24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM OLAYLARI SCİENTİFİC AMERİCAN’A GÖRE 2013’ÜN BİLİM OLAYLARI: İklim değişikliği 2013’damgasını vurdu 2013’ün ilginç bilim olaylarını önem sırasına göre değerlendiren Scientific American dergisi, ağırlıklı olarak iklim değişikliği ve uzay bilimleriyle ilgili olayların başı çektiğine dikkat çekiyor. Bilimsel araştırmalar için bütçe kısıtlaması 1 Mart 2013 tarihinde Amerikalı bilim insanları, bütçeden bilimsel araştırmalara ayrılan payın azaltılmasının fiilen yürürlüğe girmesiyle büyük bir gelecek endişesine kapıldılar. Mali yılın sonuna kadar ARGE payındaki 85 milyar dolarlık bir kesinti, ARGE’de dünya birinciliğine oynayan bir ülke için kaygı verici bir gelişmeydi. Kaldı ki bu yalnızca bir başlangıçtı; dokuz yıllık plana göre bilim bütçesi 2021 yılına kadar 1.2 trilyon dolar daha azaltılmalıydı. Geleceğe yönelik kaygıların temel nedeni, ABD’de ARGE harcamalarının üçte birinin federal hükümet tarafından karşılanıyor olmasıdır. Bilimsel ilerlemelerin gelecekte yapılması planlanan ARGE çalışmalarına bağlı olması nedeniyle, herkes bütçe kesintilerinin inovasyonu olumsuz yönde etkileyeceğine inanıyor. Atmosferik CO2 yoğunluğunda kaygı verici tırmanış Mayıs ayında atmosferdeki CO2 yoğunluğu 400 ppm’e ulaştı. CO2 düzeyinin, en az 800.000 yıldan beri ilk kez bu kadar yükseklere çıktığı belirtiliyor. Başka bir deyişle, fosil yakıt tüketimi ve ormanların yok edilmesi gibi insan faaliyetlerine bağlı olarak, sera gazı salımı uygarlık tarihinde CBT 1398 18 / 3 Ocak 2014 ilk kez 400 ppm’e çıktı. Aslında CO2 yoğunluğunun en son 2.5 milyon yıl önce bu kadar yükselmiş olduğu tahmin ediliyor. O dönemde dünyanın ortalama sıcaklığı yaklaşık 3 °C daha yüksekti. Bugün ise atmosferdeki CO2 yoğunluğu, ortalama sıcaklıkları 19. yüzyıla göre şimdiden 0.8 °C arttırmış durumda. Kaldı ki CO2’nin daha da artması kaçınılmaz. Bugünkü hızında devam ederse, dünya 450 ppm’e birkaç yüzyıl içinde ulaşacak; yoğunluğun her yıl yaklaşık 2 ppm artış göstermesi bekleniyor. Çözüm olarak öne sürülen önlemler arasında CO2’yi havadan emmek için yapay ağaçlandırmalar ve fosil yakıtlarına yerine nükleer reaktör santralleri kurmak geliyor. teroid tehdidinin ne kadar gerçekçi olduğunu bir kez daha hatırlattı. Meteor, ses hızından 60 kez daha hızlı bir şekilde atmosfere girdiğinde 500 kiloton TNT gücünde bir enerji açığa çıkarttı. Meteorun yarattığı şok dalgası yerde sarsıntıya, binalardaki camların kırılmasına ve 1.500 kişinin yaralanmasına yol açtı. Bilim insanlarının 20 metre genişliğinde olduğunu tahmin ettikleri asteroid, 1908 yılında Sibirya’nın Tunguska bölgesine düşen meteordan sonraki bilinen en büyük gök cismi. İşin ilginç tarafı NASA ve dünyanın diğer uzay ajanslarının asteroidi daha önceden saptayamamış olmaları. Bu gök olayını bir uyarı olarak değerlendiren Birleşmiş Milletler, “Uluslararası Asteroid Uyarı Grubu” adını verdiği bir örgütün kurulmasını önerdi. Bu örgüt Dünya’ya doğru bir asteroidin yaklaştığının keşfedilmesi durumunda, BM’in oluşturacağı uluslararası bir ekip taşın yönünü değiştirmeye çalışacak. ti. Bundan önceki en kuvvetli 3 fırtınadan ilki olan 1958 yılındaki tayfun, denizlerde daha kuvvetli olduğu halde karalara ulaştığında hızı azalmıştı. Uzmanlar Haiyan tayfununun Miami veya New York kentini vurması durumunda en az 500 milyar dolarlık zarara yol açacağını ileri sürdü. Bu olay iklim değişikliğini manşetlere taşıdı. Uzmanlar küresel ısınmanın deniz suyu sıcaklığını arttırdığına ve atmosfere daha fazla buharın karışmasına yol açtığını söyleyerek, bu iki etmenin fırtınaları güçlendirdiğine inanıyor. 2007 yılından bu yana yapılan araştırmalar fırtınaların Kuzey Atlantik’te giderek güçleneceğini gösteriyor. Ayrıca M.I.T.’den Kerry Emanuel’in yürüttüğü araştırmasında tayfunların sayıca da artabileceği uyarısında bulundu. En eski insana ait DNA ele geçti Son yıllarda eski DNA’ların çözümü konusundaki olağanüstü gelişmelere karşın 100.000 yıldan daha eski insan fosillerine ait DNA’ların çözülmeyeceği düşünülüyordu. Ancak Aralık ayında 400.000 yaşında soyu tükenmiş bir insansıya ait bacak kemiğinden alınan DNA’nın çözülebilme olasılığı çok yüksek. Kaldı ki kuzey İspanya’da Sima de los Huesos olarak bilinen bir bölgede bulunan insansıya ait kemik fosilinin yanı sıra aynı bölgede bir de mağara ayısı fosili bulunmuş ve DNA’sı çıkartılmıştı. Bu yeni keşifler Sima İnsanları’nın ya Neanderthallerden ya da Homo heidelbengensis adı verilen insansıdan gelmiş olduğu kuşkusunu doğuruyordu. Ancak yeni tekniklerle incelenen DNA’nın Sibirya civarında 80.000 yıl önce yaşayan Denisovan’lara benzediği ortaya çıktı. Sima İnsanları’nın Neanderthallere değil de Denisovan’a benzemesinin nedeni henüz çözülmüş değil. Karada esen en güçlü tayfun Haiyan 8 Kasım 2013 tarihinde Haiyan Tayfun’u saatte 305314 km hızıyla Filipinleri vurduğunda 6.000 kişinin ölümüne ve 6 milyon kişinin evsiz kalmasına neden oldu. Haiyan karaları vuran en kuvvetli fırtına olarak tarihe geç Çelyabinsk üzerinde patlayan meteor 15 Şubat tarihinde Rusya’nın Çelyabinsk kenti üzerinde uzaydan gelen bir gök taşının patlaması, Dünya için bir as
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle