolojik tercihneoliberal yeniden yapılanma politikalarının lerden kaynaklanan bir yaklaşımın son 3035 kalkınma karşıtı öğeler içerdiğini belirtmek ge yılıdır iktisat politikalarının merkezine konması rekiyor. Başka bir ifadeyle, II. Dünya Savaşı son son derece kaygı verici bir gelişmeye işaret edirasında devlet müdahalesine dayalı olarak uygu yor. lamaya konan kalkınma politikalarının yerini Önceki yıllarda kamu eliyle kurulan birçok 1980’li yıllar ile birlikte “serbest piyasa” söylemi sanayi tesisinin 1980 ve izleyen yıllarda uygualtında kalkınma karşıtı, finansal birikime dayalı lanan yeni muhafazakâr politikalar sonucunda politikalar almaya başlıyor. özelleştirilerek makine parklarının hurdaya çıkaNeoliberal politikaların hegemonik bir söy rıldığı, arsalarının ise spekülatif amaçlarla değerleme dönüşmesi sonucunda geleneksel kalkınma lendirildiği görülüyor. Fütursuzca yapılan özeliktisadının öncelikli hedefleri arasında yer alan leştirme, imalat sanayii yapısı esas olarak kamu sanayileşerek azgelişmişliğin giderilmesi, yapısal sabit yatırımlarına dayalı azgelişmiş ülkeleri ve değişim, yoksulluğun Dünya GSMH Büyüme Hızı önlenmesi, gelirin yeniden dağıtımı gibi bölüşüm ilişkilerine duyarlı iktisat politikalarının yerini ise istikrar ve yapısal uyum gibi bölüşüm ve kalkınma karşıtı politikaların aldığı izleniyor. Finansal birikime dayalı neoliberal yeniden yapılanma politikaları, kapitaGelişmekte olan ülkeler İleri ekonomiler lizmin en paraziter sınıfını oluşturan ve Keynes’in ötanaziye tabi azgelişmiş ülkelerin görece azgelişmiş bölgelerini tutulmasını önerdiği mali sermayeyi hegemonik son derece olumsuz etkiliyor. bir konuma getirirken, üretken olmayan sermayenin iktisat politikalarına egemen olmaya ULUSAL POLİTİKALAR başlaması sonucunda kalkınmanın dinamikleri DIŞLANIRKEN tahrip edilmeye başlıyor. Başka bir anlatımla, Diğer taraftan günümüz dünya koşullarınekonomide yaşanan finanslaşma ve bu finans da, Türkiye gibi sanayileşmeye geç katılan (late laşma sonucunda mali piyasalarda artan kârlılık, comer) bir ekonominin teknoloji edinme ve reel sektörü de spekülatif finansal faaliyet arayış üretme süreçlerinin, 1960’li ve 1970’li yıllardaki larına yönlendirmiş, reel birikimin de finanslaş uluslararası Keynesçiliğin sağladığı görece uygun masına neden olmuştur. iktisadi iklime göre daha elverişsiz koşullar içerNeoliberal karşı devrimin kalkınma karşı diğini de belirtmek gerekiyor. tı politikalarının diğer temel bir bileşenini de Teknoloji üzerinde merkez sanayileşmiş ül“Washington Mutabakatı” çerçevesinde özelleş kelerin denetimini sağlayan bu gelişme, uluslaratirme politikaları oluşturuyor. Birçok gelişmekte rası hukuki düzenlemelerle fikri hakları kontrol olan ekonomide İstikrar ve Yapısal Uyum Prog altına alma imkânı sağlıyor ve bu uygulamalarramları ile başlayan ve günümüze kadar kesin dan gelişmekte olan ülkeler olumsuz etkileniyor. tisiz devam eden özelleştirme uygulamaları kalBaşka bir ifadeyle, günümüzde TRIPS tarakınma dinamiklerini olumsuz etkileyen öğelerin fından zorunlu tutulan yüksek düzeydeki patent başında geliyor. ve telif hakları nedeniyle gelişmekte olan bir Türkiye ekonomisinde teknoloji, kalkınma, ülkenin (geçmiş yıllarda Doğu Asya ülkelerinin istihdam, gelir dağılımı ve bölgesel eşitsizlikler CBT 1416 8 /9 Mayıs 2014 Proje sözcüğünün olumsuz çağrılar yaptığı bir dönemde başlık itici gelebilir. Ancak konumuz iktidarın tahrip edici projeleri değil. Başta Avrupa Birliği (AB) projeleri olmak üzere kamunun (TÜBİTAK, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Ajansları gibi) proje esaslı teşvik programlarının oluşturduğu büyük bir proje pazarından söz etmek olası. Bu yazımızda AB projelerinin işleyişine odaklanmaya çalışacağız. Söz konusu projelerin çıkış noktasını çoğunlukla “uyum sağlama”, bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi, kurumsal kapasitelerin yükseltilmesi gibi amaçlar oluşturmaktadır. Bu bağlamda Brüksel’de ülkemiz adına oluşturulan “ihtiyaçlardan” hareketle proje konularında ihalelere çıkılmaktadır. Böylece hemen tamamı Brüksel’deki danışmanlık firmaları arasında yarış başlamaktadır. Görünürde çok açık kurallarla işleyen süreçte, Türkiye ve diğer üye ülkelerin oluşturduğu proje hacmi düşünüldüğünde bir “danışmanlık firmaları lobisinin” etkisinden söz etmek abartı sayılmamalıdır. İlan edilen projelere teklif verilirken ilgili ülkeden danışmanlık firmalarıyla “konsorsiyum” oluşturmak önemlidir. Tekliflerde şansın artması için projenin amacına yaklaşmaktan daha önemli olanı AB teklif sistematiğinin çözümlenmesidir (şartnamedeki ana başlıkların ağırlıklarının aritmetiğinin çözümlenmesi de denilebilir). Bu durum uygulamada içerikten çok biçimin öne çıkmasına neden olmaktadır. Son yıllara kadar hemen bütün projelere yabancı firmalar “liderlik” etmekteyken, az sayıda da olsa yerli danışmanlık firmalarımızın da liderlik konumuna geldiği görülmektedir. Yabancı firmaların liderlik ettiği projelerde bütün kıdemli uzman yönetici kadroları ve uzmanlıkları yabancılarca üstlenilmektedir. Bu kadrolara ödenen ücretler proje bütçesinin önemli bir yüzdesini oluşturmaktadır. Doğaldır ki özel uzmanlıklar gerektiren durumlar için bu olağan karşılanmalıdır. Ancak böylesi durumlar çok enderdir. Yerli ortak firma, projenin eşgüdümünden, yerli uzmanların bulunmasından ve AB Merkezi Finans Birimi ile bürokratik işlerin yürütülmesinden sorumlu olmaktadır. Yerli firmalarımızın uzmanlara karşı tavrı genellikle olabildiğince düşük ücretlerle sözleşme yapmak biçimindedir. Oysaki ülkemizde proje yönetiminde ve kıdemli uzman konumunda değerlendirilecek yeterli nitelikli insan kaynağı vardır. Tek eksiklik uluslararası deneyim olabilir ki, projelerin ülkemizde uygulanacağı düşünülürse bunun da önemi azalır. Kaldı ki kağıt üzerinde yeterli görülseler de uygulamada da görüldüğü gibi yabancı uzmanların nitelikleri her zaman tartışmaya açıktır. Uygulamada sayısal hedeflerin (eğitim, katılım, toplantı sayısı v.b) tutturulması projenin amacından daha önemli olmakta (AB bürokrasisinin de etkisiyle) ve bu hedefler bir biçimde tutturulabilmektedir. Son on yıl içinde ülkemizin her köşesinde (hatta Tatvan’da bir elektrik direğinde “AB Projeleri Yazılır” tabelasıyla duyurulacak kadar) yeni bir “projeci” kuşağının ortaya çıktığı görülmektedir. Ancak bunun yalnızca bir iş olarak görülmesi ve hazırlanmasında biçimsel kaygıların öne çıkması, projenin amacına (ülke yararı da denilebilir) uygun olarak etkisinin ençoklaştırılmasını engellemektedir. AB proje konularının belirlenmesinde ülke stratejilerimizden ve gerçek gereksinimlerimizden hareketle, bütünsel bir yaklaşım sergilenmesi devletin ilgili kurumlarının işi olsa gerek. Ancak ülkemizin kümeleşme ve KOBİ stratejilerinin bile yabancı uzmanların liderliğinde hazırlandığı düşünüldüğünde bu söylediklerimizin hayata geçirilmesi kolay olmayacaktır. Ülkemizin kamu yatırımlarının güçlü olduğu dönemlerde başlayan proje hazırlama ve uygulama deneyiminin geçmişi ve derinliği düşünüldüğünde, yabancı “formatlarda” da olsa proje uzmanlığı ve yürütücülüğünde yeterli olduğumuzdan kuşku duymamak gerekir. Bu kuşkuyu taşıyan karar vericilere, “bırakın biraz da biz hata yapalım, öğrenmenin etkili yollarından birisi de hatalardan öğrenmek değil midir?” diyesim geliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle