Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Gençliğin onurlu direnişi ışığında Taksim’de yeni bir meydan ve Gezi Parkı için arayışlar Prof. Dr. Erol Kulaksızoğlu 30 Mayıs 2013’te bardaktan taşan damlalar halinde başlayan ve kayalar eritebilecek dalgalara dönüşerek tüm ülkeye yayılan mutlu uyanış, kuşkusuz Taksim Meydanı ve Gezi Parkı tasarımlarını da temelden etkilemesi doğal bir dönüm noktası olarak değerlendirilmelidir. Bu inanılmaz gelişmenin ışığında öngörülebilecek Taksim Meydanı ve çevresi tasarımlarına yönelmeden önce, bu konuda dünden bugüne üzerinde durulmaya değer önemli tasarım örneklerine değinerek olan biteni anımsamak, bu konuda tutarlı ve gerçekçi değerlendirmelerde bulunmak gerekiyor. Meydanı besleyen çevresel yolları, zeminde çözmekle birlikte, çevresel yolların üzerinde kesintisizi meydan platformları planlamıştım. Trafikten arındırılmış yaya düzeni, İstiklal Caddesi’nden itaberen Gezi Parkı’na doğru sürüp giden geniş üst platformlarla sağlanmaktaydı. Bu proje, ülkemizin 1950’li yıllardaki alışkanlıkları sürerken, kent merkezinde trafikten arındırılmış yaya bölgeleri tasarlayan bir ilk öneri olarak ortaya konulmaktaydı. (!) Sonraki yıllarda, trafikten arındırılmış kent merkezleri tasarlanması fikri yaygınlaşmış ve özellikle Avrupa’nın bellibaşlı kentlerinde uygulanmıştı. 1975 yılında, Almanya’da Hannover Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde konuk öğretim üyesi olarak bulunduğum sırada, bölümün Şehircilik kürsüsünce Dr. Gerd Heybey yönetiminde düzenlenmiş bir inceleme gezisine katılmış, o yıllarda Almanya’da yaygın olarak gerçekleştirilmekte olan, kent merkezlerinde trafikten arındırılmış yaya bölgesi uygulamalarını, 17 kente girip yerinde görerek inceleme fırsatı bulmuştum. Bu kentlerde bu uygulamalar için kurulmuş planlama bürolarında ilgililerden açıklamalar almış, onların çabalarıya tanışmıştım. 1975 yılına gelindiğinde Avrupa’nın bu kentlerinde bu sorun başarılı bir şekilde çözülmüş bitmişti. Bizde ise ancak 1980’li yıllarda İstiklal Caddesi bir yaya güzergâhı olarak ele alınabilmiş, düzenlenmişti. Sanırım Prof. Gündüz Özoleş’in projesi uygulanmış, bu sırada bir nostalji tramvayı fantezisi de yaşama geçirilmişti. Sonradan yapılan yarışma türü projelendirmelere katılmayarak izlemekle yetinmiştim. bir alana yerleştirilmişti. •Askeri darbe dönemleri sırasında bir ara, Cumhuriyet Anıtı ile AKM arasındaki alanda, Marmara Oteli’nin karşısındaki bir yerde, yaklaşık 45 m yüksekliğinde, etrafına defne dalı dolandırılmış, boya saç malzeme ile oluşturulmuş “dev bir süngü” tasarlanmış, bu çirkin ve ürkütücü nesne bir kaya yığınının üzerine dikilmişti. Böylesine bir çirkinlik, belirli bir süre bir Demokles kılıcı gibi halkın gözleri önünde sergilenip durmuştu. • Taksim Meydanı’nda mutlaka bir cami yapılmasını öngören girişimler, tartışmalar da yaşanagelmiştir. • 1969 ve sonraki yıllarda “Kanlı Pazar” ve 1 Mayıs olayları geçirilmiş, Kazancı Yokuşu’nun meydana kavuştuğu nokta, o olaylar sırasında yitirilen kişiler ve emekçiler anısına her yıl düzenlenen törenler için bir odak oluşturur. TAKSİM’DE MEYDAN DÜZENLEMESİ ve TURİSTİK TESİSLER (1958) Taksim Meydanı ve Gezi Parkı bütünü kapsamında öneri Bu başlık altında açılan yarışma sonucunda birinci seçilen mimar Vedat Dalokay ve Hakan Dalokay gurubunun projesi. B projede, trafik düzeni ve duraklar meydan alanlarının alt kotlarında çözülmekte, trafikten arındırılmış yaya alanları sürekliliği öngörülmekteydi. Yakın çevresi yeniden ele alınan Cumhuriyet Anıtı dışında, bu anıt ile AKM arasındaki alanlara bir yenilik getirilmemekte, buna karşın Gezi Parkı alanları için başarılı ve rekli düzenlememler tasarlanmaktaydı. (2) TAKSİM MEYDANI DÜZENLEME YARIŞMASI (1988) Bu bir diploma çalışmasıdır. İTÜ Mimarlık Fakültesi Diploma Jürisi’nin 1958’de diploma çalışması olarak belirlemiş olduğu bu konuda elimde kalmış maket görüntüleri izlenen bu projeyi tasarlayarak diploma jürisine sunmuş ve jüriden 20 üzerinden 20 tam not alarak birincilikle mezun olmuştum. Yani demek istiyorum ki ben Taksim Meydanı düzenlemesi konusu ile 1958’den beri ilgilenmekteyim. Dolayısıyla bu konu aynı tarihten beri üniversitemizin de gündeminde yeralmış bir konudur. Diploma jürisi konuyu verirken Taksim’deki bu maksemin kaldırılarak alan kazanılabileceğini de belirtmekteydi. Ben ise, bunu kabul etmemiş ve Osmanlı döneminin fetihten sonraki ilk büyük bayındırlık/uygarlık eseri olan bu su getirme/dağıtma, su taksim etme maksemi ve savağını korumuştum. Diğer yandan Cumhuriyet Anıtı’nın heykellerini daha görkemli ve etkileyici bir yeni kaide bünyesine yerleştirerek değerlendirmiş, bu anıtı tüm meydan alanının ortasında bir yerde odaklaştırmıştım. CBT 1372 18 / 5 Temmuz 2013 • 1958 yılında, bugünkü AKM’nin yerinde, Mimar Ruknettin Güney’in projesine göre tasarlanarak uygulanmış, opera binasının yarım kalmış kaba inşaatı vardır. Sonraki yıllarda, Bayındırlık Bakanlığı’na bağlı ve Mimar Dr. Hayati Tabanlıoğlu yönetimindeki bir ekip tarafından bu kaba inşaat korunarak AKM projeleri hazırlandı, binada gereken güçlendirmeler yapılarak uygulama bitirildi ve hizmete açıldı. Sonra yangın çıktı, onarımların ardından bina yeniden hizmete girdi. • Gezi Parkı’nın merdivenlerle ulaşılan ön kısmında bir platform üzerinde bir İnönü heykeli kompozisyonu tasarlanmış, heykel bitirilmiş, sonradan burada uygulanmasından vazgeçilmiş, yıllar sonra heykel depodan alınarak Maçka’da TAKSİM MEYDANI İLE İLGİLİ DİĞER GİRİŞİMLER, YAŞANMIŞ BAZI OLAYLAR, ANILAR 1958 ve 1988 tarihlerinde öngörülmüş meydan düzenleme tasarımlarının hemen hiçbirinde söz konusu olmamış şekilde, eski Taksim Topçu Kışlası benzeri bir yapılaşma birden gündeme getirilmekte, tartışmalar doğurmaktadır. Zaman içinde yok olup gitmiş ve açılan alanlarda halkın sürekli yararlanabileceği bir Gezi Parkı yaratılarak meydan kısmı ile bir bütünleşme sağlanmıştı. Bu yaya bölgesi bütünlüğünü bölerek ortadan kaldırırcasına eski Topçu Kışlası’na benzer bir yapılaşma dayatılmaktadır. Bu yapılaşmaya verilecek işlevler ve ardında saklı amaçlar ne olursa olsun böyle bir öneri, aslında aşama geçirilmiş bir yaya alanları sürekliliği ve rahatlığını bozacak çok olumsuz, olumsuz olduğu kadar da hiçbir aklı başında insanın ve konu ile ilgili hiçbir meslek adamının kabul edemiyeceği vahim bir tutursızlıktır. Bu olumsuzluğa ek olarak, meydan kimliğinin baskın bir parçası haline gelmiş tarihi eser niteliği kabul edilmiş AKM’nin geleceği hakkında da belirsiz ve keyfi tutumlar sürmekte, huzursuzluk yaratılmaktadır. Oysa, İstanbul gibi büyük bir kentin ve ülkemizin gözbebeği bir meydanın yeniden ele alınması gibi böylesine çok önemli bir konu, dünyanın uygar ve demokratik hiçbir ülkesinde asla bir oldu bittiye getirilemez, dayatmalarla bu işler yürütülemez. Köklü ve ciddi incelemeler sonucu ortaya çıkan tasarımlar maketleriyle birlikte halka sunularak sergilenir, tepkiler alınır. Tıpkı kent planlarının kesinleşmeden önce alenen askıya çıkarılma zorunluluğu gibi, her ne kadar halka sunuluşun bu yasal son aşamadan çok önce, projelendirme aşaması bitiminden öncce olması daha doğru içe de, tasarımlar böylesine bir açıklıkla halka sunularak geliştirildikten sonra uygulamaya geçilebilir. Yani gizli bir dayatmalara dayalı süreçler asla söz konusu olamaz. Esasen yerel yönetimlerin yetki alanlarına giren bu gibi konularda hükümetlerin, yaşanmakta olduğu gibi, baskın davranışları huzursuzluk ve tepkilere neden olmakta, başına buyruk davranışlar bardağı taşma noktasına getirmektedir. Gezi olayları da büyük ölçüde bu tür tutumlardan, endişe yaratıcı bir olumsuz gidiş ortamından kaynaklanmaktadır. Bu olumsuzluklar dikkate alınarak Taksim Meydanı düzenleme tasarımları, uygar ülkelerde geçerli doğru süreçler ve kurallar gözetilerek yeniden ele alınmalıdır. TAKSİM MEYDANI İÇİN ÖNGÖRÜLEN SON DÜZENLEME (2013) TAKSİM MEYDANI ve GEZİ PARKI BÜTÜNÜNDE BİR TASARIM ÖNERİSİ (Benin önerim) Buraya kadar değinilen gözlem ve eleştiriler dikkate alın