Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZÜMRÜTTEN AKiSLER İklim felaketinin bir gökcismine bağlı olarak gerçekleştiği, kuyrukluyıldız veya meteorit çarpmasında oluşan erimiş kayaç kürecikleriyle kanıtlanmış. Bu kürecikler New Jersey ve Pennsylvania’da Genç Dryas dönemine ait kayaç tabakalarında bulundu ve 2000 dereceden itibaren biçimlenen mineraller içeriyor. Küreciklerin yaşı ve dokuları da çarpmanın yaklaşık 12.900 yıl önce meydana geldiğini söylüyor. Kayaç, Quebec bölgesinin güneyindeki kayalıklarla örtüşmekte. Bu yeni durum, iklim felaketinin Kuzey Amerika’daki bir buz tabakasının kırılmasıyla meydana geldiği biçimindeki tezle çelişiyor. Bu kırılma sonucunda ise Atlantik’e o kadar çok tatlı su akmış ki tropikal bölgelerden gelen ve sıcak su ısıtıcısı gibi etkiyen deniz akıntısı yok olmuştu. A. M. Celal Şengör ODTÜ’ye yüklenme modasının başındakiler iftirayla beni üniversiteden atmaya yeltenmişlerdi! Yaz bitti ve ben de köşeme dönmeye karar verdim. Aslında o kadar çok işim var ki, genelde yanlış olduğunu düşündüğüm sol düşüncenin egemen olduğu bu dergideki bu köşeyi tamamen bırakmayı düşünmüştüm. Ama ODTÜ üzerine estirilen akıl ve ahlâk dışı fırtınalar bana fikirleri yüzünden yurdu Floransa’dan sürülen ve bundan çok büyük bir acı duyan, ama fikirlerinden vaz geçtiği takdirde dönebileceğini söyleyenlerin tekliflerini kararlılıkla reddeden büyük şair, bilim insanı ve düşünür Dante Alighieri’nin sözlerini hatırlattı: «Cehennemdeki en alevli yerler, büyük ahlâkî kriz zamanlarında tarafsız kalanlar için ayrılmıştır» (İlâhî Komedya). ODTÜ’de cemaat propagandası yapan iki kız öğrenciye başka öğrencilerin sizi istemiyoruz demeleri çok ayıplandı, hatta kınandı. Bu durum malum mihraklarca öğrencilerin sadece türbanlarından ötürü hedef oldukları yalanıyla topluma sunuldu. Fakat cemaat propagandasını yapmalarını bile ben hoş karşılarım. Aklı olan kanmasın derim. 32 yıllık meslek yaşantım boyunca sadece başörtüsü veya harhangi bir başka dinsel sembolü üzerinde taşıyor diye hiçbir öğrenciye kapıyı göstermedim. Nasıl gösterebilirim ki? Meslek yaşamım esnasında sık sık çok dindar meslekdaşlarla birlikte çalıştım (başta yirminci yüzyıl yerbilimlerinde bir devrim yaratan levha tektoniği kuramının mimarlarından Xavier Le Pichon!). Ammaaa! Protesto eden öğrencileri kınayanlar arasında Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adını görünce işler değişti: Sayın Cumhurbaşkanının bizzat atadığı bir YÖK başkanı beni, YÖK’e üye adayı gösterildim diye bir iftira ile üniversiteden atmaya kalkıştığı zaman kendisinden gık çıkmamıştı. Hatta ateist ama seçilmiş Celâl Şengör’ün adının, yasa gereği onun önüne gitmesi gerekiyordu. YÖK Başkanı bu yasanın etrafından dolaşmak için hakkımdaki bir iftirayı, kendi gönderdiği disiplin araştırması heyetinin raporuna rağmen kullanarak, beni üniversiteden attırmaya kalktı. Bu Sayın Cumhurbaşkanının bilgisi dışında olmuş olabilir mi? Diyelim ki oldu: Gazeteler bu konuya geniş bir yer ayırınca Sayın Cumhurbaşkanı neredeydi? Sonra Amerikan Bilimler Akademisi hakkımda yürütülen bu pek çirkin oyunun peşine düşerek Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakana ve Sayın Milli Eğitim Bakanına (o zaman Bay Hüseyin Çelik) birer mektup yazıp açıklama talep etti. Bu arada üniversitem İstanbul Teknik Üniversitesi, hem benim hem de üniversitenin yıpranmaması için, YÖK üyeliği teklifini kabul iznini vermeme kararı aldı. (Kanunen böyle bir izne gerek yoktur. Ama İTÜ eski ve köklü gelenekleri olan, öğretim üyeleri ile üniversite yönetiminin belirli saygı ilişkileri içinde bulunduğu bir kurumdur). YÖK’e gitmem tehlikesi ortadan kalkınca, soruşturmam zaman aşımına uğratıldı. YÖK başkanı bu konuda soru soran bir Milliyet gazetesi muhabirine, bana hafif bir ceza verildiğini söyleyerek bir de yalan söylemiş oldu. Sayın Cumhurbaşkanı beni incitebilecek olan bu haksızlığa da gık çıkarmadı1. ODTÜ’de din ve tarikat propagandası yapan arkadaşına reaksiyon gösteren öğrencinin gerçek reaksiyonu, üzerine geldiğini hissettiği yobaz baskısına karşıdır (burada yobaz kelimesi, bir davranışı temsil eden bir terim olarak kullanıldı. Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı şudur: «Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse» (Türkçe Sözlük, 11. Baskı, 2011, sahife 2598). Bunun da tek sorumlusu, öğrenciler değil, örneğini verdiğim gibi, bugün Türkiye’yi yönetmekte olan AKP zihniyetidir. Bu zihniyet Türkiye’yi son on yılda geri götürmekle kalmamış, içinde yaşayanları da birbirine düşman kamplara ayırmayı becermiştir. Bu zihniyet kendi savunduğu dinsel şekillere yönelen en küçük bir hareket karşısında (şimdiki örnekte olduğu gibi yekvücut olarak) demokrat, hakkaniyetçi, insanlıkçı olduğunu haykırarak o hareketleri ilkel, insanlık düşmanı, totaliter olarak yermekte, ama bir dinsiz bir hakarete, bir haksızlığa uğradığında, örneğini verdiğim şekilde, üç maymuna dönmektedir! ODTÜ’de meydana gelen olayın sorumlusu öğrenciler değil, onları böyle bölen, böyle bir tahammülsüzlüğe zorla iten yöneticilerdir. Düşünün ki, ODTÜ’lü öğrenciler bir de üniversitelerine yapıldığını düşündükleri fiziki bir saldırıyla da üzüntü ve ümitsizliğe gark edilmişlerdir. Bu haleti ruhiyeden siz ne beklersiniz? Einsteinlar çıkmasını mı? Ey yöneticilerimiz: Önce kendinize, davranışlarınıza çeki düzen verin, en azından en basit mantık kaidesini kullanarak tutarlı olun. Ondan sonra belki öğrencileri ayıplamak, kınamak için yüzünüz olur, onlar da sizin aptal olduğunuzu düşünmekten vazgeçebilirler. 1 Bu olayın detayları için bkz. Şengör, A. M. C., 2011, Violation of academic freedom in Turkey: a personal experience: Nova Acta Leopoldina, NF, cilt 113, no. 387, S. 8386 Yöneticilerin Çifte Standardı bir alt bölümü olan Gyrus dentatus’a ait Hatırlama yetisi için önemli bir rol oynayan hipokampüs, kısa vadeli bellek içeriklerini uzun vadeli belleğe aktaran bir merkez. Beyin hücrelerinin karşılaştırılması sırasında RbAP48 genlerinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesiyle, bellek kaybının en çok ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıktığı saptanmış. Farelerle gerçekleştirilen ikinci bir deneyde, RbAp48 proteinindeki azalmanın bellek kaybından sorumlu olduğu tespit edilmiş. Araştırma yaşlılığa bağlı bellek kaybının doğrudan doğruya hipokampüsle ilgili olduğunu ve yaşlılıkta görülen bellek kaybının illa ki Alzheimer’in ilk belirtileri olmayabileceğini gösteriyor. 11 milyon yıllık orman Yaklaşık 13.000 yıl önce dünyamızda yaşanan dramatik bir iklim değişimi, dünya genelindeki hayvanlar ve bitkiler dünyası üzerinde etkili oldu. Daha soğuk ve daha kuru bir iklime ani geçişten, dünyamıza çarpan bir asteroit veya kuyrukluyıldız sorumlu. Kuzey Amerika ve Avrupa’daki kayaç örneklerini inceleyen Amerikalı yerbilimciler, bir veya daha fazla asteroitin veya bir kuyrukluyıldızın dünyaya çarpmasıyla Kuzey Amerika’da Genç Dryas dönemi başlamış olabilir diyor. Ar Kuyrukluyıldız iklimi değiştirmiş Almanya’nın Augsburg kentinde 11 milyon yıllık bir ormana ait kalıntılar bulundu. Çevre Dairesi uzmanları bir kumluktaki fosil yaprakları gün ışığına çıkardı. Buluntular o tarihlerdeki sıcaklığın Schwaben bölgesine kıyasla 6 derece kadar daha yüksek ve daha yağışlı olduğu gösteriyor diyor jeolog Roland Eichhorn. 11 milyon yıl önce su kenarlarında içlerinde amber ağaçları, defne benzeri ağaçlar, Amerikan karaağaçları ve Çin otlakları bulunan ormanlar bulunuyordu. Bu tür bitki örtüsünü günümüzde ABD’de, Türkiye’de ve Kanarya Adaları’nda görmek mümkün. kasından memelilerin toplu ölümleri, insanın yaşam biçimini değiştirmiş hatta tarımı tetiklemiş olabilir (PNAS). Yaklaşık 13.000 yıl önceki ani iklim değişimi uzun bir süredir biliniyorduysa da, bu değişimin nedenleri tartışmalı. Ani sıcaklık düşüşünün ardından ve kuraklığın başlamasından sonra, başta Kuzey Amerika’da dev tembelhayvan, mastodon, deve ve kılıç dişli kaplan olmak üzere, dünya genelinde çok sayıda büyük kara hayvanının soyu tükendi. Buna bağlı olarak da o zamana kadar avcılıkla yaşayan topluluklar, toplayıcılığa ve besinleri yetiştirmeye zorlandı. Clovis kültürünün büyük hayvan avcıları mızraklarını bir kenara bırakarak, kök, çalı yedi ve daha küçük hayvanlarla beslenmeye başladı. Ayrıca değişen çevre de Önasya’daki insanların yerleşik hayata geçip ta Nilgün Özbaşaran Dede rıma başlamalarına da vesile oldu. nilodede@hotmail.com CBT 1382 7 / 13 Eylül 2013 Very Large teleskopuyla gözlemler yapan uluslararası astronom ekibi, Güneş’in bugüne kadarki en eski ikizini keşfetti. Kuzey Şili’deki Paranal gözlemevinden izlenen HIP 102152 yıldızı Güneşimize tek yumurta ikizi kadar benziyor fakat tahmin edilen 8.2 milyarlık yaşı nedeniyle çok daha önceleri oluşmuş. Güneşin yeni bulunan ikizi uzmanlara göre Güneş sistemimizin gelecekteki gelişimi hakkında da bilgi veriyor. Yeni bulgu, Güneşimizle aynı tipte olan ve sadece 4,6 milyar yıl yaşındaki yıldızların çok daha geç evrelerdeki gelişiminin gözlemlenmesine izin veriyor. Güneş’le karşılaştırma yapan astronomlar, oğlak takımyıldızındaki dünyaya benzer kaya gezegenlerin de 250 ışık yılı uzaklıktaki HIP 102152 yıldızına ait olabileceğini söylüyorlar. Güneş’in en eski ikizi bulundu