Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kitap oynuyordu. Yağ kutupayıları için çok önemli ve bu sadece enerji kazanımı için de geçerli değil. Kutupayıları buz çölünde yaşıyor ve yılın büyük bir zamanında da tatlı suya ulaşamıyorlar. İşte bu nedenle de yağın parçalanmasında ortaya çıkan bir yan ürün olan metabolizma suyuna ihtiyaç duyarlar. ları inceleyen bilim insanları ilk kez 2001 yılında başarıya ulaşmıştı. Aynı üniversiteden Scott White, onarıcı bir sıvı taşıyan, mikroskobik boyutta kapsüllerden oluşan bir polimer geliştirmişti. Polimer çatladığı zaman, kapsüllerdeki kimyasal madde dışarıya akarak çatlakları kapatıyordu. Fakat plastiğin kendini onarma kapasitesi sadece çok küçük hasarlar için yeterliydi. White ve ekibi bu sefer insan bedenindeki ana ve kılcal damarları örnek almışlar. Kılcal damarlara benzeyen kanallardan bir ağ geliştiren araştırmacılar, zarar gören bölgeye iki ayrı kanaldan onarıcı kimyasal madde göndermişler. İki aşamalı onarım sürecinde önce çatlağın ya da deliğin çevresine bir jel aktarılıyor. Jel bir müddet sonra katılaşarak sağlam bir yapı oluşturuyor. Otuz beş milimetrelik bir alan yirmi dakikada onarılıyor. Testler, plastiğin işlem görmesinin ardından eski işlevinin yüzde altmış ikisini geri kazandığını göstermiş. BİR YAŞAMA İKİ DEPREM SIĞMAZ Bu kitabı okuyan, depremde ölmez! Rüyalar elektrikten etkileniyor Alman uyku araştırmacısı Ursula Voss’un Na ture Neuroscience dergisinde yayımlanan yazısına göre rüyalar elektrik uyarımlarından etkileniyor. Rüya gören kişi o anda rüya gördüğünün bilincindedir, bu yüzden de bir ölçüde rüyayı “yönetme” olanağına sahiptir. Araştırma çerçevesinde yaşları on sekiz ila yirmi altı arasında değişen on beş kadın ve on iki erkeğin uyku alışkanlığı takip edilmiş. Birçok geceyi laboratuvarda geçiren katılımcıların kafasına, uykuyu bozmayan ama farklı hertz frekanslarında elektrik atımları veren bir alet takılmış. Elektrik akımının berrak rüyalar üzerindeki etkileri 25 ve 40 hertzde saptanırken iki, altı, on iki, altmış ve yüz hertzde görülmemiş. İnsan uyku sırasında farklı evreler yaşıyor. REM uyku evresinde örneğin gözler çok hızlı hareket eder. REM uykusu ve tam işlevsel düşünce yetisiyle birlikte tamamen bilinçli olunan evre arasındaki ara evrede ise birçok insanın rüyadaki olaylara tepki verdikleri ve müdahale etmeye çalıştıkları berrak rüya görülür. Voss, elektrik atımı yöntemiyle, gelecekte kâbus nöbetleri geçirenlere veya şizofrenlere yardımcı olunabileceğine inanıyor. Yeni beyin hücreleri anıları bozuyor Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan Parafiks Yayınevi, Nisan 2014, 544 sayfa. Bu kitap, 1999 yılında KocaeliGölcük’te yaşanmış olan depremi, onun İstanbul, Yalova, Kocaeli, Adapazarı, Düzce, Bolu ile Türkiye’nin diğer yörelerindeki etkilerini gerçeklere dayanarak işlemektedir. Öykü, bir ailenin başından geçen toplumsal acılar ile depremleri işlemektedir. Öykünün baş oyuncusu, konuyu anlatan ve deprem bilimci olarak tanınan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dır. Kitap bir bakıma Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın yaşam öyküsüdür. AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nasuh Mahruki, kitapla ilgili olarak şunları söylemekte: “Bu kitap, bilim, deneyim ve gerçeklerle dolu, Gölcük ile Düzce depremlerini anlatan şahane bir yapıt. Hepimizin tedirgin olduğu, endişeyle izlediği, belirsizliğinden ve şiddetinden korktuğu bu büyük doğa olayını ve ona karşı yapmaktan kendimizi kurtaramadığımız yanlışları yakından tanıtıyor ve öğretiyor. Hem de neler yapmamız gerektiği konusunda yol gösteriyor.” Mimar Behiç Ak ise şunları söylüyor: “Son derece ilginç, yaşanmış öykülerle donatılmış, ders çıkartılacak bir deprem öyküsü.” Erken çocukluk dönemlerinde yaşadıklarımızın birçoğunu hatırlayamayız. Neden? Amerikalı Patricia Bauer bu yılın başında unutma sürecinin hangi yaşta devreye girdiğini saptadı. 39 yaş arasında 83 çocukla yapılan deneyler, 7 yaşın önemli bir dönüm noktası olduğunu gösterdi. 8 veya 9 yaşındaki çocukların önemli bir kısmı erken çocukluk dönemi Illinois Üniversitesi araştırmacıları insanın dolaşım sisteminden esinlenerek kendi kendini onaran bir plastik türü geliştirdi. Yeni plastik üç santimetre genişliğinde delikleri bile onarılabiliyor (Science). Kendi kendini onaran plastik hasar gören bölgelere onarıcı kimyasal göndererek incecik tüplerden oluşan bir ağa sahip. Bu plastik sayesinde, cep telefonu ekranlarındaki çatlaklar, raketlerdeki kırıklar ve su borularındaki delikler kendi kendine onarılacak. Doğada kendi kendini onaran bitki ve hayvan Kendi kendini onaran plastik Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com CBT 14187 / 23 Mayıs 2014 ne ait anılarını unutmuşlardı. Peki ama bu erken çocukluk anılarının yok olması nörofizyolojik olarak nasıl açıklanabilir? Bu sorunun yanıtını bulmak isteyen Kanadalı araştırmacılar Sheena Josselyn ve Paul Frankland, kemirgenlerle bazı deneyler yaptı ve ilginç bir keşif yaptı. Anlaşıldığı üzere erken çocukluk anılarının silinmesinden, bellek oluşumunda önemli bir rol oynayan hipokampüsteki yeni hücrelerin hareketleri ve büyümeleri sorumlu. Deneyler sırasında yavru ve yetişkin farelere belli bir çevreye geldiklerinde hafif bir elektroşok verilmiş. Yavru fareler elektroşok ve çevre arasındaki bağlantıyı (yaşamın erken evrelerinde yeni nöronlar oluştuğu için) bir gün sonra unuturlarken, yetişkin fareler bu bağlantıyı bir hafta kadar hatırlamışlar. Bununla yetinmeyen bilim insanları fareleri koşma tekerleğinde hareket etmelerini sağladıktan sonra (bu hareket beyin hücrelerinin üretimini uyarıyor) nöronları uyarabilmek veya zayıflatabilmek için fare beyinlerini değişimden geçirmişler. Bu deneyler sonucunda da hipokampüste yeni beyin hücrelerinin çoğalmasına bağlı olarak hayvanlardaki hatırlama yetisinin zayıfladığı görülmüş. Daha fazla nöron gerçi hatırlama yetisini güçlendiriyor. Fakat anılar devrelere dayanıyor. Yeni bir şeyler ilave edildiğinde bu devreler kopabiliyor. 7 yaşındakilerde çok fazla yeni nöron oluşuyor deniyor Science dergisinde. Yayına Hazırlayan: Doç. Dr. Şaduman Halıcı Kaynak Yayınları, 2014, 607 sayfa. Mahmut Esat Bozkurt’un Toplu Eserleri, Türk devriminde büyük bir rolü bulunan devrimci bir insanın, gerek yaşamını ve mücadelelerini, gerekse ideolojisini anlamak bakımından son derecede önemli bir girişimdir. Bu eserde Mahmut Esat Bozkurt’un bütün yazıları da yer alıyor. Mahmut Esat Bozkurt, sadece milli mücadelede aktif olarak yeralması ve iktisat ve adalet bakanı olarak ülkemizin gelişmesine olan katkıları ile değil, fakat aynı zamanda devrimin ideolojisinin oluşturulmasında ve yayılmasındaki payı ile de önemli bir şahsiyettir. İhtilalin ilk gününden itibaren Mahmut Esat Bey’in öne çıkardığı ilke, ulusal egemenlik ilkesi olmuştur. Cumhuriyeti benimsemeyen bir sistemin demokrasiyi yürütemeyeceğini, laikliği temel almayan bir sistemin ise ulusal olamayacağını savundu. Bu düşünceler 1920’ler dünyası ve Türkiye’si için olağanüstü önemde öncü düşüncelerdir. Onun 1926 ‘da kabul edilen Medeni Kanun’a yazdığı layiha, hem bir hukuk, hem de bir hukuk tarihi başyapıtıdır. Ülkemizde kadın haklarının kabulünde ve yükselmesinde onun büyük bir tarihsel rolü vardır. Mahmut Esat Bozkurt’a göre, halkla beraber halk için kurulan cumhuriyet sisteminde halkın mutluluğu, ancak ekonomik ve toplumsal alanlarda devletçiliğin benimsenmesiyle olanaklıdır. Bu aynı zamanda sosyal bir devlet olmanın da gereğidir. Bu yüzden de Kemalizmi, ulusal ve sol bir ideoloji olarak görmek gerekir. Türk devriminin önde gelenlerinden Mahmut Esat Bozkurt’un Toplu Eserleri, Türk devriminin ideolojisinin ve tarihsel niteliğinin anlaşılması bakımından anahtar bir eser niteliğindedir. TOPLU ESERLER I Mahmut Esat Bozkurt 150 BELGEDE ERMENİ MESELESİ Rus Devlet Arşivlerinden Mehmet Perinçek Kırmızı Kedi Yayınevi, 6. basım, Şubat 2013. Ermeni meselesi hakkındaki tartışmalar yıllardır sürüyor. Mehmet Perinçek, Rus arşivlerinde yürüttüğü titiz çalışmalar sonucunda bulduğu belgelerle, bu tartışmalara çok önemli katkılarda bulunuyor. Rus Devlet Arşivlerinden 150 belgede Ermeni Meselesi, bu konuda en zengin kaynak durumundaki Rus arşivlerinden 150 belgeyi orijinalleriyle birlikte okuyuculara sunuyor. Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu’nda hangi şartlarda yaşıyorlardı? Çarlık Rusya’sının, İngiltere’nin ve Fransa’nın Ermeni meselesindeki rolleri neydi? Rus askeri mahkemeleri Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenileri neden yargıladı? Çarlık generalleri Ermeni çeteleri hakkında neler diyordu? Ermenistan’ın ilk başbakanı, Taşnak Partisi için hazırladığı raporda ne yazdı? Bolşeviklerin Ermeni meselesindeki tavırları neydi? Mehmet Perinçek’in, Çarlık generallerinin çok gizli raporlarını, Ermeni yetkililerin yazışmalarını ve Sovyet Politbüro’sunun tutanaklarını tarayarak bulduğu belgeler sadece ülkemizde değil, başta Rusya ve İran olmak üzere bütün dünyada tartışma yaratıyor.