26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz ODTÜ’den geçen rant Üniversite Konseyleri Derneği ODTÜ Konseyi, yerleşke içinden geçirilmek istenen yol üzerine açıklamasında “Konu yalnızca ODTÜ yerleşkesi ile sınırlı değil, pek çok ODTÜ öğrencisinin ve emekçisinin de yaşadığı Yüzüncüyıl ve Çiğdem mahallelerini de etkileyecek.. projenin çevreye ve insan yaşamına vereceği zararların bilincinde olarak akademisyen sorumluluğu ile hareket eden değerli hocalarımız Prof. Dr. İnci Gökmen ve Prof. Dr. Ali Gökmen’in (Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği Başkanı), İ. Melih Gökçek tarafından hedef gösterilmesi, AKP zihniyetinin en açık biçimde dışa vurulduğu bir örnektir, ODTÜ’lülerin, bu zihniyete bir kez daha gerekli yanıtı verecektir” dendi.. Gökçek’in ulaşım sorununu çözme iddiasıyla ilişkilendirilen projenin ulaşım sorununa bir çözüm getirmeyeceği ve sorunlar yaratacağı belirtilen açıklamada, mesele “ulaşım sorununu çözmek olsaydı.. şehir içi trafiğin yoğunluğunu azaltıcı en kalıcı çözümün toplu taşıma hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi, kalitesinin arttırılması ve kullanımını motive edici düzenlemeler” yapılırdı, konu “yeni rant alanları açılmasıyla ilgili” dendi. Bildiride, ODTÜ Rektörlüğünün “sorumluluğu, yerleşke içindeki sit alanlarının korunmasına indirgenemez. Projenin uygulanması, pek çok olumsuzluğun yanında ODTÜ öğrencilerinin önemli bir kısmının yaşadığı Yüzüncüyıl mahallesini öğrencilerin barınamayacağı bir hale getireceğinden, ODTÜ yönetiminin bu konuda tavır alması bir zorunluluk” dendi ve şu görüşlere yer verildi: “Yeni akademik yılın başlamak üzere olduğu ve öğrenci kayıtlarının yapılacağı bu günlerde, ODTÜ’nün hem kurumsal yapısı hem de mezunlarının desteğiyle kendi öğrencilerine sahip çıkmak adına yürüttüğü çalışmalar da AKP zihniyetinin tehdidi ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili gelişmelerin yaşanması da muhtemeldir.” [email protected] http://okcesizhayrettin.blogspot.com Sanat zulmün panzehiridir! Şarkılarımız onların uygun adım marşlarından daha güzeldir. Coşkumuz korkularının kaynağıdır. Yine de ellerinden tutmak isteriz birlikte yürümek için insanlığın o aydınlık ufkuna! Facebook’ta Gezi’nen Yazılarımdan 1 Lise öğrencisi Elif Bilgin ‘Science in Action Ödülü’nü kazandı Saygın bilim dergisi Scientific American, Eylül 2013 sayısında Elif Bilgin’in 2013 yılı Google Bilim Fuarı’nda ‘Science in Action Ödülü’nü kazanmasını haber yaptı. Scientific American dergisinin sponsoru olduğu fuar 13 ile 18 yaş arasındaki gençlerin çevre, sağlık ve kaynak konularındaki bilimsel projelerini değerlendiriyor. 16 yaşındaki Bilgin iki yılı boyunca muz kabuklarını sağlam biyoplastiğe dönüştürmek için çalıştı. Bu süreç içinde 10 kez başarısız olması azmini kırmadı. Kendi ürettiği malzemenin bir gün petrol bazlı plastiklerin yarini alacağını umut ediyor. Bilgin ayrıca Google Bilim Fuarı’nda da dünyanın dört bir yanından 14 diğer katılımcıyla birlikte finale kalmıştı. Eylül ayında diğer katılımcılarla birlikte şirketin Kaliforniya’daki merkezinde ödül törenine katılacak. Derginin kendisiyle yaptığı söyleşide “Projenizin toplumunuzu nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi: “İstanbul çok büyük ve kalabalık bir kent. İnsanlar her gün cep telefonlarını şarj etmek veya TV’lerini izlemek için elektrik kullanıyor. Bu nedenle kentin her yeri kablolarla dolu. Benim projem, kabloların elektrik yalıtımında çöpe atılan muz kabuklarının kullanılmasını sağlayacak. Dolayısıyla plastik kullanımının ortaya çıkarttığı kirliliği azaltma potansiyeli taşıyor.” ları yanıtlayamadığımızı anlayacağız. “Elektronun, kuarkın, kara deliğin içinde ne var?” soruları bizi sonsuza dek uğraştıracak. “Ben iyimserlerden yanayım, “her şeyi bileceğiz” diyen kuramsal frizikçilerden yana. Ancak içimdeki deneyci “kibirli olma!” diyor. Bildiğimiz bir şey var ve bunu 1020 yıl içinde SSC erke düzeylerinde (40 TeV) daha da pekiştireceğiz. Ancak bize sürpriz yapabilecek sayısız olasılıklar da olacak. Günümüzde kuantum kuramı gibi (cesium atom saati gibi) yeni doğa yasalarıyla çalışıyor olmak Galileo için düşünülemez bir durumdu; kuarkın içinde de eski uygarlıkları keşfedersek biz çok şaşıracağız. “Bilimin insan toplumları üzerine yaptığı en büyük etkiler atomu anlama çabalarından gelmişti; birçok yetkin biliminsanının bu gerçeği unutmuş olması şaşırtıcı. Genetik mühendisliğine, malzeme bilimlerine, denetim altındaki füzyon çalışmalarına ayrılan destekten bir şey almaksızın yapılan atom çalışmaları bu alana aktarılan parasal ederleri milyon kez geri ödedi. Sanayileşmiş ülkelerde soyut araştırmalara ayrılan %1 den az bütçe 300 yıl boyunca Dow Jones’un getirisinden çok daha fazlasını getirdi. Buna karşın politikacıların, “bilim, toplumun acil gereksinimlerine yanıt vermeli” gibisinden terör esintilerine uğruyoruz. Bu kör politikacılar teknolojideki önemli ilerlemelerin, insanların yaşamını nitel ve nicel açıdan arttıran etmenin saf, soyut, tamamen merak dürtüsüyle yapılan bilimsel çalışmalardan geldiğini unutuyorlar, belki de hiç anlamıyorlar”. Kaynaklar: Questions of Modern Cosmology, Galileo’s Legacy, eds. Mauro D’Onofrio & Carlo Burigana, Springer – Verlag, Berlin Heidelberg, 2009. Leon Lederman, The God Particle, Houghton Mifflin Co., Boston, 1993, s. 278 CBT 1381 19 / 6 Eylül 2013 Nafile! Biliyor musunuz, bin kez pişmanlar. Bin kez razılar kışladan vs.den vazgeçmeye. Kendilerine çok kızıyorlar, uyuyan bir devi uyandırdıkları için. Belli etmemeye çalışıyorlar. Dizlerinin bağları çözüldü, sesleri titremeye başladı, neyi nasıl diyeceklerini şaşırdılar bir süredir. Ama şimdi kurnazlık zamanı. Bunda çok mahirdirler. Gezi Parklı’mın, Kuğu Parklı’mın hiç beceremediği bir şeydir bu. Kimseyi kullanmazlar, tuzak kurmazlar. Gezi Parklım, Kuğu Parklım merttir. Düzeylidir, bilgilidir, bilgedir, saygılıdır, sevgi doludur. Bunları da onlar beceremez. Parklı’mın erdemi daha iyi yenilmektir. Ama bu kez asla yenilmeyecek. Tüm Anadolu arkalarında tertemiz ve dimdik duruyor. *** Biz ayak değiliz ki, başımız olsun! Biz özgürlük isteyen, özgürlükte eşitlik isteyen, daha çok ve eşit özgürlük isteyen yurttaşlarız! “Uygar Direniş” bunun içindir. *** Özellikle hukuk fakülteleri “uygar vicdan”ın gereklerinin geleceğin yargıçlarına tanıtıldığı ve bu yetkinliğin kendilerine kazandırıldığı bilim ve felsefe kurumları olmalıdır. Mevzuat fetişizmine artık son verilmelidir. Ülkemizde yargıçların hali çok acı veriyor. Gezi’cilerin polislere dedikleri gibi, yargıçlar da simit satabilmelidirler. Uygar vicdan yeri geldiğinde bunu da gerektirebilir. Vazgeçemediğimiz yerde, yaşamı kendimize ve başkalarına cehennem etmeye başlıyoruz demektir. Bu, çok büyük bir ayrıntıdır. *** Sevgili Musa Bey, nihayet bir ses! Söylediğinizi tam olarak anlayamadım, ama nihayet bir eleştiri! Çok teşekkür ederim. Hiç bir direniş başarısız değildir. Direnişin kendisi kendi başına zaten başarıdır. Sonucu ne olursa olsun direnmenin bilincine ulaşabilip, onu eylemek başarının ta kendisidir. Direniş dürüstlük ister, cesaret ister, hilebazlardan, sahtekarlardan nefret eder. Halkı aldatanlardan nefret eder. Korkanlardan, bin bahane uyduranlardan nefret eder. Direniş omurga ister. Direnişçinin lidere gereksinimi yoktur. Onun kendisi kendine liderdir. Sevgili Musa Bey, Siz de tüm bunlar için bir uygar direnişçi olun! *** (YÖK Başkanı’nın “Gezi” uyarıları üzerine, facebook’ta) Sevgili kardeşim, en güzel şeyleri de söyleseniz, özgürlüğümüze ve özerkliğimize bir dil atmadır bu söyledikleriniz. İdareci idare eder, akıl vermez. Öyle yapmaya kalktığında yanlış sulara sürüklenir ve sürükler. Bir kıdemli hoca sözüdür. Hoş biline! *** Sanat zulmün panzehiridir! Şarkılarımız onların uygun adım marşlarından daha güzeldir. Coşkumuz korkularının kaynağıdır. Yine de ellerinden tutmak isteriz birlikte yürümek için insanlığın o aydınlık ufkuna! *** (Gezi’cilere) Çocukluğum hayvanların arasında geçti. Köpekleri çok iyi tanırım. Sen korkmazsan, onlar senden korkar. Korkmayın çocuklar! Sadece bu yeter. Korkmaya da başladılar zaten. Gerisi kolay, kuyruklarını arka bacaklarının arasına sıkıştırarak kaçacaklardır. Vurup bir yerlerini acıtmanıza da gerek yok. Korkutması her zaman en iyisidir. Ardından, çok sonra senin yanında olmaya çalışırlar. Bu birazcık İbni Haldun açıklamasına da benziyor, değil mi? *** İşte yanlış burada! Hepiniz aynı gemide değilsiniz. Batırıp, sizi forsa yapmak istiyorlar! (Devamı haftaya)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle