24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Ali Akurgal ali@akurgal.com Zor iş Aykut Göker’in köşesine konuk olmak. Senelerdir doğruları bulmak için onun gösterdiği yol rehberimiz oldu. Bu köşeye konuk olacaklar bir iki tökezlerse belki affeder ama, baktı ki toplumun ihtiyacı var, tekrar her hafta yazmaya başlar. Bunu sağlamak için hemen yazmaya koyuldum. Elektronik Sektöründe Gelen 10 Yıl Ben olaya, Aykut Bey’e göre farklı bir yerden bakıyorum: Sanayinin bilime açılan penceresinde duruyorum. Kırk yılı aştı, ürün ve ürün için teknoloji geliştirmekle uğraşıyorum. Kalkınma Bakanlığı, 10. Kalkınma Planı’nı hazırlıyor. Çok sayıda sektörü ele alıp bunların gönüllü toplum kuruluşlarına (STK), 2023 yılına kadarki gelişmelerini inceleyen raporlar hazırlattı. Elektronik sektörü hakkında birkaç saptamayı paylaşmak istiyorum. Başbakan, “2023 vizyonu” olarak adlandırılan hedefler koymuş: GSYİH1 2 trilyon USD, ihracat 500 milyar USD, kişi başına gelir ise 25.000 USD olacak. Yurtiçine ne satmış, ne kadarını ülkede üretmiş, hedefler burada oldukça esnek ama, her sektörden 2023 yılında belli bir ihracat bekleniyor. Elektronik sektörünün payına düşen de 45 milyar USD. 2011’de ne kadarmış? 6,5 milyar USD. Demek ki 12 yılda bunu 7 katına çıkartacağız. Sektör, bunu çalıştı. İhracatın veya üretimin artmasının bir “kapasite sorunu” olmadığı görüldü. Fabrikalarımız genişletilsin, ürünleri her ne ise, ondan daha fazla üretsinler, 7 kat ihracata ulaşalım. Böyle bir şey olmayacak. Çünkü günümüze kadar, sanayide yapabildiğimiz her ne ise, onu yapmışız, satabildiğimiz kadar da satmışız. Artık yayılarak genişlemenin sınırına gelmişiz. Şimdi “yapabildiğimizi satma”yı bırakıp, “satabileceğimizi yapma”nın vakti gelmiş. Geleneksel (bugün yaptığımız) işlerde önümüzdeki on yılda pazar ne olur, yıllara göre ne kadar ihracat yaparız, bunlar tartışıldı. Birçok yeni iş alanı tanımlandı; bunlarda hangi kuruluş ne kadar iş yapar, ne kadarını ihraç edebilir, incelendi. Sonuçta görüldü ki, Başbakan’ın verdiği hedefler elektronik sektörü açısından tutulabilir hedeflerdir. Ama; 2023’te sektörün yaratacağı katma değerin yaklaşık %60’ı bugün yapmadığı işlerden gelecek. İhracatın da %40 kadarı bu yeni işlerle sağlanacak. Tam anlamıyla dönüşüm. Yeni işleri nasıl edineceğiz? İki yolu var: o işleri yapan birilerini “râzı” edersiniz, onlar işleriyle Türkiye’ye gelirler, biz onlara çalışırız. Yabancının ülkemize gelmesi için, başka ülkelere göre daha avantajlı koşullar görmesi gerek. Yapılacak iş üretim ise, ucuz enerji, çevreyi çok dert etmemek, kolay ve ucuz nakliyat, düşük işçilik ücretleri gibi arayışları olacak. Diğerleri bir yana, “ucuz işçilik”, şimdiden bizde yok, 10 yıl sonra kişi başına gelir 10.000 USD’den 25.000USD’ye çıkınca hiç olmayacak. Kişisel görüşüm, bu yolun giderek daralacağı yönünde. Yapılacak iş üretim değil de tasarım ise, Türkiye’de tasarlatıp Çin’de ürettirip tüm dünyaya satma düşüncesinde olan firmalar bize ilgi duyabilirler. Mühendislik ülkemizde ucuz. Bir süre de öyle kalacak. Taa ki, Çin tasarımı ele geçirinceye kadar. O da çok uzakta değil. İkinci yol kendi ürünümüzü, kendi teknolojimizi üretmek. İşte burada, Aykut Bey ile ilgi alanlarımız örtüşüyor. Yenilik yapmak, hatta, ürüne özel teknoloji üretmek gerek. Bu yapamadığımız bir şey değil 2. Ama, sanayimiz, kısa erimli dertlerin çözümü ile uğraşırken, geleceği şekillendirmeye duyarsız kalıyor. Yaşayarak öğrendim, akademik bir temel yetkinlikten başlayıp özgün teknolojiye, oradan da ürüne yol alacaksanız, (telekomda) bu, 67 sene sürüyor. Ürünü pazara vaktinde sunabilmek için pazarlama biriminizle ARGE biriminizin el ele, en az 67 sene sonrası için berrak bir görüşe sahip olması gerekli. Bilim teknoloji politikası olarak ortaya koyduğumuz hedef, kural ve süreçlerden ticari bir sonuç elde etmek için, şirketleri uzun erimli çalışmaların içine çekmeliyiz. Sanayicimizin belki de ARGE desteğinin yanında, vizyon, hedef ve süreç desteğine ihtiyacı var. Telekom’un da içine dahil olduğu “bilişim” alanında bir “bilişim enstitüsü” kurmak ve vizyon oluşturup, sanayiye süreç eğitimi vermek gündemde; bu, ülkeye yapılacak en büyük iyiliklerden biri olacaktır. Gayrı sâfi yurtiçi hâsıla; eskiden buna “milli” denilirdi ama sermaye hareketleri ile artık paranın milliyeti pek kalmayınca artık “yurtiçi” deniliyor 2 Örnekleri ayrı yazı konuları olacaktır 1 AçKapa Kişisel Ofis Dünyanız Yılmaz Zenger, zenger@yilmazzenger.com Tasarım bienalinin Rum ilkokulundaki Adhokrasi temalı sergilemelerin birçoğu, yakın geleceğin ancak, bireysel talepleri olabildiğince ayrıntılı karşılayabilecek kişiye özel üretimlerle yapılabileceğini öngörüyor. Geçmişte kişiye özel üretim, birim maliyeti çok yukarılara çekiyordu. Bu dönüşümle maliyetler, tam tersine daha aşağılara çekilebilecek. Kişisel gereksinmelerimizin yanısıra güvenlikle ilgili beklentilerimiz de yükseliyor. Farklı alanlardaki güvenliğimiz de sürekli artan ve çeşitlenen tehditlere açık. Dijital datalarımıza, banka hesaplarımıza saldırılar, sağlığımızı tehdit eden hava kirliliği, GDO’lu besinler, arabalarını evlerini daha güvenli kılmak adına sitelere sığınan insanlar. Kısaca bütün bu yeni durumlar yeni çözümler talep edecek. Bu talepler de tasarımcı olarak bizlere yeni yükümlülükler getirecek. Çocukların yakın fiziksel çevresindeki riskleri, kızım doğduğunda farkına vardım. Yuvarlak köşeli ve esneyip darbe yutan fiberglas çocuk mobilyaları yaptım. Pekçok çocuk odası uyguladım onlarla. Belkayması yaşadım uzun zaman, ergonomisi abartılmış iskemleler koltuklar tasarlayıp ürettim. Doksanların başında Parkotel inşaatının kusurlu uygulaması nedeniyle bitişiğindeki, bilgisayarla Unicef adına Canada hükümetinin desteğiyle belgesel filmlerimi ürettiğim film stüdyom ve arşivim, kısaca bütün geçmişim otel inşaatının betonu altında kaldı. O acıyla öylesine bir küre hayal ettim ki benim için hayati değerde herşeyi içi Ofisphere ne yerleştirip güvenceye alabileyim. Daha sonra kapsamı daraltıp Ofisphere’i hayata geçirdim. Ofisphere, daha bireyselleştirilmiş, çok daha kapsamlı güvenlik sağlama doğrultusunda iddialı bir ürün. Ofisphere’in yaratacağı fırsatları, ev ortamından başlıyarak çok farklı senoryalarla işlevselliği tanımlanabilir. Müzikle sesle ışıkla görüntü oluşturmayla ilgil en uç noktaya kadar bireysel gereksinmelerinize uyumlu kale gelebiliyor.. Çalışma koltuğunuz, misafir koltuğunuz, toplantı masanız, çalışma alanınız, eklemek istediğiniz raflar, masa altında mücevherden elekronik nesnelere, önemli evraklara, her boyutta dataları güvenli ortam, Ipad’inizle wireless ilişki kurabileceğiniz hatta ekrana görüntüsünü açarak hertürlü uygulamayı 32 inch ekranda izlemek, ekranı TV olarak kullanmak ve de tuvalete bile gidecek olsanız herşeyinizi birkaç saniyede çelik kapı kilidiyle güvenceye almak gibi sayısız yeteneğe sahip bir ürün. Bütün bu özellikler çalışma ortamlarında çok daha değerli. 12 lt’lik bir buz dolabı gerekiyorsa ufak bir lavabo. Kısaca uzayıp giden çözüm olanakları anında kilit altında anında hizmete hazır. CBT 1354/ 8 1 Mart 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle