Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) BİLİM TARİHİ Web teknolojisini İngiliz bilişimci Tim Berners Lee 1989’da İsviçre’deki CERN Laboratuvarı’nda icat etti. Bu icadın 25. yılında bugün temelinde web 2.0 mimarisi yatan “sosyal medya olmasaydı ne yapardık?” diye düşünmeden edemiyor insan. Şiddetin doğası ve kökleri Artık yeni bir uygarlık tanımı yapmamız gerekmiyor mu? Uygar dediğimiz ülkeler gerçekte ne kadar uygar? Uygar toplumu, “şiddeti yaşamından çıkarmış toplum” olarak tanımlamamız gerekmez mi? Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Şiddet konusunu irdelemeye başlamanın herhalde en iyi yolu, “Şiddetin kalkmış olduğunu varsayarsak toplumsal yaşamımız nasıl bir hâl alır?” sorusuna cevap arayan bir düşünce deneyi geliştirmek olabilir. Tabii şiddet aracı olarak kullanılan ateşli veya ateşsiz her türlü silahın da kaldırılmış olduğunu varsayıyoruz. Bireysel veya toplu olarak insanlara en düşük düzeyde bile olsa şiddet uygulamanın da toplumsal olarak kaldırılmış olduğunu kabul ediyoruz. Böyle bir durumda neler olur? Gereken konularda fikir geliştirmek ve başkalarını ikna edebilir olmak, derhal eskisine göre çok daha büyük bir önem kazanır. Bu, iki nedenden dolayı böyle olur. Hem insanlar artık fikirlerini açıklamaktan hiçbir şekilde korkmayacakları için, hem de insanları belirli katliamlarından birine aracılık etti. Öte yandan sadece geçen yüzyılda çoğunluğu sivil olmak üzere 100 milyon insan savaşlarda öldü. Savaşların altında yatan temel neden de, büyük veya küçük grupların kendi çıkarlarını yükseltmek için başkalarının özgürlüklerini ve haklarını kısıtlamaya veya yok etmeye kalkışmalarıdır. Daha küçük şiddet örneklerinin doğuşunda da baskı ve eşitsizlik yaratma girişimlerinin ve bunlara karşı gösterilen tepkinin temel etken olduğunu söyleyebiliriz. Günümüz dünyasında ekonomik ve toplumsal hayat, malların ve hizmetlerin eşitsiz değişimi temeli üzerine kuruludur. Malların ve hizmetlerin eşitsiz değişimi sisteminin varlığı da dahil olmak üzere, günümüzdeki şiddet olgusunun temelinde de özgürlük ve eşitlik yoksunluğu yatmaktadır. (Ahlak, vicdan, gelenek, onur, gurur, kıskançlık, adalet duyguları gibi çeşitli toplumsal değerlerin de şiddetin çıkışı, yaygınlaşması ve düzeyi ile farklı yönlerde olabilen ilgisi vardır. Ancak biz bunların etkililik çerçevesini özgürlük ve eşitliğin dereceleri ile ilişkilendiriyoruz). Bu nedenle malların ve hizmetlerin eşitsiz değişimi sistemini değiştirmeye yönelik doğrudan bir girişimin bugünkü koşullarda şiddetle karşılık görmesi kaçınılmazdır. O halde şiddeti ortadan kaldırmanın şiddet içermeyen yolunu bulmamız gerekiyor. Çünkü maddi ve manevi dünyamızın artık şiddet yarışının yok edici dehşetine tahammülü yok. O zaman yukarıda giriştiğimiz düşünce deneyinin sonuçlarından yararlanabiliriz. Bilimsel düşünceyi toplum içinde yaymak bize bir çözüm yolu sunabilir. (Ahlaki ve vicdani değerler ve etkiler elbette insan davranışlarının biçimlenişinde ve şiddete yönelmesinde çok etkilidir. Hatta bazı durumlarda da belirleyicidir. Ancak burada ahlaki, vicdani tutumların göreli niteliklerine dikkat etmeliyiz. Özellikle çeşitli ideolojilerin yarattığı dogmalar, yerine göre her türlü şiddeti meşru ve ahlaki kılabilmektedir. İnsanlık tarihi bunun sayısız örnekleriyle doludur). İşte doğanın korunmasının ve insanlığın ortak çıkarlarının geliştirilmesinin biricik yolu olan bilimsel düşünce ve bilimsel analiz yöntemi, her türlü dogmayı etkisiz hale getirerek, gerçekte ahlaki ve vicdani değerlerin de bütünüyle insanileşmesini sağlar. Bilimsel zihniyetin toplumlar içindeki yaygınlığı ölçüsünde şiddet gerileyecek ve nihayet bir gün kendisini tamamen iş göremez halde bulacaktır. Bir toplum, ancak şiddeti yaşamından çıkarması ölçüsünde uygar bir toplumdur. Web 25, Internet 45 Yaşında World Wide Web 25 yaşında; ama Internet daha yaşlı. Web eşittir Internet denklemi 90’lı yılların ikinci yarısında popülerdi. Onun yerini artık sosyal medya eşittir internet gibi denklemler aldı. Ancak yine de webin icat edilişinin 25. yılını internetin 25. yaşı olarak kutlayanlar var. Internet bu yıl 25 değil, 45 yaşında. Hadi bilemediniz 40 yaşında. Bu da kafaları karıştırabilir. 25 mi derken 45, 45 derken neden 40? Internet 1969’da oluşmaya başladı. Bunu baz alırsak bugün 45 yaşında. Ancak 1974’e dek bu ağın adı ArpaNet olarak anıldı, ancak 1974’te bu ağa Internet denmeye başladı. Yani olgu 45 yaşında ama “isim” 40 yaşında. Web’i İngiliz bilişim uzmanı Tim Berners Lee icat etti; İsviçre’deki CERN araştırma laboratuvarında. On sene önce bu icadından dolayı kraliçe tarafından “Sir” unvanını aldı. Ancak kendisine pek “Sir Lee” dedirtmiyor. 25. yaşı itibariyle Lee ve Web ile ilgili pek bilinmeyen bazı bilgileri de derlenmeye başladı. Bazıları şöyle: • Lee aileden bilişimci. Ebeveyni de İngiltere’de geliştirilen ilk ticari bilgisayar olarak anılan Mark 1’i geliştiren ekipte yer almış. • Lee’nin, icadına “web” adını vermeden önce düşündüğü bazı isim alternatifleri şunlar: “Information Mesh”, “The Information Mine”, “Mine of Information”. • CERN’deki yöneticisinin ilk tepkisi “fazla moda ama yine de heyecan verici” şeklinde. Allahtan Lee’nin çalışmalarına devam etmesine izin vermiş, yoksa adı pek iyi anılmazdı. • İlk web sitesinin adı, info.cern.ch idi ve Lee’nin bilgisayarında çalışıyordu. İlk kayıt edilen alan adı ise symbolics. com sitesidir. • Web site adreslerinin www ile başlaması bir zorunluluk değildir. • İlk web tarayıcıları; ViolaWWW, Midas, Erwise, Samba, Mosaic. Bunlar için global ticari başarı hikâyesine dönüşen Mosaic oldu. • 1993’te CERN web teknolojisini kamu malı ilan etti. Bu da popülaritesinin artmasını sağladı. • Lee, 1994’te W3C’yi (World Wide Web Consortium) kurdu. Amaç web teknolojilerinin gelişiminin global anlamda ortak bir çalışmayla sağlanmasıydı. • 2008’de Lee bu kez Web Vakfı’nı kurdu (World Wide Web Foundation). • 2014 sonu itibariyle internet web sitesi sayısının bir milyar düzeyine ulaşacağı beklenmektedir. Geçen çeyrek yüzyıla baktığımıda, webin bilgi çağının temel icatlarından birisi olduğunu tespit etmek zor olmayacaktır. Web önce metin, görsel malzeme, video vb. her türlü içeriğin ortak bir platformda tüm dünyaya ulaşmasını sağladı. Daha sonra da Web 2.0 modeli ile iletişimden etkileşime geçilmesinin altyapısını oluşturdu. Bugün sosyal medya diyorsak, içeriğin bireylerin kendileri tarafından oluşturulması ya da oluşturulan içeriğe her türlü geri bildirimde bulunma imkânı diyorsak, bunun temelinde Web 2.0 yaklaşımı yatmaktadır. Nice yıllara Web ! davranış biçimlerine sokmanın başka bir yolu kalmadığı için. Bugün biz çeşitli şiddet uygulamalarından sadece somut bir nitelik kazandıkları zaman etkileniyor değiliz, fakat daha fazla ölçüde henüz ortada şiddet eylemi yokken de olası varlığını yeterince içselleştirmiş olduğumuz için de şiddetten etkileniyoruz. Başkalarını fikirlerimize kazanmanın yolu, ikna ve ispattan geçer. Her iki durumda da bilimsel düşünebilme geçerlilik ve önem kazanır. Bu nedenle bu düşünce deneyinin sonucundan hareket ederek, bir toplumdaki şiddetin yaygınlığının azalması ile bilimsel düşüncenin öneminin ve etkisinin artması arasında ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Şiddetin köklerinde, özgürlüğün ve eşitliğin kaldırılması ve buna olan tepki yatar. İlk büyük toplumsal şiddet örnekleri, kölecilik çağlarında yaşanmıştı. Daha sonraki tarihsel dönemlerde de, hatta yakın zamanlarda bile vahşi şiddet örnekleriyle karşılaşmaya devam ettik. 1945’te en yüksek teknolojik gelişme, tarihin en büyük Sainte Pulchérie Lisesi Ekolojiyi Tartışıyor 27 Mart saat15.00’te, Sainte Pulchérie Lisesi’nde enerji, çevre ve bilim konulu etkinlikte “Nükleer santrallera gerekli midir ?” sorusu tartışmaya açılacak. Sainte Pulchérie Lisesi’nin çevre projesi, “Çevreyi Severek Paylaşma Derneği” ve “Çevre Kulübü” aracılığıyla tüm yıl boyunca çeşitli etkinlikler düzenliyor. 27 Mart tarihinde gerçekleştirilecek olan etkinlikte iki takıma ayrılmış olan öğrenciler, kendi bakış açılarını savunmak için ikna güçleriyle ve argümanlarla birbirleriyle yarışacaklar. Üniversite, medya ve çevreci ortamlarından gelen kişilerden oluşan jüri Ediz HUN, Prof. Dr. Cenap ÖZBEN, TEMA Başkanı Deniz ATAÇ, Güven İSLAMOĞLU, Dr. Baha KUBAN ve Prof. Dr. Günay KOCASOY öğrencilerin argümanlarını değerlendirecek. Münazaranın moderatörü ise Dr. Murat İMERYÜZ. Daha fazla bilgi için: http://www.sp.k12.tr/turkce/ kureselegitim/cevreselboyut/ CBT 1409 12 /21 Mart 2014