24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T Kadınlar dikkat! Akciğer kanserine yakalanma riski erkeklerden daha fazla ürk Akciğer Kanseri Derneği ve Türk Göğüs Cerrahisi Derneği’nin birlikte düzenlediği “VI. Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi”, Antalya’da düzenlendi. Akciğer kanseri konusundaki gelişmelerin ayrıntılı olarak tartışıldığı kongreyi 450’yi aşkın katılımcı takip etti. Kongrede Türkiye’nin akciğer kanseri ile ilgili verileri şu şekilde açıklandı: “Türkiye’de 2009 yılı istatistik verilerine göre akciğer kanserinde bir yıl içinde saptanan yeni akciğer kanserli olgu, erkekler için 100 binde 66, kadınlarda ise 100 binde 8,1’dür. 2013 yılı toplam nüfusu 76.667.864. Nüfusun yüzde 50’si kadın. Buna göre her yıl 30 bin yeni akciğer kanserli hasta oluşmakta. Yeni akciğer kanserli hastaların 27 bininin erkek, 3 bininin kadın hasta olacağı düşünülüyor. Her iki cinsiyette de, 50 yaşından itibaren başlayan görülme sıklığındaki artış, 70’li yaşlarda zirve seviyesine ulaşmakta. 2012 yılı itibariyle, Türkiye’de yeni ve eski akciğer kanserli yaklaşık 50 bin hasta bulunmakta. Henüz analizi tamamlanmayan 2010 ve 2011 verileri de bu bilgiyi desteklemesi durumunda ileriki yıllarda akciğer kanser sıklığının azalmaya başladığını görebiliriz. Bugün ülkemizde tütün ve tütün ürünleri ile mücadele neticesinde sigara içme oranlarında yüzde 4’lük bir azalma elde edilmiştir ancak kadınlar arasında sigara kullanımındaki artış eğilimi, genç yaşta sigaraya başlamış olma (ülkemizde liseli gençler arasında sigara kullanım sıklığı yüzde 2040) mücadelenin önemini ortaya koymaktadır. Sigaraya hiç başlamamış olmak çok önemlidir. Sigaraya başlamış olanlar için, hangi dönemde olursa olsun, sigarayı bırakmayı başarabilmek ve bunu sürdürebilmek, en az onun kadar önemlidir. Hiç sigara içmeyen kadınlar, hiç sigaraya içmeyen erkeklere göre daha çok akciğer kanseri riskine sahiptirler. Bir başka deyiş ile, kadınlar akciğer kanserine daha hassastır. Kadınlar için sigarayı bırakmak kadar, akciğer kanserine neden olan diğer risk faktörlerinden uzak durmak da önemlidir. Hiç sigara içmiyor olsanız bile, çevresel sigara dumanı maruziyeti ile akciğer kanseri riski erkeklerde yüzde 37, kadınlarda yüzde 22 artış göstermektedir. Bu nedenle kapalı her türlü mekânda tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının engellenmesi çok önemlidir. Radon gazı maruziyeti, akciğer kanser riskini yüzde 811 oranlarında arttırmaktadır. Bu oran, sigara içenlerde veya çevresel sigara dumanına maruz kalanlarda daha yüksektir. Ev içi radon kaynağının önemli bir kısmı (yüzde 90), binanın temelindeki toprak ve kayalardır.    Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Akciğer Kanseri Derneği Başkanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, akciğer kanserinin, her yıl dünyada 1.5 milyondan, Avrupa’da 350.000’den fazla insanın ölümüne sebep olmaya devam ettiğini söyledi. Türkiye’de erkeklerde birinci sırada olan ve Soldan sağa Prof Dr. Levent Elbeyli, Prof. Dr. Nil Molinas Mendel, Prof. Dr. Ufuk 50 bini aşan sayıda akciğer kanserli Yılmaz, Prof. Dr, Büge Öz ve Prof.Dr. Rıza Çetingöz hasta bulunduğunun altını çizen kat çeken Yılmaz, “Tütün ve tütün ürünlerini bırakma aşaYılmaz, “Her yıl bu sayıya 30 bin yeni akciğer kanserli hasta masında, ülkemizde yasaklanmasına rağmen, elektronik sieklenmektedir. Ölümcül bir hastalık olması nedeniyle bu gara olarak bilinen esigaralardan yardım alınabilmektedir. hastalarımızın önemli bir kısmını kaybetmekteyiz. Tütün ve Sıvı haldeki nikotinden ısı yolu ile nikotin buharı elde etme tütün ürünleri mücadele programları, ulusal asbest ve radon esasına dayanmaktadır. Sigaradan kurtulmada etkili olamakontrol programlarının sonuçlarını almaya başlayıncaya yacağı ve kanserojen maddeler içerebileceğini bilmekteyiz. kadar ülkemizde de akciğer kanseri, en sık görülen kanser   olma özelliğini koruyacaktır” dedi. UZUN YAŞAM CERRAHİYLE Östrojen içeren hormon tedavisi alan sigara içmeyen MÜMKÜN kadınlarda, akciğer adenokanser riski yüzde 76 artmaktadır. Türk Göğüs Cerrahisi Derneği Başkanı ve Kongre Ailesinde akciğer kanseri bulunan kişilerde akciğer kanser Eşbaşkanı Prof. Dr. Levent Elbeyli de akciğer kanserindeki gelişme riskinde, yüzde 4050’lik bir artış vardır. cerrahi tedaviler hakkında bilgi verdi. Elbeyli, “Akciğer    kanseri eğer erken dönemde tanınır ve tespit edilebilirse ELEKTRONİK BURUN İLE ERKEN ona uzun yaşam kazandırabilecek belki de hastalıktan TEŞHİS kurtarabilecek tek tedavi cerrahi” dedi. Nefes havasında kanser belirteçlerinin araştırılması, Kendilerinin akciğer kanserinde multidisipliner bir bilgisayarlı tomografide saptanan şüpheli gölgelerin iyi veya tedavi sürecini götürmeye çalıştıklarını belirten Elbeyli, kötü huylu olduğu ayırımında kullanılabileceği üzerinde tek tedavi olmamakla birlikte kullanılacak tedavilerle durulduğunu ifade eden Yılmaz, “Nefes havası analizi, sap bu hastalara yaşam şansı sağlamaya çalıştıklarını bildirdi. tanan gölgenin kanser olmadığını söylerken, PET yöntemi Kapalı ameliyatlar, robotik ameliyatlar gibi teknolojik ne göre daha doğru sonuçlar vermiştir. Bu hastaların nefes yöntemlere değinen Elbeyli, “Teknoloji üreten, özellikle havalarında yükselmiş olan kanser belirteçleri, operasyon uluslararası güçler bunu bizim gibi kullanıcı ülkelerde zaman sonrasında normal seviyelere inmiştir. Bu bulgular, tarama zaman gereğinden daha farklı, mucizevi gereç ve yöntemler sırasında saptanan gölgelere uygulanacak gereksiz ameliyat olarak göstererek zorlama yoluna gidebilirler. Kullanılacak ları, nefes analizlerinin önleyebileceğini göstermektedir” bu teknoloji konusunda hastamızı, hasta yakınlarımızı ve diye konuştu. toplumumuzu eğitmek gibi bir misyonumuz da var” şeklinde  Türkiye’de yasaklanmış olan elektronik sigaraya da dik konuştu. Harita 3. Çatalca Yarımadası’nda eski (ABD) kanal önerisi ile yeni kanalın açılması sözü edilen arazinin yapısı ve sakıncaları TÜRKİYE’DE 50 BİN HASTA VAR CBT 1417 15 / 16 Mayıs 2014 oluşturulamaz. Çünkü içi su dolu olan tortul materyallerin üstüne serilen ve göl çukurlarına dökülen kireç taşları çamura gömülür. Sağlam bir zemin oluşturulamaz. Kireç taşları zamanla ayrışır ve yeni çöküntülere sebep olur. Sonuç İstanbul’un yok edilmesine varır. 9. “Kanal İstanbul projesi” adı altında ortaya atılan konu, ABD’de yapılan 1950 tarihli bir askeri plana ve haritasına dayanmaktadır. Bu çalışma uygulanamaz bir savunma fantezisidir (Harita 3). Ama “Çılgın Proje” olarak yeniden ortaya atılmıştır (Harita 4). Böyle bir kanal Trakya’yı işgalci kuvvetlere terk etmek demektir. Öte yandan açılacak kanalın yer yer betonlanması İç Trakya yeraltı suyuna deniz suyunun sızmasını engelleyemez. Yeraltı suyunu içme ve tarım alanlarında sulama suyu olarak kullanan İç Trakya yok edilir. Kanalın Karadeniz’in su düzeyini düşürmesi (Dipteki H²S tehlikesi) ve Marmara Denizinin su düzeyini yükseltmesi (Kıyılardaki tesisler ve tarlalar) gözden uzak tutulmamalıdır. Sonuç olarak; Çatalca Yarımadası’ndaki kireç taşı arazisinde taş ocakları açıp, işletmek girişimlerine masum ve yerel çapta işletme girişimleri olarak bakmak doğru değildir. Konuyu İstanbul ve çevresindeki “Kentsel Dönüşüm”, “Üçüncü havaalanı”, “Bağlantı yolları” ve “Kanal İstanbul” girişimleri ile birlikte değerlendirmek daha gerçekçi olur. KONGRELERDEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle