17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) BİLİM TARİHİ ABD ulusal güvenlik kurumu NSA eski çalışan Edward Snowden, ikinci global dijital sızıntıya mimarlık yaptı. Bu kez sızan şey gizli bilgi değil, ABD gibi ülkelerin global dijital trafiği dinlemede ne tür imkanlara sahip olduğu ile ilgiliydi. Entelektüel hareketin evrimi İnsanlığın, büyük bir entelektüel gelişim tarihi var. Bu entelektüel gelişimin evriminin genel doğrultusunun sekülerleşme yönünde olduğunu söyleyebiliriz. Osman Bahadır [email protected] Toplumsal tarihi yönlendiren en büyük et yönelmiş en büyük atılımlardan biridir. ken nedir? Bu soru asırlar boyunca birçok düşünürün POSTMODERNİZMİN zihnini meşgul etmiş ve bu soruya verilebilecek ETKİSİ farklı cevaplar çerçevesinde farklı fikir akımları Son asrın önemli bir gerçeği olan postmoderda oluşmuştur. nizmin ise entelektüel evrime farklı yönlerde etK. Marx, tarihin sınıf mücadeleleri tarihi ol kileri olmuştur. duğunu söylüyor ve toplumsal evrimin en büyük Hemen söylememiz gerekir ki, postmoderyönlendirici etkeninin de üretim biçimi olduğunu nizmin Batı’daki ve bizdeki etkileri aynı değildir. ileri sürüyordu. Üretim biçiminin belirlenmesin Batı’da bilim insanları topluluğunun, bilim kude de diğer şeylerle birlikte fakat asıl olarak tek rumlarının, geleneklerinin ve bilimsel düşüncenin nolojinin önemli olduğunu düşünüyordu. Tarih özerk ve güçlü temelleri bulunduğu için, postmosel materyalizm düşüncesi, K. Marx’ın toplumsal dernizmin Batı’daki düşünsel gelişmeye olumsuz evrime bakış biçiminin bir ifadesidir. etkilerinin çok büyük olamadığını söyleyebiliriz. Pozitivizm felsefesinin kurucusu Auguste ComFakat ülkemizde postmodernizmin yıkıcı ette ise, K. Marx’tan farklı olarak, tarihin akış yö kileri çok daha fazla olmuş ve adeta teolojik ve nünü sağlayan en önemli etkenin entelektüel hareketin evrimi olduğunu düşünüyordu. Bu yüzdendir ki, Comte çok yönlendirici gördüğü entelektüel evrimin yasalarının olup olmadığını araştırmaya yöneldi ve sonunda ünlü üç hâl yasasını ileri sürdü. Üç hâl yasasına göre, insanlık teolojik, metafizik ve pozitif olmak üzere üç düşünce aşamasından geçmişti. Düşüncenin sekülerleşmesine farklı boyutlarda önemli katkılarda Auguste Comte’un üç hâl ya bulunan iki büyük insan; G. Boccaccio (13131375) ve A. Einstein sasının entelektüel evrimin ger (18791955). çek tablosunu verdiğini söyleyebilir miyiz? metafizik düşüncelerin yelkenini şişiren rüzgâr Öncelikle belirtmeliyiz ki, düşüncenin evrimi rolünü oynamıştır. Postmodernizm Batı’da bazı üç aşamalı olarak gerçekleşmiş değildir. Comte’a modern dönem dogmalarının yıkılmasında etkigöre pozitif düşünce aşaması, modern döneme öz li olmuştu. Bizde ise şimdiye kadar kendi bağımgü bir düşünce aşamasıdır. Oysa daha Antik Yu sız gücünden ziyade, modern siyasi güçlerin desnan döneminde pozitif düşünce doğmuştu. İspat teğiyle hayat bulmuş, korunmuş ve gelişmiş bilifikrini, kavramını ve metodunu geliştirenler An min ve bilimsel düşüncenin özellikle de siyasal tik çağın Yunan bilim insanları ve filozoflarıdır. ortamın değişen koşullarında daha da zayıflamaAyrıca Comte’a göre, ilk aşama olan teolojik aşa sına yardımcı olmuştur. ma ile son aşama olan pozitif aşama arasında meÖte yandan entelektüel sekülerleşmeyi sadetafizik aşama bulunmaktadır. Fakat biz metafizik ce dinin etkisinden sıyrılmakla sınırlı olarak da düşünceyi günümüz de dahil olmak üzere her ta görmemek gerekir. Modern dönemin çeşitli iderihsel aşamada görmüyor muyuz? Teolojik düşün olojik dogmalarından sıyrılma (ve elbette ka ce de insanlık tarihinin başlangıcından günümü dınerkek eşitliği düşüncesi) da sekülerleşmenin ze kadar varlığını hep sürdürmüştür. Dolayısıyla önemli bölümleri arasındadır. Günümüzde doüç düşünce hâlini, tarihsel bakımdan ardışık hal ğa ve toplum araştırmalarında teolojik, metafizik ler olarak göremiyoruz. ve diğer çeşitli türden ideolojik dogmaların etkiEntelektüel evrimin “aşamalarını” aradığı si veya koşullandırması örneğin 50 yıl öncesine mızda gördüğümüz temel gerçek, her tarihsel dö göre azalmış durumdadır (dünya ölçeğinde). 500 nemde farklı yoğunlukta ve kapsamda olmak (ve yıl öncesine göre ise olağanüstü düzeyde azalmışbazen geri dönüşler de içermek) üzere düşüncede tır. Fakat teolojik ve metafizik düşüncelerin enortaya çıkan sekülerleşme yönelişleridir. telektüel faaliyetler üzerinde hâlâ önemli bir etEntelektüel sekülerleşmenin en büyük yaratı kisi bulunmaktadır. cısı hiç şüphe yok ki, bilim ve bilimsel düşüncedir. Ancak son 2500 yıllık düşünce tarihine baktıBu yöndeki en büyük atılım da bilim devrimiyle ğımızda, özellikle bilimler, sanatlar ve felsefe arabaşlamış ve yaklaşık olarak son 500 yıla damga cılığıyla sağlanmış olan gelişmenin sekülerleşme sını vurmuştur. Fakat bilim devriminden önce de yönünde olduğunu görebiliyoruz. Rönesans ve Reform dönemleri entelektüel seküBu nedenle eğer entelektüel hareketin evrilerleşmenin çok önemli iki aşamasını oluşturmuş minin bir yasasını aramamız gerekirse, bunun antur. 19. yüzyıldaki Darwin’in evrim teorisinin ge cak ve sadece düşüncenin sekülerleşmesi yasası lişimi de teolojik ve metafizik düşüncelere karşı olduğunu söyleyebiliriz. CBT 1372 12 / 5 Temmuz 2013 Haziran ayı içinde dijital dünya ikinci global sızıntı vakasının şokunu yaşadı. Bu kez sızan şey gizli bilgiler değildi. Daha ziyade ABD ve İngiltere’nin interneti ve dijital iletişimi ne kadar derinden “dinlediği” ile ilgiliydi. ABD’nin ulusal güvenlik kurumu olan NSA’de çalışan bir görevli (Edward Snowden) tüm dünyaya ABD’nin gerek interneti gerekse de diğer dijital iletişimi “dinlemek” amacıyla geliştirmiş olduğu sistemler ve bunlarla ne tür “dinleme” işlemleri yapılabildiğini sızdırdı. Buna göre ABD, Amerikan telekom firmalarından (ör. Verizon) hangi numaranın hangi numara ile görüşme yapmış olduğu bilgilerini talep ederek almış. Bu bilgiler, yapılan telefon görüşmelerini içermiyor; çünkü Amerikan kanunlarına göre bu içerik bilgisini almak için mahkeme kararı gerekiyor. Öte yandan hiçbir Amerikan kanunu Amerikalı olmayan bir kişinin kişisel hak ve özgürlüklerine, ifade özgürlüğüne halel getirmeme hassasiyetini göstermek zorunda değil. ABD Başkanı Obama’nın da teyit ettiği üzere konu eğer Amerikalı olmayan bireylerin iletişimi ise Amerikan federal kurumları diledikleri şekilde istihbarat faaliyeti yürütebilir. Şöyle bir düşünelim: Kullandığımız eposta sistemleri büyük bir olasılıkla Amerikan (ör Gmail, Hotmail, Yahoo). Keza internet zamanını büyük bir kısmını geçirdiğimiz Facebook, Twitter gibi sosyal medya siteleri de Amerika firmalarına ait ve ABD topraklarından tüm dünyaya hizmet vermekte. Twitter kullanarak İstanbul’dan İzmir’deki bir arkadaşınıza direkt mesaj gönderiyorsanız, bu trafik Amerika üzerinden geçiyor. Snowden’in basına sızdırdığı bazı belgeler dikkate alındığında, bir internet trafiğinin ABD toprakları içinden geçmesi için trafiğin bir ucundaki noktanın Amerika ile ilgili olması bile gerekmiyor. Çünkü internet trafiği fiziksel olarak en yakın hat üzerinden gitmek yerine en düşük maliyetli rota üzerinden gerçekleştirilmekte. Bu da NSA gibi ABD’nin güvenlikle ilgili kurumlarına internet trafiğini kolayca “dinleme” imkânı vermekte. Bu imkânlar sayesinde federal kurumlar basitçe bir kişinin Facebook gibi sosyal medya sitesindeki bilgilerine, paylaştığı içeriğe (mesaj, fotoğraf vb), konum bilgilerine ulaşabilir. Keza kişi Amerikalı dahi olsa sahip olduğu cep telefon numarası nedir ve o numaradan hangi numaralarla ile görüşme yapılmış bilgilerine de erişilebilmektedir. Yine Obama’nın dediği gibi eğer bir Amerikan kurumu (örn. FBI) ulusal güvenliği tehdit edecek bir bilgiye (örn. bir kişi adı, telefon numarası vb.) ulaşırsa, NSA o kuruma, o telefon numarası ile hangi numaraların iletişim kurduğu bilgisini verebilir ve ancak ondan sonra o kurum mahkemeye gidip telefon görüşme kayıt dökümlerini talep edebilir. Yani kısaca gün ışığına çıkan bu yapılar, ABD’li güvenlik kurumlarının proaktif olarak çalışmakta olduğunu gösteriyor ki zaman terör olaylarında malum çok önemli bir faktör. Tartışılan konu ise elde bu denli hassas bilginin bulunmasının, bir zaafiyete neden olup olmayacağı. Yani insanlar, ortada bir ulusal güvenlik sorunu olmasa bile o bilgilerin kamu kurumları tarafından kullanılabileceğinden endişe ediyorlar. Düşünün ki elinizin altında kim kiminle iletişim halinde bilgisi var ama siz hiç meraklı davranmıyor ve açıp ona bakmıyorsunuz. Akla ünlü sandalcı fıkrası geliyor. “Derleeer, derler diye biten”. ABD’li tüm kamu kurumları asil bir şekilde davranıp, gerekmedikçe bu bilgileri kullanmasalar da mutlaka birileri çıkıp kullanıyor diyecektir! Dijital Derin Kulak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle