Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kitap misli büyük ve 3000 misli ağır, ama bu gezegendeki gün sadece sekiz saat sürüyor. Bazı gezegenlerin niçin daha hızı diğerlerinin ise daha yavaş döndükleri bilinmiyor diyor Remco de Kok, ama bu ötegezegenin ilk dönüş hızı ölçümü güneş sisteminden bilinen bir gerçeği yansıtıyor. Ağır gezegenler daha hızlı dönüyor. Sadece Jüpiter değil güneş sistemimizdeki diğer dev gaz gezegenleri de küçük kaya gezegenlere kıyasla daha hızlı dönüyorlar. Astronomlar bu yüzden bunun gezegenlerin oluşumundaki temel bir kural olduğunu tahmin ediyorlar. Beta Pictoris b yalnızca 20 milyon yıl yaşında, oysa dünyamız 4,5 milyar yılı geride bıraktı. Eğer ötegezen, bildik gezegen oluşum modellerine göre gelişirse, zamanla soğuyup, küçülmesi beklenebilir. Bu gelişmeye bağlı olarak da tıpkı kollarını birbirine kavuşturarak dönen buz patenciler gibi daha da hızlı dönmeye başlayabilir. Taze kan gençleştiriyor, ama... Amerikalılar yaşlılığa bağlı hastalıkların tedavisinde önemli bir adım attı. San Francisco Üniversitesi’nden Saul Villeda ve ekibi, yaşlı fare YENİ MÜZEBİLİM Demokratik Toplumu yaratmak Bekir Onur İmge Kitabevi, Mayıs 2014, 607 sayfa. Eğitim bilimci Prof. Dr. Bekir Onur, yeni kitabında demokratik bir toplumun yaratılmasında müzelerin yerini ve rolünü çok kapsamlı bir biçimde inceliyor. Yazar kitabında şimdiye kadar hiç incelenmemiş olan müze ve demokrasi ilişkisini çok çeşitli yönleriyle ele alıyor. “Müzenin toplumsal işlevi nedir?”, “Müze toplumun gelişmesine, demokrasinin yerleşmesine, bireyin mutluluğuna nasıl katkıda bulunabilir?” temel sorularıyla yola çıkan Prof. Onur, bu soruları yanıtlarken günümüz müzesinin başlıca özelliklerini ve yeni müzebilim anlayışını da ortaya koymaktadır. Prof. Dr. Bekir Onur, bu kitapta, müzebilimin yeni ilgi alanlarını, müzenin toplumla, tarihle, kimlikle, mirasla, yer ve zamanla, küreselleşmeyle, toplumsal cinsiyetle ilişkilerini incelemektedir. Yazar bu geniş kapsamlı çalışmasında, kent müzelerini, yerel müzeleri, göç müzelerini, ekomüzeleri, kültür turizmini ayrıntılı olarak ele almaktadır. Okurlar bu kitapta müzenin günümüze özgü ama Türkiye’de pek konuşulmamış yeni işlevleriyle, bu arada belki adını duymadıkları yeni tür müzelerle karşılaşacaklardır. Toplumların kendilerini ve başka toplumları tanıma, anlama ve kabul etme gereksinmesini günümüzde en iyi karşılayacak kuruluş, hiç kuşkusuz müzedir. Kitabın temel amacı da, gerek müzeciler, gerekse müze meraklıları için çağdaş müzebilim alanında yeni ufuklar açmaktır. Prof. Dr. Bekir Onur, müzenin Türkiye’de demokrasinin gelişmesine katkıda bulunacağına içtenlikle inanmaktadır. Ama önce müzenin kendisinin demokratikleşmesi koşuluyla. Hepatit C’ye karşı yeni tedavi Yeni bir kombinasyon terapisiyle kronik Hepatit C, halihazırdaki tedaviler kadar etkili bir şekilde iyileştirilebiliyor, hem de daha az yan etkiyle. Bu da hastalar için çok daha iyi bir yaşam kalitesi demek diyor Viyana Üniversitesi’nden Peter Ferenci. Hepatit C, karaciğerin Hepatit C virüsü enfeksiyonu yüzünden iltihaplanmasıdır. Virüs kan veya kan Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com CBT 14177 / 16 Mayıs 2014 ürünleriyle bulaşıyor ve özellikle de şırıngaları diğer insanlarla paylaşan uyuşturucu bağımlıları büyük risk altındadır. Gündelik yaşamda virüsün bulaşması mümkün değil. Dünya genelinde yaklaşık olarak 170 milyon insan Hepatit C hastası. Ülkemizde ise Hepatit C hasta sayısının 750.000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Yeni enfeksiyonlarda zamanında ve hedefe uygun terapinin önemi büyük, çünkü bu şekilde ameliyatı mümkün olmayan karaciğer kanserine kadar ilerleyebilen kronik hastalığa geçiş önlenebiliyor. Hepatit C tedavisinde halihazırda önemli yan etkileri bulunan Ribavirin ve interferon alfa etki maddeleri kullanılıyor. Son araştırmaya 419 kronik Hepatit C hastası katılmış. Ferenci ve ekibi üç etki maddesinin kombinasyonuyla (Ritonavir ABT 450r, Ombitasvir ve Dasabuvir) çok daha iyi tedavi sonuçları aldıklarını söylüyor. Katılımcıların hastalıkları henüz erken evredeydi, yani sirozdan önceki evrede diyor Ferenci. “Sadece on iki hafta sonra bu yan etkisiz yeni tedaviyle yüzde yüzlük bir iyileşme sağladık.” Oysa bildik terapide kronik Hepatit C hastaları on sekiz ay kadar Ribarin ve interferon iğnesi olmak zorundalar. Ayrıca genelde ek terapi de gerekiyor. Oysa yeni kombinasyon tedavisinde buna gerek duyulmuyor. lere genç farelerin kanlarını aktararak başarılı sonuçlar elde etti (Nature Medicine). Yaşlı farelerde bellek kaybı ve kas gücünde zayıflama gibi tipik yaşlılık belirtileri önemli ölçüde azalmış. Araştırmacılar yeni sonuçların kalp hastalıkları ve Alzheimer için yeni tedavi yöntemlerinin önünü açabileceğini tahmin ediyor. İlk bakışta ürkütücü gibi görünen yöntem, genç kanın, yaşlı insanları gençleştirebileceği spekülasyonuna uzanıyor. Bilim insanları daha 1950’li yıllarda bu etkiyi kanıtlamaya çalışmışlardı. Bu amaçta parabiyoz sırasında yaşlı ve genç farelerin kan damarlarını cerrahi yöntemlerle birbirlerine bağlayarak, örneğin yaranın iyileşmesi gibi süreçleri izlemişlerdi. Yöntem gerçekten de yaşlı hayvanların daha hızlı iyileşmelerini sağlarken, genç farelerde tam tersi olarak iyileşme yavaşlamıştı. Ancak bilim insanları, hayvanlardaki değişimin tam olarak ne şekilde ortaya çıktığını açıklayamamışlardı. Nitekim o zamanlar henüz kök hücrelerinin işleyiş ilkesi bilinmiyordu. Villeda ve arkadaşları şimdi genç farelerin kanlarındaki proteinlerin, yaşlı farelerin beyin fonksiyonları üzerinde tam olarak ne şekilde etkidiğini gösterdi. Yaşlı farelerin sinapsları ve nöronları parabiyoz sırasında yoğunlaşıp, güçlenince, hayvanların bilişsel yetilerinde de iyileşme görülmüş. İkinci aşamada yaşlı farelere (genç farelerle birleştirilmeden) doğrudan doğruya genç kan plazması aşılandığında da yaşlı fareler bellek testlerinde daha başarılı olmuş. Harvard Üniversitesi’nde gerçekleştirilen diğer bir araştırmada da GDF11 proteininin kök hücrelerini “canlandırdığı” ortaya çıktı. Araştırmayı yöneten Amy Wager, bu sonucun, genç kan tedavisinin insanda da işe yarayabileceğinin bir kanıtı olduğunu söylüyor. Söz konusu protein farede ve insanda aynı ve insanın kan dolaşımında da bulunuyor. Bugüne kadarki incelemelerimiz, bu proteinin yaşlanmayla birlikte azaldığını göstermiştir. Bu nedenle de aynı etkiler insanda da beklenebilir. Gençleştirme etkisi tüm organizma için geçerli olduğu için yöntem herhangi bir zaman sonra kalpkas veya beyin yaşlanması için ayrı ayrı tedavileri gereksiz kılacak bir ilaca doğru götürebilir. Fakat ne var ki yöntemin riskleri de var. Nitekim yeni etkinleştirilen kök hücrelerin kontrolsüz çoğalma tehlikesi taşıdığı düşünülüyor. Bu da kanserin oluşumunu önemli ölçüde tetikleyebilir diyor uzmanlar. Bilgisayar ve Beyin “Bilgi İşleyen Makine Olarak Beyin” Toplantıları Yayına Hazırlayan Haluk Bingöl, Pan Yayınları Bilgi İşleyen Makine Olarak Beyin üzerine yapılan dört toplantının bildirileri bu kitapta bir araya geldi. Genişletilmiş ikinci baskı yeniden okurlarla buluştu. Haluk Bingöl, önsözde diyor ki: Beyin ve sinir sistemi, değişik disiplinlerin ilgisini çekmiş bir konudur. Tıp, psikoloji, felsefe, elektrik mühendisliği gibi farklı disiplinler konuya farklı yönlerden yaklaşıyor. Ülkemizde pek sık rastlanmayan disiplinlerarası çalışmaların gelişmesine de katkısı olacağı inancıyla okuyucuya sunulan bu konuşmalar, konuyla ilgilenenler için de zengin bir kaynak niteliğindedir. Bildirileri sunanlar disiplinerinde oldukça tanınmış akademisyenler var. Konu başlıkları olarak beyinden tutun bilgisayar ve yapay sinir ağlarına, bu işin felsefesine; bilgi, bilinç ve yapay zekâya, nöroiktisada kadar çok geniş bir yelpazede konular bulunuyor. Örneğin Otobiyografik anıların hatırlanmasında duygular, Sosyal beyin, Zihin kuramı ve evrim; Zihnin Fiziği; Yapay zekâ ve Gödel Teoremi, Etkileşen bireyler; İnsan ve bilgisayarda yüz tanıma... Toplumsal Tarih Toplumsal Tarih’in nisan sayısında Geç dönem Osmanlı tarihçiliği kapak konusu. Meltem Toksöz editörlüğünde derlenen dosyada Uğur Bahadır Bayraktar, Enis Erdem Aydın, Egecan Erdoğan, Can Veyselgil, Ömer Faruk Köse, Kazım Baycar geç dönem Osmanlığı tarihini ele alıyorlar, Ayrıca, Yeni cami mimari yazıları, Cihan Harbi’ne ulusaşırı bir persfektiften bakmak ve Büyük Millet Meclisi’nin temelleri gibi yazılar yer alıyor.