02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİKBİLİM Aykut Göker uzanan eğilmez/bükülmez bir kemer, dik yürüyüş sırasında bir tür amortisör görevini görmektedir. Bu saptama doğru değil. Liverpool Üniversitesi’nden Karl Bates farklı yaşlardaki kırk beş yetişkinin, basınç dağılımını algılayan bir koşu bandı üzerindeki yürüyüşlerini incelemiş. Bu şekilde elde edilen 25.000 basınç motifi, kamera görüntüleriyle birleştirilince, yürüyüşün dinamiği ve ayak bölgelerindeki kuvvetlerini gösteren bir tablo elde edilmiş. Eski teorinin aksine sağlıklı insanların üçte ikisi yürürken, ayak tarağının tabanıyla yere basıyor. Buna göre de insan ayağı sanılandan çok daha esnek. Ayak tarağının basınç dağılımlı çok değişkendi ve bu değerler mesela büyük insansı maymunların değerleriyle örtüşüyordu diyor araştırmacılar. Anlaşıldığı üzere atalarımız ağaçlarda yaşarken esnek ayaklara sahipti. Fakat ağaçtan inince ayaklarımız eğilmez/bükülmez hızlı yürüme araçlarına dönüşmüş. İnsanın ayaklarındaki esnekliği farklı sertlikte zeminlerde rahat yürüyebilmek için koruduğu düşünülüyor (Proceedings of the Royal Society). mesini kolaylaştırmak amacıyla, Bielefeld Üniversitesi Biyoteknoloji Merkezi’nde (CeBiTec) Alfred Pühler ve ekibi ilk kez kalıtımdaki kromozomların tek tek seçilmesine izin veren bir yöntemden yararlandı. Yüksek verimli sekanslama gibi gelişkin aletlerle, 1,4 milyarı aşkın kısa DNA sekansları üretilmiş. En büyük zorluk bu kısa DNA sekanslarının ayrı ayrı kromozom dizileri olarak birleştirmekti diyor Pühler. Çin hamsterinin yaklaşık 2,3 milyar bazlı kalıtım sekansı aşağı yukarı insan kalıtımı büyüklüğünde (Nature Bioteknology). http://www.inovasyon.org; [email protected] Herkes duysun: ‘Faruk A. Yarman üretmeye devam ediyor hâlâ.’ “Yöneteni Hoşgör Yönetilenden Ötürü” Başlık, Dr. Faruk A. Yarman’ın kitabının adı (Nergiz Yayınları, Temmuz 2013)… ‘Yönetimi / yönetmeyi’ konu alan kitabına, Yunus Emre’nin “Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü” deyişinden esinlenerek bu adı vermiş. Birçoğumuz için zor paylaşılabilecek bir mesaj… Günümüz Türkiye’sinde ‘yöneteni’ ‘yönetilenden’ dolayı hoş görebilmek için galiba bir ‘Faruk A. Yarman’ olmak; tıpkı onun gibi, felsefenin derinliklerinde ‘volta atabilmek’ gerek... Yarman, kitabının “Yönetim Biliminin Varoluşçu Eleştirisi” başlığını taşıyan son bölümünde bunu yapabiliyor. Onun hoşgörüsü, felsefenin ince süzgecinden geçen aklın ürünü… Uç teknolojilerin / kritik teknolojilerin egemen olduğu bir alanda çok başarılı bir şirket yöneticisi olarak tanınan Yarman, kitabında sâdece ‘şirkette yönetim’ meselesini ele almıyor. Mikro düzeydeki yönetim meselesiyle makro düzeydeki yönetim meselesi arasındaki bağlantıları kuruyor. Şirket yönetimini ‘halkın / devletin / ülkenin yönetimi’ sistemik bütünlüğü içinde ele alarak bu iki farklı düzeydeki yönetim anlayışları arasındaki etkileşimi irdeliyor. Bunu yaparken de konuya, her iki düzeydeki tarihsel gelişim çerçevesinde yaklaşıyor. Bu bağlamda, yönetim bilim ve tekniklerindeki gelişmelerin ve günümüzdeki şirket yönetimi anlayışının, Sanayi Devrimi’nin ve onu izleyen çağın ürünü olduğunun altını çiziyor. Bu tarihsel süreçte, şirket yönetimlerinin, üretim, üretim ilişkileri ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak, makro düzeyde yeniden şekillenen yönetim anlayışlarından bağımsız şekillenmesi düşünülemeyeceği için, şirketler düzeyindeki eleştirel bakışını, makro düzeydeki daha açık bir ifadeyle ülke düzeyindekiyönetim anlayışlarına da çeviriyor. Özellikle günümüz şirketlerinde uygulanan yönetim teknikleriniyönetim yaklaşımlarını bu geniş bakış açısıyla ele alırken, elbette kendi zengin deneyiminden de büyük ölçüde yararlanıyor. Bu deneyimler önemli; çünkü salt bilimsel bilgi ve teknolojik yeteneklerle donanmış bir beyne değil, aileden gelen sağlam bir kültür zemini üzerinde geliş[tiril] en bir beynin pratiğine de dayanıyor. O beyin kendi pratiğine de eleştirel açıdan bakabiliyor. Yarman’dan daha fazla söz etmek istemiyorum. Nasıl olsa, bilişim dünyasına ya da savunma sanayiine yakın olanlar, o çevrelerin insanları Yarman’ı çok iyi tanıyorlar; olağanüstü yeteneklerini; mühendis, araştırmacı ve bir şirket yöneticisi olarak başardıklarını biliyorlar. Siyasî iktidarın ve dayandığı güçlerin TSK’da köklü bir kadro harekâtı yapmasına imkân veren düzmece davalara karıştırılması dolayısıyla, o çevrelerden olmayan CBT okurları da onun varlığından haberdar oldular; uğraş alanlarını öğrendiler. En iyisi, kitabından, o sözünü ettiğim eleştirel bakış açısıyla makro düzeydeki yönetim meselesine sıçramada bulunduğu kısa bir bölüm sunarak bu haftaki konumuzu noktalayalım: “Demokrasi, mükemmel yönetim tarzıdır. Ama mükemmel soyut bir kavramdır. Mükemmel demokrasi de, değerleri de gerçekte erişilmezdir. Demokrasi aslından eksildikçe oyunun kuralına göre hâkim olan çoğunluk önce kolektif amaç ve değerleri kendininkilerle değiştirir; sonra da onun koyduğu çerçeveden sapan azınlığı önce tehdit, sonra taciz, en sonra tasfiye eder; özgürlüklerini sınırlar, canını alır, hatta neslini tüketir. Yönetime hâkim olan yöneticiler iktidarlarından emin oldukça toplumsal kanaat önderlerini hiçe sayar, hatta onları kendilerine tehdit görürler. Böylece kulakları tıkanır; dalkavuklardan başkasına tahammül edemez olur ve en sonunda onlarla kuşatılırlar. Bir bakarsın erdemin en ölçülü fısıldamasına bile aslanlar gibi kükrer yönetici: ‘Herkes kendi işine baksın!’ Hâlbuki eleştiriye kapanan yollar toplumu tükenişe, onu bu tükenişe sürükleyenleri de tarihin mezarlığına götürür.” (age. s. 452.) Sibirya kaplanının soyu bir kez daha tehlikeye girdi Ayak izine göre hayvanın cinsiyeti ve yaşı saptanabiliyor “Footprint Identification Technique” (FIT) olarak isimlendirilen yeni bir teknikle bir hayvanın cinsiyeti ve yaşı sadece ayak iziyle saptanabiliyor. Yazılım programı, WildTrack organizasyonundan Zoe Jewell ve Sky Alibhai tarafından geliştirildi. Ayak izinin fotoğrafı çekildikten sonra bu görüntü yazılım programına yükleniyor. Program, profesyonel iz sürücülerine her ayak izini, daha önce yakalanan aynı türden bir hayvanın ayak iziyle karşılaştırmaya izin veriyor. Bu şekilde fotoğrafı çekilen ayak izinin özellikleri, yaşı ve cinsiyeti bilinen hayvanın ayak iziyle karşılaştırılıyor. Program henüz deneme aşamasında. Bu yüzden tüm hayvanlarda güvenilir sonuç vermiyor. Özellikle de biçim farklılıkları zor seçilen zebra toynağı, dört parmaklı ve topuk çıkıntılı çita ve aslan ayak izlerini değerlendirmek çok zahmetli, diyor Jewell. Çin hamsterinin kalıtımı çözüldü Uluslararası bir ekip bilimsel adı Cricetulus griseus olan Çin hamsterinin kalıtımını çözdü. Bu tür, ilaç endüstrisinde örneğin tıbbi antikor üretiminde kullanılan türetilmiş hücre kültürlerinin kaynağıdır. Çin hamsterinin kalıtımı on bir kromozom çiftinden oluşuyor. Bu kadar büyük bir kalıtımın çözülüşünde büyük veri yığınlarının oluşturulması ve daha sonra da biyobilişimsel olarak işlenmeleri gerekiyor. Verilerin daha sonraki değerlendiril Nilgün Özbaşaran Dede [email protected] CBT 1381 9 / 6 Eylül 2013 Sibirya kaplanlarının sayısı git gide azalıyor. Ama bu yok oluştan sadece avcılık sorumlu değil. 2010 yılında en azından hayvanların yüzde biri, köpek gençlik hastalığı virüsü (Canine distemper virüs /CDV) yüzünden ölmüş. Bu da Rusya’da yerleşmelerin arasında ya da sokaklarda sendeleyerek bazı kaplanların tuhaf davranışlarını açıklamakta diyor Amerikalı ve Rus bilim insanları mBio dergisinde. Geriye sadece beş yüz örneği kalan Sibirya kaplanı (Panthera tigris altaica) tehdit altında bulunan bir hayvan türü. Yasadışı avcılık, keseli hayvanların yok oluşu ve yaşam alanlarının yerleşime açılması yüzünden kaplanlar zor günler yaşıyor. Geçen yıllarda iyice zayıflamış ve yolunu şaşırmış hayvanların, ürkmeden insanlara yaklaşması heyecan yaratmıştı. New York Yabanıl Hayatı Koruma Birliği patalogu Denise McAloose ve ekibi, 2001 yılından bu yana nörolojik sorunlar yüzünden ölen beş kaplanın beynini inceledi, ikisinin CDV enfeksiyonu yüzünden öldüğü, üçüncü bir kaplanın da virüsü taşıdığı görüldü. Hayvanların beyninde ayrıca hayvanların garip davranışlarını açıklayan önemli hasarlar da tespit edilmiş. Virüsün 2001 yılından önce ölen hiçbir hayvanda bulunmaması nedeniyle, bilim insanları virüsün bu tarihten sonra kaplanlar arasında yayılmaya başladı ğını düşünüyor. Tehdit altında bulunan hayvanlardan yüzde birinin yok olması çok önemli. Üstelik de bu sadece bildiğimiz ölüm vakaları. Öyle sanıyorum ki bilmediğimiz başka ölümler de var, diyor McAloose. Ölen hayvanların çeşitli bölgelere ait olması da diğer üzücü bir noktadır. Nitekim bu durum hastalığın Sibirya kaplanının tüm yaşam alanlarına yayıldığının bir kanıtı. Araştırmacı kaplanların söz konusu virüsü hastalanmış köpekleri yiyerek kaptıklarını sanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle