22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Eğitim Tarihi CBT 1444/21 Kasım 2014 11 TÜRKİYE’DE KADINLARIN ÜNİVERSİTEDE 100. YILI: Kadınlarımızın üniversitede okuma savaşının öyküsü Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu ve İstanbul Kadın Müzesi, Türkiye’de kadınların üniversiteye giriş hakkını elde etmelerinin 100. yılını uluslararası bir sempozyum ve sergi ile kutladılar. “Kadınların Üniversitede 100 Yılı –İnas Darülfünunu / Kadın Üniversitesi 19141919” başlıklı sergi, Osmanlı’daki kadınların bu hakkı elde etmek için ne büyük bir mücadele verdiklerini, Rum, Ermeni, Müslüman kadınların omuz omuza nasıl savaştıklarını, önlerine çıkartılan engelleri teker teker nasıl yıktıklarını belgeleriyle gözler önüne seriyor. Kadınlarımızın bu az bilinen müthiş başarı öyküsünü sayfalarımıza taşıyoruz. İnas Darülfünunu legosu. Altta ise İnas Darrülfünunu rozeti İnas Darülfünunu Zeynep Hanım Konağı’nın (Laleli) sağ bölümünde 24 Ekim 1914’te öğretime başladı. Reyhan Oksay 12 Eylül 1914’de Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınlar yüksek eğitim yapma hakkını kazandılar. Türkiye’de kadınların üniversiteye giriş hakkını elde etmek için ne büyük bir mücadele verdiğini çok az kişi bilir. Oysa cumhuriyet kazanımlarının birer birer saldırıya uğradığı günümüzde, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan böyle kahramanca bir kadın hareketinin bilinmiyor olması, çok büyük bir eksikliktir. Kültür mirasını yeterince tanımayan toplumla nekler Sempozyumu’ydu. Bu sempozyumda üniversitelerde, toplumsal cinsiyet eşitliğine hangi alanlarda ve ne kadar yaklaşıldığı konusu tartışıldı. Sabancı Üniversitesi Sanat ve sosyal Bilimler Fakültesi, Kültürel Çalışmalar Programı öğretim üyesi ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu Koordinatörü Prof. Dr. Sibel Irzık, sempozyumda ortaya atılan görüşler ve serginin içeriği ile ilgili sorularımızı yanıtladı: Böyle bir sempozyumun ve serginin düzenlenmesi günümüzde çok önemli bir anlam taşıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınların böylesine cesur bir hareketi başlatmaları ve başarmaları toplumumuzda çok az bilinen bir olay. Bu olayın 100. yıldönümünü kutlama fikri nasıl doğdu? Türkiye’de kadınların üniversiteye giriş tarihçesi 12 Eylül 1914´te Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınlar yüksek eğitim yapma hakkını kazandı. Türkiye’de kadınların üniversiteye girebilme hakkını kazanmaları ile günümüz feminist kadın dergilerinin büyükannesi sayılan, dergisinin çok yakından ilişkisi vardır. dergisini, Nuriye Ulviye şahsi servetini kullanarak bir grup kadın hakları eylemcisi ile birlikte 4 Nisan 1913 ve 21 Mayıs 1921 tarihleri arasında çıkardı. Dergide, eğitim ve çalışma gibi alanlarda hak elde etme politikaları geliştirdiler, kadınlararası somut dayanışma projeleri gerçekleştirdiler, kadınlar için işyerleri kurdular. recelerine göre 6 kadın İstanbul’daki İnas Sultanîleri (kız liseleri) öğretmenliklerine, 12 kadın da İstanbul dışındaki Darülmuallimatlara (kız öğretmen okullarına) müdür ve öğretmen olarak atanmışlardır. Örnek olarak ilk kadın Felsefe Bölümü mezunu Türkan Örs Baştuğ, hukuk fakültesi mezunu ilk Türk Yahudi avukat Fani Kohen Motola, tıp fakültesindeki ilk kadın asistan Müfide Küley, ilk kadın dekan Şükufe Nihal Başarır (18261973) İnas DaNüzhet Gökdoğan, ilk ka rulfünunu coğrafya bölümü öğrencisi, ünidın matematik profesörü versitede karma eğitim savunucusu. .Selma Soysal’ı gösterebiliriz. İnas Darülfünunu Edebiyat Bölümü kadın talebeleri ve öğretmenleri Cerrahpasa Tip Fakültesi Müzesi koleksiyonu) Kaynak: Dölen, E. (2010). Türkiye üniversite tarihi 1 – Osmanlı döneminde Darülfünün 1863–1922. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, s.462 düşük. Diğer ülkelerde de böyle. Akademik pozisyonlar genel sayılarda iyi gibi görünüyor ama profesörlük düzeyinde kadın sayısı az. Yeterince terfi alamıyorlar. Üniversitede yapılması gereken çok şey var. Kaldı ki bu sempozyumun amacı da üniversitelerin nasıl daha eşiklikçi olmasına yönelik tedbirleri tartışmaya açmaktı. Sempozyumda özetle ne gibi eylem planları önerildi? Üç ana fikir üzerinde duruldu. 1. Zihniyet değişiklikleri. İnsanları toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitmeye devam etmek gerekiyor. Üniversitelerde karar verici kurullara, araştırma kurullarına, jürilere cinsiyet eşitliliği duyarlılığını arttırıcı yönde sunumlar yapılmasında fayda görüyoruz. 2. Kurumsal değişiklikler. Üniversitelerde cinsiyet eşitliğini sağlayacak komisyonlar, kurullar kurulması gerekiyor. İdari bir politika olarak, cinsel taciz, baskıcılık, mobbing gibi eşitliği tehdit eden olumsuzluklar takip edilmeli. Bunların ihlali durumunda üniversite kurulları sorumlular hakkında soruşturma açmalı ve cezalandırmalıdır. 3. Yüksek düzeyde hukuksal değişiklikler. Örneğin YÖK, MEB, TÜBİTAK’ta kadınların daha fazla temsil edilmesi için tedbirler alınmalı. Bir tür kota bile uygulamak bir seçenek olabilir. Cinsiyet eşitliği konusunda eğitimlerin zorunlu olması da bir seçenektir. Aynı şekilde bir takım hukuksal ve kurumsal değişiklikler yapılabilir. Örneğin doğum izni, kreş olanakları gibi .. Akademik dünyadaki kadınlar cinsiyet eşitliği bakımından genel nüfusun ilerisinde gibi görünüyor. Üniversitelerde daha ileri bir eşitlik sağlanırken, toplumun genelinde bu eşitlik niçin daha alt düzeylerde seyrediyor? Bu sorunun araştırılmasını akademisyenlerin yapması gerekiyor. Kadınların araştırma faaliyetlerinde daha fazla temsil edilmesi gerekiyor. Araştırma önceliklerinin belirlenmesinde kadınlar etkin olmalı. Örneğin son yıllarda toplumda kadına karşı şiddette bir artış var gibi duruyor. Ama acaba vaka sayısı mı artıyor yoksa daha fazla mı haber oluyorlar? Bunu araştırmak lazım. Bunun bile yeterince araştırılmış olduğunu söyleyemeyiz. Aynı şekilde rol modeli olmak bakımından üniversitelerin cinsiyet eşitliği konusuna daha fazla eğilmesi gerekir. Akademisyenlerin, toplumun genelinde cinsiyet eşitliğini sağlamak için ne yapmalarını öneriyorsunuz? Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’nda görev alan bizler akademisyen olarak öğrencilerle, gençlerle, sivil toplum örgütleriyle çalışıyoruz. Şirketlerle ortak eğitimler düzenliyoruz, hapishanelerdeki kadınlara gidip, özel programlar düzenliyoruz. Yani toplumla bağ kurarak ilerliyoruz. Bunu yaygınlaştırmak istiyoruz, bunu diğer üniversitelerin de yapmasını arzu ediyoruz. Yani akademisyenleri mobilize etmek gerekiyor. Ayrıca tepe konumdaki kurumlara, karar alan kurumlara meseleyi anlatmak ve gelen taleplere duyarlı olmalarını ve imkân tanımalarını sağlamak gerekir. Tabandan gelen çalışmaları yaygınlaştırmak ve daha somut talepler oluşturmak lazım. YÖK’ün yükseköğrenimde cinsel eşitlik konusundaki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda genelleme yapamayız diye düşünüyorum. Karar veren yetkili insanların değişik ajandaları olabiliyor, farklı baskılar altında olabiliyorlar. Kendi düşünceleri, ihtiyaçları onları değişik yönlere çekebilir. Aslında cinsel eşitlik konusunda en azından çabaları var. Ama başka politikalarla, ideolojik gerekçelerle kadınların daha çok aile içine veya ev içine yönelik olarak düşünülmesi gibi bir durum da var. Kadınların aile sorumluluklarının vurgulanması gibi bir durum da var. Muhafazakâr anlayışlar, politikalar söz konusu. Onun için bu soruyu “YÖK cinsel eşitliğe gönüllü mü, değil mi?” şeklinde sormak yerine “Biz YÖK’ten neler talep etmeliyiz” diye sormak lazım. “Bu talebi niye karşılasınlar?” diye sorarsanız, bunun aslında onların yararına olacağını anlatmamız gerekiyor. Onlara cinsiyet eşitliğinin önemini anlatmamız gerekir. Böylece üniversiteler daha iyi çalışır; kaynaklarımızı israf etmemiş oluruz, öğrencilerimizi daha iyi eğitiriz. Daha önemlisi bilimsel ve ekonomik kazanımlar elde ederiz. Bunların getirisinin bir kısmı yine karar vericilere döner zaten. Siz taleplerinizi üst kurumlara iletmekte sorun yaşıyor musunuz? Bizler, forum olarak, kadın örgütü veya Yazının devamı 19. sayfada Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın çalışmaları Forumu olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çalışmalarımız bu girişimin alt yapısını oluşturuyordu zaten. Geçen yıl İstanbul Kadın Müzesi Küratörü Meral Akkent bu öneriyi getirdi. Bizler de ilk kez Osmanlı döneminde bir kadın üniversitesinin varlığından haberdar olduk. 2014’ün bu olayın 100. yılı olmasını fırsat bildik. Hem kadın tarihini ortaya çıkartmak açısından, hem de ileriye yönelik bir değerlendirme yapmak açısından bu olaydan Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu yararlanarak bir sempozyum ve sergi Koordinatörü Prof. Dr. Sibel Irzık düzenledik. İyi Örnekler Sempozyumu kapsamında, uluslararası üniversitelerrın, sağlıklı bir gelecek inşa edemeyecekleri de toplumsal cinsiyet eşitliği sağlama hedefigerçeğinden hareketle Sabancı Üniversitesi ne yönelik neler yapıldığını, ne gibi sonuçlar Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Fo alındığını tartıştık. rumu ve İstanbul Kadın Müzesi, ortaklaşa düzenledikleri “Kadınların Üniversitede 100 Yılı İnas Darülfünunu / Kadın Üniversitesi 1914 – 1919”* başlıklı sergi ile bu eksikliği kapatma misyonunu üstleniyor.. Bir diğer etkinlik de 68 Kasım tarihlerinde Akademide Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda düzenlenen Uluslararası İyi ÖrTürk üniversitelerinde cinsiyet eşitliğinin durumu nasıl? Türkiye’de kadın akademisyenlerin cinsiyet eşitliği açısından durumu sayılara bakınca göreceli olarak iyi gibi görünüyor. Ama mutlak olarak iyi değil. Yani yarı yarıya değil. Sayılarla görülmeyen eşitsizlikler var. Örneğin yönetimde kadınların oranı çok Kadınlan Dünyası’nda “Biz de maarif vergisi veriyoruz” diye yazan kadınlar, yüksek eğitimden yararlanmayı kadının en doğal hakkı olarak tanımladılar. Yüksek eğitim taleplerini entelektüel ve siyasi otoritelere ilettiler. Devletin eğitim siyasetine yön verme stratejisini izlediler. Kadınlan Dünyası’’nda, yükseköğrenim hakkının kadınlara tanınması için her kesimden kadının katıldığı bir kampanya başlatıldı. Dergideki tartışmalar ve etkili lobi çalışmaları, 7 Şubat 1914’te Darülfünun (üniversite) tarihinde ilk kez kadınlar için konferanslar düzenlenmesini sağladı. Bu konferansNuriye Ulviye (1893964) şah lar Türkiye’de kadınların yükseköğresi servetini kullanarak Kadınlar nime katılmaları sürecinin başlangıcı oldu. 12 Eylül 1914’te bugün yerinde Dünyası dergisini çıkardı Fen ve Edebiyat Fakülteleri bulunan, Zeynep Hanım Konağı’nda, kadınlar için edebiyat ve fen bölümlerinden oluşan İnas Darülfünunu, yani kadın üniversitesi açıldı. “BİZ DE VERGİ VERİYORUZ” Artık kadınlar, her biri 3 yıl süreli Edebiyat, Matematik (Riyaziyat) ve Tabii Bilimler bölümleri (Tabiiyat) ile sınırlı olsa da yüksek eğitim görebileceklerdi. Kadınlar Dünyası dergisi bir yandan bu başarısını kutlarken, bir andan da kadınların yüksek eğitimine getirilen sınırlamayı eleştirerek derhal tıp ve hukuk fakültesi şubelerinin de kadınlar için açılmasını talep eden makaleler yayımlamaya başladı. 1917 yılında, 7’si Edebiyat, 3’ü Riyaziyat, 8’i Tabiiyat bölümünü bitiren 18 kadın İnas Darülfünunu’ndan mezun oldu. Mezuniyet de İLK MEZUNLAR 1919’da İnas Darülfünun’unun Zükur Darülfünunu (erkeklerin öğrenim gördüğü üniversite ) ile birleşmesi gündeme geldi. Öğrenciler, kendilerine verilen tedrisatın erkek öğrencilere verilenden az olduğunu düşünmeye başlamışlardı. Bundan dolayı  Şükufe Nihal  başkanlığındaki bir öğrenci heyeti, Maarif Nazırı’nı ziyaret etmiş; erkeklerle birlikte öğrenim görme talebini dile getirmişti[1]. İstekleri 19181919 öğrenim yılında kabul edildi. Mevcut son sınıf öğrencilerine eğer isterlerse erkeklerin aldığı derslerden sınava girme ve Darülfünun diploması alma imkânı sunuldu. Öğrenciler, genellikle kendi sınavlarına girip İnas Darülfünunu diploması almayı tercih etti. Sadece Coğrafya Şubesinden  Şükufe Nihal Hanım  Darülfünun’daki erkek öğrencilerin tabi olduğu sınavlara girdi ve başarılı olarak “” unvanını aldı. İnas Zükür Darülfünunu’nu birleştirme kararı, başta şeyhülislam olmak üzere pek çok kimsenin tepkisini çekmişti. Bu tepki sonucu İnas Darülfünunu 19211022 ders yılına kadar resmi olarak kapanmayıp varlığını sürdürdü. Bu konuda yoğun tartışmalar devam ederken kız öğrenciler, ayrı dershanelerde öğrenim görme usulünü protesto edip erkek dershanelerine devam ettiler; karma eğitim fiilen 19181919 döneminde başladı. 16 Eylül 1921’de Darülfünun Divanı, İnas Darülfünunu’nu resmen kapattı. Kaynaklar: Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları ForumuSabancı Üniversitesi http://bit.ly/1xnXm9Z http://bit.ly/1pYNRvH ZÜKUR DARÜLFÜNUNU İLE BİRLEŞME
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle