17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DEMOGRAFİ NÜFUS PARADOKSU: REFAH ARTTIKÇA NÜFUS AZALIYOR İnsan soyunu gelecekte düşük sosyoekonomik sınıflar mı temsil edecek? Demografi uzmanları, refah toplumlarında nüfusun artış hızında belirgin düşüşler yaşandığına dikkat çekerek, gelecekte soyumuzu düşük sosyoekonomik sınıflardan gelen insanların mı sürdüreceği sorusunun yanıtını arıyor. Evrimsel biyologlar, evrimsel antropologlar, davranış bilimcileri ve sosyologlar gibi farklı disiplinlerden gelen bilim insanları bu konuda ne diyorlar? üfus artışı insanlığı tehdit eden en önemli sorunlardan biri. Yeryüzü’nde kısıtlı kaynaklar büyük bir hızla tüketilirken, öte yandan nüfusun logaritmik olarak artması, beslenme, barınma, güvenlik gibi gereksinimlerin karşılanmasını iyice zorlaştırıyor. 1800’lü yılların başlarında Yeryüzü’nde yalnızca bir milyar insan yaşarken, 2085 yılında bu rakamın10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu artış ilk başta çok büyük bir sorun gibi görünmekle birlikte, aslında tür olarak ne kadar başarılı olduğumuzun da bir kanıtı. İnsanların iyi beslendiği, sağlıklarının yerinde ve güvenliklerinin sağlanmış olduğu farazi bir dünyada, nüfus patlaması beklenilen bir sonuçtur. Ancak dünyanın görece zengin uluslarında doğurganlık artış hızı giderek azalıyor. Peki, neden? Bu sorunun akla ilk gelen yanıtı doğum kontrol yöntemlerine erişimin kolaylaşmış olmasıdır. Böylece insanlar doğurganlıklarını kontrol altına alabilirler. Fakat evrimsel biyologlar insanların niçin doğurganlıklarını kontrol alma yolunu seçtiğini açıklamakta zorlanıyorlar. Her şeyden önce bugün hâlâ var oluyor olmamızı, atalarımızın üreme ko rüldü (Proceedings of the Royal Society B, vol 279, p 4342). Lawson bu sonuçları şöyle yorumluyor: “Bunun anlamı şu: Daha az sayıda çocuğa sahip olmanın evrimsel açıdan hiçbir avantajı yok.” Dolayısıyla düşük doğum hızının evrimsel açıdan daha avantajlı olduğu varsayımı da çürütülmüş oluyor. Ancak demografik geçişin hiç mi avantajı yok? Davis’teki Kaliforniya Üniversitesi’nden evrim antropoloğu emeritus profesör Sarah Hrdy, doğal seçilimin çok sayıda çocuk doğurma dürtüsüne sahip kadınlardan yana olmadığına dikkat çekiyor. Hrdy’ye göre insanlık tarihi boyunca yumurtlama şansına sahip olan her kadın çiftleşebilir, hamile kalabilir ve çocuk doğurabilir. Ancak evrim, statü yarışında en başarılı olan kadından yanadır. Bunlar daha fazla kaynağa sahip olurlar, gelecekleri daha büyük bir güvence altındadır ve eşleri daha kalitelidir. İşte modern dünyanın gelişmiş bölgelerinde insan davranışlarını etkisi altına alan budur. Hrdy bu konuda şöyle konuşuyor: “Eğer yaşadığınız toplum yüksek statü ve gelire değer veriyorsa, toplumdaki yerinizi yaptığınız iş ve eğitim düzeyiniz belirliyorsa, çocuk sahibi olmak yerine bunlara öncelik tanırsınız.” N leşmeye doğru giderken, toplumların yüksek doğum ve yüksek ölüm hızına sahip bir nüfus yapısından, düşük doğum ve düşük ölüm hızına sahip bir nüfus yapısına geçiş yaptığı tezine dayanır. Eğitim seviyesinin ve doğum kontrol yöntemlerine ilişkin bilincin yükselmesi ile birlikte doğum oranlarında düşüşün gerçekleşmesi beklenir. Örneğin Avrupa Birliği’nde kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı şu anda 1.6’larda seyrediyor. Bu da nüfusun sabit kaldığı düzey olan 2.1’in epey altında. STATÜ YARIŞI TÜRÜMÜZ NASIL ETKİLENECEK? Demografik geçiş kuramı ilk bakışta evrim kurallarıyla çelişiyormuş gibi göründüğü için biyologlar onlarca yıldır bu ikisi arasındaki ilişkiye nasıl bir açıklama getirecekleri konusunda kafa yormaktadır. Kuramsal olarak az sayıda çocuk sahibi olma eğilimi, refahın artış gösterdiği koşullarda sanki bir uyumsuzluk işareti gibi duruyor. Oysa bu doğru olmayabilir. Düşük doğurganlık hızı uzun vadede evrimsel bir avantaj sağlayabilir. Daha az sayıda çocuğa yatırım yapan ebeveynler uzun vadede soylarını devam ettirme konusunda daha başarılı olabilirler. Bununla ilgili ilk somut kanıtlar 2008 yılında University College London’dan David Lawson ve Ruth Mace’nin İngiltere’de doğan 14.000 çocuk üzerinde yaptıkları çalışmadan elde edildi. Bulgular şöyleydi: Kalabalık ailelerden gelen çocuklar, maddi olanak ve manevi destek açısından yetersiz koşullarda büyür. Bu da eğitimlerini ve fiziksel gelişimlerini olumsuz yönde etkiler. Oysa az sayıda kardeşi olan çocuklar hem okul başarısı, hem de fiziksel gelişim açısından daha başarılıdır (The International Journal of Epidemiology, vol 37, p 1408) DEMOKRAFİK GEÇİŞ İLE EVRİM KURAMLARI ARASINDA ÇELİŞKİ CBT 1395 14 /13 Aralık 2013 nusundaki başarılarına borçluyuz. İnsanlık tarihinde sık sık toplumsal çalkantıların yaşandığı, kaynakların yetersiz olduğu dönemlerde bile atalarımız genlerini bir sonraki nesle aktarmayı başarmışlardı. Bugün hayatta kalmak, pek çoğumuz için eskisine göre çok daha kolaydır. Peki o zaman çok sayıda bebek sahibi olmak gibi biyolojik bir avantajdan niçin yararlanmıyoruz? Gerçekten de dünyanın zengin kesimi niçin az sayıda çocukla yetiniyor? Öte yandan da bazı insanların tercihlerini hâlâ geniş bir aileden yana kullandıklarını düşünürsek, türümüz bu gidişattan nasıl etkilenecek? Geleneksel ve kalkınmakta olan toplumlarda doğurganlık hızı, refah düzeyinin artması ile birlikte artar. Ancak daha zengin ve sanayileşmiş uluslarda bu gidişat tersine döner. Demografi biliminde buna “demografik geçiş” kuramı denir. Demografik geçiş kuramı, tarımsal üretim yapısından sanayi DEMOGRAFİK GEÇİŞ KURAMI Dolayısıyla az sayıda çocuğu olan ebeveynler sahip olduklarına daha fazla yatırım yapar. Ancak evrimsel açıdan esas önemli soru hâlâ yanıtlanmamıştır: Nesiller boyu süren az sayıda çocuk ve yüksek refah düzeyinin sağladığı avantajlar, uzun vadede soyun devamını garantiliyor mu? Bu soruya yanıt vermek için eğitim, refah düzeyi ve nesilleri kapsayan doğurganlık hızı ile ilgili verilerin incelenmesi gerekir. Büyük bir şans eseri bu bilgiler, 19. yüzyılda Uppsala’da doğan 14.000 İsveçli kadın ve bunların soyundan gelenleri kapsayan kohort çalışmada mevcuttu. Lawson ve meslektaşları bu verileri incelediler ve şu sonuçları elde ettiler: Orijinal kohort çalışmasında yer alan ve az sayıda çocuk sahibi olan kadınların soyundan gelenlerin yükseköğretim görme ve daha yüksek gelire sahip olma eğiliminin daha fazla olduğu saptandı. Ancak kendilerine bu kadar yüksek miktarda yatırım yapılan insanların soyundan gelenler, uzun vadede sayısal açıdan daha başarılı değillerdi. Tam tersi, ataları yüksek doğurganlık düzeyine sahip kadınların soyundan gelenlerin bugün sayısal açıdan avantajlı olduğu gö ÇOK ÇOCUK SOYUN DEVAMINI GARANTİLİYOR MU? Yüksek refah düzeyi ve düşük doğurganlık arasındaki ilişkiyi, en iyi açıklayan faktörün statü peşinde koşma eğilimi olduğuna inanan Lawson, “Biliyoruz ki statü sahibi olmak ve refah düzeyini arttırmak, evrensel, bilinçli ve net bir stratejidir. Herkes başarılı olmak, sevilmek ve mal/mülk sahibi olmak ister. İnsanların Yeryüzü’nde ortaya çıkmasından bu yana cinsel arzu, üremeyi en üst düzeye çıkartmaya yetmiştir. Fakat modern, beceriye dayalı ücretemek ekonomilerinde statü sahibi olma arzusu, çocuk sahibi olma arzusuyla çelişiyor. Zengin insanlar daha fazla sayıda çocuğa bakabilir. Ama gerçek yaşamda böyle olmuyor; ebeveynler çocuklarına özel okul ve iyi bir tıbbi bakım sunmak istediklerinde, az sayıda çocukla yetinmek zorunda kalıyor. Başka bir deyişle, düşük doğurganlık, zenginlerin avantajlı durumlarını devam ettirmek için başvurdukları bir stratejidir” diye konuşuyor. Sonuç olarak statü peşinde koşmak, insanların üreme konusunda hatalı stratejiler uygulamalarına ve soylarını sürdürme şanslarını azaltmalarına yol açıyor olabilir. Kuşkusuz bireysel olarak üreme kararlarımızı etkileyen başka etmenler de vardır. Ama bir tanesi evrimsel açıdan hepsinden daha önemli gibi duruyor. Bu da çocuk yapma dürtüsünün genlerimizde kayıtlı olmasıdır. Örneğin Danimarka’da yapılan bir araştırma, tek yumurta ikizlerinin aynı sayıda çocuk yapma olasılığının, çift yumurta ikizlerinden daha fazla olduğunu ortaya çıkarttı. YÜKSEK STATÜ VE DÜŞÜK DOĞURGANLIK İLİŞKİSİ Bu durumda felaket tellallarının, soyumuzun gelecekte alt sınıftan, yoksul kesimler tarafından temsil edileceği yö ALT SINIFLAR GELECEĞİN EFENDİLERİ Mİ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle