27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Esnek eğitim, öğrencilerin yeteneklerini daha iyi değerlendiriyor MIT’nin Fizik Bölümü Başkan Yardımcısı Krishna Rajagopal Sabancı Üniversitesi’nin konuğu olarak İstanbul’a geldi. Sabancı Üniversitesi’de ““Physics Education at MIT” ve “The Hottest and Most Liquid Liquid in the Universe” başlıklı iki konuşma gerçekleştirdi. Esnek eğitim konusunda sorularımızı yanıtlayan Rajagopal, MIT’de Fizik Bölümü’nde uygulanan esnek eğitimin yararlarına ilişkin bilgi verdi. Reyhan Oksay MIT’de Kuramsal Fizik konusunda dersler veriyorsunuz. MIT’de Fizik Bölümü’nde uygulanan esnek eğitim sistemi hakkında bilgi verir misiniz? MIT’in Fizik Bölümü fizik araştırmaları ve eğitimi alanında dünyanın en başarılı merkezlerinden biridir. Bu bölümde eğitim ve araştırma birbiriyle iç içedir. Son yıllarda bölümümüzde okuyan lisans ve doktora öğrenci sayısının, ABD’deki üniversitelerin pek çoğundan daha fazla olduğunu görüyoruz. 10 yıldan beri MIT’de fizik bölümüne bu kadar ilgi duyulmasının bir nedeni de Teknoloji Destekli Aktif Öğrenme (Technology Enabled Active LearningTEAL) yöntemidir. Bu öğretim formatında verilen dersler simülasyonlar ve masaüstü bilgisayar deneyleriyle birleştirilir. MIT’de 2005 yılının sonbaharından bu yana TEAL, fiziğe giriş derslerinde uygulanmaktadır. Bu esnek program sayesinde MIT’de fizik lisans öğrencilerinin sayısı ikiye katlanmış durumda. 2012 yılında lisans öğrencilerimiz 400’den fazla araştırma projesi yapmıştır. Bu verimliliğin nedenlerin biri MIT’deki fizik profesörlerinin uzun süre önce bilginin sınırlarını zorlamanın en akıllıca yolunun, öğrencileri araştırma laboratuvarlarında özgür bırakmak olduğunu öğrenmeleriydi. MIT’inin Fizik Bölümü’nde esnek bir program uygulandığını biliyoruz. Bunun önceden belirlenmiş programlardan daha iyi olduğunu düşünüyor musunuz? Evet, düşünüyorum. En önemlisi öğrencilerimiz de böyle düşünüyor. Bugünlerde öğrencilerimizin dörtte üçünden fazlası esnek programı izliyor. Öğrencilerin her biri, öğretim üyelerinin ve Akademik Danışmanları’nın tavsiyelerinden yararlanır. Bunlar her öğrenci için özel bir esnek program tasarlar. Öğretim üyeleri bu sistemde, az sayıda öğrenci için Akademik Danışman olarak görev yapar; öğrencileri üç yıl boyunca izler ve neye merakları olduğunu, hangi konuda yetenekli olduklarını araştırıp bilgi edinirler. Böylece öğrenci için en uygun programı tasarlarlar. Esnek programımızı izleyen öğrencilerimizin yaklaşık % 60’ı, çok sayıda temel fizik dersinin yanı sıra fizikle benzer konuları paylaşan astronomi, uygulamalı matematik veya katı hal cihazlarıyla ilgili elektrik mühendisliği dersleri alırlar. Bu öğrenciler esnek programdan yararlanarak fiziğin şu alanları üzerinde uzmanlaşabilmek için programlarını kendilerine göre şekillendirirler: • Astrofizik • Biyofizik • Nanofizik • Atomik fizik • Nükleer fizik • Kuantum fizik • Teorik fizik • Deneysel fizik • Kompütasyonel fizik veya bunlar gibi çok çeşitli olasılıklar Öğrenciler, çeşitli yöntemlerle deneyimlerini geliştirebilirler; oysa önceden belirlenmiş programlarda bunu yapmaları mümkün değildi. Esnek programımızı izleyen öğrencilerimizin yaklaşık % 40’ı, fizik ile MIT’de okutulan diğer bölümlerli birleştirebilir. Örneğin bilim ve yazarlığı birleştiren geleceğin bilim yazarları bu programın bir sonucudur. Geleceğin doktorları fizik ile tıbbi konuları birleştirebilir. Geleceğin hukukçuları, iş adamları veya gelişim uzmanları fizik ile ekonomi ve yönetim dersleri arasında bir köprü kurabilirler. Kuşkusuz, geleceğin mühendisleri fizik ile MIT’nin çok güçlü olduğu mühendislik dallarını birleştirebilirler. Bu stratejiyi ‘etkileşimli eğitim’ olarak nitelendirebilir miyiz? Bu, daha önce düşünemediğim iyi bir deyim. Evet, her öğrenci eğitim çizgisini belirli bir ölçüye kadar kendi tasar layabiliyor. Üç yıl boyunca bunu etkileşimli bir şekilde gerçekleştiriyor. Danışmanlarıyla etkileşim içinde çalışıyor ama eğitimleri başka bir yönden de etkileşim içinde. Öğrencilerimizin, örneğin dördüncü yıllarında, planlarını yeniden gözden geçirdiğine tanık oluyoruz; ikinci veya üçüncü yıllarında hangi alanda daha iyi olduklarını, hangi alanı daha ilginç bulduklarını keşfetmiş oluyorlar. Farklı bir açıdan, birinci sınıf fizik öğrencilerine fizik öğretirken uygulanan Teknoloji Destekli Aktif Öğrenme yöntemimizi de etkileşimli bir eğitim olarak değerlendirebiliriz. İki saatlik tek bir derste, öğretmenler bu öğrencilere kısa süreli minidersler anlatır, ama aralarda tek başlarına veya küçük gruplar halinde küçük deneyler yaparlar, problemler çözerler, soruları yanıtlarlar veya sunumları izlerler. Bütün bunlar bir profesör, bir mezun öğrenci ve daha ileri sınıflardaki lisans öğrencileri eşliğinde yapılır. Bu kişiler sınıfta aralarda dolaşırlar, sorular sorup, soruları yanıtlarlar. Mezun olan öğrencilerinizin sonunda fizikçi olmaları gerekmiyor. Bunlar eğitimlerine devam ederken genellikle hangi bölümü tercih ediyorlar? İkinci soruya verdiğim yanıtta bu olasılıkları dile getirdim. Mezun olan öğrencilerimiz iş idaresi, finans, IT, mühendislik, tıp, hukuk ve diğer alanları tercih edebiliyor. Kuşkusuz çok sayıda öğrencimiz de fizik, astronomi, matematik veya elektrik mühendisliğinde doktora programlarına devam ediyor. Yediğimiz içtiğimiz herşey zehirli mi? Baştarafı 9. sayfadan devam bulaşanlardan kanser yapıcılar dahil bazılarının bulaşma ihtimali vardır. Bunlara ek olarak mikrobiyolojik riskler, üretimden kaynaklanan riskler ve daha bir dizi risk ancak bilime dayalı risk analizi metodolojisi ile yönetilebilir. Risk değerlendirme nedir? : Risk analizi olarak adlandırılan ve diğer bölümleri risk yönetimi ve risk iletişimi olan üçlü entegre sürecin bilimsel bölümüdür. Bu süreç baştaki şekilde şemalandırılabilir. Dünya gıda güvenliğinin çatı örgütü olan Kodeks Alimentaryus Komisyonu’nun “Application of Risk Analysis to Food Standards Issues” isimli dökümanın 1995 yılında yayınlanmasından bu yana tüm ülkelerde gıda güvenliği stratejisi, risk analizine dayandırılmaya başlanmıştır. Bu stratejinin başarı ile hayata geçirilebilmesi için şemadaki üçlü sistemin birlikte çalışması gerekir. Risk değerlendirme ve risk yönetimi ne kadar başarılı olursa olsun, tüketiciler, akademi, endüstri, basın gibi konunun paydaşları arasında etkin bir risk iletişimi olmaz ise, bugün şikâyet konusu olan bilgi kirliliğine dayalı kaosun önüne geçmek mümkün olmaz. Sorumsuz kişiler tarafından bilim dışı iddialarla toplumun dikkatinin gerçek riskler yerine yapay risklere yöneltilmesi de toplum sağlığına zarar vermeye devam eder. DÖRDÜNCÜ BOZOK BİLİM ÇALIŞTAYI Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi 1618 Mayıs 2013 tarihlerinde Dördüncü Bozok Bilim Çalıştayı’nı düzenliyor. Toplantının ana felsefesi deneysel ve teorik bilgi ve deneyimlerin disiplinlerarası paylaşımını teşvik etmektir. Çalıştay “Çekirdekten Topaklara Yapı ve Dinamik Üzerine Çalışmalar“ ile ilgili konular çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Birinci, ikinci ve üçüncü çalıştaylarda ana temalar BSW2010 (Bozok Science Workshop 2010) için “nanoölçekte bor çalışmaları”, BSW2011 için “Hesaplamalı Kimyasal Fizik” ve BSW2012 için “Çekirdekten Biyolojik Moleküllere Yapı ve Dinamik üzerine Hesaplamalı Çalışmalar” olarak seçilmişti. Sözlü ve poster sunumların yer alacağı toplantı kapsamında etkinlikler 3 gün sürecek; ilk iki gün sunumlar için, üçüncü gün serbest tartışmalar, yeni proje fikirleri geliştirmeye ve gezi programlarına ayrılabilecektir. Başkanlığını Mustafa Böyükata’nın yapacağı Çalıştay’ın Bilim Kurulu şu kişilerden oluşuyor: Ziya B. Güvenç, Semiha Bahçeli, Fatma Kandemirli, Serap Dalgıç, Turgut Baştuğ, İsmail Boztosun, Cem Özdoğan, Savaş Berber, Mustafa Böyükata, M. Nureddin Türkan, Erdem K. Yıldırım, Mecit Aksu, Can D. Vurdu, Ozan Ünsalan. Çalıştayla ilgili bigiler bsw.bozok.edu.tr adresinde güncellenerek yayına konmuştur. CBT 1354/ 18 1 Mart 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle