Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban 2013’ün en iyi 100 üniversitesi: Türkiye, ODTÜ ile ilk 100’ün içinde Reyhan Oksay (eski bir ODTÜ’lü) baha.kuban@gmail.com T homson Reuters için çalışan Ipsos MediaCT’nin yürüttüğü Akademik Başarı Araştırması’nın sonuçlarına dayanarak hazırlanan Times Yüksek Öğrenim Dünya Üniversiteleri Sıralaması’na göre dünyanın en başarılı 100 üniversitesi içinde Harvard yine birinci sırada. Geçen yıl listede 91100 aralığında yer alan Türkiye’den Orta Doğu Teknik Üniversitesi, bu yıl 5160 aralığına yükseldi. 2013 sıralamasında ABD, 40 yüksek eğitim kurumuyla başı çekiyor. Harvard’ı Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Cambridge Üniversitesi izliyor. Oxford Üniversitesi 2012 2011 yılında ilk kez yayımlanmasından bu yana, İngiltere’den üç kurum liste dışı kaldı. Times Higher Education dergisi editörü Phil Baty’ye göre bu, İngiltere için tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor. Baty, İngiltere’nin en iyi okullarıyla geride kalan okulları arasındaki uçurumun giderek açıldığını belirterek, Sheffield ve Leeds gibi saygın üniversitelerin ilk 100’e giremediğine dikkat çekiyor. Toplamda liste 20 ülke ile temsil ediliyor. Sıralamanın ilk kez yapıldığı 2011 ve 2012 ile karşılaştırıldığında 2013’te en üst sıralardaki 25 kurumun yer değiştirdiği görülüyor. Harvard, MIT ve Cambridge ilk üç yıl 1., 2. ve 3. sıradaki konumlarını korurken LSE, UCLA ve Columbia Üniversitesi (NY) 2 yıl içinde belirgin bir sıçrama yapmayı başarmış. Times Higher Education Sıralaması’nda göze çarpan diğer önemli noktalar şunlar: • İlk 20 sıra 5 ülke tarafından temsil ediliyor: ABD, İngiltere, Japonya, Kanada ve İsviçre. « 9. sıradaki Tokyo Üniversitesi, ABD ve İngiltere dışından en yüksek derece ile temsil edilen kurum. •İlk 100 okul içinde 6 ülke (geçen yıl 4 ülkeydi) birer kurum ile temsil ediliyor: Türkiye, Brezilya, Tayvan, Belçika, İsrail, Rusya •Japonya, Hollanda ve Almanya 5’er üniversite ile temsil ediliyor (Almanya 2013 yılında Freie Universitaet Berlin ile temsilci sayısını 5’e çıkarttı). Kaynak http://www.theguardian.com/news/datablog/2013/mar/05/worldtop100universitiesreputationrankingstimeshighereducation 2005 yılında “21. Yüzyılda Kriz Çalışmaları İçin Southampton Forumu” toplantılarının “Tarihi Kurtarın” oturumunda tarihçi Mark Levene, “Tüm dünyada bugün bir hayalet dolaşıyor ama bu 19. yüzyıl Avrupası’nın komünizm hayaleti değil, iklim değişikliği hayaleti...” diyordu! Siyaset Sonrası Çağ ve İklim Değişikliği Levene, birbiri ardısıra Meksika Körfezini yıkan, 5. ve en şiddetli derecedeki Katrina, Wilma ve Rita kasırgalarının ardından, dünya kamuoyunun ilgisini aşırı iklim olaylarına ve iklim değişikliğinin artık kapımızdaki olumsuz etkilerine çekmeye çalışmıştı. Marx ve Engels’in gündemindeki hayalet, Kıta Avrupasında karşıdevrimi büyük bir ittifakla hemen harekete geçirirken, yeni hayaletimizin yani iklim değişikliğinin, kendisiyle başa çıkabilecek güçleri hâlâ yeterli ölçüde eyleme sevk etmediğinden şikâyet ediyor olsa gerekti Mark Levene. Siyaset felsefesi ve tarih alanında uzun zamandır tartışma konusu olan siyasetsonrası (postpolitics) söylem, son 3040 yılın neoliberal ideolojik tahakkümü ile birleşerek; Kapitalizmin ve onun aşırı serbestpiyasacı türünün, ekonomik ve toplumsal hayatın örgütlenmesinde yegane geçerli model olduğunu (elveda tarih ya da tarihin sonu!) Toplumsal sınıfların çatışmasına dayalı siyaset biçimlerinin aşıldığını (elveda proleterya!) Bu yeni dünya düzeninde geçerli siyaset biçiminin konsensusa (oydaşma) dayalı, uzmanlıklardan beslenen teknokratik tür bir yönetim olduğunu vazeder. Çeşitli kuramcıların siyasetsonrası (postpolitical) ya da demokrasisonrası (postdemocratic) olarak adlandırdıkları bu yeni politik ‘durumda’, çatışma ve anlaşmazlıkların yerini çatışmaların çözülme teknikleri (conflict resolution) ve yönetişim (governance) almıştır... Biz bu köşede, ‘enformasyon’, ‘enformasyon toplumu’, ‘sanayiötesi toplum’ kavramlarını tartışırken, siyasetsonrası toplumun anlam boşaltma, içeriksizleştirme operasyonlarından belki en etkilisinin, ‘enformasyon’ sözcüğü çevresinde gerçekleştiğine vurgu yapmıştık. “Enformasyonun içeriksizleştirilmesi operasyonu, onu sanayiötesi kuramlarının pivot kavramı yapar. Tarihin, sınıfların, toplumsal mücadelenin sonunun geldiğini savlayan bir çağda, Toffler’ın üçüncü dalgada sözünü ettiği enformasyon toplumu, bize bütün sorunlarından arınmış, tüm dertlere deva bir “enformasyon çağı” vadeder! Enformasyon otoyolu, yeni ekonomi, internet, siber uzay bu arada tabii küreselleşme, özelleştirme ve liberal demokrasi... “ Toplumsal tarihin yükünün sözcükten uzaklaştırıldığına, enformasyonun artık steril, dezenfekte ve tarafsız bir “şey” olduğuna daha önce işaret etmiştik. “Enformasyon”un sinyal işlemeye dair matematiksel bir teoriden, toplumun özünü açıklamaya yarayan bir üstanlama evrilen serüveninde, anlamlı bir yeniden içerik kazandırma çabasının, sözcüğe toplumsallığını geri vermekle başlaması gerektiği vurgulamış, bunun da enformasyon sözcüğünü meta sözcüğü ile birlikte düşünerek başarılabileceğini belirtmiştik. Siyasetsonrası çağda, iklim değişikliği konusunda da benzer bir içeriksizleştirmenin sürmekte olduğuna dair ciddi kuşkular var. Bilimsel verilerden yola çıkarak, çözümlerin ortaya konmakta olduğu farklı platformlara (uluslararası anlaşmalar, iklim müzakereleri vs.) baktığımızda, siyaset sonrası dönemin tüm araçlarının devrede olduğunu görmek mümkün. İklim değişikliği ile mücadelede uluslararası arenada sıralanan oyuncular ve hakim yaklaşım tarzları incelendiğinde, mücadeleyi CO2 (küresel ısınmaya yol açan başlıca seragazı) düşmanına karşı ilan edilmiş bir global insan hakları seferberliği şeklinde algılamak mümkün... Bir çeşit “karbondioksit fetişizmi” olarak adlandırılabilecek hakim kampanyanın asli unsurları arasında dünya kapitalizmini siyasetsonrası cesur, güvenli dünyaya ve “düşük karbon” limanlara ulaştırmaya gönüllü bir ‘yönetişim’ ekibini, çeşitli dallardan uzmanları ve bunlarla birlikte tabii en ön sırada, bugünkü yıkıma dünyayı taşıyan “olağan şüphelileri” görebiliyoruz. Evet, artık sorumluluk sahibi kötü adamlarız biz! Uzunca bir zamandır içi boşaltılmış, siyasetsizleştirilmiş iklim değişikliği politikaları tartışmalarına, siyasi ve iktisadi demokrasi taleplerini dillendiren toplumsalekolojik gelecek arayışlarını güçlü bir biçimde nasıl dahil edeceğiz? LİSTEDE YER ALAN 20 ÜLKE yılına göre iki sıra atlayarak 4. sıraya oturmuş durumda. Stanford Üniversitesi ise 2012’ye göre 2 sıra gerileyerek 6. sıraya inmiş. Listede en fazla temsil edilen üç ülke ABD, İngiltere ve Avustralya. Avustralya 6 üniversite ile ABD ve İngiltere’yi izliyor. İngiltere 9 Üniversite ile ikinci. University College London (UCL) geçen yıla göre bir sıra ilerleyerek 20. sıraya çıkmış. London School of Economics (LSE) 25.sırada. En başarılı yüksek okul sıralamasının İLK ÜÇ ÜLKE: ABD, İNGİLTERE AVUSTRALYA Karikatüre Yorum Rennan Pekünlü CBT 1382 15 / 13 Eylül 2013 Sayın Bursalı, CBT 1380 – 5 /30 Ağustos 2013 de sayın Doğan Kuban’ın köşesindeki Tayfun Akgül imzalı karikatür çok hoşuma gitti. Tahtadaki denklemin yanlışlığının ayırdına varmış olan tıp doktor mu desem, fizik profesörü mü desem, denklemin sağaltımının nasıl yapılması gerektiğine karar vermek için dinliyor. Bu dinleme, büyük bir olasılıkla denklemdeki yanlışı görüp algılayacak ve doktora yardımcı olacak okura yönelik bir dinleme izlenimi bırakıyor, doktor okurdan ses gelmesini istiyor! O nedenle sessiz kalamadım! Evet, bizlere ilkokuldan beri aktarılan bir bilgi vardır: “Elmalarla armutlar beraber toplanmaz”! Bu gerçek kendisini, fiziksel süreçlerin betimlemesi olan matematiksel bağıntılarda gösterir. Buna Fiziksel Boyut Homojenliği denir. CGS, MKS ve SI gibi dizgelerde üç temel fiziksel boyut vardır: CGS deki harfler sırasıyla, uzunluk birimi olan cm, kütle birimi olan gram ve zaman birimi olan saniye sözcüklerinin başharfleridir. Boyut Analizi (Dimensional Analysis) sözkonusu olduğunda, C yerine uzunluk sözcüğünün İngilizcesi olan length sözcüğünün başharfi L; G yerine kütle sözcüğünün İngilizcesi olan mass sözcüğünün başharfi M ve S yerine de zaman sözcüğünün İngilizesi olan time sözcüğünün başharfi T kullanılır. Diğer fiziksel nicelikler bu üç temel fiziksel boyutların birleşimlerinden oluşur. Örneğin, Hız = yol / zaman = L/T; Doğrusal Momentum = kütle X hız = ML/T; Kuvvet = kütle X ivme = ML/T2, vd . Bu açıdan bakıldığında, tahtadaki denklemde 1/c çarpanı Fiziksel Boyut Homojenliğini bozuyor! O çarpan 1/c2 olmalıydı. Lütfen sayın doktora denklemdeki hastalığın nerede olduğunu iletir misiniz?