24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM TARİHİ OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) Kapitalizmin yapısı B Kapitalizm tek bir ülkede yaşayabilir mi? Bu soruya cevap aramak, kapitalizmin yapısını anlamanın iyi bir yolu olabilir. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com üyük Ekim Devrimi’nden sonra sosyalistler uzun süre, “tek bir ülkede sosyalizmin yaşaması mümkün mü?” sorusu üzerine düşünmüşler ve tartışmışlardı. Hatta dünya sosyalistleri bu soruya verilen olumlu ve olumsuz cevaba göre ikiye ayrıldılar. “Tek bir ülkede sosyalizm yaşayamaz” diyenler bu düşüncelerini, uluslararası nitelikte ve güçte olan kapitalizmin her yolu deneyerek bu sistemin yaşamasına izin vermeyeceği gerekçesine dayandırıyorlardı. “Sosyalizmin tek başına yaşayabileceğini” savunanlar ise tezlerini kapitalist ülkelerle girişecekleri ekonomik, teknolojik ve askeri rekabette başarılı olarak bunu gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlardı. Fakat teknolojik ve askeri hedeflerin yaşamsal düzeyde tutulmasının ve bu hedeflerin özgürlükeşitlik hedefinden daha önemli görülmesinin sosyalist sistemin yapısı ve felsefesi üzerine yapacağı etkiler kavranamadı. 70 yıl kadar sonra da ne rekabet başarısı kaldı, ne de sosyalizm. Şimdi sosyalizm için sorulan soruyu kapitalizm için sormamız birçok bakımdan anlamlı olabilir. Kapitalizm tek bir ülkede yaşayabilir mi? Kapitalizm, doğuşu bakımından uluslararası karakterdedir. Uluslararası ticaret veya doğrudan sömürge kaynaklarına el koyma yoluyla birikmiş büyük sermayeden türemiştir. Kapitalizmin belirli bir merkezinde işçilerin ulusal nitelik taşımalarının önemi ikincildir. Çünkü üretilen metanın satış alanı bütün dünyadır. Günümüzde bazı ekonomistler tarafından ileri sürülen şöyle bir yanlış iddia vardır: Bir ülkede işçilerin satın alma güçlerinin artmasının, kapitalistlerin mallarını satma kabiliyetini de arttıracağı için onların da isteyeceği bir şey olduğu iddiası. Böyle bir iddia, kapitalizmin temel yapısı ve var olma koşuluyla çelişir. Çünkü kapitalizm tek bir ülkede var olabilen bir sistem olsaydı, işçilerin satın alma güçlerinin artması oranında sermaye sahiplerinin hem nispi hem de mutlak kârlarının azalması gerekecekti. Gerçekte ise durum böyle değil ve başka dinamikler var. Kapitalist ülkelerin iktisadi ve siyasi bakımdan dünyayı sömürgeleştirmeleri süreci, kapitalizmin yapısının ve tarihinin en asli unsurlarından biridir. Bu nedenle kapitalist bir ülke sadece başka ülkelerin ucuz hammadde kaynaklarını kullanırken değil, fakat aynı zamanda onlarla ürettiği malları uluslararası piyasada satarken de karını arttırmaktadır. Sistem böylece kendi içerisinde eninde sonunda yaşamak zorunda kalacağı, işçilerin sefalete düşmesi veya işçilerin refahından dolayı kendi varlığının sönmesi ikilemini, uluslararası arenaya taşıyarak çözümlemiş olmaktadır. Ama nereye ve ne zamana kadar? Kapitalizmin yaklaşık beş asırlık tarihi var. Üretim teknolojisi bu süreçte önemli gelişmeler gösterdi. Zaten teknolojik gelişme olmadan kapitalist küreselleşme de gelişemezdi. Fakat bir gerçek daha var. Üretim teknolojisindeki gelişmeler, kâr oranında düşme eğilimine yol açıyor. Bu “sakıncayı” gidermenin yolu ise yeni alanlara yayılarak ya da eski alanlardaki satış miktarını çoğaltarak mutlak (toplam) kâr miktarını arttırmak. Küresel kapitalizm bugün bunların her ikisini de yapıyor. Ama nereye ve ne zamana kadar? Kapitalizm ömrünü ancak yayılarak uzatabilir. Dünyayı tek bir kapalı sistem olarak düşündüğümüzde sorun daha açıklık kazanır. Kapitalist sistem kendi iç çelişkisini yerküre dışına yansıtamayacağına göre, dünyanın bütün emekçilerinin ya sefaletten sürünmesi (günümüzde dünyanın en zengin 25 kişisinin servetinin, dünya nüfusunun yarısının sahip olduğu servet miktarına eşit olduğunu hatırlayalım) ya da dünya emekçilerinin tamamının genel refaha ulaşmaları yüzünden kapitalist sistemin sönmesi gerekecektir. Kapitalist sistemin çözülme dinamiği budur. Bu çözülme dinamiğinin süresini ve özgün koşullarını ise, doğanın kapitalizme dayanma gücüyle, özgürlük ve eşitlik ideali peşinde koşanların bilinç ve kuvvet düzeyi belirleyecektir. cinin Dostu” olarak bilinen emniyet lambası (Sir Humphrey Davy) geliştirilmiştir. Bunlara rağmen bir sene 349 ölüm olması üzerine 1842 yılında İngiliz parlamentosu “Madenci Raporu” hazırlayarak kömür madenciliğinin durumunu gündeme taşımış, yine aynı yılda 1842 Madenler Yasası yürürlüğe sokulmuştur. Hukuki düzenlemelerin yanında teknolojinin de gelişmesiyle artık dünyada maden kazaları 1900 veya 1960’ta olduğu gibi yüzlerce ölümle sonuçlanmıyor. 2014 yılında ülkemizde bu elim olayın yaşanmış olması sadece bir “kaza” olarak olarak ve “işin gereği, normal bir durum” denilerek geçiştirilemez. Bunlar hep bilime ve hukuka verilen önemin giderek azalması ve gün geçtikçe her sektörden emekçinin hayatının değersizleştirilmesinin bir sonucudur. Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 1995 tarihli 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni hâlâ imzalamamıştır. Bu sözleşmenin imzalanmasını, TBMM tarafından onaylanmasını ve gerçekten uygulanmasını bekliyoruz. Bilim Akademisi olarak bilimin ışığında tüm vatandaşlarımız için can güvenliğini sağlayan düzenlemelerin ivedi olarak hayata geçmesini, insan hakları ve hukukun, bilim ve teknolojinin gereklerinin akılla, dürüstlükle, şeffaf ve titiz şekilde uygulanmasını istiyoruz. Bilim Akademisi Yönetim Kurulu Internet yanlış bilgi ile dolu, insanları yanlış yönlendiriyor derken, aslında doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt edemiyoruz demek istiyoruz biraz da. Internet Bilgi Çöplüğü (Mü?) BİLİM AKADEMİSİ’nden Soma Maden Faciasına İlişkin Duyuru 13 Mayıs 2014 Salı günü Soma Maden Ocakları’ndaki faciada 300’ün üzerinde vatandaşımız tahliye edilebildi, sayısı 300’e yaklaşan vatandaşımız ise hayatını kaybetti; Bilim Akademisi olarak ailelerine sabır diliyoruz. Başımız sağ olsun. Bu hazin olayla sarsıldığımız bugün, bir taraftan zor şartlar altında hayatlarını kazanmaya çalışan ailelere destek olmaya ve yaraları sarmaya çalışmak, diğer taraftan da bir daha böyle durumlarla karşılaşmamak için her zamanki gibi öncelikle aklın ve bilimin önderliğine ihtiyacımız var. 18. yüzyıldaki Sanayi Devrimiyle birlikte gittikçe artan dünya kömür üretiminin çoğunu gerçekleştiren ABD ve Çin gibi ülkelerde 2008 yılında üretilen milyon ton kömür başına ölüm sayısı Çin’de 1.27 ve ABD’de 0.02 iken, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) 4.41, Türkiye’deki özel sektörde ise 11.50 olmasının altında yatan sebepler kaza ile açıklanamaz. Sanayi Devrimi’nin başladığı yer kabul edilen İngiltere’de kömür madenlerindeki kazaları önlemek amacıyla 1800’lü yıllardan beri hem bilimsel hem hukuki çalışmalar yapılmış, 1807’de hava pompası (John Buddle), 1815’te ise “Maden CBT 141813 / 23 Mayıs 2014 Internet neden yanlış bilgilerle dolu? Sanırım basit bir anket yapılsa internetteki her bir doğru bilgiye karşılık on tane yanlış bilgi olduğu yönünde fikir beyan edenlerin sayısı galip gelir. Bilgi kaynakları içinde sadece internet mi bu konuda “sabıkalı”? Soma’da ölen yüzlerce vatandaşımızın acısı hâlâ içimizi sızlatıyor. Gerek ana akım gerekse de sosyal medyaya yansıyan haber, görüntü ve videolara bakıyoruz. Hangisi doğru hangisi yanlış belli olmayan bir “bilgi kirliliği” içinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Mesela bir bakanımız konuyla ilgili çıkarılmış kanunlardan, yönetmeliklerden, teftişlerden bahsediyor. Peki hepsi doğru diyelim. Nedense bu teorik konferansın devamında “Onca tedbire rağmen bu denli büyük bir facia olmuşsa demek ki tüm bu yasal altyapıda bir eksiklik var, bunu incelememiz gerekir” diyemiyor. Öte yandan karşı görüşlü bir başka siyasi, yapılan o denetimlerin kâğıt üzerinde olduğundan dem vuruyor. Eğer gerçek buysa o zaman kanun ya da yönetmelik çıkarmanın hiçbir anlamı yok. Başbakan bir markete “sığınıyor”. Sosyal medyada bir fotoğraf. Başbakan tek başına market raflarının bir kenarına oturmuş, telefonla konuşuyor. Fotoğraf, muhalif bir gazetenin adı verilerek sosyal medyada yayınlanmış. Ancak kimse markete girip çıkarken siyah ceketli olan başbakanın markette raflar arasında otururken görülen fotoğrafta neden mavi ceket giymiş olduğunu sorgulamıyor. Hatta bu içerikle birlikte verilen gazetenin linkine tıklandığında haber ajanslarının servis ettiği video görüntüleri yer alıyor ama o fotoğraf yok. Belli ki aslında gazete de öyle bir fotoğraf yayınlamamış. Bilgiyi doğru ya da yanlış olarak mı ayıklayacağız, yoksa fikrimize uyuyorsa doğru, değilse yanlış diye mi? Buradaki bilgi “enformasyon” anlamında kullanılmıştır ve enformasyon tanımı gereği “objektif” olmak zorundadır. Objektif enformasyon(lar) kullanılarak üretilen bilgi ise kişiden kişiye değişebilir. Ana akım medya kamu yararına bir hizmet verdiğinden objektif olmak zorundadır ancak sosyal medya bireylerden oluştuğu için bireylerin yayınladığı sosyal medya içeriği objektif olmaktan ziyade kişiden kişiye değişecek cinsten sübjektif olabilir. Denilebilir ki objektifliği bir kenara bırakmış medya her türlü yayını yaparken bu kadar titiz olmanın ne gereği var? Peki bu kural kimin için geçerli olacak? Zeten herkes bu soruya “bizim için” dediği için ana akım medya, sosyal medya, internet “bilgi çöplüğü”ne dönüşmüyor mu? “Bizim” diyebileceğimiz cenahın lehine karar veriyorsa hukuk sistemi doğrudur, “karşı” tarafın lehine veriyorsa yanlıştır mı? O zaman “bizim” taraf ile “karşı” taraf(ın yaklaşımı) arasında ne tür bir fark kalıyor? Internetin yanlış bilgi ile dolu olması, bireyin doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayırt etme becerilerinin gelişmemiş olmasıyla doğru orantılıdır. Eğer bireyler bu becerilere sahipse gündeme sürekli “yanlış” bilgiler gelmeyeceği için (çünkü bunlar dikkate alınmayacaktır) yanlış bilgi çöplüğü eleştirisi de otomatikman ortadan kalkacaktır. Internet yanlış bilgi ile dolu, insanları yanlış yönlendiriyor derken, aslında doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt edemiyoruz demek istiyoruz biraz da. O halde önce kendimizi değiştirelim ve bu becerileri elde etmeye bakalım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle