23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İSLAM VE BİLİM ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak:?İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları İslamiyet’teki insan anlayışı bu mu? Prof. Dr. M. Orhan Öztürk, orhanozt@gmail.com S on yıllarda giderek artan biçimde Müslümanlığın günlük yaşamdaki yasaklayıcı yönlerinin sık vurgulandığını görüyoruz. Çok örnek verilebilir. Bu yazıda iki ilahiyat profesörünün yakın zamanda internet ortamında ve gazetelerde okunan görüşlerinden alıntı örnekleri ile bu yasakların temelinde bulunduğunu düşündüğüm bir tür insan anlayışını tartışmak istiyorum. Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren’den: “İslam bilginleri teganninin haram olduğunu söylemişlerdir. Bu çeşit teganni nefisleri fuhşa teşvik eder. Sükunet halindekini harekete getiren ve gizliyi açığa çıkaran laubaliliğe yol açar. Bu çeşit şarkıda kadının anılması ve güzelliğinin tasvir edilmesinde ve şarabın anılmasında insanı heyecana götüren bir yön vardır. İşte böyle bir teganni ve eğlencenin yasaklandığı konusunda görüş birliği vardır. (www.hikmet.net/content/ view/55197/13) Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker’den: “İslam inancına ters sözleri ihtiva eden müzik kesinkes haramdır ve Müslümanlar buna engel olmakla görevlidirler. İnsanı gayri meşru işleri yapmaya sevk eden, haram olan şeyleri konu edinip tasvir eden müzikler de caiz değildir. Ama insanı manevi şeylere sevk eden, güzel duygularını besleyen müzik caizdir hatta bunlar içerisinde sevap kazandıracak olanları da vardır. Bu arada farklı değerlendirmeler olmakla birlikte İslam’da kadın sesinden müzik dinlemenin caiz olmadığını duyurmak isterim. Bunu Cumhuriyet BİLİM?VE?TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1381 6 Eylül 2013 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL?YAYIN?YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN?YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU?MÜDÜR Aykut Küçükkaya GÖRSEL?YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE?MERKEZİ?VE?YAZIŞMA?ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET?REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Yemen’de 8 yaşındaki gelinler ve kocaları www.cumhuriyet.com.tr söylerken tabii ki dayandığım ciddi deliller var ancak burası onun yeri olmadığından münakaşasına girmiyorum.” (www. habername.com/yaziprof.orhancekermuzikilemusikifarklimidir1890.htm) . Kadının örtünmesi de bu yasaklara göredir ve aynı insan anlayışına dayanmaktadır. Konunun özü şudur: Şarkılarda kadın sesi, kadının “anılması”, şarap sözcüğü, örtünmeyen ya da eksik örtünen kadının kendisi erkeğin cinsel dürtülerini uyarabilir, erkeği baştan çıkarabilir. İlahiyatçı profesörün deyişi ile bu tür “teganniler nefisleri fuhşa teşvik eder.” Konuya böyle baktığımızda, eğlence yerlerindeki kadın şarkıcıların, kadını çekici gösteren sözlerin yasaklanması ve kadının örtünmesi, erkeği ve kadını baştan çıkarıcı olmaktan ve baştan çıkarılmaktan koruma amacını güdüyor. Böyle bir korumaya, korunmaya gereksinim olduğunda, kadına ve erkeğe bakışın, temeldeki insan anlayışının bilinçli ya da bilinçdışı anlamı ortaya çıkıyor: Kadın ve erkek birbirlerini görünce, seslerini duyunca, erkek ya da kadın sevgisini anlatan şarkılarla, resimlerle karşılaşınca baştan çıkmaya, çıkarmaya, çıkarılmaya eğilimlidir, hazırdır. Yani hem erkek, hem kadın kendi cinsel dürtülerini denetim altında tutamaz, dürtülerinin baskısına kendini kaptırır. İnsanoğlu özünde cinsel eğilimlerini denetleyebilmede güçsüz bir varlıktır. Bu insan anlayışına göre, insanın cinsel dürtüleri karşısında yenik düşmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle de dinsel kurallar ve yasaklarla sıkı denetim altında tutulması zorunludur. İnsanda bu cinsel dürtüler varken, karşı cinsten olan kişiyicinsellikten soyutlanmış biçimde göremez. Örneğin, bir balerinin estetik dansına, bir ressamın çıplak kadın ya da çıplak erkek tablosuna cinsellik dışı duygularla, düşüncelerle bakması olanaksızdır. Böyle bir insan anlayışı ile sokakta, işyerinde, toplum içinde kadınların hepsi erkeğin karşısında ancak cinsel nesne olarak görülebilirler. İşte bu tür insan anlayışı, çağdaş ruhbilimdeki insan benliğinin gelişmesi ile ilgili verilere ters düşmektedir. İnsan, çocukluğunun erken yıllarından başlayarak geliştikçe önemli gereksinimlerini ve dürtülerini bekletebilmeyi, erteleyebilmeyi, denetleyebilmeyi öğrenir. Örneğin bebeklikte acıkınca hemen o anda, o yerde doyurulmak için çırpınırken yaşı ilerledikçe ve geliştikçe açlık duygusu onu böyle bir sabırsız çırpınmaya sokmaz, uygun yer ve zamanı beklemeyi bilir. İnsan geliştikçe, olgunlaştıkça hem çevresinden, hem iç dürtülerinden göreceli bir özerklik kazanır; çevresine uyum yapabilme, kendi iç dürtülerini bekletebilme, erteleyebilme, topluma yararlı yaratıcı etkinliklere dönüştürebilme (yüceleştirme) yetilerini edinir. Hayvanlardan farklı olarak, cinsel dürtülerini ertelemeyi, eğitmeyi, uygun zaman, uygun yer, uygun eşle doyurmayı öğrenir. Şöyle de diyebiliriz: İnsanoğlu ne tümden çevresinin, ne de tümden kendi içsel gereksinimlerinin, dürtülerinin kölesidir; bunlardan göreceli bir özerklik duygusu kazanarak hem kendini, hem çevresini değişik derecelerde denetleyebilir, yönetebilir; hem kendini, hem çevresini az ya da çok değiştirebilir. İnsandaki bu gelişme ve değişme gizilgücü onun evrimselkalıtsal yapısında bulunmaktadır. Ancak, çocuklukta ve ergenlikte özerk benlik duygusunu, insan beyninin düşünme, sorgulama, tartışma, araştırma yetilerinin özgürce gelişmesini kısıtlayan baskıcı toplum ve yetkeci, ezberci eğitim koşullarında insanların önemli bir kesimi özerk benlik duygusundan yoksun, kul benlikli kişiler olarak yetişebilir (1). Kendini ve çevreyi değiştirerek özerk biçimde uyum yapabilme yetisi insana özgüdür. İşte bu nedenledir ki, kadın erkek eşitliği çağımızda bireysel ve toplumsal uygarlığın temel koşullarından biri olmuştur. İnsanın bedensel ve ruhsal yapısındaki bu gelişmeler gerçekleşemeseydi ne kadının özgürlüğü, eşitliği, hakları söz konusu olabilir, ne sahne, müzik, resim, yontu, yazın sanatları, ne bilim ve teknoloji gelişebilirdi. Çağımızda bu tür insan anlayışının ve buna dayalı yasakların egemen olduğu toplumların gelişmişlik düzeylerine bakıldığında bu gerçek açıkça görülmektedir. Yukarıda tanımladığım türden yasaklayıcı bir inanç dizgesi, insanın böyle bir gelişim ve değişim yapabileceğini kabul etmiyor. Diyor ki, ancak kutsal bir inancın güçlü kuralları ve yasakları ile insanın “nefsi” denetim altında tutulabilir. Belki çoğu dinlerin ortaya çıkışında böyle temel bir insan anlayışının yeri olabilir. Eğer öyleyse, kimi dinlerde bu tür bir insan anlayışının büyük değişikliğe uğradığı, kimilerinde de bu anlayışa çağlar boyunca saplanıp kalındığı düşünülebilir. . (1) Öztürk, M. Orhan (2013) Özerk Benlik Kul Benlik, “Biad” Toplumunun Ruhsal Kökenleri, İstanbul: OkuyanUs CBT 1381 2 / 6 Eylül 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle