Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Kuşların parmakları nasıl yok oldu ? Barack Obama’ya NSA’nın gizli verilere ulaşımını kısıtlayacak kırk altı öneri sundu. Obama’nın bu ay içinde açıklama yapması bekleniyor. larını keşfetti. Çekoslovak Tarım Üniversitesi ve DuisburgEssen Üniversitesi (UDE) araştırmacıları, yetmiş köpek sahibinden, köpeğin açık alanda tasmasız olarak ihtiyaç giderdiğinde ne şekilde davrandığıyla ilgili veriler topladıktan sonra bunları değerlendirmişler. Araştırmacılar yedi bini aşkın gözlemi değerlendirirken bunları çevre koşulları, bulundukları yer, zaman ve içinde kan üreten kök hücreleri yapay bir kemik iliğinde geliştirerek, çoğalmalarını sağladı. Aralarında alyuvarların ve savunma hücrelerinin de yer aldığı kan hücreleri durmadan yenileriyle değiştirilir. Bu yenilemeyi, kemik iliğindeki kan üreten (hematopoetik) kök hücreleri yapar. Bu kaynak mesela lösemi tedavisi sırasında bozulduğunda, hasta dışarıdan bu kan üreten kök hücreleriyle beslenmek zorunda kalır ki bu genelde kemik iliği bağışı ile gerçekleşir. Ne var ki yeterli kemik iliği bağışı ve her zaman uygun bağışçı bulunmadığından her lösemi hastasının bu şekilde tedavi edilmesi mümkün değildir. En iyi çözüm, kan üreten kök hücrelerin laboratuvarda üretilip, çoğaltılması olabilirdi. Fakat bu hücreler kök hücre özelliklerini sadece doğal ortamlarında yani kemik iliğindeki nişlerinde korudukları için bu gelişme bugüne kadar gerçekleşmemişti. Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’nden (KIT) ve MaxPlanck Akıllı Sistemler Enstitüsü ve Tübingen Üniversitesi bilim Kuşların parmakları evrim sürecinde kanatlara dönüşmesine rağmen, kanatların içinde hâlâ üç tane kemikli parmak bulunur. Avusturyalıları kuşların, başparmak ve serçe parmaklarını ne şekilde kaybettiklerini açıkladı. Embriyonik gelişim sırasında kara omurgalıların birçoğunda elin dış yüzünde ilk önce yüzükparmağı gelişir. Bilim insanları kuşlarda da aynı gelişmenin yaşandığına inanıyor. Daha önceki gelişim aşamalarında elin iç kısmında da daha çok başparmağı andıran ve kısa bir süre sonra yok olan diğer bir parmak uzantısı gözlemlenmiş. Araştırmacılar bu nedenle kuşlarda geriye kalanların işaret, orta ve yüzükparmağı olduğunu düşünüyor. Yetişkin bir kuşun en içteki parmağı başparmak olamaz, çünkü burada daha önce başka bir parmak vardı diyor Viyana Üniversitesi, Teorik Biyoloji Bölümünden Daniel Capek. Ancak ilkel kuşların (Archaeopteryx) atası olarak bilinen Deinonychus türü dinozor fosilleri farklı bir şey söylüyor. Bu kalıntıları göre elin dış kısmındaki iki parmağın, yani yüzük ve serçeparmağının yok olduğu anlaşılıyor. Ve buna göre geriye kalanlar başparmak, orta ve işaretparmak olmalı. Bu durum genetik verilerle de örtüşmekte. Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi NSA, neredeyse tüm şifrelemeleri kırabilecek bir kuantum bilgisayarı üzerinde çalışıyor. Kuantum bilgisayarıyla ilgili çalışmalar, yaklaşık seksen milyon dolarlık “Penetration Hard Targets” araştırma projesinin bir parçası. Program ile ayrıntılar henüz açıklanmadı. Araştırma programının önemli bir kısmı gizli tutuluyor. Washington Post’a göre, Ulusal Güvenlik Dairesi yeni bilgisayarla banka, sağlık, hükümet veya ekonomi ağlarına girebilecek. NSA araştırmasındaki süper bilgisayar çalışmalarının, Avrupa veya İsviçre’de desteklenen araştırma projeleriyle başa baş sürdüğü söyleniyor eski NSA çalışanı Edward Snowden’ın belgelerine dayanan haberde. Spiegel dergisi de kısa bir süre önce yine aynı belgelere dayanarak, NSA’nın hedefteki kişilerin bilgisayarlarına sızarak, fark ettirmeden casus yazılım “bulaştırabilecek” teknolojiye sahip olduğunu yazmıştı. NSA’nın dünya genelinde milyonlarca telefonu dinlemiş olması tüm dünyada yankı uyandırmıştı. Ve kısa bir süre öncede bir uzman grubu Amerikan başkanı NSA kuantum bilgisayarı geliştiriyor Çaresizce dişçi koltuğunda oturduğunuzu düşünün, ağzınız sonuna kadar açık ve delgi aletinin sesi beyninize işliyor. Bu durum hiç kimse için hoş değildir. Fakat dişçi fobisi olanlar için en büyük kâbustur bu. Araştırmacılara göre bu panik şimdiye dek sanıldığı gibi kan, yaralanma ve iğne korkusuna değil daha çok örümcek korkusuna benziyor. Avusturyalı bilim insanları dişçi korkusu olan ve olmayan kişilere çeşitli resimler göstermiş. Bunların üzerinde mesela delgi aleti, bir silahın namlusu, kurt gibi iğrenç motifler ve fincan, ütü vb nötr eşyalar bunuyordu. Katılımcılar bu resimlere bakarken, araştırmacılar da beyin akımlarını, nabızlarını ve yüz kaslarını incelemişler. Dişçi korkusu olanların, diş tedavisiyle ilgili resimler gördük lerinde nabızla rı yükselmiş ve beyin akımları değişmiş. Bu katılımcılarda, optik uyarılardan sorumlu olan beyin bölgesinin daha etkin olduğunu gördük ve katılımcılar resimlere daha dikkatli bakıyorlardı diyor Graz Üniversitesi psikologu Anne Schienle. Genel olarak bakıldığında diş tedavisine gösterilen tepki daha çok hayvan korkusunu andırıyor ve bu yolla tedavi edilebilir! Dişçi korkusu= örümcek korkusu bulundukları alanın aşinalığıyla birleştirmişler. Ve bunların ardından gerçekleştirilen istatistiksel analiz, ilk başta pek dikkat çekici bir sonuç vermemiş. Yani köpekler ihtiyaç giderirlerken belli bir yönü tercih etmiyorlar gibi görünüyordu diyor Hynek Burda. Fakat toplanan tüm verileri, bilgi toplama esnasında dünyanın manyetik alanında meydana gelen oynamaları dikkate alarak sınıflandırdıklarında, sürpriz bir sonuçla karşı karşıya kalmışlar. Manyetik alan çizgilerindeki minik yoğunluk ve yön değişimleri, manyetik gözlemevleri tarafından kaydedilir ve internette yayımlanır. İkinci analizle ortaya çıkan sonuca göre köpekler ihtiyaç giderirken manyetik kuzeybatı eksenini tercih ediyorlar. Fakat bunu sadece dünyamızın manyetik alanının sakin olduğu zamanlarda yapıyorlar. Benzer özellikler daha önce ineklerde, tilkilerde ve su kuşlarında da saptanmıştı (Frontiers of Zoology dergisi). Bilim insanları alışılmışın dışında gözlemlerle, köpeklerin bir manyetik duyusuna sahip olduklarını ve çok iyi yön bulduk Köpek, manyetik alanı hissediyor mu? Kemik iliğindeki kök hücreler önemlidir, çünkü bunlar önemli kan hücreleri için kaynak üretir. Bilim insanları şimdi Yapay kemik iliği üretildi insanları şimdi doğal kemik iliğinin özelliklerini laboratuvarda elde etmeyi başardı. Bu amaçta sentetik polimerlerle, gözenekli bir yapı ürettiler. Bu yapı kemiğin süngerimsi yapısıyla örtüşmekte. Ayrıca kemik iliğinin matrisinde bulunan ve hücrelere kenetlenme olanağı sunan protein yapıtaşlarını da üretmişler. Bundan sonra ise yapıya farklı kök hücre tipleri yerleştirerek, kan üreten kök hücrelerinin bu hücrelerle bildik değiş tokuşlarını yerine getirmelerini sağlamışlar. Yeni geliştirilen yapay kemik iliğinin çoğalabildiği görülmüş. Yeni yöntem lösemi hastaları için kemik iliği üretebilmenin yeni yollarını açabilir. Dünyanın en yüksek tepesi uzaydan böyle görünüyor Dünyamızda 8000 m’den yüksek 14 dağı var. Bunların en yükseği Mount Everest bile yukarıdan küçük görünüyor. Mount Everest’ın Nepal dilindeki ismi Sagarmatha, “Evrenin anası” demek. Dünyanın en yüksek dağının jeolojik öyküsü 40 milyon yıl önce, Hindistan kıta parçasının, Avrasya levhasıyla çarpışmasıyla başlamıştır. İki kıtanın kenarları üst üste binip, yukarı doğru çıkınca Himalaya Dağları doğmuştur. Bu yüzden de Mount Everest’in zirvesine ulaşan dağcılar, yanardağlar tarafından üretilen lav kayacı üzerinde değil, bir zamanlar Hindistan’ın kuzey sahillerini örten deniz diplerinin tortullarına basarlar. NASA’nın bu hafta yayımladığı fotoğrafta, Mount Everest zirvesi buzullarla kaplı. Dağın kuzeydoğusunda, güneydoğusunda ve kuzeybatısında buzullar üç kenarlı piramit gibi örtüyorlar dağı. Güneydoğudaki sırt, en bilinen tırmanma rotasıdır. 1953 yılında zirveye ilk kez tırmanan dağcılar olarak tarihe geçen Edmund Hillary ve Tenzing Norgay da bu rotayı izlemişti. 1924’te şiddetli rüzgârlarıyla bilinen kuzey yamacı tercih eden George Mallory ve Andrew Irvine’ın zirveye ulaşıp ulaşamadıkları bilinmiyor. Amerikalı bir dağcı, Mallory’nin cesedini 1999 yılında 8160 m yükseklikte bulmuştu. Irvine’ın cesedi ise hiçbir zaman bulunmadı. Çok tehlikeli olduğu bilinmesine rağmen dağa tırmananların sayısı hiç azalmıyor. Mart 2012’de bu yana 5656 kişi dağa çıktı ve 223 kişi yaşamını yitirdi. CBT 1400 6 / 17 Ocak 2014