Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık CBT 1440/24 Ekim 2014 17 Bağışıklık sistemini güçlendirmek: Söylenceler ve gerçekler Stres ile mücadele yöntemlerini öğrenmek bağışıklığı güçlendirmekte de yararlı olabilir. Dr. Mehmet Karaca VKV Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü Bağışıklık sistemi ne gibi sebeplerden dolayı zayıflar ve nasıl güçlendirilebilir? Bağışıklık sistemi vücudumuzu mikroplar, virüsler, kanser gelişimi ve sağlık bütünlüğüne zarar verebilecek diğer pek çok unsurdan korumakla görevlidir. Günlük alışkanlıklarımız, yaşam tarzımız, davranış ve beslenme biçimlerimiz ve stres seviyemiz bağışıklık sistemini güçlendirebilir veya zayıflatabilir. Süregiden stresin bağışıklık sistemini zayıflattığı bir gerçektir. Zor ve sorunlu bir ilişki, kronik hastalıklar, ağır sorumluluklar gibi başa çıkmakta zorlandığımız stres kaynakları bağışıklığı zayıflatarak hastalıklara yakalanmamızı kolaylaştırabilir. Yaşamsal stres ne yazık ki ortadan tamamen kaldırılması mümkün olmayan bir durumdur. Mümkün olan, stres ile başa çıkmayı öğrenmektir. Stres ile mücadele yöntemlerini öğrenmek bağışıklığı güçlendirmekte de yararlı olabilir. Basit solunum egzersizleri, derin ve doğru nefes alıp verme tekniklerini öğrenme, yoga, meditasyon ve egzersiz stres ile mücadelede oldukça etkilidir. Bu yöntemler yetersiz kaldığında psikolojik destek almak yerinde olacaktır. Yediğimiz besinler ile bağışıklık sistemi arasında da bir ilişki vardır. Bağışıklık sistemini güçlendiren tek bir gıdadan ya da takviyeden bahsedemeyiz ama kötü beslenme alışkanlıklarının, dengesiz beslenmenin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği şüphe götürmez. Bol meyve ve sebze tüketmek hem genel sağlığımızı hem de bağışıklık sistemimizi destekleyecektir. Sebze ve meyveler sağlıklı kalabilmek için ihtiyacımız olan pek çok vitamini sağlar. Vitamin eksikliğine neden olan bir sağlık probleminiz yoksa, çok kısıtlayıcı bir diyet yapmıyorsanız, hamile değilseniz ve dengeli besleniyorsanız takviye kullanmanız genellikle gerekmez. Eğer ek vitamin almak istiyorsanız doktorunuzla durumunuza uygun takviyelerin hangileri olduğu konusunda görüşebilirsiniz. Yaşlandıkça vücut direncinin azaldığı ve enfeksiyonlar ile savaşmanın zorlaştığı da bilinmektedir. Yaşlı bireyler bu nedenle daha sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. Enfeksiyonlar, özellikle de grip ve zatürre (pnömoni) ileri yaşlarda daha ağır ve hatta bazen ölümcül seyredebilir. Yaşlılıkta enfeksiyonlara karşı direncin neden azaldığı tam olarak bilinmemekle beraber, bu durumun bağışıklık sisteminin yavaşlaması ile ilgili olduğu düşünül mektedir. Yaşlılıkta sık görülen beslenme bozukluklarının da bağışıklık sistemindeki yavaşlamanın nedenlerinden olabileceği varsayılmaktadır. D vitamini desteğinin önemi nedir ve ne şekilde alınması gerekir? D vitamininin kalsiyum emilimini arttırarak kemikleri güçlendirdiğini artık hepimiz biliyoruz. D vitamini yetersizliği özellikle ileri yaşlarda osteomalazi ve osteoporoz adını verdiğimiz kemik hastalıklarına neden olabilir. Geçen yıllarda D vitamini eksikliğinin birçok başka rahatsızlığa yakalanma riski ile ilişkilendirilmeye başladığını belirtmekte yarar var. Tip I Diyabet, kronik kas ve kemik ağrıları, kalpdamar hastalıkları, romatoid artrit, multipl skleroz, hipertansiyon, meme, kalın barsak, prostat, yumurtalık, yemek borusu ve lenf kanserleri gibi pek çok hastalıkta D vitamini eksikliğinin rolü üzerine odaklanan bilimsel araştırmalar sürüyor. Pek çok ülkede tüketilmesi önerilen günlük D vitamini dozu 400 ile 800 IU arasındadır. Ancak günlük D vitamini tüketiminin 1000 IU olması gerektiğini, bu miktarda tüketimin hastalıklara karşı korunmada daha etkili olacağını savunan araştırmacılar da bulunmaktadır. Önerilen miktarda D vitaminini gıdalarla almak yetersiz kalabildiğinden Batı ülkelerinde ekmekten meyve suyuna kadar pek çok gıdaya D vitamini takviyesi yapılmaktadır. D vitamininden en zengin besin maddelerinden biri olan somon balığının 85 gramlık bir porsiyonunda yaklaşık 425 IU D vitamini bulunur. D vitamini katkılı bir bardak sütün içerisinde ise yaklaşık 100 IU D vitamini bulunmaktadır. D vitamini cildimizde güneş ışınlarının yardımıyla sentezlenebilen tek vitamindir. Yaz aylarında haftada iki üç defa beşon dakika sadece kolları güneşe maruz bırakmak bile yeterli D vitamini üretimini sağlar. Güneşe daha fazla maruz kalmanın ek bir faydasının olmadığını ve cilt kanseri riskini önemli oranda arttırdığını da hatırlatmakta yarar var. Yoğun çalışma şartları sebebiyle yeterli uyku alamayan ve dinlenemeyen kişilere neler önerirsiniz? Uyku ve beraberinde gelen dinlenme genel sağlığımız, ruh sağlığımız ve bağışıklık sistemimiz için son derece önemlidir. Eğer iş temposu nedeni ile yeterince uyuyamıyorsanız aşağıdaki tavsiyelerimiz bu eksikliği bir ölçüde telafi etmeye yardımcı olabilir. 1 Yukarıda da bahsettiğimiz şekilde bağışıklık sisteminizi desteklemek için sağlıklı beslenmeye, bol sıvı, meyve ve sebze tüketmeye özen gösterin. 2 Eğer yıpratıcı temponuz sürüyor ve beslenmenize yeterli özeni gösteremiyorsanız günde bir multivitamin, ek olarak da C vitamini ve B12 vitamini alabilirsiniz. B12 vitamini enerji düzeyinizi bir nebze de olsa arttırabilir ve halsizliğinizi gidermeye yardımcı olabilir. Vitamin takviyelerinizi sabah saatlerinde almaya çalışın. 3 Günde en az 2030 dakika egzersiz yapmaya çalışın. 4 Gün içinde fırsat bulursanız kısa bir süre olsa da uyumaya çalışın. Viral enfeksiyonlardan korunmak için nelere dikkat etmek gerekir? 1 Hasta olduğunu bildiğiniz ya da hastalık belirtisi olan insanlardan uzak durmaya çalışın. 2 Eğer soğuk algınlığı, grip gibi viral bir enfeksiyon geçiriyorsanız evde istirahat edin. Ateşiniz düştükten sonra 24 saat kadar daha bir süreyi evde geçirmeniz hem hastalığı başkalarına da bulaştırmamak hem de iyileşme sürecini hızlandırmak adına önemlidir. 3 Hapşırırken ve öksürürken kâğıt mendil kullanın ve kâğıt mendili çöpe atın. 4 Ellerinizi su ve sabunla sık sık yıkayın. 5 Su ve sabun bulunmayan bir ortamdaysanız alkolbazlı el dezenfektanı kullanabilirsiniz. 6 Kalabalık ortamlarda ve toplu taşıma araçlarında yüzeylere dokunduktan sonra elinizi ağzınıza, burnunuza veya gözlerinize sürmeyin. 7 Virüs bulaşmış olabilecek yüzeyleri dezenfektan ile temizleyin. Ekinezya gibi desteklerin etkinliği var mıdır? Bu tarz başka hangi bitkisel destekler vardır? bunların yan etkileri var mıdır? Ne yazık ki günümüze kadar yapılan araştırmalar ekinezyanın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini veya soğuk algınlığı ya da gripten koruduğunu gösteren ciddi kanıtlar ortaya koyamamıştır. Bağışıklık güçlendirdiği iddia edilen diğer bir grup ürün de betaglukanlardır. Damar yolu ile uygulanan betaglukanların bağışıklık sistemini uyararak aktive ettiği kanıtlanmış olmakla beraber ağızdan alınan betaglukan takviyelerinin faydası tartışmalıdır. Önemli not: Her ne kadar ilaç kategorisinde değerlendirilmeseler de bütün bitkisel takviyeler yan etkilere neden olabilir, kullandığınız diğer ilaçlar ile etkileşebilir (ilacın etkisini azaltabilir veya arttırabilir) ya da beklenmedik başka problemlere yol açabilir. Kimi bitkisel takviyeler hassas kişilerde ciddi alerjik reaksiyonlara da neden olabilir. Grip aşısı olmak gerekli midir? Etkinliği nedir ve ne kadar korur? Aslında grip aşısı olmak kişinin kendi sağlığını korumanın çok ötesinde bir toplumsal sorumluluktur. Bir toplumda ne kadar çok insan bir hastalığa karşı aşılanarak bağışıklık kazanırsa o toplumda hastalığın yayılma hızı o oranda yavaşlar. Buna sürü bağışıklığı (herd immunity) adı verilmektedir. Sağlıklı bir insanın grip geçirmesinin maliyeti birkaç günlük işgücü kaybı, burun silmekte kullanılan üçbeş rulo tuvalet kâğıdı, bir avuç grip ilacı ve birkaç bardak portakal suyu kadar olabilir… Ama özellikle yaşlılarda, kronik hastalığı olan bireylerde, hamilelerde ve diğer risk gruplarında grip ölümcül seyredebilmektedir. Dolayısıyla aşı olduğunuzda kendinizi korumakla kalmaz, salgının yayılma hızını keserek bu risk gruplarının hastalığa yakalanma riskini azaltırsınız. Grip aşısının etkinliği seneden seneye farklılık gösterir ve etkinliğini rakamsal olarak ifade etmeye çalışmak zordur. Virüs antijenik shift ve drift adı verilen genetik değişiklikler ile her yıl yapısını değiştirmektedir. Bu nedenle ile grip aşısını hazırlayan laboratuvarlar o yıl salgın yapma ihtimali en yüksek virüs türlerini aşıya dahil ederler. Saydığımız nedenlerle, birkaç nadir istisna dışında 6 ay üzere herkesin grip aşısı olması önerilmektedir. Yaşlılar, hamile olan ve hamile kalmayı planlayan kadınlar, kronik sağlık sorunu olan kişiler, sağlık personeli ve hasta bakan kişilerin grip aşısı yaptırmaları özellikle önemlidir. Yazının devamı gelecek haftaya