25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Okyanuslar altında dev tatlı su rezervleri lara dayanıklılık gibi özelliklerin kültüre alınmış pancarlara aktarılması daha kolay olacak. Araştırmadan çıkan diğer ilginç bir sonuç ise, gen etkinliklerini çalıştıran genlerin bugüne kadar kalıtımları çözülen diğer bitkilerden daha az olması. Bu da temel araştırmalarda heyecan verici sorulara kapı açıyor. Genetik etkinlik, canlılarda çeşitli hücre türlerinin gelişmesini sağlıyor. Çiçekli bitkiler sistematiğinde şeker pancarı karanfilgiller takımında yer alır. Şeker pancarı bu takım içinde kalıtımı tümüyle çözülmüş olan ilk bitki. yıldızın dağılımını hesaplayarak sadece iki spiral kol bulmuştu. MaxPlanck Radyoastronomi Enstitüsü’nden James Urquhart ve ekibi, 12 yılı aşkın bir süre 1650 çok büyük yıldızı çeşitli radyoteleskoplarla inceledi, buna göre büyük yıldızların dağılımı dört spiral kol gösteriyor. Spitzer, bizim gözlemlemiş olduğumuz daha soğuk ve büyük kütleli güneşlerin aksine sadece Güneşimiz gibi daha soğuk ve zayıf kütleli, yani daha çok görülenleri gözlemledi. Büyük yıldızlar yakıtlarını çok çabuk tükettikleri için daha enderdir. Küçük bir yıldız sayılan Güneşimiz, on milyar yılı geride bırakırken, büyük güneşler son araştırmaya göre genelde on milyon yıl yaşıyorlar yani bin misli daha az. Zengin kütleli yıldızlar bu yüzden daha gençler ve genelde yoğunlaşmış gaz bulutlarında yer alan doğum yerlerine daha yakın bir konumda bulunuyorlar. Uzun ömürlü, zayıf kütleli yıldızlar, zengin kütleli yıldızların aksine daha uzun yaşıyorlar ve galaksimizin çevresinde daha fazla dönerek, diskte yayılıyorlar. Fakat gaz dört kolda da, geniş alanda yıldız üretecek kadar yoğun diye açıklıyor Hoare. Üniversitesi’nden Montgomery Slatkin de. Diğer incelemeler de Neandertal popülasyonlarının küçük olduğunu ve ensestin çok sık yaşandığını göstermiş. Rus bilimciler bu minik kemiği 2010 yılında Altay dağlarındaki Denisova mağarasında bulmuşlardı. İlk incelemeler Neandertal ve modern insan (Homo sapiens) arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştu. Neandertal kalıtımı artık Neandertaller arasındaki, günümüz insanları ve soyları tükenmiş insan grupları arasındaki akrabalık iliş Bilim insanları okyanusların altında dev yeraltı su rezervleri buldu. Rezervlerin küresel su krizini engellemeleri bekleniyor. Avustralya, Çin, Kuzey Amerika ve Güney Afrika okyanuslarındaki kıta kenarlarında yaklaşık 500.000 kilometreküp su var (Nature). Rezervler, su kıtlığı tehdidi altında bulunan bölgeleri on yıllar boyu hayatta tutabilecek. Suyun hacmi geçen yüzyılda 1900 yılından beri yeraltından çektiğimiz miktardan yüz kat fazla. Kuraklığın ve devam eden su kıtlığı en azından hafifleyebilir. BM Su Ajansı’nı göre su kıtlığı dünyadaki tüm kıtaları ilgilendiriyor ve tüm insanların en az yüzde kırkını gündelik yaşamında etkiliyor. Özellikle de tarımda yapılan sulamalar ve et üretimi için çok miktarda su rezervleri boşaltılıyor. Bu nedenle akut su kıtlığı çekenlerin sayısı 2030 yılına dek yüzde kırk yediye çıkacak. Yeni su rezervleri, deniz seviyesinin günümüzden çok düşük olduğu ve kıyıların daha açıklara doğru uzandığı geçen yüz bin yıllar içinde oluşmuş. Her yağmur yağdığında su toprağın altına süzülerek bölgelerdeki su rezervlerini doldurmuş. 20.000 yıl kadar önce plato buzullarının erimeye ve deniz seviyesinin de yükselmeye başlamasıyla bu bölgeler denizlerle kaplanmış. Denizlerin altındaki tatlı su rezervleri, karadaki yeraltı su rezervlerine benziyor. Suyun tuz içeriği içilebilir suya dönüştürülebilecek kadar az. Denizler altındaki yeraltı su rezervleri petrol ve gaz gibi platformlarla çekilebilir ya da karadan veya yeraltı su rezervlerinin yakınında bulunan bir adada gerçekleştirilecek sondajlarla elde edilebilir. Bazen ağaçlardan ormanı görmek zordur, galaksimiz söz konusu olduğunda aynı sorunu astronomlar yaşar. Bu yüzden Samanyolumuzun spiral kolları üzerindeki tartışma uzun yıllardan beri devam eder. İngiliz “Monthly Notices of the Royal Astronomical Society” (MNRAS) dergisinde yayımlanan son bir araştırmaya göre galaksimizin iki değil dört spiral kolu varmış. Oysa bugüne dek Amerikan uzay teleskopuyla gerçekleştirilen gözlemlerlerden galaksimizin sadece iki kolu olduğu bilini Samanyolumuzun iki değil dört kolu varmış yordu. Dünyamız Samanyolu’nun yıldız diski içinde yer aldığından, astronomlar diğer galaksilerde olduğu gibi yukarıdan izleyemiyor, dolayısıyla da yapısını belirlemek zor. Aslında astronomlar 1950’lilerden itibaren Samanyolu’nun bir spiral galaksi olduğunu ve dört spiral kolu olduğunu tahmin ediyorlardı. Fakat kızılötesi teleskop Spitzer, Samanyolu’ndaki 110 milyon küçük Şeker pancarının tüm kalıtımını çözen bilim insanları artık daha çabuk üretim yapabileceğimiz gibi yeni türleri daha kolay yetiştirebileceğiz diyor, Nature dergisinde. Proje üzerinde Almanya ve İspanya’dan 20 araştırmacı altı yıl çalıştı. Bu bitki dünya genelindeki %30’luk payıyla dünyanın en önemli şeker kaynağı. Ayrıca hayvan yemi ve biyoetanol üretimi için de önemli. Yaklaşık 200 yıldan bu yana üretilen şeker pancarının şeker içeriği bu zaman içinde %8’den %18’e çıktı. Kalıtımının çözülmesiyle artık yabani pancardaki hastalık Şeker pancarının kalıtımı çözüldü 50.000 yıllık bir parmak kemiğinden DNA örneği alan bilim insanları ilginç bir sonuca vardı. Neandertaller arasında ensest ilişki oldukça yaygın. Araştırmacılara göre parmağın sahibi olan kadının anne ve babası birbirleriyle yakın akraba. MaxPlanck Evrimsel Antropoloji bilim insanları Sibirya’daki Neandertallerin yaklaşık 50.000 yıl önce yakın akrabalarıyla ilişkiye girdiklerini ve parmak kemiği incelenen kadının birbirleriyle yakın akraba olan anne babadan dünyaya gelmiş olduğunu söylüyor (Nature). Bilgisayarda çeşitli ensest senaryoları yarattıktan sonra bu Neandertal kadınının anne babasının, anne tarafından kardeş çocukları, iki büyük kuzen, amca ve kardeş kızı, teyze ve yeğen, büyük baba ve torun veya büyük anne ve torun gibi akrabalıkları olduğu sonucuna vardık diyor Kaliforniya Neandertallerde ensest ilişki kileri hakkında daha kesin bilgiler veriyor. Mesela günümüzde Afrika dışında yaşayan insanların taşıdıkların kalıtımın yüzde 1,5 ila 2,1’i Neandertallere uzanıyor. Yeni veriler ayrıca, günümüzde Asya kıtasında yaşayanların ve Amerikan yerlilerinin kalıtımının yüzde 0,2’sinin de Denisova insanına uzandığını gösteriyor. Genom dizilimleri öte yandan Denisova insanının, bilinmeyen bir Homo soyuna ait DNA’yı da taşıdığını dolayısıyla da Neandertal kalıtımından farklı olduğunu ortaya koymuş. Bu eski homininler, Neandertalin, Denisova insanı ve modern insanın yollarını ayırmalarından çok öncesinde varlıklarını sürdürüyorlardı. Bilinmeyen bu homininlerin Homo erectus olarak tanımlanan insan türü olmaları büyük bir olasılık. Çin ilk kez, bugüne kadar sadece kuşlar arasında görülen H1ON8 virüsüne bağlı bir ölüm vakasını bildirdi. 73 yaşındaki bir kadın 6 Aralık’ta Nanchang kentindeki bir hastanede yaşamını yitirmiş. Jiangxi eyaleti sağlık dairesinden yapılan açıklamaya göre hasta ölümünden altı gün önce ağır akciğer Yeni kuş gribine bağlı ilk ölüm Atatürk çiçeği kimyasal işlemden kurtuluyor Bilimsel adı Euphorbia pulcherrima olan Atatürk çiçeğinin anavatanı Meksika’dır. Bu bitkiyi Meksika’dan ABD’ye götürüp yaygınlaştıran ABD’li devlet adamı, psikiyatrist ve bitkibilimci Joel Roberts Poinsett olmuştur. Süs bitkisinin İngilizcedeki adı bu yüzden Poinsettia’dır. Türkçedeki “Atatürk” ismi ise çiçeğin ülkemizde yetiştirilmesi ve tanınmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’e uzanır. Bitkinin yetiştirilmesinde katkısı bulunan bilim insanlarının önerisi üzerine bu isim verildi. Peki anavatanı olan Meksika’da Atatürk çiçeğinin 4 metreye kadar büyüdüğünü biliyor muydunuz? Ya da bu güzel bitkinin oturma odalarımıza sığabilmesi için kimyasal işlemden geçirildiğini? Alman bilim insanları şimdi Atatürk çiçeğinin bodur kalabilmesi için yapılan kimyasal işlemlere alternatif ekolojik bir yöntem buldular. Berlin Humboldt Üniversitesi bilim insanları, süs bitkilerini titreşimli düzlemler üzerine yerleştirerek, büyüme istekleri durana kadar “sarsıyorlar”. Bitkilere mekanik bir uyarım vererek, büyümelerini önlüyoruz diyor Heiner Grüneberg. Bitkilerin yerleştirildiği düzlemler, saatte iki defa çalışan bir vibrasyon motoruna bağlı. Bir deneme altı ila sekiz hafta kadar devam ediyor. Bu süreden sonra bitkinin kırmızı, beyaz veya pembemsi çanak yaprakları ve sarı çiçekleri olgunlaşıyor. Bitki sarsıntılara karşı gerçekten de çok duyarlı. Sarsıntılı geçen birkaç haftadan sonra bitki yukarı doğru büyümek yerine, kısa kalıyor ama buna karşı daha sık yapraklı olduğu gibi daha fazla çiçek veriyor. CBT 1398 6 / 3 Ocak 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle