24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR Kuzey Kutbu’ndaki erime, oksijeni bitiriyor dayanıyor. Neuropsychopharmacology dergisindeki yazıya göre Pecina, 47 katılımcının çene kasına ağrılı bir enjeksiyon uygulamış. Katılımcıların bir kısmına ayrıca etkisiz tuz eriyiği enjekte edilmiş. Araştırmacı daha sonra reaksiyonu ölçmek için beyinlerindeki etkinliği pozitron emisyon tomografisiyle kontrol etmiş. Opioid reseptörleri, ağrıların ne derece azaldığını göstermiş. Pecina: Plasebonun etkisi çeşitli kişilik özelliklerine bağlı olarak değişiyor. Ağrılar özellikle de sağlam bir egoya sahip olanlarda, insanlarla iyi geçinmeye çabalayan ve agresiflikten uzak duran insanlarda azalmış. Doktor ve hasta arasındaki ilişki, tedavi edici bir birliktir. Aynı şey dürüstlük ve işbirliği için de geçerlidir. Anlaşıldığı üzere bu özelliklere sahip insanlar Plasebo tedavisine daha iyi reaksiyon gösteriyorlar diyor Pecina. Diğer aile fertleri ise yolculuğa katılmamışlardı. 12 hastadan üçü Suudi Arabistan’da ikisi ise Ürdün’de yaşamını yitirdi. Birçok soğuk algınlığı vakalarından sorumlu tutulan korona virüsler ağır akciğer hastalığı olan SARS’a da neden olabiliyor. 2003 yılında Çin’den yayılan SARS salgınında dünya genelinde yaklaşık olarak 8000 kişi hastalanmış, 800 kişi hayatını kaybetmişti. Yaz aylarında eriyen Arktik deniz buzu, deniz diplerinde oksijen yetersizliğine yol açabilir diyor bilim insanları. Bundan, buzun altındaki yosunlar sorumlu. Buz eridiği zaman yosunlar kısa bir zaman içinde binlerce metre derinlikteki deniz dibine çöküyor (Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü, Science dergisi). Deniz hıyarları ve diğer derin deniz canlıları yosunların bir kısmını yiyor. Bakteriler geriye kalanları çürütürken deniz diplerindeki oksijeni kullanıyorlar. Karanlık deniz diplerinde canlılar oksijen üretemiyor. AWI’den Antje Boetius ve ekibi 2012 yazında “Polarstern” araştırma gemisiyle iki ay kadar Orta Arktik’te dolaşarak, Kuzey Kutbu’nun ve deniz yaşamının küresel ısınmaya bağlı olarak ne şekilde değiştiğini araştırmış. Değişim tahmin ettiğimizden çok daha hızlı yaşanıyor diyor Boetius. Dört bin metreden daha derin olan bölgelerin yüzde onu, çapları bir ila elli santim arasında değişen yosun topaklarıyla örtülü. Uzmanlar ilk kez buzla örtülü Arktik’teki oksijen yoğunluğunu doğrudan doğruya deniz diplerinde ölçtüler. Bakteriler yosunları çürütmeye başlamış ve tortuldaki oksijen miktarını iyice azaltmışlar. Oysa yosunsuz komşu bölgedeki alanlarda oksijen vardı ve neredeyse hiç bitkisel kalıntı bulunmuyordu. Yosunların indirgendiği yerlerde oksijenli bölgeler kısa süre içinde sadece birkaç milimetrelik alanda sınırlı kalıyor. Oksijen kıtlığı suda değil özellikle de zeminde kendini gösteriyor. Yosunlar normalde çok yavaş bir şekilde deniz diplerine çöker ve dibe inerken önemli bir kısmı canlılar tarafından yenilir. Oysa buzun alt kısmındaki uzun yosun zincirleri topaklanıyor ve buzun kenarları veya buz kütlesi eridiği zaman da hızla dibe çöküyor. Bu açıdan bakıldığında iklim değişimi ekosistemi bir değil iki kez vuruyor. İlk kez ısınmanın ve buna bağlı fiziksel değişimlerin, Kuzey Kutbu’nda derinliğe kadar hızlı bir reaksiyona neden olduğunu gösterdik diyor Boetius. Oysa bugüne kadar, derin denizlerdeki sistemin, küresel ısınmadan çok yavaş etkilendiği sanılıyordu. CBT 1354/ 6 1 Mart 2013 kuzeyindeki adada tahminlere göre geriye sadece elli beş yetişkin yunus kalmış. Amerika’daki Deniz Memelilerini Araştırma Birliği (SMM) bu tehlikeyi Yeni Zelanda Başbakanı John Key’e yazdığı bir mektupla bildirdi. Devlet yunusları korumak için acil önlemler almalı. Yoksa Maui yunusu 2030 yılına dek yok olacak. SMM’nin açıklamasına göre her yıl beş yunus ağlara takılarak ölüyor. Altmış ülkeden iki bin bilim insanının üye olduğu organizasyon, bu yüzden bölgede ağ ile avlanmanın ve denizlere ağ gerilmesinin yasaklanmasını istiyor. Yeni Zelanda hükümeti bu konuda bir şey yapmazsa geriye dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkabilir diyor SMM Başkanı Helena Marsh. 2012 yılında da Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu, Maui yunuslarının içinde bulunduğu tehlikeye dikkat çekmişti. Yeni Zelanda hükümeti bunun üzerinde geçen yıl koruyucu önlemleri yeniden gözden geçirmişti. Fakat daha iyi bir önlem için henüz bir karar alınamadı. Etkisiz ilaçla tedaviye Plasebo etkisi denir. Yeni araştırma: Plasebo etkisi kişiliğe göre değişiyor. Michigan Üniversitesi’nden Marta Pecina’nın sonuçları basit bir araştırmaya Plasebo’nun etkisi kişiliğe bağlı Dünyayı korkutan SARS virüsünün ortaya çıkmasından bu yana on yıl geçti. Şimdi de SARS’a benzeyen korona virüsü yayılıyor. Virüs bugüne dek on iki kişide tespit edildi, hastaların beşi hayatını yitirdi. Yeni virüsün insandan insana bulaşabildiği tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) dünya genelindeki on iki vakadan sonra SARS benzeri virüsün yayılabileceği konusunda uyardı. Halihazırdaki durum nedeniyle ve alınan bilgiler ışığında WHO, üye devletlerden ağır akut solunum yolları enfeksiyonlarını yakından izlemelerini istedi. İngiliz sağlık kuruluşları geçen hafta bir ailenin üçüncü üyesinde de korona virüsün görüldüğünü açıklamıştı. Son vaka virüsün insandan insana bulaştığını gösteren olası bir kanıt olabilir diyor WHO. Virüs ilk önce Yakındoğu ve Pakistan’a giden aile üyesine bulaşmıştı. Yeni virüs yayılabilir Amerikalı bilim insanlarına göre balinalar dünya denizlerinde dolaşırken yılda beş bin kilometre kadar yol alıyorlar. Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nden Daniel Palacios, işaretlenmiş balinaların yeni bir uydu sistemiyle bir yıl boyu suyun derinliklerinde bile takip edildiklerini söylüyor. Bu sistemle elde edilen veriler sayesinde dev memelilerin tek başlarına ya da küçük gruplar halinde dolaştıkları görülmüş. Her ne kadar aynı yönde ilerleseler de yoldan sapmalar da oluyor diye konuştu Palacios Amerikan Bilimsel Gelişim Birliği’nin (AAAS) konferansında. Bilim insanları yeni sistem sayesinde dört büyük balina türünü takip ettiler ve denizlerdeki yolculukları hakkında önemli bilgiler edinebilmeyi umuyorlar. Otuz üç metre uzunluğunda ve 200 ton ağırlığındaki mavi balina (Balaenoptera musculus) dünyanın en büyük memelisidir. Bir yılda binlerce kilometre Virüsler bitkiler için her zaman zararlı değil, hatta bazen faydalı bile olabiliyorlar. Amerikalı Marilyn Roossinck’in araştırmasına göre Virüs sayesinde uç iklim koşullarına dayanıklılık EVRİM İNSANOĞLUNA NASIL ZARAR VERDİ? İki ayak üzerinde dik yürüyüş, büyük beyin ve diğer evrimsel kazanımlar insanoğlunu tüm memeliler arasında en güçlü konuma getirdi. Fakat milyonlarca yıl devam eden bu gelişme insanoğluna zarar da verdi diyor Amerikalı antropolog Karen Ro senberg (Delaware Üniversitesi), AAAS’nin Boston’daki kongresinde: “Başka hiçbir memeli yavrusunu doğururken insan kadar tehlikeye girmiyor”. Doktor ve ebenin olmadığı yerde doğuran kadınlar çoğunlukla yaşam tehlikesi yaşıyor. Ayrıca sırt sorunları, ayak bileğindeki burkulma, ayak ağrıları ve yirminci yaş dişiyle ilgili sorunlar da insan evriminin yetersizliğine bağlanıyor. “En yakın akrabalarımız olan insansı maymunlardan çok daha fazla eklem iltihabı sorunu yaşıyoruz” diyor Cleveland Doğa Bilimleri Müzesi’nden Bruce Latimer. Dik yürüyüş yüzünden insanoğlu belkemiğinde eğrilik (Skolyoz) yaşayan tek memeli. Hatta Austrolopithecus afarensis türüne ait 3,5 milyon yıllık “Lucy” fosilinde bile skolyoz izlerine rastlanmış. Dünyanın en küçük yunus türü olan Maui yunusunun (Cephalorhynchus hectori maui) soyu tükenmek üzere. Maui yunusunun tek yaşam alanı olan Yeni Zelanda’nın En küçük yunus türü tehlikede
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle